Selim Badur, Korona Günleri'nde DSÖ raporlarında ortaya çıkan genel aşılama aksaklıkları üzerine konuştu, rapel dozlar ve varyant aşıları hakkında araştırmalardan bahsetti.
(25 Temmuz 2022 tarihinde Açık Radyo’da Korona Günleri programında yayınlanmıştır.)
(Bu metin hızlıca hazırlanmış bir ses kaydı deşifresidir, nihai biçiminde olmayabilir.)
Ömer Madra: Merhabalar, günaydın efendim.
Özdeş Özbay: Günaydın.
Selim Badur : Günaydın. Tüm Açık Radyo dinleyicilerine de hem günaydın hem de iyi haftalar dileyerek başlayalım. Biz bundan önceki Korona Günleri programını 27 Haziran günü yapmışız. Bugün 25 Temmuz neredeyse yirmi sekiz, yirmi dokuz gün olmuş. Sağlık konusunda bir dizi haber birikti. Bunların hemen hemen hiçbirisi iç açıcı değil ve iç açıcı olmadıkları kadar da ürkütücü haberler.
Şimdi Covid ile başlayıp diğer haberlere geçeceğim. Sonra tekrar Covid’deki gelişmelere dönmek istiyorum. Dün akşam itibariyle Johns Hopkins Üniversitesi’nin sitesinde dünyadaki olgu sayısı 570 milyonu aştı. 6.4 milyon kadar da Covid nedeniyle yaşamı yitiren insan var. Şimdi sayılar böyleyken bizde hâlâ bazı insanlar sosyal medyada ya da konuşmalarında bu işin yapay olarak şişirildiği, gündeme getirildiği, aslında bunun çok da önemli olmadığını söylüyorlar. Akıl işi değil bu. Bizim bundan önceki yaptığımız son programdan bugüne kadar geçen dört haftalık sürede, o günkü sayıyı bugünkü sayıdan çıkarttım, ondan sonra güne böldüm; günde toplam 949 bin yeni olgu eklenmiş. Hatırlayacaksınız, pandeminin pik yaptığı, kapanmaların gündemde olduğu dönemde günde 800/900 bin olgu vardı. Sayı günlük olarak 350/400 binlere düşmüştü ve her şey yolunda gidiyordu. İnsanlar kısmen de olsa aşılanmışlardı, maskeler atılmış, önlemler kaldırılmıştı. Birdenbire 950 bin bandına çıktığımız bir aşamadayız, buraya geldik. Yani günde bir milyona yakın. Geçtiğimiz günlerde Dünya Sağlık Örgütü dünya genelinde olguların bir hafta öncesine oranla %30 arttığını dile getirdi ama bir Avrupa ülkesi olan Fransa'da olgular bir hafta öncesine oranla %80’den fazla artmış durumda. Şimdi bu ne kadar ürkütücü, neyin sinyalini veriyor, bunu zaman gösterecek. Çünkü özellikle Avrupa hem Covid hem de ekonomik kriz arasında bir tatil dönemine girdi ve insanlar iki yıldan beri gitmedikleri ülke içi ya da ülke dışındaki tatil beldelerini doldurmuş vaziyetteler. Kimsenin maske filan taktığı yok. Covid de unutulmuş gibi. Bu sonunda ne getirecek, bunu bize zaman gösterecek. Bu arada ilginç bir rapor yayınladı, Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF’in birlikte yayınladıkları bir rapor bu. Raporda 2021 yılında 25 milyon çocuğun çocukluk çağı aşılarını olmadığı gösteriliyor ve bu sayıyı şöyle hesaplıyorlar: Küresel çocuk aşılama oranlarını takip etmek için çocuklara uygulanan difteri, tetanos, boğmaca aşı serisinin tamamlayıp tamamlamadıklarına bakılır, bu kriter dikkate alındığında yirmi üç milyon çocuk aşılanmamış. Aşılanmaları gereken çocukluk çağı aşılarıyla bağışıklanmamışlar. Şimdi bu aşılama oranlarındaki düşüş bu raporda üç nedene bağlanmış; 2021 yılında daha fazla çocuğun savaş çatışma bölgelerinde yaşıyor olması aşılanmalarını engellemiş. Aşı karşıtlığının yükselmesi diğer bir faktör. Üçüncüsü de tabii Covid-19 ile mücadele süresince ya insanlar çocukluk çağı aşılamasını ötelemişler -sağlık kurumları ve çalışanları açısından söylüyorum- ya da aileler Covid-19 nedeniyle sağlık kurumlarına gidip çocuklarını aşılamaktan çekinmişler. Aşılama oranlarının böyle düşmeye devam etmesi sebebiyle önlenebilir hastalıkların daha fazla salgına yol açabileceği düşünülüyor. Bu önemli bir rapor. Yani aşılamaların aksaması sonucunda ortaya çıkacak olumsuzluklar açısından iş ciddi.
