Korona Günleri'nde Selim Badur, dünyadaki aşı çalışmalarındaki güncel bilgileri ve son gelişmeleri aktardı.
(21 Ocak 2021 tarihinde Açık Radyo’da Korona Günleri programında yayınlanmıştır.)
Ömer Madra: Günaydın Selim Badur merhabalar!
Selim Badur: Günaydın efendim, günaydın herkese, Özdeş, Feryal!
Özdeş Özbay: Günaydın!
SB: Pazartesi gününden bugüne dek geçen 3 gün içinde ortalama 602 bin olgu listeye eklendi. Sayıda bir değişiklik olmuyor, artış aynı trendle devam etmekte. Bu arada Batı ülkeleri, örneğin İngiltere’ye bakıyorum salı günü 1600 kadar ölüm olmuştu, çarşamba günü dün 1820 kişi yaşamını yitirmiş. Sonuçta bütün ülkelerde dünyada Almanya’dan Senegal’e, Kolombiya’dan Fas’a, Çin’den İngiltere’ye kadar önlemlerde bir artış oluyor. Her ne kadar Türkiye “yavaş yavaş olgu sayımız azalıyor, bu nedenle kısıtlamaları kaldıracağız ya da yumuşatacağız” dese de, okulların açılmasını, işte 15 Şubat için öngörmekte olduğunu bildirdi Milli Eğitim Bakanı ama ülkelerin yaklaşımı biraz farklı Türkiye’den, örneğin Almanya’ya bakıyorum salı günü Merkel yerel yöneticilerle bir toplantı yaptı ve özellikle kuzeydeki yerel yöneticiler isteklerini pek kabul etmediler Merkel’in yani istediği desteği alamadı. Özellikle okullar için ne yapılacağı konuşulmakta batı Avrupa ülkelerinde. Şöyle bir yaklaşımda bulunuyor Almanya 7 günde 100 binde 50’den fazla olgu varsa biz okulları açamayız, 50’nin altına düşünce okulları açalım. Bugün için 120 imiş, yerel yönteiciler okulların açılmasında ısrarlı ama Merkel buna yeşil ışık yakmıyor. Bu arada sinirlenip birdenbire “kuaförler de nisan ayına kadar kapalı!” demiş. Niye böyle demiş onu bilmiyorum!
ÖM: Öyle mi?
SB: Fransa’da ise okul ortamlarında öğrenci ve öğretmenlerin taraması yapılması gündeme geldi. Sistematik olarak, rutin olarak ilk deneysel çalışma aralıkta yapılmıştı, yaklaşık 10 bin test. Fakat öyle değil, hedef gönüllülük esasına dayanarak ayda 1-1,5 milyon öğrenci ve öğretmenin okul ortamında bulunan kişilerin taranması. Bu rutin taramaya başlamayı planlıyorlar. Fransa’da hâlâ bu hidroksiklorokin tartışmalarını başlatan ve bu ilacı ilk kez kullanıp olumlu sonuçlar aldığını belirten Marsilya’daki Dr. Didiet Raut ve ekibi, International Journal of Anti Microbiology and Chemotherapy dergisinde –önemli bir dergidir alanında- bir editöre mektup yayınladı, yaklaşık yarım sayfalık bir yazı. Bu yazı birden polemiklere neden oldu çünkü birçok Fransız doktor, “inanılmaz, Dr. Raut hidroksiklorokin ve aritromisin tedavisinin ölümler üzerine etkisi olmadığını itiraf ettiler” diye yorumladılar bu yazıyı. Bunun üzerine Marsilya Tıp Fakültesi bu tür eleştiri getirenlerin bir yazıyı bile doğru dürüst okuyup yorumlamayı bilmediklerini söyledi. Yani bu hidroksiklorokin ve bir yarım sayfalık bilimsel yazı üzerinden polemikler sürüyor. Bu arada Fransa’da garip bir şey daha oldu, sağlık personelinden önce biliyorsunuz belirli bir yaş üzerindekileri aşılayıp duruyorlar. Yaşlılar ve bakım evlerindeki aşılamalar