Ufuk Turu’nda Ahmet İnsel, İsrail’in protesto edildiği dünya çapındaki öğrenci eylemlerini, Makedonya’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, Gürcistan’daki Yabancı Etkilerinin Şeffaflaşması Yasası’nı ve İsrail’in Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’na yönelik asılsız iddialarını ve suçlamalarını ele alıyor.
Fransa’da Sorbonne Üniversitesi’nde Filistin’e destek için bir araya gelerek üniversitenin iç avlusuna çadır kuran 50 civarındaki öğrencinin, jandarma müdahalesiyle karşılaştığını belirten Ahmet İnsel, asıl önemli gelişmenin geçtiğimiz hafta Siyasal Bilimler Yüksek Okulu’nun öğrencilerinin polis müdahalesi ile karşılaşarak okulun boşaltılmasında yaşanılanlar olduğunu belirtti. Arkadaşlarının okuldan çıkarılmasını protesto eden öğrencilere karşı, okul yöneticisinin diyaloğa açık yaklaşımının Paris ve civarındaki bölgenin yönetiminden sorumlu Valérie Pécresse tarafından taviz olarak tanımlanarak, okula yapılan yıllık 1 milyon euro civarındaki hibenin askıya alındığına dikkat çekti. Son dönemlerde sağcı yöneticilerin, sağ partilerin istediklerini yapar hale geldiklerini, otorite kullanımı ve her türlü diyaloğu kapatma girişiminin çok endişe verici olduğunu belirten İnsel, diğer yandan benzeri protestoların sürdüğü ABD’de 40 civarında üniversitenin sıklıkla gündeme gelmesi karşısında İngiltere’de yapılan benzeri protestoların polis baskınıyla karşılaşmaması nedeniyle haber olmadığını dile getirdi. Hükümetlerin İsrail - Filistin savaşında aldıkları pozisyona göre tepkilerin azalıp çoğaldığına dikkat çeken İnsel, Filistin’e destek konusunda çok daha hassas olan İspanya’daki üniversitelerde hareket olmadığını, zira İspanya’nın İsrail’e karşı mesafeli bir tavır takındığını ve yıl içerisinde Filistin devletini tanıma hazırlığı içinde olduğunu belirtti. Dünya çapındaki öğrenci hareketlerinin, hükümetlerin çok aşırı İsrail yanlısı politikaları karşısında çıktığına işaret eden İnsel, daha dengeli bir politika izleyen hükümetlere karşı öğrenci hareketlerinin ılımlı kaldığını sözlerine ekledi. Özbay, geçtiğimiz hafta İtalya’da faşist rejimin devrilmesinin yıl dönümünde yapılan yürüyüşlerde, kökeninde faşist partinin olduğu ve aynı zamanda Netenyahu’ya desteği olan Giorgia Meloni iktidarına karşı halkın Filistin bayrağı taşımasına dikkat çekti.