ÖM: Evet, verdiğiniz rakamlar hakikaten tüyleri ürpertici denebilir. Günde 945 bin, yani bir milyona yakın vaka, saatte yaklaşık 40 bine yakın olgu demektir. Bu da dakikada 650’den fazla olgu demektir. Her dakika yani.
DSÖ, Maymun Çiçeği Virüsü'ne karşı uyarıda bulundu
SB: Evet, Covid’e tekrar döneceğim ama şu aşılamanın aksamasıyla ilintili olumsuzluklarla ilgili bir de dünyada neler ortaya çıkıyor, Dünya Sağlık Örgütü raporlarında neler yer alıyor, onlara bakalım. Altı hastalıkla ilgili bilgiler var; bir tanesi, Assam’da 12 yeni Japon ensafaliti olgusu saptanmış. Gana'da Marburg virüsü enfeksiyonları yayılıyor. Çad ve Nijer'de çocuk felci, özellikle aşı suşuyla ilgili, buna birazdan döneceğim. Ne demek bu aşı virüsü? Almanya'da Frankfurt Havalimanı'nda çalışanlarında sıtma görüldü. Çin'de veba olgularında artış var. Rusya'da kene ısırığına bağlı ensefait, Sierra Leone’de şarbon, Brezilya'da Sabia virüs enfeksiyonları çıkıyor. Bunlar Afrika ya da Latin Amerika'da birçok tropikal enfeksiyonun etkeni. Ama unutmayalım, küresel iklim krizi nedeniyle bu tip enfeksiyonlar artık o alışılagelen bölgelerden daha kuzeye, Amerika Birleşik Devletleri'ne, Kanada'ya, Avrupa'ya doğru yayılma eğilimi gösteriyor. Bu önemli bir nokta. Senegal'den çok ciddi bir Dünya Sağlık Örgütü raporu var: Sıtma geçen yıla oranla sadece bu ülkede %21 oranında artmış. Yani enfeksiyon hastalıkları konusunda bütün kazanımlar kısa sürede bitirilmekte, kaybedilmekte. Olumsuz bir tablo. Bu konuyla ilgili son olarak da söyleyeceğim şu: 23 Temmuz 2022’de Dünya Sağlık Örgütü, Maymun Çiçeği Virüsü sorununu uluslararası bir tehdit olarak, aciliyet arz eden bir sağlık sorunu olarak ilan etti. Yaklaşık 75 ülkede, 16 binden fazla olgu saptandığı için tabii ki bir pandemi yapması söz konusu değil bu virüsün. Ama yine de Dünya Sağlık Örgütü dikkatleri çekmekte tereddüt etmiyor.
Şimdi tekrar dönelim Covid-19’a. Bir kere Türkiye'de olup bitenleri sevgili Osman Elbek ve Kayıhan Pala'yla perşembe sabahları daha ayrıntılı görüyoruz, dinliyoruz, öğreniyoruz. Ama Türkiye'de yeni vaka sayısı 21 Temmuz haftasında, bir haftada 117 binden 226 binin üzerine çıktı. Covid ile ilgili İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bilim Kurulu var. İstanbul'da birçok hastanede Covid-19 servislerinin yeniden açıldığını bildirmiş. Hatırlatma dozunun, rapel dozunun, bağışıklanmanın %33’lerde kaldığını ve özellikle toplu taşımalarda maske kullanımının zorunlu hale gelmesi gerektiğini bildirdi.
ÖÖ: Selim Bey, rapel doz dediniz de üçüncüyü mü kastediyorlar, dördüncüyü mü?