yapılmakta. Örneğin pazartesi günü 104 bin yaşlı aşılandı ki toplamın %15’i ki yeterli değil. Bu arada yaşlı evleri ve bakım evlerinde kalan tüm yaşlı kişilere isimlerine birer mektup gönderilmiş “aşıya güvenmeyin” mektupları gidiyor insanlara. Bunun altında bu aşı karşıtlığını, Covid-19 aşısına güvensizlik yayan bir kişi var, bir avukat Carlo Alberto Brusa. Bu avukat aslında fulbol dünyasındaki ünlülerin avukatı, Zinadine Zidane ya da Didier Deschamps’mın avukatı ama televizyonda videolarda sürekli olarak bu Covid-19’un yapay olarak yaratılmış bir sorun olduğundan bahseden bir kişi. Kendisi “yok yahu, benim ‘aşıya güvenmeyin’ mektuplarıyla ilgim yok” diye bir açıklama yapmak istedi. Aynı ülkede, Fransa’da Covid-19’dan yaşamanı yitirenlerin sayısının gerçek olmadığı tartışılıyor. Çünkü istatistik enstitüsünün ölüm oranlarına bakıldığında pek tutmuyor, yani 2020’de %9’luk bir artış olmuş ölenlerde, ölümlerde, bu bir sorun, netleşmedi. ABD’de ise yaşamını yitirenlerin sayısı 405 bini geçti, 2. Dünya Savaşı’nda ölen asker sayısından fazla insan yaşamını yitirdi ABD’de. Bunun üzerine Kanada sınırlarını kapamıştı zaten, bu kararı 1 ay daha uzattı. Aslında mart ayından beri Kanada’ya gelen ister Kanada vatandaşı olsun ister yabancı olsun 14 gün karantinada kalacaktı. Bir de, Covid-19 sonrası yaşam nasıl olacak? Gittikçe daha fazla sayıda düşünen felsefeci, sosyolog “büyük bir olasılığıkla savaş sonrası döneme benzeyecek Covid sonrası da. Değim yerindeyse bir zevk-ü sefa dönemi yaşanacak” diye yazılar yazyıyorlar. Bu ne zaman olur bilemiyorum. Aşılar konusuna geçmek istiyorum, önce Rusya’dan bir haber, bu Sputnik 5 diye isimlendiriliyor, aslında bu ‘5’ mi ‘V’ mi o tartışma konusu; bazılarına göre Sputnik V “vaksin’den geliyor”ya da “viktory’den geliyor” diyenler de var. Muamma.
ÖM: Zafer yani?
SB: Evet zafer. Kimler kullanıyor? Belarus’tan sonra ilginç bir şekilde Latin Amerika ülkeleri aldılar Rus aşısını, Ajantin, Venezuela, Bolivya, Nikaragua, bunların dışında Cezayir, Afrika’da Gine aldı, Avrupa’da Sırbistan aldı, Filistin aldı, Kazakistan aldı, Türmenistan da sıradaymış. Böyle bir aşı siparişi var Rus aşısının. İlginç bir şekilde Amerika’dan birkaç haber, bunlardan bir tanesi bu CDC yani hastalık kontrol ve önleme merkezi, önemli bir merkez, enfeksiyon hastalıkları açısından, bunun Covid Data Tracker bölümüne kendi sitesinde şöyle bir bilgi var, şimdiye dek ABD’de 36 milyon doz aşı dağıtılmış. Biliyorsunuz Amerika özellikle Pfizer ve Moderna aşılarını yani belirli bir ısıda, biri -70, diğeri -20’deki tutulmaları gereken, bu ısılarda muhafaza edilmesi gereken yani pek pratik olmayan, öyle sıradan bir buzdolabında tutulamayacak aşıyı kullanıyorlar. Bu aşılardan 36 milyon doz dağıtılmış ama ilginçtir kullanılan 16 milyon doz. Burada bir sorun olduğundan bahsediliyor, bu dozlar, aşılar kullanılmadan raflarda kalıyorlar. Bunun böyle olmaması gerektiğini ve bu konuya dikkat edilmesi gerektiği söyleniyor. Birtakım soru işaretleri oluşuyor.
