Ukrayna Savaşı'nda değişen dinamikler ve Çin-Rusya yakınlaşması

Ufuk Turu
-
Aa
+
a
a
a

Ufuk Turu’nda Ahmet İnsel’in gündeminde Ukrayna-Rusya savaşının değişen dinamiklerine göre Çin ve Hindistan başta olmak üzere, batı dünyasıyla diğer ülkelerin nasıl pozisyon aldığı ve savaştan diğer gelişmeler vardı.

rusya ve çin bayrakları

Ahmet İnsel Ufuk Turu’na Rusya – Çin ilişkileri ile başladı ve bu konunun önümüzdeki günlerin en belirgin soru işaretlerinden biri olacağını aktardı. “Rusya şu anda vebalı ülke konumuna geçti.” diyen İnsel, Çin’in, Hindistan’ın ve kısmen Türkiye’nin ise Rusya’yı destekler konumda olan az sayıda ülke arasında yer aldığını belirtti. Rusya’nın Çin’den yardım talep ettiği iddiasının Çin’in iyice ön plana çıkmasına sebep olduğunu aktaran İnsel, Çin tarafında karşıt iki görüş olduğunu belirtti. Görüşlerden birinin Çin’in tamamıyla Rusya’nın yanında yer alması gerektiğine dair olduğunu aktaran İnsel, Rusya’nın Amerika ve batı dünyası ile yaşadığı gerginliğin ikinci bir örneğinin de Çin ile yaşanabileceğini düşünenler olduğunu söyledi. Bu nedenle Rusya’nın çökmemesini sağlamanın Çin açısından önemli olduğunun iddia edildiğini belirten İnsel, bu görüşün aynı zamanda Tayvan’ın geleceğinin de burada belirlendiğini iddiası olduğunu aktardı. Çin’in Tayvan’ın bağımsızlığını tanımaması, Birleşmiş Milletler’de Tayvan’ın yerini Çin’in alması ile Tayvan sorunun bir şekilde dondurulmuş sorun olarak devam ettiğini aktaran İnsel, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiği gibi Çin’in de Tayvan’ı işgal edeceğinin söylendiğini belirtti. Her ne kadar Tayvan’ın bağımsızlığının Birleşmiş Milletler tarafından tanınmadığı İnsel tarafından belirtilse de Tayvan’ın 1949 yılından beri, yani 70 seneden beri devam eden bir bağımsızlığının ve bir dönem dahi olsa Birleşmiş Milletler tarafından tanınmış bir devlet olduğunun altı çizildi. İnsel bu görüşün, Kırım konusunda sessiz kalan batının Ukrayna konusunda bu denli büyük ve beklenmedik bir tepki vermesinin Çin’i Tayvan konusunda temkinli olmaya ittiğini iddia ettiğini belirtti. İnsel, karşı görüşün ise Çin’in Rusya’nın yanında gözü kapalı bir şekilde yer almasının Çin’in çıkarlarına aykırı olduğunu, bu durumun, yaptırımların Çin’e sıçrayacağının endişesini yarattığı yönünde olduğunu dile getirdi. Rusya ile gerçekleşecek müttefikliğin getirisinin batı dünyası ile yaşanacak götürüden çok daha gerilerde olduğunu aktardı. İnsel, “Çin açısından iktisadi gelişme, Çin Komünist Partisi’nin toplum nezdinde meşruiyet kazanması açısından olmazsa olmaz bir gereklilik.” diyen ikinci görüşün, bu nedenle Çin’in iktisadi geleceğinin büyük ölçüde batı ile iş birliğinin devam etmesi ile sağlanabileceğini, Dünya Ticaret Örgütü’ne girmenin Çin açısından büyük bir avantaj sağlayacağını iddia ettiğini belirtti. İnsel, bu iki görüşün de partiye yakın yayın organlarında benzer ağırlıkta dile getirildiğini aktardı. 

Çin’in ve Hindistan’ın Rusya – Ukrayna konusunda alacağı pozisyonun önümüzdeki yılların ana hatlarının belirlenmesinde büyük rol oynayacağını belirten İnsel, Hindistan’ın Rusya’ya yaptırımları uygulamamayı seçtiğini ama eleştirmekten de geri kalmadığını söyledi. Aynı zamanda Hindistan’ın Rusya’dan çok ucuza petrol aldığının iddia edildiğine değinen İnsel, bunun nedeninin Hindistan’da artan petrol fiyatlarının hükümete yönelik çok ciddi bir memnuniyetsizlik oluşturması ve yakında da seçimlerin olması olabileceğini aktardı. Aynı zamanda bütünüyle Çin’le aynı safta durmanın Hindistan açısından bir tehlike oluşturduğunu belirten İnsel, Çin’le Hindistan arasında bir sınır sorunu olduğunun da altını çizdi. İnsel aynı zamanda, Çin’in Güney Asya’da hegemonya kurma hedefinde, karşısındaki en büyük engelin Hindistan olduğunu aktardı. 

Bu gelişmelerin Şangay Örgütü’nün de geleceğini belirleyecek gelişmeler olduğu belirten İnsel, Şangay Örgütü’nün yavaş yavaş askeri bir dayanışma olarak kendini oluşturduğunu, bu sırada Rusya’nın “vebalı ülke” haline gelmesinin bu gelişmeleri köstekleyebileceğini aktarırken, bunun yanı sıra “Tam tersine bu gelişmelerin başka bir boyut almasına yani batı ve doğunun karşı karşıya gelmesine neden olabilir.“ dedi. İnsel bu durumu “21. yüzyılın asli uluslararası konusu olmaya aday” şeklinde değerlendirdi.