Kuzey Makedonya’daki Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerini ele alan Ahmet İnsel, 24 Nisan’da birinci turu yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 8 Mayıs’ta gerçekleşecek olan ikinci turunda milletvekili seçimlerinin de yapılacağını belirtti. İlk turda muhalefetin desteklediği kadın aday Gordana Siljanovska-Davkova’nın sağ partilerin desteği ile oyların %42’sini alarak birinci geldiğini ve şu anda iktidarda olan sosyal demokrat partinin lideri olan Stevo Pendarovski’nin ise oyların %20’sini aldığını ifade etti. İkinci turda 1898’de kurulmuş olan ve kendisini Hristiyan, demokrat, milliyetçi, Makedon asıllı olanların partisi olarak tanımlayan İç Makedon Devrimci Örgütü - Makedonya’nın Ulusal Birliği Demokratik Partisi’nin (VMRO-DPMNE) 1.8 milyon nüfusun %70’ini temsil ettiğini ifade eden İnsel, partinin, hem Avrupa Birliği, hem de NATO yanlısı bir siyaset izlemekle birlikte, esas siyasi mücadelesinin Makedon kimliğinin savunulması üzerine kuruldu olduğuna dikkat çekti. Bu siyasi mücadelenin hatlarından biri olan, Bulgaristan ile yaşanılan gerginliğe işaret eden İnsel, Makedonya’nın anayasasında Bulgar azınlığın kurucu millet olarak tanımlanmadığı sürece Bulgaristan’ın Makedonya’nın Avrupa Birliği üyeliğini veto edeceğini ilan ettiğini ifade etti. Şu anda hükümetin başında olan Pendarovski ve takipçilerinin, bu anayasa değişikliğini yapma konusundaki hazırlıklarının ciddi derecede Makedon milliyetçisi bir reaksiyonla karşılaştığını belirten İnsel, seçimlerde merkez sağ partinin yüksek oy almasının nedenlerinden birinin bu olduğu yönündeki iddiaları da dile getirdi. Böyle bir anayasa değişikliğinin ancak Kuzey Makedonya, Avrupa Birliği’ne üye olduktan sonra gerçekleşebileceğini ileri süren Makedonya’nın Ulusal Birliği Demokratik Partisi’nin bu yaklaşımının, şu anki hükümet tarafından gerçekçi bulunmadığını belirten İnsel, 2019 seçimlerinde de birbirlerine rakip olan iki adaydan Arnavut azınlığın oylarını alarak birinci gelen Pendarovski’nin, bu seçimlere ayrı bir parti olarak giren ve oyların %13’ünü alan şu anki dışişleri bakanı Arnavut kökenli Bujar Osmani’nin partisinin oyların %9’unu alan diğer Arnavut azınlığın partisinin desteğini alması durumunda da birinci çıkması ihtimalinin zayıf olduğunu ifade etti.
Ardından bölge ülkelerinden Gürcistan’da yaşanan çok ciddi bir gerginliği ele alan Ahmet İnsel, bir yıl önce gündeme gelen ve çok büyük bir toplumsal muhalefetle karşılaşarak askıya alınan 'Yabancı Etkilerinin Şeffaflaşması Yasası' olarak bilinen yasanın, mecliste yapılan son oylamada kabul edildiğini belirtti. Gelirinin %20’sinden fazlasının yabancı kuruluşlardan gelen dernek, sivil toplum ve medya kuruluşlarının kendilerini yabancı bir gücün çıkarlarını koruyan kuruluş olarak kaydettirmelerini ve aksi halde para cezasını içeren bu yasanın iktidardaki Gürcistan Rüyası Partisi tarafından ısrarla gündeme getirildiğini belirten İnsel, Nisan ortasında yeniden meclise gelen yasanın muhalefetin boykot ettiği ilk oylamada geçtiğini ve ardından dün yapılmaya başlanan ikinci oylamada da kabul edilmesiyle mecliste kabul edileceğini belirtti. Pazar günü düzenlenen yasa karşıtı gösteriler karşısında, Pazartesi günü Gürcistan Rüyası Partisi’nin çeşitli kamu kuruluşlarından memurları otobüslere bindirerek bir destek yürüyüşü organize ettiğini belirten İnsel, bu gösterilerde partinin onursal başkanı ve aynı zamanda Gürcistan’ın en büyük milyarderi olan Bidzina Ivanishvili’nin yaptığı uzun konuşmasında Avrupa Birliği’nin Abhazya ve Güney Osetya olmak üzere, topraklarının %20’sinin Rusya destekli bağımsızlıkçı, ayrılıkçı hareketlerin elinde olan Gürcistan’ı Rusya’nın saldırılarına alet etmekle ve karşı karşıya bıraktığını iddia ettiğini ifade etti ve bunun Gürcistan’da çok ciddi bir milliyetçi tepkiye neden olduğuna dikkat çekti. Gürcistan Rüyası Partisi’nin muhalifi olan Cumhurbaşkanı Salome Zourabichvili’nin bu yasanın geçmesi halinde veto edeceğini söylemesine karşın, Cumhurbaşkanının yetkisinin sınırlı olduğunu da ifade eden İnsel, özellikle gençlerin bu yasaya karşı yoğun tepkisi olduğunu belirttti ve her ne kadar hayalci bir tasarım olan Avrupa Birliğ, üyeliğinin toplumda karşılık bulduğuna, bu yasanın Gürcistan’ın Avrupa Birliği perspektifinden uzaklaşacağı endişelerine yol açtığına işaret etti.