SB: O konu çok karışık. Öneriler farklı. Ne işe yarayıp yaramadığı bile tartışılıyor. Yani üçüncü doz, dördüncü doz... “Tam aşılananlar hatırlatma dozu yaptırsınlar” deniyor. Tam aşılama ne demek? İki doz tam aşılama mı? Üç doz mu? Bu konularda Türkiye'de de, dünyada da hiçbir standarizasyon yok. Her grup, her sağlık çalışanı ya da meslek örgütü kendi için mantıklı olanı öneriyor ama şurası muhakkak ki Türkiye'deki özellikle aşıyı kabul eden, aşıyı reddetmeyen, aşıya inanan kesim, iki doz aşıdan sonra üçüncü dozu -birinci rapel dozu- ya da ikinci rapel dozu olanlar konuya oldukça sıcak bakıyorlar. Onlar beşinci, altıncı belki de gerekmeyen aşılara doğru kaymaktalar ama şurası muhakkak ki özellikle risk grubunda olanlar; yani altmış beş yaşın üzerinde olanlar, çeşitli risk oluşturabilecek kronik hastalığı olanlar, diyabetliler, astımlar, kronik kalp hastaları, bütün bunların bu rapel dozları ihmal etmemeleri lazım, aşılanmaları lazım. Baktığımız zaman, çeşitli Avrupa ülkeleri de bu rapel dozları yaymaya başlıyor. İşte örneğin İsrail beş yaş altı çocukları aşılıyor. Türkiye'de de çeşitli meslek örgütleri okullar açılmadan önce on iki yaş altı çocukların aşılanmasının açılmasını ve aşılamaya geçilmesini önerdiler. Şurası muhakkak ki özellikle İsrail verileri hep öncelikli olarak yayınlanıyor, çünkü ilk ve sistematik olarak en yaygın aşılamayı bu ülke yapmıştı. İsrail'de dördüncü aşı sonrası, yani iki doz rapel yaptıran yaşlılarda ölüm oranı %72 azalmış. Hastane yatışlarda da %60’tan fazla azalma olmuş.
Kısaca eksikliklerini gördüğümüz, birtakım yetersizliklerini vurguladığımız aşıların yine de ağır hastalık geçirme ve ölümden korumada, sizleri, bizleri, hepimizi yoğun bakıma düşmekten korumada oldukça etkili olduğu ve başarılı olduğu görülüyor. Elbette bu aşılar hiç hastalığa yakalanmamamızı sağlamıyor. Ancak bu önemli bir nokta. Yani siz hastalansanız da çok hafif geçiyorsunuz. Şimdi biliyorsunuz, virüsle ilgili bir gevşeme oldu, önlemler kaldırdı dedim ama bu arada virüs değişimini, mutasyona uğrama sürecini geciktirmedi, ötelemedi. Ve işte Omicron’un alt tipleri olan BA1-2 sonra 3-4-5 filan derken -böyle alt tipleri ortaya çıkıyor- şimdi özellikle BA4 ve BA5 varyantının çok süratle yayılma eğiliminde olduğunu biliyoruz. Böyle bir özelliği var. Bu yayılma eğilimin yüksek olması ya da yayılma özelliğinin yüksek olması nedeniyle farklı ülkelerdeki sayısal değerlerde çok ciddi değişiklikler, artışlar oluyor. Romanya'da olgular ikiye katlanmış. Avustralya’da 21 temmuz haftasında günde 5357 hastaneye yatış var ki pandeminin başından beri Avustralya için bu en yüksek oran. Yani “pandemi kontrol altına alındı, aşılar da var”, “aşılananlar da toplumun belirli bir kesimini oluşturuyor” dediğimiz halde, bütün bu gelişmelere rağmen, örneğin Avustralya'da hastaneye yatış bir günde beş bini geçmiş durumda ve 2021’in başından beri en yüksek değer. Önemli bir nokta. Ve Avustralya maske zorunluluğunu, evden çalışmanın özendirilmesini önerdi ama henüz kapanma yok. Bu BA4 ve 5 gibi varyantlarının yayılmasında ülkeler farklı şekillerde isimlendirir; örneğin Avustralya “üçüncü omicron dalgası” diyor. Fransa ise bu yeni yaşanan dalgayı “yedinci Covid dalgası” diye nitelendirmekte. 29 haziran - 5 temmuz arasında günde 120 bin kadar olgu saptanırken, Fransa'da günlük saptanan sayı 300 bine yaklaştı. Fakat hemen dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta var, Fransa bunu böyle iki-üç misli artış var derken günde yaptığı test sayısı eskiden 800 binle 1,5 milyon arasındaydı. Bu testlerin sayısı burada 270 bin. Yani yapılması gerekenin çok altında test yapıldığı halde bu kadar fazla, iki misli üç misli olgu saptanıyor. Yeterince test yapılsa o olgu sayıları çok daha fazla olabilir. Ülkemizdeki durumda tabii testler tamamen durmuş gibi görünüyor, aşılama çok azaldı. Bu nedenle ne olduğunu tam olarak söylemek mümkün değil.
Omicron'un BA4 ve BA5 varyantları çok daha hızla yayılıyor
ÖM: Evet, yani savaşın sisi gibi pandeminin sisinden bahsetmek pek çok yerde mümkün. Özellikle de Türkiye için herhalde. Bir de en kötü durumda olan ülkelerden biri, hatta birincisi Amerika Birleşik Devletleri'ydi. Hala öyle mi devam ediyor?
