Özbekistan ve Paraguay’da seçimler

Ufuk Turu
-
Aa
+
a
a
a

Ahmet İnsel’in bu haftaki gündeminde Türkiye’yi de dolaylı yoldan ilgilendiren Özbekistan ve Paraguay’ın seçimleri yer aldı.

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

“Özbekistan’da 1 Mayıs’ta yapılan referandumda da ortaya çıkan, devlet başkanlarının seçim sınırlamasını fiilen veya anayasa değiştirerek kaldırma teşebbüslerinin yaygınlaşması” diyerek giriş yapan İnsel, “Maalesef birçok ülkede devlet başkanlarının zorlamasıyla, darbe girişimleri ile ya da anayasa değişikliklerini zorlayarak teşebbüs ediyorlar. Bazı durumlarda da başarısız oluyor. Senegal’de karşı gösteriler geri adım attırdı. Bolivya devlet başkanı Evo Morales referandumda reddedildi. Anayasa mahkemesine müracaat ederek seçime girmemesinin insan haklarına aykırı olduğunu kararı aldırttı. Anayasa bu referandum kararını iptal ettirdi ve Morales üçüncü kez seçildi. Bütün o faşizan sağın darbe teşebbüslerine kapıyı kendisi açtı. Afrika’da 2015’ ten beri 13 Afrika devlet başkanı seçilme sınırlamasını çiğneyerek iktidarda devam ediyor.” örneklerini verdi.  Paraguay gibi ülkelerde generallerin yıllarca süren cunta rejiminden çıkışta, başkanların bir defaya mahsus olmak üzere 5 yıl seçilme sınırlaması getirildiği bilgisini veren İnsel, “Bu sınırlamaların değişmesini Cumhurbaşkanı önermişti fakat Paraguaylıların büyük karşı çıkmasıyla bu engellendi.” dedi.

Özbekistan’da 2016 yılından beri İslam Kerimov'un yerine iktidara gelen, 13 yıl başbakanlığını yapmış 65 yaşındaki Şevket Mirziyoyev bir anayasa değişikliği ile “taksimetreyi sıfırladı” ve 2040’a kadar iktidarda kalmanın kapısını açtı. İnsel Mirziyoyev’in anayasa değişikliğini yaparken bir dizi temel insan haklarını ön plana alan iyileştirmeler yaptığını belirten İnsel, “Bu iyileştirmelerin başkanlık süresini ölümüne kadar uzatmak için verdiği bir uyuşturucu iğnesi olup olmadığını zaman içerisinde göreceğiz. Örneğin ölüm cezasının kaldırılması, anayasa pamuk tarlalarında mecburi çalışmaya son vermek, yasadışı ve süresiz tutuklamaların yasaklanması gibi yeni bir Özbekistan kurulması amacı taşıyan bu değişiklikler, tarım dışı toprak mülkiyetine daha geniş hak tanımak, aile içinde kadına yönelik şiddetin ağır suç olarak tanımlanması gibi desteklenmesi gereken önlemleri de yanında getirdi. Bu öneri katılımın %84, muhalefetin yasak olduğu bir toplumda evet oylarının %90 olduğu kabul edildi. Ama dediğim gibi Mirziyoyev önümüzdeki 14 yıl daha iktidarda kalabilir.” dedi. Özbekistan’da bir yıl önce anayasa değişikliği önerisi gündeme başka bir konuda geldiğinde özerk bölge olan Karakalpakistan’da 92 anayasasının öngördüğü, bir dizi özerklik haklarının kaldırılmasına yönelik anayasa değişikliği gündeme gelmişti ve geçtiğimiz 22 Haziran’da Karakalpakistan’da anayasa değişikliğine karşı çok büyük gösteriler olmuş ve kanla bastırılmıştı. Mirziyoyev öneriyi geri çekmişti. İnsel, “İlginçtir şu an Karakalpakistan’ın özerkliğinin sınırlandırılmasıyla ilgili herhangi bir madde yok. Göstericilerin en azından bunu kazandığını söyleyebiliriz. İkircikli bir durum var, bir taraftan sınırsız iktidar diğer taraftan temel insan haklarının anayasada daha ön planda olması. Aydınlanmış despot havası var. Aydınlanma ne kadar göstermelik zaman içerisinde göreceğiz.” yorumunu yaptı.