Dün görevi devralan yeni ABD Başkanı Biden, alacağı birçok kararın Covid politikası ve Covid önlemleriyle ilgili olacağı düşünülmekte. Örneğin resmi devlet binalarına girilirken ya da eyaletlerarası seyahat edilirken maske takma zorunluluğu yoktu, böyle bir karar alınması söz konusu Amerika’da yeni yönetim tarafından. Bir de önemli bir nokta, pandemi nedeniyle kirasını ödeyemeyen kiracılar evden çıkarılamayacak. Demek ki böyle bir sorun yaşıyor Amerika, aşılara erişimin kolaylaştırılması ve yaygınlaştırılması. Bütün bu Amerika ile ilgili bilgileri verirken Amerika’dan özellikle Kaliforniya’dan iki önemli haber geldi. Bunlardan her şeyden önce bu eyalette, Kaliforniya’da hastalığın çok yaygın olduğu ve 100 bin kişiye düşen hasta sayısının diğer eyaletlerden fazla olduğunu biliyoruz ama ilk olumsuz haber, t için Kaliforniya bölgesinde yerel yönetim Moderna aşısı kullanımını durdurdu. Özellikle incelenmelerde yapılması sonucunda “belirli bir seri numarası bulunan aşı serisinde sorun var” dendi ve bunun durdurulması istendi bilim insanları tarafından. Özellike alerjik reaksiyonların tıbbi müdahale gerektirecek ciddiyette olduğu belirtiliyor Moderna aşısıyla ilgili. Böyle bir durum var, kod numarasını istiyorsanız 041L20A eğer Moderna aşısıyla ilginiz var ise. İkinci bir haber, yine Kalifornia’dan, şimdiye bildirilmemiş bir varyant bildirildi. Şimdi bu varyantlar hep söylemeye çalışıyorum, bunlar virüsün etken, Sars-Cov-2 virüsünün genetik yapısındaki bir takım aminoasit dizilerinde farklılaşmalar. Bu farklılaşmalar eğer virüsün davranışında ciddi değişikliklere ulaşıyorsa biz buna mutasyon diyoruz. Ne yaptığı tam bilinmiyorsa ya da bir takım soru işaretleri varsa o zaman bunları varyant olarak tanımlamaktalar. Şimdiye kadar da hep varyant dendi biliyorsunuz son günlerdeki bu farklı virüs tiplerine. Gün geçtikçe farklı bölgelerden yeni varyantlar bildiriliyor. Tabii İngiltere’deki bu varyant Aralık 14’te ilk kez bildirilmişti, hani hızlı yayılıyor denilen, bunun önemi çok çeşitli değişimlerin, farklı bölgelerdeki değişimlerin hepsini bünyesinde toplamış olması. Yani 17 tane değişim var o varyantta. Bu İngiltere’deki virüse ait bir izleme devam ediyor, birçok çok ülke 60’ı geçti, bu virüs ile enfekte olan hastaları bildirdi. Ben tekrar Kaliforniya’dakine döneyim, Kaliforniya’da L452R varyantı çıkmış. Bu önemli olabilir çünkü gün geçtikçe farklı ülkelerden birtakım varyantlar bildiriliyor. Bir tanesi de Almanya’dan Bavyera’dan bildirildi, bir diğeri İtalya’dan. Hep farklı farklı varyantlar, bunlar virüsün değişiminde bir yoğunlaşma olduğunu göstermekte. Bu konu önemli ve bugün artık dünyada birçok ülke alarma geçmiş durumda, hepsi ülkelerinde saptanan virüslerin dizi analizlerinin sekanslamasını yapıyorlar. Böylece yeni bir tipin oluşup oluşmadığı sıkı denetimle gözleniyor. Bunun da takip edildiğini belirteyim.
ÖM: Bir ufak ilavede bulunabilir miyim? Bu varyant meselesinde California’da ve Almanya’da 2 farklı varyant belirtildiğini, ortaya çıkarıldığını söylüyorlar Democracy Now!’da izleyebiliyoruz bunu. Britanya’da da artık bu 60 ülkeye yayılan varyantın şeyde çok daha bulaşıcı olduğunu söyleyen ve İngiltere’nin baş etmekte artık neredeyse imkânsız hale geldiğini söylüyorlar. Aynı zamanda Britanya da, İngiltere bir de büyük skandalle çalkalanıyor, Muhafazakar Parti Boris Johnson’ın partisine muazzam yardımda bulunan bir zengin şirkete bırakılmış aşının şeyleri, 350 milyon Sterlin’lik bir kontrat yapılmış ihalesiz filan verildiğine dair de bir haber var. Onları da eklemek istedim.
