"Anti-Psikiyatri" hareketi

-
Aa
+
a
a
a

Psikiyatrik rahatsızlıklar, biyolojik bir hastalık olarak mı, yalnızca psikolojik bir durum olarak mı görülmeli? "Anti-Psikiyatri" hareketini ne kadar haklı? Stanford Üniversitesi'nin ilginç şahsiyetlerinden "Joe Euclid"in hikayesi. 

Anti-Psikiyatri hareketi
 

Anti-Psikiyatri hareketi

podcast servisi: iTunes / RSS

Kökeni geçmiş yüzyıllara giden ve 1960larda etkisi zirveye ulaşan Anti-Psikiyatri hareketi, sinirsel rahatsızlıkların biyolojik hastalıklar olarak görülmemesi gerektiğine, çünkü bunların daha ziyade toplumu kontrol etmek ve siyasi ve toplumsal normları gerekçelendirmek için kullanıldığına dikkat çekiyor.

Peki ama Anti-Psikiyatri hareketinin haklı motivasyonlarından yola çıkarak bütün sinir hastalıklarına dair bir genelleme yapabilir miyiz? Tanınmış psikiyatrist Thomas Szasz'ın iddia ettiği gibi, "akıl hastalığı" kavramı bir hurafeden mi ibarettir?

Inline image
 

Geçmiş bir programda, Prof. Timuçin Oral ve Dr. Sinan Gülöksüz ile T24 yazarı Metin Münir'in benzer bir "hurafe iddiası" üzerine konuşmuştukMetin Münir şöyle diyordu: 

Bu konuda sayısız araştırma yapılmasına rağmen ruhsal rahatsızlıktan şikayet eden hiç kimsenin beyninde, kimyasal veya başka bir dengesizlik bulunmamıştır.

 

Gerçekten de uzun yıllar boyunca psikiyatrik hastalıkları en tartışmalı yapan taraf, teşhis için kullanılabilecek biyolojik belirteçlerin yeterli olmamasıydı. Fakat bu durum giderek değişiyor ve Anti-Psikiyatri hareketinin haklı olduğu taraflar bir yana, bu "hurafe iddiası" eskisi kadar destek bulmuyor, hatta sorumsuzca yapılmış bir genelleme olarak görülüyor. (Ben de bu görüşe katılıyorum.)

Anti-Psikiyatri hareketinin tarihçesini, motivasyonlarını, ve bu tarihçede yer alan ilginç olayları gelecek hafta psikiyatrist Dr. Burçin Çolak ile daha derinlemesine ele alacağız.

Bu hafta, konumuza bir tür örnek teşkil etmesi babından, yıllar önce Stanford Üniversitesi kampusunda tanıştığım, orada yerleşik bir evsiz olarak yaşayan, şizofreni tanısı konmuş ama çok akıllı bir kişi olan "Joe Euclid" ile  ilgili kişisel bir kaç anekdot paylaşacağım. Psikiyatrik hastalıklar niçin (örneğin) böbrek yetmezliği veya diyabet gibi hastalıklardan farklı? Psikiyatri'ye yönelik bu farkın gerekli kıldığı eleştirilerden hangileri haklı, hangileri yersiz? Niçin?

Esas olarak bu ve gelecek hafta üzerinde duracağımız en merkezi soru şu: Psikiyatri'nin niçin, diğer Tıp alanlarından farklı olarak, Biyoloji ile Psikoloji arasında ince bir denge tutturması şart?