Sakat Muhabbet'te Alper Tolga Akkuş ve Elif Gamze Bozo, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle Erişilebilir Her Şey sosyal girişiminin kurucu ortağı Seben Ayşe Dayı ile bir araya geliyor.
Alper Tolga Akkuş: Merhaba, Açık Radyo’ya, Sakat Muhabbet’e, sağlamcı zihniyetin kör topal muhalifine hoş geldiniz. Bugün 6 Mart 2024 Çarşamba. Destekçimiz Ayşegül Cebenoyan’a teşekkür ediyorum ve Ayşegül Cebenoyan demişken de Cüneyt Cebenoyan’a selam gönderelim. Ben Alper Tolga Akkuş.
Elif Gamze Bozo: Ben Elif Gamze Bozo.
A.T.A.: İki gün sonra 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Biz de bu hafta bu konuya özel bir yayın planladık sizler için. Çok özel bir konuğumuz var. Benim uzun zamandır görüşemediğim bir arkadaşım. Erişilebilir Her Şey (EHŞ) sosyal girişiminin kurucu ortağı Seben Ayşe Dayı bu hafta konuğumuz. Ama 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olduğu için ben becerebilirsem daha az konuşayım, kadınlara bırakayım sohbeti diyorum ve Elif sana bırakıyorum sözü.
E.G.B.: Seben Hanım, Açık Radyo’ya hoş geldiniz. Nasılsınız, iyi misiniz?
Seben Ayşe Dayı: İyiyim, çok teşekkürler Elif ve Alper. Sizinle olmak, 8 Mart münasebetiyle sizinle Açık Radyo’da olmak ayrıca güzel. Sizler nasılsınız?
E.G.B.: Bizler de çok iyiyiz. Öncelikle seni tanıyarak başlayalım. Kısaca özgeçmişinden ve sakatlığından biraz bahsedebilir misin?
S.A.D.: Ben Seben Ayşe Dayı. Lisansımı gazetecilik üstüne yaptım. Böyle bir iki yıllık bir Radikal geçmişim var. Daha sonra İngilizce antropoloji alanında masterımı tamamladım ve eğitim antropolojisi alanında uzmanlığımı aldım. Altı yıldır EHŞ’nin kurucu ortağı olarak kendi işimin başında bir kadınım diyebilirim.
Serebral palsili bir kadınım ben. Serebral palsi, çok kısa anlamıyla doğum anında ortaya çıkan belli handikaplar, komplikasyonlar sonucu ortaya çıkan çocukluk beyin felci. Genelde büyük kas ve küçük motor, büyük motor kaslarını etkileyen bir durum. Bir hastalık değil çünkü bilinen bir tedavisi yok henüz. O yüzden aynı otizm gibi aslında serebral palsi de nörolojik kaynaklı bir durum diye anlatabilirim.
Erişilebilir Her Şey Sosyal Girişimi
E.G.B.: EHŞ’nin 8 Mart'ta özel bir etkinliği var ama ona müzik arasının ardından daha geniş yer verelim. Öncelikle EHŞ’nin tarihçesini, nasıl ve ne zaman, ne amaçla hayata geçtiğini ve kuruluşundan bugüne faaliyetlerini bizlerle paylaşabilir misin?
S.A.D.: Tabii ki. EHŞ, 2019 sonu 2020 başında kuruldu ve çok kısaca tanımlamak istersek, farklı kurum ve kuruluşlara erişilebilirlik danışmanlığı veren bir sosyal girişim. Biz, erişilebilirliğin farklı engel grupları için bütüncül bir şekilde uygulanması gerektiğini savunan bir girişimiz. Çünkü Türkiye'de sivil toplumun farklı engel grupları kendi hakları ve erişilebilirlik talepleri için ciddi çalışmalar yapıyorlar ama bizim amacımız özellikle özel sektöre erişilebilirliğinin bir çatı olduğunu ve bu çatı altında farklı engel gruplarının farklı erişilebilirlik ihtiyaçları olduğunu, kurum ve kuruluşların kendilerini erişilebilirliğe doğru dönüştürmeleri için aslında bir hizmet ve danışmanlık veriyoruz diye anlatabilirim.
A.T.A.: Bugüne kadar peki neler yaptı EHŞ?
