Rusya’da savaş ekonomisi ve İsrail’de demokrasi mücadelesi

Ufuk Turu
-
Aa
+
a
a
a

İsrail’deki demokrasi eylemleri ve Ukrayna’da Rus işgalinin yaklaşan birinci yıldönümünde savaşın Rusya ekonomisinde yol açtığı değişim üzerine konuşuyoruz.

Rusya

Ahmet İnsel, İsrail'de 20 Şubat’ta parlamentoya sunulan ve yüksek mahkemenin yetkilerinin parlamento kararıyla değiştirilmesine izin veren tasarıya karşı çok büyük gösteriler olduğunu anlattı ve oylama sürecinin hafta boyu devam edeceğini belirtti. Aşırı sağcı koalisyonun demokrasi karşıtı bir taslak sunduğunu ve özellikle kişi hak ve özgürlükleri konusunda, cinsel eğilimler konusunda ırkçı ve homofobik yaklaşımlar karşısında bir tür baraj oluşturan

Yüksek Mahkeme’nin kararlarının meclis tarafından değiştirilmesinin önerildiğini belirtti. Haftalardır süren büyük gösteriler ve toplumsal tepki karşısında belki koalisyon ortaklarının bir kısmının oy vermeyebileceği yorumunda bulundu:

İsrail’de bu yasanın geçmesiyle beraber nihai faşizan bir yönetime geçmenin son adımının atıldığını iddia ediyor muhalefet.

İnsel, İsrail’deki gelişmeler üzerine yaptığı yorumun ardından Ukrayna'da 24 Şubat Cuma günü Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının birinci yıldönümü öncesi yaşananları değerlendirdi. ABD Başkanı Joe Biden’ın uluslararası basının haberi olmadan Polonya üzerinden 10 saatlik bir tren yolculuğuyla Kiev'e sürpriz bir ziyarette bulunduğunu ve bu beş saatlik ziyaretin savaş başladığından beri Joe Biden'ın Ukrayna’ya ilk ziyareti olduğunu söyledi.

Rusya’nın savaşın ilk günlerdeki ilerlemesinden sonra geri çekilmek zorunda kaldığını ve beklemediği bir direnişle karşılaştığını belirterek iki tarafın da bin kilometre civarında bir savaş hattı boyunca çok ağır bedeller ödemekte olduğunu söyledi. Savaşın aylar değil yıllarca sürecek bir savaşa dönme ihtimalinin olduğunu söyleyerek “son derece yıkıcı ve savaşı kazananın da çok ağır bedel ödeyeceği, kaybedenin tabii ki daha da büyük bedel ödeyeceği büyük bir yıpratma ve yıpranma savaşına girmiş durumda” şeklinde yorumladı.

Kısmı seferberlik ilan eden Rusya’nın önümüzdeki Mart ayında büyük bir karşı saldırıya geçmesinin beklendiğini, Ukrayna'nın ise özellikle Batı'nın kendisine vereceği ağır silahların gelmesini beklemekte olduğunu belirtti. Şimdiye kadar birkaç patlama ve iki hava üssü bombalaması dışında savaşın tamamen Ukrayna’nın sınırları içerisinde yaşanmakta olduğunu hatırlattı. Batı’nın savaş uçağı vermekten çekinmesinin arkasında uçakların Rusya topraklarında kullanılması riski olduğunu belirtti.

Savaşın başlamasının ardından Batı ülkelerinin Rusya’ya yönelik uyguladığı yaptırımdan bahseden İnsel, yapılan değerlendirmelerin Rusya ekonomisinin beklendiği kadar olumsuz etkilenmediği yönünde olduğunu söyledi:

Bu yaptırımların ilk başta beklendiği gibi özellikle Fransız Ekonomi Bakanı’nın bir sözü vardı. Almanların da vardı ama esas Fransız Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire'in bir sözü vardı. Yaptırımların ilk kararları verildiği sırada kısa zamanda Rusya ekonomisi bütünüyle çökecek. Başka tahminlerde ise Rusya ekonomisinin kısa zamanda Gayrisafi Millî Hasılası’nın yüzde on daralacağı beklentisi vardı. Bir yılın sonunda böyle olmadığı ortaya çıktı. Rusya ekonomisi yaptırımların getirdiği bir fırsat penceresini isteyerek değil ama fiilen kullanarak yani ithalat kısıtlamaları sayesinde fazla etkilenmedi. Çünkü Rusya biliyorsunuz kalkınmış bir ülke ekonomisine sahip değil. Rusya daha çok kalkınmakta olan ekonomiler gibi hammadde ihracatçısı bir ülke. Bu ham maddelerin fiyatlarının artması, petrol ürünlerinin özellikle gaz ve petrol ürünlerinin fiyatların artması ve kendisine Batı’dan gelen talebin kısmen azalması karşısında başta Çin, Hindistan, Kazakistan ve Türkiye olmak üzere bunu ikame edecek pazarlar bulması sayesinde Rus dış ticareti çok büyük bir fazla verdi. Bu fazlanın 2022 yılında 227 milyar dolara tekabül ettiği hesap ediliyor. Yani gayri safi hasılanın yüzde 14-15’ine tekabül eden bir dış ticaret fazlası var. Daha önceden 100-120 milyar dolarlık bir ticaret fazlası vardı Rusya'nın. Tabii bu dış ticaret fazlasından gelen para ülke içinde bir tür Savaş Keynesciliği’ni ortaya çıkardı. Yani kamu harcamalarıyla ekonomiyi canlandırma makro ekonomi politikasına referans verilerek kullanılan Savaş Keynesciliği uyguladığı belirtiliyor.

Eskiden SSCB’nin de bir “sürekli silahlanma ekonomisi” olduğunun hatırlatılması üzerine İnsel, o dönemki savaş ekonomisinin şu anki kadar yüksek bir boyutta olmadığını belirtti. Giderek daha fazla ithal edemediklerini kendisinin üretmeye çalıştığını yani sadece savaş malzemesi üretimi değil ithal ettiği ürünleri de üretmek durumunda kaldığını söyledi. Bir tür ithal ikamesi modeli olduğunu belirtti:

“Devletin küçük ve orta boy işletmelere ciddi bir sübvansiyon” sağladığını söyleyen İnsel, şuan için elinde mali imkân bulunduğunu ama bu mali imkânın önümüzdeki yıl içinde azalmasının da beklendiğini vurguladı. “Diğer taraftan Batılı firmaların Rusya'dan çekilmelerinin de çok kısmi olduğu yapılan son bilançoda ortaya çıktı. G7 ülkeleri ve Avrupa Birliği ülkelerinin Rusya'da bulunan işletmelerinin aşağı yukarı yarısından azının kapandığı ve aslında en kârlı olan işletmelerin çalışmaya devam ettiği, daha çok pek kâr etmeyen işletmeleri kapatıldığı bakım firmalar tarafından belirtiliyor.”

İnsel, Rus devletinin Gayrisafi Milli Hasıla’nın yüzde üçüne denk düşen bir desteği nakit kaynaklarının bolluğu sayesinde şirketlere aktarabildiğini açıkladı. Ancak AB’nin giderek azalan fosil yakıt ithalatının özellikle de Almanya’nın alımının çok azalmasının sonucu olarak Ocak ayı başında, Rusya Federal Bütçesi’nin en büyük açığını verdiğini belirtti. “1998’den beri en büyük açığını verdi ve bunun da büyük bölümü ihracatın düşmesinden kaynaklanıyor” diyen İnsel, devlet gelirlerinin vergilerden ziyade hammadde ve fosil yakıt ihracatından geldiğini hatırlattı. Hem ihracatın düşmesi hem de petrol fiyatlarının ve gaz fiyatlarının son 6 ayda düşmesi nedeniyle Rusya'da bir gelir kaybı olduğunu da vurguladı.