Paraguay’da yapılan başkanlık seçimine yönelik, İnsel, “Paraguay’ı 100 yıl sürmüş askerî yönetim dışında yönetmiş sağ parti 2008-2012 arasında kaybetmişti ve 2012’den itibaren yeniden iktidar olmuştu. Paraguay’da askerî yönetimin sona ermesinden sonra başkanların sadece bir dönem 5 yıl seçilmesi ilkesi getirilmişti. Değiştirme çabaları olmasına rağmen halkın ayaklanmasıyla bu çaba bastırıldı ve Colorado Partisi lideri Santiago Pena %43,9 oy alarak cumhurbaşkanı seçildi. Paraguay’da Erdoğan’ın danışmanlarının 2017’de “Keşke biz de böyle yapsaydık” dedikleri başkanlık seçim sistemi uygulanıyor. İlk turda birinci gelen kazanıyor. Liberal Radikal Otantik Parti çok geniş bir ittifak desteği ile seçimlere katılmıştı. Klasik görüşte olan toplumun muhafazakâr kesiminin kendisiyle özdeşlik kurduğu Colorado Partisi’nin %50’ye yakın oyu yok belki ama muhalefetin iki lider arasında bölünmesi birinci turda seçilmesine neden oldu.” bilgilerini verdi. Yolsuzluk algısı açısından baktığımızda Paraguay’ın ciddi bir düşüş yakaladığını belirten İnsel, “Yolsuzluk Algısı Endeksine göre Paraguay 80. sıradan 37. sıraya düşmüş durumda. Yolsuzluğun yanında ciddi bir sigara kaçakçılığı ve haşhaş ekimi çerçevesinde bölgeye haşhaş ihracatı yapılıyor.” dedi.

Fransa'da yapılan 1 Mayıs gösterileri hakkında İnsel, “Uzun senelerdir bütün sendikaların ortak çağrısıyla gösteriler yapılmıyordu. Yakın yıllardaki gösterilere nazaran 5- 6 misli daha büyük bir kalabalık bu gösterilere katıldı. Sendikalar Macron’un emeklilik reformunu halkın kabul etmediklerini göstermek için çağrı yapmıştı. Önümüzdeki günlerde yeni karşı gösterilerin yapılması bekleniyor. Karşı gösteriler sırasında şöyle bir sorun kronikleşmiş durumda: Büyük kentlerde Black Block adı verilen 500- 1000 kişilik grup bir anda yürüyüşün önüne geçip polislerle çatışmayı, vitrin indirmeyi gösteri haline dönüştürüyorlar. Bu polisin de şiddetli saldırısına gerekçe oluyor. Giderek daha fazla bu yürüyüşler küçük bir grubun teslimiyeti altına giriyor. Bunun önüne geçmek için sendikaların çok güçlü düzen sağlayıcıları olurdu. Sendikaların zayıflaması bu tür örgütlenmeleri de zayıflatmış durumda. Bu durum gösteri hakkının ihlali anlamına gelmeye başladı.” yorumunu yaptı.

İnsel son olarak seçimlerle ilgili Türkiye’ye dair birkaç gözlemde bulundu: “İktidarın bazı sözcülerinin, ‘Seçimlerin kaybedilmesi darbedir’ açıklamalarını cinaslı bir biçimde de olsa kullandıklarını görüyoruz fakat iktidar, darbe kelimesini muhalefet kullandığında 15 Temmuz’a indirdiği için Mehmet Uçum’un söylemini de kendisine Erdoğan anlayışıyla iade etmek mümkün. Yalnız bu çerçevede şuna dikkat etmek lazım. Yurtdışında bazı gözlemciler ‘Erdoğan kaybedeceği seçimi yaptırmaz, yaptırsa da iktidarı vermez, ortalık karışır’ iddialarını dile getiriyor ve bu da seçimi kazanmalarına çanak tutmak anlamına geliyor. Seçimler sonrası kaos olacağını ima etmek demek bazı seçmenleri dilemmaya sürüklemektedir. Ya oy vermemek ya da Erdoğan'a oy vermek demektir. Sorumsuzca bir gevezeliktir.”