Konuğumuz Umut Kocagöz ile gıdayı bir müşterek olarak nasıl tanımlayabileceğimizden, gıdayı bir müşterek olarak tanımlamanın önemine, dünyada ve Türkiye’de gelişen gıda müştereklerinin mücadele deneyimlerine, Türkiye’de gıda sorunun geldiği noktadan gıdayı müşterekler siyasetinin parçası haline getirmek için neler yapılabilineceğine dair konuştuk.
Gıdayı müşterekler siyasetinin parçası haline getirmek
Bu haftaki programımızda konuğumuz Umut Kocagöz ile gıda müştereği üzerine konuşuyoruz. Türkiye’de kır temelli toplumsal hareketler, köylü mücadeleleri, gıda egemenliği, müşterekler ve siyaset teorisi çalışmaları içerisinde yer alan Kocagöz’ün tez çalışması da Müşterekler Siyasetinin Rasyonalitesi’ne dair. 2017 yılında Metis Yayınları’ndan çıkan Herkesin Herkes için kitabını Bengi Akbulut, Fikret Adaman ile hazırlayanlar arasında yer alıyor. Sivil ve Ekolojik Haklar Derneği'nin bu yıl yayınlayacağı müşterekler kitabında da Umut Kocagöz’ün Gıda’nın Müşterekler Siyaseti başlıklı bir makalesi olacak.
Umut Kocagöz ile gıdayı bir müşterek olarak nasıl tanımlayabileceğimizden, gıdayı bir müşterek olarak tanımlamanın önemine, dünyada ve Türkiye’de gelişen gıda müştereklerinin mücadele deneyimlerine, Türkiye’de gıda sorunun geldiği noktadan gıdayı müşterekler siyasetinin parçası haline getirmek için neler yapılabilineceğine dair konuştuk.
Gıdanın üretiminin her aşamasının metalaştığı günümüzde sağlıklı gıdanın ve sağlıklı gıdaya erişimin herkes için temel bir hak olması fikri ve pratiği çok uzak gelse de sağlıklı gıda, herkes için bir zorunluluk. Sağlıklı gıda, herkes için bir zorunluluk olarak tanımlandığında, gıdayı müşterek olarak düşünmenin imkanları ortaya çıkıyor. Ve bu metalaşma süreci boyunca kat edilen bütün ilişkileri hesaba katan bütüncül ve sürece dahil olan tüm aktörlerin dahil olduğu bir süreç başlıyor. Müşterek tanımlamasını özcü bir yaklaşım yerine bütün süreciyle ele almak gerektiğine vurgu yapıyor Umut Kocagöz ve gıdayı müşterekler siyasetinin parçası haline getirmek için dört ana taktik sunuyor.
“Gıdayı müşterekleştirmenin ve müşterek gıda politikaları oluşturmanın stratejisini dört ana taktik üzerinden tarif edebiliriz. Birinci taktik, gıda sisteminin eleştirel bilgisinin üretilmesidir. Şirketleşmiş gıda sisteminin eleştirisi, sağlıklı ve besleyici gıdanın ne olduğu ve bu gıdaya nasıl erişileceğine yönelik bilgi üretimini zorunlu kılar. Araştırmacılar, üreticiler ve gıda inisiyatifleri bir arada ve dayanışma içinde bu bilgi üretimine katkıda bulunur ve bu bilginin kamusallaşması için çaba gösterir. İkinci taktik, gıda inisiyatiflerinin örgütlenmesidir. Kırda mevcut sendikal çalışmalar ve kolektif çiftlik pratikleri bunun temelleridir. Kentte yukarıda andığımız gıda inisiyatifleri müşterek zeminler inşa edebildiği sürece birer alternatif olma potansiyeli kazanır. Üçüncü taktik, kent ve kır temelli örgütlenmelerin ortak çalışmalar yapması ve gıda egemenliğini reel olarak inşa etmesidir. Örgütlü üreticiler ile tüketicilerin aracısız ve doğrudan bir sistem oluşturması, bu sistemi yaygınlaştırması ve toplumsallaştırması, dayanışma ilişkilerini pekiştirmesi bugün, burada, başka bir gıda sisteminin inşa edilmesi anlamına gelir. Bu sistem toplumsallaştığı ölçüde şirketleşmiş gıda sisteminin alternatifi olmaya aday olacaktır. Dördüncü taktik, müşterek gıda politikalarının kamusal düzeyde üretilmesidir. Bahsi geçen aktörlerin ve inisiyatiflerin bir araya gelerek inşa edecekleri bir “gıda politikası”, geniş toplumsal kesimlerin müşterek gıda programı olma özelliği kazanarak toplumsal mücadelenin bir parçası olma imkanı sağlayacaktır.”