"Dünya sustuğunda biz denize açılırız"

-
Aa
+
a
a
a

İklim Kuşağı Konuşuyor'da Atlas Sarrafoğlu, Filistin’deki soykırıma dur demek ve İsrail’in 18 yıldır süren ablukasını kırarak yardım koridorunu açmak için Gazze’ye doğru geçtiğimiz Pazar günü yola çıkan dünyanın en büyük insani yardım filosu Sumud Filosu üzerine konuşuyor.

""
"Dünya sustuğunda biz denize açılırız"
 

"Dünya sustuğunda biz denize açılırız"

podcast servisi: iTunes / RSS

Merhaba sevgili Apaçık Radyo dinleyicileri, İklim Kuşağı Konuşuyor programına hoşgeldiniz. Bu hafta sizinle sadece Filistin’deki soykırıma dur demek ve İsrail’in 18 yıldır süren ablukasını kırarak yardım koridorunu açmak için Gazze’ye doğru Pazar günü yola çıkan dünyanın en büyük insani yardım filosundan bahsedeceğim. 

Küresel Sumud Filosu'nda şu anda yüzlerce kişi denize açılıyor olsa da, 26 bin kişi girişime katılmak üzere başvuruda bulunmuş. Filosu, yalnızca deniz yoluyla değil, aynı zamanda onlarca ülkede gerçekleştirilecek dayanışma eylemleri ve diplomatik baskılarla desteklenmektedir. Bu ortak hareket, İsrail’in ablukasını zor durumda bırakmayı ve nihayetinde kırmayı hedeflemekte.

Apaçık Radyo dostumuz İsveçli aktivist Greta Thunberg, insan hakları savunucusu Yasemin Acar, sosyo-çevreci Brezilyalı Thiago Avila gibi bir çok ismin de yer aldığı bir yönlendirme komitesinden oluşan Filoda 350’ye yakın Filistin yanlısı aktivist var. Gazze’ye yaklaşık 3.000 km’lik yolculuğun sekiz-dokuz günde tamamlaması öngörülüyor. Güvenlik sebebi ile bu kez filoyu canlı takip sistemlerinden izleyemeyeceğiz. 8-9 gün sürmesi planlanan Gazze yolculuğuna Tunus’tan, İtalya’dan ve Yunanistan’dan da tekneler katılacak. 

Hatırlatmak isterim; dünyanın önde gelen soykırım araştırmacılarından oluşan Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Derneği İsrail’in Gazze’de soykırım işlediğini ilan etti.

Dernek, BM Soykırım Sözleşmesine dayanarak kabul ettiği üç sayfalık kararında, İsrail’in 22 aydır sürdürdüğü savaş boyunca gerçekleştirdiği eylemleri soykırım, savaş suçu ve insanlığa karşı suç olarak tanımlıyor.

Kararda; sağlık, eğitim ve insani yardım altyapısına yönelik saldırılar, 50 binden fazla çocuğun öldürülmesi veya yaralanması, Gazze’deki konutların büyük ölçüde yıkılması, Filistinlilerin zorla sürgün edilmesi ve İsrailli liderlerin Filistinlileri “düşman” ilan eden, “Gazze’yi düzleştirme” ve “cehenneme çevirme” gibi söylemleri delil olarak gösteriliyor.

Öte yandan, Birleşmiş Milletler destekli IPC gıda raporu, Gazze’nin bazı bölgelerinde kıtlığın başladığını teyit etti. Açlığın, İsrail’in gıda ve tıbbi yardımı engellemesinden kaynaklandığı belirtiliyor. BM’ye göre, işgal gücü olarak İsrail’in sivilleri koruma ve açlığı önleme yükümlülüğü var.

BM’nin en yüksek yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı (UAD), 2023’te Güney Afrika tarafından açılan soykırım davasını görüşüyor. Mahkeme henüz karar vermedi, İsrail’in savunması için süreyi Ocak 2026’ya kadar uzattı.