Diğer yandan, Ermenistan gibi başkanlık rejiminden parlamenter rejime geçmiş olan Gürcistan’daki bu gelişmelerin, Kafkasya’daki yeniden yapılanmanın bir parçası olduğu değerlendirmesinde bulunan Ahmet İnsel, Ermenistan ile Rusya arasında Ermenistan’ın sınır güvenliğini Rusya’nın sağlamasına son verilmesi üzerine yapılan görüşmeler olduğunu ve Rus askerlerin Yukarı Karabağ’dan çekilmeye başladığını belirtti. Azerbaycan ile bir barış antlaşmasının imzalanması durumunda küçük bir ihtimal olmakla birlikte Rusya’nın Ermenistan’dan çekilme ihtimalinin gündeme gelebileceğini ifade eden İnsel, Ukrayna’nın yanında Kafkasya merkezli Rusya yanlısı taraflar veya karşı taraflar arasında ciddi bir çatışma olduğunu belirtti.
İsrail’in Filistin saldırısına değinen Ahmet İnsel, 1948’den beri Birleşmiş Milletler’in Filistinli mültecileri, Filistin bölgesini insani yardım düzenlemek üzere oluşturduğu en eski kuruluşu olan Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA), İsrail hükümeti tarafından Hamas ile suç ortaklığı içinde olduğunu ve ajansın çalışanlarının bir kısmının Hamas üyesi olmakla itham etmesi üzerine, Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulan araştırma komisyonunun raporunu ele aldı. İnsel, komisyonun başına getirilen Fransa’nın eski Dışişleri Bakanı Catherine Colonna ile üç İskandinav ülkesi kuruluşun desteğiyle yapılan ve geçtiğimiz hafta sonu Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne sunulan araştırma raporunda, ajansın Hamas ile suç ortaklığı konusunda hiçbir kanıtın bulunamadığını ortaya konduğunu, İsrail’in bugüne kadar iddialarını belgeleyecek hiçbir kanıt sunmadığını ve sadece sözlü iddialarla yetindiğini; faaliyetlerini tarafsızlık ilkeleri çerçevesinde gerçekleştiren ajansın Filistinli mültecilerin yaşamları açısından çok önemli bir rolü olduğu vurguladı.
Diğer taraftan raporda, Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’nın tarafsızlık konusunda daha etkin ve güçlü olması yönünde birtakım önerilerinin yer aldığına değinen Ahmet İnsel, bu önerilerden bir tanesinin, çalışanlarının çoğunluğu Filistinli olan ajansın %1 oranındaki Filistinli olmayan çalışanların sayısını arttırması yönünde olduğunu belirtti. İsrail’in bir diğer suçlaması ise ajansın ilkokullarında İsrail nefreti içeren ve İsrail’in yok edilmesine dayalı propaganda unsurları olan kitapların okutulması konusuna ise ajansın bulunduğu ülkenin eğitim kuruluşlarının verdiği eğitim malzemesi konusunda daha seçici olması gerektiği yer alırken, İnsel, bu raporda bir taraftan İsrail’in iddialarının geçersizliğinin kanıtlandığını, diğer taraftan ise ajansın faaliyetlerinin gözden geçirilmesi ve ajansa olan güvenin yeniden tesis edilmesi yönünde bir vurgu olduğuna dikkat çekti. İnsel, söz konusu raporun yayınlanmasının ardından Almanya’nın askıya aldığı yardımları yeniden başlatma kararı aldığını da sözlerine ekledi.
Ahmet İnsel, 1 Mayıs İşçi ve Emekçilerin Bayramı’nı da kutlayarak bu haftaki Ufuk Turu’nu sonlandırdı.