Bozcaada Caz Festivali, Pera Müzesi, British Council, Sabancı Müzesi ve İstanbul Havalimanı’nda Erişilebilir Kafe
S.A.D.: Biz aslında kültür sanat alanından başladık. İlk işimiz Bozcaada Caz Festivali idi. Sonrasında yine Pera Müzesi, British Council gibi kurumlarla çok fazla işbirliği yaptık. Sabancı Müzesi'nde de bir karma sergiyi erişilebilir kıldık ki bu imza işlerimizden biriydi. Yine bizim için çok önemli bir iş de İstanbul Havalimanı’nın içinde, iç hatlarda bir erişilebilir kafe açtık. O kafeyi A’dan Z’ye biz tasarladık ve havalimanına uygulandı. Braille menülerden tutun da otizmli bireylerin sesten etkilenmeden yemek yiyebilecekleri sessiz kabinlere kadar bütün bankoları, masaları, kasasının yükseklikleri standarda uygun şekilde dizayn edilmiş bir kafemiz var.
Pek çok kurumla aslında pek çok şey yapıyoruz EHŞ’de. Mesela perakende sektöründe çok güçlü bir markanın reklamlarına işaret dili ve sesli betimleme ekledik, onlar yakında yayınlanacak ve ilk defa reklam erişilebilirliğini konuşuyor olacağız Türkiye’de. Ben, EHŞ’yi biraz terziye benzetiyorum çünkü her kurumun erişilebilirlik ihtiyacı birbirinden apayrı olduğu için kurumlar bize geldiklerinde onların en kapsayıcı hale nasıl gelebileceği üstüne birlikte düşünüp farklı farklı hizmetler verebiliyoruz.
A.T.A.: EHŞ için ‘terzi’ dedin. Peki, terziye gitmek isteyen kurumlar size mi ulaşıyor, siz mi onlara ulaşıyorsunuz? Bizi dinleyen, ilk defa duyan ‘Yahu bunlar ne güzelmiş, hadi gidelim’ diyenlerin ne yapması lazım size ulaşmaları için?
Eşit Masallar
S.A.D.: Bize internet sitemizden, sosyal medya hesaplarımızdan ve info@erisilebilirhersey adresinden ulaşabilirler. Buralardan bizlere yazdıklarında en kısa sürede onlara dönüp bir toplantı yaparak işbirliğine başlayabiliyoruz. Bunun dışında, tabii ki biz de kurumları bulup gidiyoruz ama daha çok aslında referansla yayıldı bizde işler Alper. Yani kurumlar açıkçası birbirlerinden duydukça, o ona söyledi, o buna söyledi şeklinde bize daha çok geliyorlar. Tabi bizim de gidip bunu yapalım dediğimiz kurumlar oluyor.
Mesela bir banka, geçen sene Eşit Masallar diye bir masal serisi çıkardı. Bu eşit masallar bildiğimiz klasik masalların daha kadın - erkek eşitliği üzerine tekrar bulgularının değiştirilmiş bir versiyonuydu. Biz buna YouTube’da rast geldik ve buna ‘ne güzel eşit masallar diyorlar ama işaret dili yok, alt yazı yok, betimleme yok’ dedik. Tabii ki o bankaya yazdık. ‘Çok güzel, evet, cinsiyet eşitliği yönünden masalları tekrar yorumlamışsınız ama engellilere ulaşmıyor bu’ dedik ve o masalları erişilebilir kıldık. YouTube’de ‘Eşit Masallar’ yazdığınızda bulabiliyorsunuz. Yani böyle kurumların ihtiyaçlarını görüp bazen kapılarını tıklatabiliyoruz ama çoğunlukla onlar bize geliyor.
A.T.A.: Ortalara da geldik. Elif bir müzik isteyelim mi Seben’den?
E.G.B.: Tabi.
A.T.A.: Artık ne geçerse gönlünden, ne dinleyelim Seben.?
S.A.D.: Ben mi? Aaa, hiç de aklımda…
A.T.A.: Zaten aklına getirme, gönlünden getir, gönlüne getir. Daha iyi olur o, en iyi müzik öyle olur.
S.A.D.: O zaman “Aşk Durdukça” olsun.
E.G.B.:Sakat Muhabbet devam ediyor. Bu hafta 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında bir sakat kadını, aktivist kadın arkadaşımızı konuk ediyoruz; Seben Ayşe Dayı. Şimdi de EHŞ'nin en güncel etkinliğini, geçtiğimiz hafta 2 ve 3 Mart tarihleri arasında İstanbul Beykoz Kundura’da gerçekleşen WOW İstanbul 2024’ü konuşacağız. Gerçekleşen dedik ama biz bu kaydı WOW’un hemen öncesinde 1 Mart'ta alıyoruz. Seben, WOW 2024 nedir? EHŞ’nin WOW ile ilişkisinden bize bahsedebilir misin?