SB: Evet, son üç-dört haftanın sayısal değerlerine baktığımızda ilk sırada tereddütsüz büyük bir farkla Amerika Birleşik Devletleri geliyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde son 28 günde kaç olgu saptanmış? 3,4 milyon, 3,5 milyon olgu saptanmış. Ve yine Amerika Birleşik Devletleri'nde son 28 günde 10 binden fazla ölüm var. Yani başı çekiyor Amerika Birleşik Devletleri. Bu arada hemen belirteyim, bu BA4, BA5 varyantları hızla yayılıyor dedim; ilginç bir özelliği de hem hızlı yayılıyor hem de belirtileri biraz daha farklı. Bu varyantlarla, şu anda yaygın olan BA4, BA5 varyantlarıyla enfekte olanlarda en sık görülen şikayet boğaz ağrısı ve baş ağrısı. Hani başlangıçta hep dediğimiz ve gerçekten de önemli bir ayırıcı tanı özelliği dediğimiz bu koku kaybı, tat kaybı bunların oranı %10’a düşmüş. Yani o belirtiler önemini yitirdi. Özellikle boğaz ağrısı ve baş ağrısı oldukça önemli bu dönemde.
Şimdi sona doğru yaklaşırken bir iki habere daha değineyim, bunlardan bir tanesi yaşanan olumsuzluklar. Nereden çıktı diyeceksiniz; bu olumsuzluklardan bir tanesi sahtekarlıklar. Fransa'da sahte aşı karnesi çıkaran şebeke ortaya çıktı ki, şimdiye dek yedi binden fazla sahte aşı belgesi vermişler. San Diego'da tedavi için ilaç kiti satan bir doktor saptandı. Bu doktor yaklaşık dört bin dolara bir kit satıyor. Setin içinde özellikle çok etkili olmadığı artık saptanmış ve kabul görmüş olan ilaçlar, moleküller var. Ama bunu dört bin dolara satıyormuş. Bu arada ilginç bir haber de hep yaptığı olumlu işlerle andığımız Sınırsız Doktorlar Kuruluşu’ndan: Ülkelerdeki yerel çalışanların, gönüllülerinin işlediği, başta ırkçılık olmak üzere, birtakım aksiyonlar eleştirilmekte ya da suçlanmakta.
Herkesin adını bildiği doktor Fauci var, Covid’e yakalandı biliyorsunuz. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı John Biden gibi 2025 başında görevi bırakacağını, emekli olacağını açıklamıştı. Bu arada bilimsel bir-iki gelişmeye değinip bitireceğim, ama özellikle Avrupa'da önümüzdeki dönem yapılacak 2022 konser ve festivallerinin büyük kısmı, %80’den fazlası 2023’e ertelendi. Kısa süre önce ötelenen bu konserlerden iki-üç örnek vereyim: 13 Haziran'da Amsterdam'da Juan Cruyff Arena'da yapılacak Rolling Stones konseri. 78 yaşındaki ünlü solistin Covid olması nedeniyle konser ertelendi. Grubun İsviçre ve Berlin'deki konserleri iptal oldu. Metallica’nın İsviçre'deki 29 Haziran konseri yine gruptaki kişilerden birinin pozitif olmasıyla ertelendi. Böyle ertelenen konserler var.
Yeni varyantlardan bahsettim ve bu yeni varyantların hızla yayılmasından. Tabii bu hızla yayılmadan çok sert kapanma gerçekleştirip öyle korunmaya çalışan Çin, özellikle Şanghay kentinde yaşananlar Batı basınında çok eleştiriliyordu. Ancak bu uygulamaların bilimsel makalelere dönüştüğünü görmekteyiz. Yang ve arkadaşları Şanghay'daki kapanma ve omicron dağılımının önlenmesinin, özellikle belirtisi olmayan kişilerin de bu kapanmalar sırasında etrafa bulaştırmalarının engellenmesiyle çok başarılı olduğunu bilimsel olarak gösteren bir makale yayınladılar. Son 28 gününde Amerika Birleşik Devletleri'nde 3,4 milyon olgu ortaya çıkmışken Çin'de çok daha az, 2.3 milyon olgu var. 20 bine yaklaşan da yaşamını yitiren insan var.