SB: Teşekkür ederim, şimdi bu Türkiye’de de kullanılan inaktif Çin aşısı Sinovac firmasının, kim acil onay verdi, Türkiye verdi, salı günü Brezilya’da bu sağlık sisteminde onay merci olan Anviza isimi kuruluş, bunlar da hem Sinovac hem Astra Zeneca aşısına onay verdiler. Tabii tartışmalar aşıyla ilgili olarak bu doz aralıkları, şimdi öğrendiğimiz kadarıyla –ben bunu bilmiyordum, yeni öğrendim- Türkiye’ye şimdiye dek gelen aşıların hepsi ilk doz olarak 3 milyon doz geldiyse 3 milyon kişiye uygulanacak. Ben farklı bir yaklaşım daha söz konusu olabilirdi, hani 3 milyon dozun 1,5 milyon kişiye uygulanırdı ama 2 doz halinde kullanırdınız, ona ayırdığınız toplam 3 milyon dozu. Hayır öyle değil, tek doz olarak 3 milyon kişiye uygulanacakmış. Böyle bir karar alınmış. Burada tabii sorun 2 doz arasında 28 gün gerekiyor, 28. günde ikinci doz yapılacak kişilere aşı gelecek mi? O umarım gümrüğe filan takılmaz, bu konu önemli, yani 2 aşı dozu arasında 14 gündür, 28 gündür, bu ara bir süre daha açılırsa şunu immünolojik olarak biliyoruz ki daha kötü olmaz hatta daha iyi olur. Çünkü uzun vadede daha güçlü bir bağışıklık sağlanır ama bu arada tek doz alındıktan sonra koruyuculuk oranı çok düşük. Yani %20’lerde %30’larda bir koruyuculuk oluşuyor farklı aşılarda oranlar değişse de, hani %30 bandını geçmiyor. Bu tek alındıktan sonra ara açıldı, 28 gün değil de diyelim ki 40 güne, 50 güne çıktı aşı gelmediği için, bu sürede eğer aşılandığı halde virüsle temas eden insanların ¾’ünün en azından enfekte olabileceklerini yani korunmayacaklarını unutmamak lazım. Gerçekten bugün bu sorun çok tartışılıyor, çünkü İngiltere de böyle bir karar aldı, Belçika aldı tek dozla aşılanacak bütün hedefteki insanları, daha sonra ikinci dozlarını yapacak. Ülkeler bu konuda gerçekten oldukça farklı yaklaşımlar sergilemekteler. Bu önemli ve her aşının da birinci dozdan sonra ne kadar bağışıklık sağladığı hesapları ve açıklamaları yapılmaya başlandı. Görülüyor ki %30’u geçmiyor. Bu arada farklı klinik çalışmalarda İngiltere ölümler ve hastaneye yatışlarda bu plazma kullanımının yani konvelasan dönemde alınan alınan antikorların bir işe yaramadığını saptayan bir çalışmayı yayınladı. Bir diğer çalışma da Funk Lee isimli bir araştırıcı ve çalışma arkadaşları Lancet Infectious Diseases dergisinde yayınlanan önemli bir çalışma eviçi bulaşın ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Diyorlar ki “evlerde çocuklar ve adolesanlar evet Sars-cov-2 enfeksiyonuna daha az duyarlılar ama onlar yaşlılardan, erişkinlerden çok daha fazla evi içi yayılmaya yol açıyorlar. Bu önemli bir açıklama, bu konuda da spekülasyonlar ya da farklı görüşler vardı. Yine Lancet Infectious Diseases’de Richard Tillett ve arkadaşları reenfeksiyon, yani hastalığı geçirdikten sonra bir daha enfekte olan bireylerin bir daha ikinci kez Covid-19’a yakalananların nedenleri üzerinde de çok farklı görüşler var. Bazıları diyorlar ki “birinci enfeksiyon sırasında oluşan antikorlar kısa süreli olduğu için bu kişiler bir süre sonra yine virüse maruz kaldıklarında hastalanıyorlar” bir kısmı da “hayır bu ikinci virüs belki bir varyant virüstür” diyorlardı. Tillet ve arkadaşları genom analizlerini, dizi analizlerini yaptıkları zaman evet iki farklı genetik farklılığı olan iki suş, iki virüs ile enfeksiyonun oluştuğunu, reenfeksiyonları göstermişler. Bu da ABD’deki reenfeksiyonlarla ilgili önemli bir çalışmaydı. Başka yenilik olarak söyleyebileceğim DSÖ, “açık havada spor yapanlar, koşanlar ve bisiklete binenlerin maske takmasına gerek yok” demişti. Bu yaklaşım yavaş yavaş değişiyor, evet “maske takmak özellikle spor yapıp da daha yoğun ve sık nefes alıp verme sırasında bir engel oluşturabilir ve gereği yok” deniyordu ama “etrafa yayma açısından belki spor yapanların da maske takması istenecektir” şeklinde bir görüş tartışılmaya başlandı. Bunun dışında önemli bir başka bulgu, hep aşıda kullanılan bu virüsün dışarıya doğru uzantıları çıkan çıkıntıları, spike proteinleri yani S proteinleri vardı, bir de bu protein üzerindeki RBD bölgesi var, reseptör bağlayan bölge ‘receptor binding domain’ bunun dışında bir de N terminal domain varmış, bunun önemli olduğu, belki bir ayrıntı programı dinleyenlerin çok ilgisini çekmeyecektir ama yine de özellikle aşı ve tedavi konusunda bu bölgeyi hedef alınması gündeme geliyor. Neden? Çünkü bu bölge mutasyonlara diğer bölgeler kadar açık değil. Belki son 1-2 dakikayı da sizin geçen programın sonunda sormuş olduğunuz Peru’daki mahkemeye ait benden bir isteğiniz vardı sanıyorum.