WOW İstanbul 2024: Dünya Kadınlar Festivali
S.A.D.: Biz, WOW Dünya Kadınlar Festivali'ni British Council ile birlikte yaklaşık dört yıldır, 2020’den beri Türkiye'de yapıyoruz. Gene çok imza işlerimizden biri bu. Dünya Kadınlar Festivali, aslında Birleşik Krallık'ta feminizmin liderlerinden Jude Kelly'nin başlattığı, amacı kadınlığı kutlamak ve kadınların yaratıcı sektörlerdeki liderliğini, görünürlülüğünü arttırmak temalı bir festival. Türkiye ayağında da aslında kültür sanatta kadın temsili, yaratıcı sektörlerde kadınların görünürlüğü ve aslında pek çok kadının güçlenmesine yönelik mentorlukları, atölyeleri olan bir festival ve dört yıldır Türkiye ayağının da erişilebilirliğini biz sağlıyoruz.
Bu sene çok fazla katılımcımız oluyor, yaklaşık 40 - 45 engelliden ya da Alper'ıin deyimiyle sakattan kayıt aldık. Yani aslında katılımın da çok olduğu bir festival oluyor. Heyecanlıyız biz de bu işin için de olmaktan dolayı. Neler var dersek; her sahnede, her panel ve atölyede işaret dili çevirisi var. İki ana sahnede hem işaret dili çevirisi, hem de canlı altyazı desteği veriyoruz. Yine festivalde yayınlanan filmlere canlı betimleme desteği vererek o filmlerin kör bireyler için erişilebilir olmasını da sağlıyoruz. Dediğim gibi, heyecanlı bir iş bizim için.
‘Erişilebilir - Engelsiz - Sakat - Engellenen Birey’
A.T.A.: EHŞ’nin sakatlıkla bağı olduğunu - festivalin dışında soruyorum bunu - duyan kişi farkediyor mu, geri dönüşler oluyor mu size?
S.A.D.: Yani yavaş yavaş oluyor. ‘Erişilebilirlik’ Türkiye'de kullanılmayan bir kelime, anlaşılmayan bir kelime ve bunun yerine biz nedense ‘engelsiz’ diye bir kelime ürettik. Biz bunu sevmiyoruz; engelsiz yer, engelsiz mekan... Ne demek bu? Bu, bize biraz kötü geliyor çünkü biz ‘engelli’ yerine - sen nasıl ‘sakat’ kelimesini kullanmayı tercih ediyorsan - ‘engellenen’ kelimesini kullanmayı tercih ediyoruz. Engellenen yani engelin kişi bazlı değil de çevre bazlı olduğunu söyleyip ‘engellenen birey’ kullanmayı seviyoruz.
A.T.A.: İngilizcede ‘accessibility’ çok yaygın ve anlaşılıyor ama Türkçeye çevrildiğinde sorun oluyor galiba.
S.A.D.: İşte o nedenle tam olarak ‘engelsiz’in yerine ‘erişilebilirliği’ kullanmak ve bunu anlatmak istiyoruz. Yani derdimiz engelsiz değil, derdimiz erişilebilirlik - bu kavramın öne çıkması ve bu erişilebilirliğin sağlanması. Onu anlatırken tabi ki engellenen bireylere yönelik düzenlemeler yapan bir kurum olduğumuzu da en açık şekliyle anlatıyoruz.
Engellenen Kullanıcı Deneyimi Topluluğu
E.G.B.: Evet, programın sonuna doğru geliyoruz artık. EHŞ’nin önayak olduğu, Sakat Muhabbet programcıları olarak bizim de içinde bulunduğumuz, ismine şu an için ‘Engellenen Kullanıcı Deneyim Topluluğu’ dediğimiz ama en yakın zamanda EHŞ gibi, Sakat Muhabbet gibi afili bir isme de kavuşacağını planladığımız çalışmalara dair konuşmalıyız. Evet Seben, nedir bu çalışmanın arka planı?
S. A. D.: Evet, Engellenen Kullanıcı Deneyim Topluluğu. İnşallah daha slogan bir ismi olacak, biz de inanıyoruz. Biz, aslında EHŞ ile erişilebilirlik danışmanlığı verdiğimiz her kurumda deneyim bazlı bir danışmanlık veriyoruz çünkü deneyimle o kurumun erişilebilirlik standardını arttırabileceğimize inanıyoruz. Bu yüzden ne kadar erişilebilirlik standartları olsa da engellenen kullanıcı deneyimi aslında işin daha değerli yanı.