The Lancet Infection Diseases Dergisi’nde Oliver Watson ve arkadaşları matematik modellemeyle 185 ülkede bir çalışma yapmışlar: Eğer aşı olmasaydı 19,8 milyon ölüm daha olacaktı, sonuçta aşılamalar sayesinde ölümlerin %63 oranında azaltıldığını bildirdiler. Önemli bir çalışma. Estibaliz, Santiago-Mujika ve arkadaşlarının bir çalışmaları: Covid hastalarının kan dolaşımlarında nörotoksik metabolitlerinin arttığını, bu nedenle hem nörolojik hem de diğer sistemlerde birtakım aksaklıkların bu artan metabolitlere bağlı olduğunu göstermişler. Önemli bir çalışma.
Varyantlara özel aşılar gerekli mi?
Benim için çok çarpıcı olan bir bilgi Nature dergisinde yayınlandı. Doğrudan Covid ile ilgili değil ama dünyanın geldiği yer, iklimle ilgili sorunlar, pandemiyle ilgili sorunlar, gelişmekte olan ülkelerde, yoksul ülkelerde yaşananlar üzerine. Şimdi hatırlayacaksınız, bu bilgi paylaşımında sosyal medya ve internet ortamında çok daha kolay bilimsel veriler alışverişi oluyor. Doktor Clare Watson, 30 Haziran 2022 tarihli meşhur dergisinde bir tarama yapmış, öyle bir makalesi çıktı. Covid’le ilgili 282 dergiyi taramış. Bu dergilerde link içeren 381 makale, yazının datalarına ayrıntılı olarak paylaşabileceğini belirten de 1792 makale varmış. 2200 makalede ya link vererek yahut da böyle bir vaatte bulunarak “eğer isterseniz bu çalışmanın metot kısmını, metodoloji kısmını sizinle paylaşabiliriz” diye deklare ettikleri halde bu vaatte bulunan yazarların sadece %6,7’si ayrıntılı yanıt veriyorlarmış. Diğerleri yanıt bile vermiyorlarmış. Çok ilginç bir şey değil mi? Yani paylaşım, verilerin insanlığa ya da işte tıp camiasına sunulması ortak kullanıma açılması pek öyle söylendiği gibi değil. %6,7’si de açıkça bu işi yapıyormuş.
ÖM: Kaotik bir otram var ve giderek savaşın sisi yerine pandeminin sisinden bahsedeceğiz artık.
SB: Fransa'da Macron yönetiminde, özellikle son seçimlerden sonra parlamentonun sayısal şekillenmesi sonucunda farklı görüşteki politikacılar ve milletvekillerinden oluşan bir yapı var. İlk gelen yasa tasarılarından bir tanesi sağlık çalışanları arasında aşılanmayı reddedenler -ki Fransa'da yaklaşık 1200 kadar sağlıkçı çalışan aşılanmamışlardı- üzerineydi, bunlar göreve tekrar dönsünler mi, dönmesinler mi, diye. Reddedildi, bunlar göreve dönmeyecekler. Her ne kadar farklı görüşte olsalar da bütün milletvekilleri böyle bir karara imza attılar.
Son bir şey söyleyip bitiriyorum: Bu aşılar varyantlara karşı ne kadar koruyorlar? Yani şimdiye dek kullanılan aşılar yeni çıkan varyantlara tamamen etkisiz mi? Olan varyantlara karşı yeni aşılar geliştirilecek. Bu aşılar kullanıma, devreye girsin mi? Bu konu Batı'da çok tartışılıyor. İki önemli isim hem Paul Offit -71 yaşında ve dünyada hâlâ aşı konusunda, vaksinoloji dalında en önde gelen otoritelerden birisidir- hem de sizin daha önce de adından çok bahsettiğiniz Peter Hotez, her ikisi de ayrı olarak bu varyant aşılarına çok bel bağlanmamasını, bu işin ticari bir yaklaşım olabileceğini, varyant aşılarına gerek olmadığını söylemeye başladılar.
Avustralya'dan da Kanta Subbaroa isimli bir araştırıcı benzer bir görüşte. Yani bu aşılara gerek olmadığını, esas önemli olanın aşılamanın doğru dürüst yapılıp herkese ulaştırılması gerekliliğini savunanlar var. Pfizer-BionTech tarafından çalışmaları sürdürülürken ve bu tip açıklamalar yapılırken özellikle varyant aşılarına pek rağbet edilmemesi yönünde bir yaklaşımları var. Bütün bu konuları bir sonraki programda konuşalım. Ben burada durayım.
ÖM: Tamam, çok teşekkür ederiz.
SB: Teşekkür ederim, hoşça kalın.
ÖÖ: Görüşmek üzere.
SB: Sağ olun, teşekkürler.