Batı dünyası bir araya geliyor

İnsel, Ukrayna savaşını, Rusya’nın uluslararası hukuk açısından hiçbir dayanağı olmayarak ve Birleşmiş Milletler üye ülkelerin diğer üye ülkelerin toprak bütünlüğünü garanti etmesi hususunu açıkça çiğnediğini, bu nedenle uluslararası hukuk açısından bütünüyle mahkum edilmesine neden olan bir eylem niteliğinde olduğunu aktardı. “Putin savaş yaratma suçu işlemiştir.” diyen İnsel, aynı zamanda Ukrayna’da sivillerin öldürülmesi, sivil hedeflerin hedef alınması, belki yasaklı silah kullanılması ile de Putin ve etrafındaki karar vericilerin açık bir biçimde savaş suçu işlediğinin uluslararası hukukçular tarafından dile getirildiğinin altını çizdi. “Savaş suçu zaman aşımına tabi değil.” dedikten sonra Uluslararası Adalet Divanı’nın da Rusya’nın yaptığı saldırının hukuksuz olduğunu ilan ettiğini aktardı. Rusya’da “Savaşa savaş demek 15 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalmanın gerekçesi.” şeklinde bir hatırlatmada da bulundu.  

İnsel; Çek Cumhuriyeti, Estonya, Fransa, Gürcistan, Almanya, İrlanda, Letonya, Litvanya Hollanda, İsveç, Birleşik Krallık ve ABD tarafından imzalanan, Ukrayna hava savunmasını güçlendirmenin acil ihtiyaç olduğuna dair ortak açıklamaya değindi. Bu açıklamayı “ciddi bir gelişme” olarak nitelendiren İnsel, bu ülkelerin Ukrayna’nın havadan gelecek saldırılara karşı hava sahasını güçlendireceğinin, Rusya’nın başından beri sahip olduğu hava üstünlüğünü kırmayı başaracağının ön görüldüğünü aktardı. İnsel, bu durumun hava sahasının güçlendirmesine dahil olan ülkelerin askerlerinin de zarar görmesi durumunda savaşın başka bir boyuta taşınması ihtimalinin de altını çizdi. 

24 Mart’ta G7, NATO ve Avrupa Birliği yöneticilerinin toplanacağını ve bu durumun olağan bir toplantı türü olmadığını belirten İnsel, bu toplantıda Ukrayna konusundaki gelişmelere verilen tepkilerin koordine edileceğinin ve ortak davranma perspektifin dile getirileceğini aktardı.

İnsel, doğruluğu teyit edilemeyen, belki bir hacker girişimi olacağı iddiasının da göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti. Dün Rusya’da rejimin sözcüsü yayın organlarından birinde birkaç saat Rusya Savunma Bakanlığı’nın bir raporunun yayınlandığını ve sonra kaldırıldığını aktardıktan sonra yayın organının bu raporun başkaları tarafından kasıtlı bir şekilde konulduğunu iddia ettiğini aktardı. Bu raporda Rusya askerlerinden 9.861 kişinin öldüğünün, 16.153 kişinin de yaralandığının bildirildiğini belirten İnsel, Rusya tarafından verilen son sayıların ise 2 Mart’ta verildiğini hatırlattı. 

Uzlaşma ihtimalleri ve Rusya'daki muhalifler

Yeni bir endişenin de Belarus’un Ukrayna’ya saldırması yönünde olduğunu aktaran İnsel, Özbekistan başkanının da Ukrayna’nın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü savunduğuna dair bir konuşma yaptığını belirterek bunu önemli bir gelişme olarak değerlendirdi. Bu gelişmelerin de Rusya’nın yanında gözü kapalı bir şekilde duran ülke sayısının 1-2 olduğunun daha açık bir şekilde gösterdiğini aktardı. 

İnsel, Zelensky’nin Rusya ile yapılacak her türlü uzlaşmayı halk oylamasına götüreceğini ve Kırım ve Donbass’ın durumunu Putin’le görüşmeye hazır olduğunu ilan ettiğini belirtti.  İnsel bu durumu, Putin’in bu “kazanımlar” ile yetinmeyeceği, açıkladığı hedefin çok daha iddialı, neredeyse Ukrayna’yı bir Belarus yapmak olduğu şeklinde değerlendirdi ve geri adım atmanın artık Putin için zor gözüktüğünü, zaten 24 Şubat tarihinde ele geçirdiği yerlerin tartışma haline getirilmesi durumunda “o zaman bu kadar insan neden öldü?” gibi bir soru ile karşı karşıya kalmasına sebep olacağını belirtti.  

Rusya’da savaşa karşı ses çıkaran bir çevre olduğunu aktaran İnsel, bir kısmın ülkeyi terk ettiğini bir kısmın da açıkça ülkede savaş karşıtlığını dile getirmekten çekinmediğinin altını çizdi. Karşı çıkanlar arasında “Goodbye Lenin” filminin aktrisi Çulpan Hamatova’nın olduğunu belirten İnsel, sözlerini Rusya’yı terk edip Letonya’ya yerleşen aktrisin “Başka insanların ıstırap çekmesi, başka insanların yaşadığı trajedi, insani felaket bütün bunların kurtuluş ile hiçbir ilgisi olamaz, kendi gözlerim ile gördüğümü yok sayamam.” ve Bolshoi’nin baş baleti olan Olga Smirnova’nın “Bütün ruhumla savaşa karşıyım, Rusya’dan utanç duyacağım aklıma hiç gelmemişti.” şeklindeki açıklamaları ile sonlandırdı.

(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Eda Kılıç’a teşekkür ederiz.)