ÖM: Evet.
SB: Peru’da Chincha ve Pisco mahkemesi Mikrosoft’un kurucsu Bill Gates, Amerikalı iş adamı Soros ve Rockefeller ailesini yeni tip koronavirüsü üretmekle itham ettiler ve dava açtılar. Bunları yeni dünya düzeninin yaratıcıları olarak tanımlayıp “bu kişiler sorumlu salgından” diyorlar. Bunun üzerine Peru yüksek mahkemesi de soruşturmanın basında ciddi yankı bulmasının ardından soruşturmayı başlatan hakimler, kim bunlar? İsimlerini söyleyeyim, Tito, Lui ve Tony bu kişiler hakkında soruşturma açtılar. Bill Gates üzerinden çok spekülasyon yapılıyor, çok fazla ülkede çok fazla grup özellikle komplo teorileriyle birlikte Bill Gates’in ne kadar kötülük yaptığını ve “insanlığı kurutacak, chip takacak” filan gibi. Aslında yaptıklarını ve Bill Gates’i savunacak değilim bu program sırasında ama DSÖ’nün belki Korona Günleri programının ilk günlerinde bahsetmiştim ama yine de vurgulamakta yarar var. Örneğin 2019 yılının sonuna kadar DSÖ bütçesinin %15,2’sini ABD hükümeti veriyor, %12,1’ini Bill ve Melinda Gates Vakfı veriyor, daha sonra Gavi, İngiltere, Almanya, ABD, Rotary kuruluşları, Avrupa Komisyonu, Dünya Bankası ve Japonya gelmekte ama ikinci sırada ABD’den sonra Bill ve Melinda Gates Vakfı’nın DSÖ bütçesine katkıları büyük. 2019 yılında 37 farklı ödeme yapılmış ve toplam ödedikleri para DSÖ bütçesine katkıları 194 milyon dolar. Her ne kadar Fransa’da Acte Sud yayınlarından çıkan “L’art de la Fausse Générosité” yani ‘sahte cömertlik sanatı’ başlığı ile Bill ve Melinda Gates Vakfı ile ilgili bir kitap çıkmış olsa da aynı yıl bu konuda herhalde daha çok tartışma ve daha çok polemiği götürür diye düşünüyorum. Bitirirken bir de bugün itibariyle, bu sabah itibariyle dünyada 46,7 milyon doz aşının kullanıldığını, 15,7 – 16 milyona yakın ABD’nin aşı kullandığını, Çin’in 15 milyona geldiğini, çünkü “bu Çinliler aşı üretiyorlar ama dünyaya satıyorlar, kendileri kullanmıyorlar” deniyor, hayır 16 milyona yakın aşı kullanılmış Çin’de de. İngiltere 5 milyon, İsrail 2,9 milyon, sonra BAE, Almanya, İtalya ve Türkiye geliyor. Türkiye 1 milyon 50 bin kadar aşı kullanarak ön sıralarda gitmekte. Bu da aşı konusundaki yaklaşımını, özellikle sağlık çalışanlarının aşılanmasında hızla kısa sürede önemli bir sayıya eriştiğini belirtmekte yarar var.
ÖM: Teşekkür ederiz.
SB: Rica ederim.
ÖM: Önce Sağlık programında ne var?
SB: Çok teşekkür ederim hatırlattınız. Prof. Dr. Arzu Sayıner 9 Eylül Üniversitesi’nden kendisi viroloji ve mutasyonlar konusunda Türkiye’deki en iyi isimlerden bir tanesidir. Sevgili Arzu kırmadı bizi, kabul etti, programımıza katılacak ve özellikle bu mutantlara, mutasyonlara ait aklınıza gelecek her türlü soruyu biraz kendisini sıkıştırıp soracağız, aşıyla ilişkisi, mutantlar ne yapıyor, ne ediyor, etkisiz kalıyor mu? Bunları görüşeceğiz sayın Arzu Sayıner ile. Teşekkür ederim hatırlattığınız için.
ÖM: Çok teşekkür ederiz. Görüşmek üzere.
SB: Ben teşekkür ederim. İyi günler efendim.
ÖÖ: Görüşmek üzere.