Engellenen Kullanıcı Deneyimi Topluluğu da aslında bizim çalıştığımız kurumlara daha deneyim odaklı hizmet verebilmemiz için ya da o topluluktaki insanların farklı kurumlarda yaşadıkları erişilebilirlik sorunlarını bize aktardığı, bizim de bir savunuculuk anlayışıyla o kurumlara gidip, ‘Siz burada erişilebilir değilsiniz, bakın, Ahmet Bey geçen gün sizin kurumunuzda böyle bir deneyim yaşamış’ diyerek aslında kurumları da erişilebilirliğe davet ettiğimiz bir topluluk olacak. Burada dediğim gibi, hem EHŞ’nin hali hazırda çalıştığı kurumların deneyimleri araştırılırken bu toplulukla da birlikte araştırılacak çünkü bu bir ihtiyaç. Yani araştırma firmalarının da da böyle bir ihtiyacı var, engellenen bir kitleye bir şey sorulması gerektiğinde araştırma şirketlerinin de elinde öyle bir karma topluluk yok. Biz de böyle bir topluluk oluşturup hem o topluluğun deneyimlerini alıp, ‘Burada engelleniyorum’ dediği yerlere, kurumlara götürerek kurumların dönüşmesini sağladığımız, hem de kurumlardan gelen talepleri topluluk içinde araştırdığımız ve değerlendirdiğimiz iki taraflı bir yapı diye anlatabilirim.
A.T.A: Ben bir soru sorayım; 8 Mart malum, iki kadın var şu anda karşımda ki biri program ortağım, diğeri de konuğumuz. 8 Mart için neler söylemek istiyorsunuz?
Kalben’den 8 Mart’ta Erişilebilir Konser
S.A.D.: Ben özel günlere çok takılan bir insan değilim. Biz 365 gün engellenen insanlarız ve niye 3 Aralık’ta aklınıza geliyoruz? 8 Mart da hareket çıkış olarak çok daha acılı ve hak temelli bir yerden çıkıyor ama ben yine aynı şeyi diyeceğim galiba. Sadece 8 Mart'ta değil, biz 365 gün altı saat kadınız ve Türkiye'de yaşıyoruz. O yüzden sadece 8 Mart'ta değil bence ülkede bir kadın hareketi ya da kadınlarla ilgili politikaların, aslında insan haklarının belki de elde edilmesi gereken bir noktadayız. Ama kadınların haklarının gerçekten kadınlar tarafından konuşulduğu, kadınlar tarafından talep edildiği bir yerde olmak isterim.
Bir de çok yeni bir bilgi, burada da söyleyelim, heyecanlıyız; 8 Mart'ta sevgili Kalben ile Babylon'daki konserinde ilk defa bir erişilebilir konser gerçekleştireceğiz. Kalben’in bütün şarkıları işaret diline çevrilecek ve Kalben kendini ve sahnesini betimleyecek. Çok heyecanlıyız. Buradan da o konsere gelmek isteyenleri, ‘erişilebilir bir konser deneyimi neymiş acaba’ diyenleri ve özellikle de bu yayını dinleyen ‘engellenen’ dinleyicilerimizi bekliyoruz. Kalben bize geldi bunun için ve biz çok heyecanlıyız.
A.T.A: Son dakika Kalben detayı da çok keyifli oldu bizim için. Elif, 8 Mart ile ilgili senin de düşüncelerini alayım istersen.
E.G.B.: Seben’in dediklerine çok katılıyorum. Aslında bunların hepsi bir kanunla çözülebilir ama kanunun olmamasından kaynaklı, kanunun uygulamamasından kaynaklı hep bir hak kayıpları yaşanıyor. Dilerim ve daha doğrusu umarım ki kadın haklarının ve kadınların toplumda, her alanda daha çok görünür olsun; hak kayıplarının yaşanmadığı bir dünya olsun. Böyle bir kapanış olabilir diye düşündüm.
A.T.A.: Bu hafta Açık Radyo'da, Sakat Muhabbet’te EHŞ sosyal girişiminin kurucu ortağı Seben Ayşe Dayı’yı konuk ettik ve ilk bölümde EHŞ’yi, ikinci bölümde ise WOW’u konuştuk. Bu arada WOW, Women of the World mü demek? Ben hep öyle düşünüyorum kafamda, ‘Dünyanın Kadınları’ demek aslında Women of the World. Ama hem de WOW, ‘Harika, Mükemmel, Vay Canına’ da demektir ya...
S.A.D.: Evet. ‘WOW’ demek.
Hep Açık Radyo!
A.T.A.: Seben ile WOW’u da konuştuk. Bir de en son bir yeni girişimimiz var, onu konuştuk. Bir sonraki programda destek yayını olacak. Canlı yayında, 20 Mart'ta size sesleneceğiz. Bu hafta destekçimiz Ayşegül Cebenoyan idi, kendisi Cüneyt Cebenoyan'ın eşi. Cüneyt Cebenoyan da dört beş sene önce aramızdan ayrılmıştı, ona da bir daha selam edelim ve bir daha ki bölümde, destek yayınında, ‘Hep Açık Radyo!’ diyerek buluşacağız. Bugünlük hoşça kalın.
E.G.B.: Hoşça kalın
S.A.D.: Hoşça kalın