Arjantin'deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri

Ufuk Turu
-
Aa
+
a
a
a

Ufuk Turu’nda bu hafta Ahmet İnsel’in gündeminde Arjantin'deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Gazze'de devam eden savaş vardı.

""

Ufuk Turu’nda bu hafta Ahmet İnsel, gündeme Pazar günü Arjantin’de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turu olan senato seçimleri ile başladı. Arjantin’in seçim sisteminde zorunlu bir genel ön seçim yapıldığını belirten İnsel, “Bütün partiler bir veya daha çok adayını aynı gün ve bütün seçmenlerin katıldığı bir ön seçime sunmak zorundalar. Seçim sonucunun yasal bir sonucu yok. Partiler arasında güç dengesinin ortaya çıkması ve bunun çevresinde ittifakların kurulması adına yapılıyor. Seçime katılabilmek için de ön seçimde %1,5 oy alma gereği var,” hatırlatmasını yaptı. Beş adayın katılabildiği seçimlerde, siyasete ilk kez 2021’de milletvekili seçimlerine girerek milletvekili seçilmiş, hem aşırı sağcı hem de liberteryen ideolojiye sahip Javier Milei’in kazanması gündeme gelmişti. Fakat Milei, ön seçim oylarının %30’unu aldı. İnsel, anarko-kapitalist olan Milei’in, devletin küçültülmesi, merkez bankasının lağvedilmesi, Arjantin'in dolara bağlanması, vergilerin azaltılması, sosyal yardımların azaltılması ve kürtajın yasaklanması gibi muhafazakar boyutları olan politikaları benimsediğini belirtti.

Javier Milei & Sergio Massa

Katılımın %77,6 olduğu seçimlerde, merkez sol ittifakı temsil eden Sergio Massa, %36 oy ile birinci geldi. Ahmet İnsel, Massa’nın peronizmin önde gelenlerinden daha ılımlı olduğunu, bütçe harcamaları konusunda daha Ortodoks tutum sergilediği bilgisini verdi. Massa’nın aynı zamanda ülkede yaşanan iktisadi krizin sorumlulardan biri olması ve buna rağmen %36 oranında oy alması kamuoyu yoklamalarına göre beklenmedik bir gelişme oldu. İnsel’ e göre, ikinci turda sonuçları merkez sağ seçmen belirleyecek. Aynı zamanda Senato seçimlerinin de yapıldığı Arjantin’de, Massa 51 milletvekilliği ile çoğunluğu elde edemese de çoğunluğa yakın bir sayı elde etti. Mecliste merkez sağ parti 34 senatör çıkarırken, sol ve bölgeci adaylardan dört, merkez partisinden ise dört senatör yer alıyor. İnsel, “Massa seçilse de hem milletvekili seviyesinde hem de senato seviyesinde ittifaklara gitmek zorunda kalacak,” diye sözlerine ekleme yaptı ve devam etti, “Buna karşılık Buenos Aires bölge yöneticiliği seçimini Milei’in liderinin kazanma ihtimalinin çok yüksek olduğu söyleniyordu. Fakat kamuoyu yoklamaları yine yanıldı. Peronist partinin adayı açık ara bir farkla kazandı. Kamuoyu yoklamalarının yanıltıcı olması artık sistemli hale gelmiş durumda. Arjantin’deki bu gelişme seçilecek olan cumhurbaşkanı, mecliste çoğunluğa sahip olmayacak. Eyalet valileri seviyesinde de büyük bir çoğunluğa sahip olmayacağı belli oluyor. Önde gelen aday Massa’nın seçilmesi durumunda, bugüne kadar yürütülen politikalardan tamamen farklı bir politika yürütme ihtimali de yok. Bu nedenle Arjantin’in içinde bulunduğu sosyal ve iktisadi krizden nasıl çıkacağı konusu soru işareti. Brezilya’da çok tartışıldı. Sağcılar ve solcular birbiriyle karşı karşıya geldiler. Brezilya’nın seçimleri Güney Amerika'nın genel gidişini haber verir. Brezilya’da Luiz Inácio Lula da Silva’nın kazanmasının Arjantin’de de yeniden merkez solun kazanmasına bir ivme getirdiği tartışılıyor.”

Joe Biden & Benjamin Netanyahu

Ahmet İnsel, Filistin - İsrail savaşına dair, “İnsanlık dramı yaşanmaya devam ediyor. Pazartesi günü devam eden bombaların bilançosuna bakıldığında, çok ağır bir bedel ödeyeceğini tahmin ediyorduk, bunun somut olarak gerçekleştiğini görüyoruz. Hamas’ın verdiği bilgiye göre, Pazartesi’yi Salı’ya bağlayan gece, İsrail saldırıları neticesinde 140 kişi ölmüş. Yeni verilerle beş bin 800’ü geçiyor. Öldürülen çocukların sayısı ise iki bin.” bilgilerini aktardı. Diğer taraftan İsrail’in dün iki kadın rehineyi serbest bıraktığını ama eşlerini rehin tutmaya devam ettiğini belirten İnsel, “7 Ekim Saldırısı sonrasında İsrail’de ölenlerin sayısının bin 400 civarında olduğu belirtiliyor. Ordunun verilerine göre, şu an Filistin güçlerinin elinde olan rehine sayısı 200 civarında. Joe Biden da inanılmaz bir öngörüsüzlükle ‘Önce rehineler serbest bırakılmalı sonra ateşkes çağrısına oturulabilir’ diyor. Bu, İsrail’in Hamas’ı ve Gazze Şeridi’ni dümdüz etmesi için yakılmış yeni bir ışık. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Brezilya’nın hazırladığı ateşkes çağrısını tek veto eden ABD oldu. Bu yüzden Birleşmiş Milletler ateşkes kararı alamadı. Biden’ın bu söylemiyle ateşkesin koşulları mümkün olarak addedilmiyor. İsrail’e yapılacak büyük askeri yardımın gerekçesi olarak Amerikan kuşaklarının geleceği için ‘yatırım’ değerinde olduğunu dile getiriyor,” dedi. İki tarafın da işledikleri ağır savaş suçlarının altını çizen İnsel, “Hamas, terör örgütü diyerek işi bir kenara bırakmak mümkün değil. Uluslararası Ceza Mahkemesi 2019’da İsrail, Hamas ve birkaç Filistin silahlı örgütü hakkında savaş suçları işlemiş oldukları iddiasıyla soruşturma başlatmıştı. Filistin, 2015’te Birleşmiş Milletler tarafından ‘üye olmayan gözlemci ülke’ olarak tanımlandığından bu yana Roma Statüsünü imzalayarak ‘taraf ülke’ oldu. Şikayetleri dikkate alınır hale geldi. 2014’ten itibaren İsrail'in ve Filistin örgütlerinin işledikleri savaş suçu, insanlığa karşı suç iddialarından soruşturma açıldı. Savcı 2021’de değişti ve soruşturmada bir ilerleme kaydedilmedi. Şu an Cenevre Sözleşmesi’nin birçok maddesine aykırı olarak hem Hamas savaş suçları işliyor, hem de İsrail sistemli olarak insanlığa karşı suç olarak tanımlanması açık olan kolektif cezalandırma yöntemini kullanıyor,” hatırlatmalarında bulundu.