Bugüne kadar bazı uluslararası ve hatta İsrailli insan hakları örgütleri de İsrail’in Gazze’de soykırım işlediğini açıkladı.

Gazze Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre savaşta şu ana dek 63 bin 557 kişi hayatını kaybetti, 160 bin 660 kişi yaralandı. İsrail şu anda hapishanelerinde 11 binden fazla Filistinliyi tutuyor; bu, son 25 yılın en yüksek sayısı. Tutukluların çoğu yargılanmadan alıkonuluyor. Aralarında 400 çocuk ve 49 kadın bulunuyor.

Buna rağmen, küresel medya hâlâ neredeyse tamamı yetişkin erkek İsrail askerlerinden oluşan yaklaşık 20 rehineye odaklanıyor; oysa çok daha büyük sayıdaki Filistinli, süresiz olarak, çoğu zaman işkence altında ve herhangi bir suçlama olmadan tutuluyor.

2007’den bu yana İsrail, Gazze’nin hava sahası ve karasularını sıkı şekilde kontrol ederek mal ve insan hareketini kısıtlıyor. Gazze Uluslararası Havalimanı, açılışından sadece üç yıl sonra, 2001’de İsrail tarafından bombalanarak yıkılmıştı. Sumud Filosu, deniz yoluyla yardım ulaştırarak İsrail’in ablukasına doğrudan meydan okumayı amaçlıyor.

Yetkililerden Pazartesi öğleden sonra Barselona’dan yola çıkan 30 gemiden beşinin geri dönmek zorunda kaldığını, ikisinin ise mekanik arıza nedeniyle limandan çıkamadığı ancak 1 Eylül’de tüm filo sakinleşen deniz şartları ile birlikte tekrar yola çıktığını öğrendik. 

Organizatörler, filoya İtalya, Yunanistan ve Tunus’tan yeni gemilerin de katılacağını, toplamda 60 gemi ve 44 farklı ülkeden 500’den fazla kişinin olacağını açıkladı. İlk konvoyun, 4 Eylül Perşembe günü ikinci dalga gemilerle Tunus’ta buluşmak üzere varması planlanıyordu ancak Tunus buluşma tarihinin 7 Eylül’e kaydığı belirtildi. Kalabalık bir filo olması sebebiyle koordinasyonun güçleşmesi ve küçük teknelerin de ritmine uyularak ilerleniyor. Güney Afrika’nın filo heyetinde Nelson Mandela’nın torunu Nkosi “Mandla” Mandela da Sumud Filosu ile yelken açacak.

Bu sırada İsrail’in ulusal güvenlik bakanı Itamar Benƒ-Gvir’in, Thunberg In tutuklanması ve filoya el konulmasına yönelik planlar hazırladığı bildirildi. İsrail gazetesi Israel Hayom’un haberine göre, gemilerin bir polis filosuna dönüştürülmesi planlanıyor.

Ben-Gvir’e yakın kaynaklar gazeteye şunları söyledi, İsrail’deki Ktzi’ot ve Damon hapishanelerinde birkaç hafta kaldıktan sonra buraya geldikleri güne pişman olacaklar. Yeni bir girişimde bulunma iştahlarını mutlaka yok etmeliyiz.”

Kaynaklar, Thunberg’in ‘terörist düzeyinde koşullarda’ gözaltında tutulabileceğini de ekledi.

Israel Hayom gazetesinin haberine göre, filonun parçası olan 200’den fazla kişiye karşı izlenecek stratejiyi görüşmek üzere başbakan Binyamin Netanyahu’nun ikametgâhında bir toplantı yapılması planlandı. Gazete ayrıca geçen Perşembe günü Ben-Gvir’in, Netanyahu’ya sunmak üzere bir strateji geliştirdiğini bildirdi. Bu plana göre, aktivistlerin Ktzi’ot ve Damon kadın tutukevlerinde alıkonulması öngörülüyor.

Perşembe günü İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Sumud Filosuna karşı bürokratik savaş ve psikolojik baskıyı artırmak ve barışçıl insani yardım misyonunu durdurmak için İtalya’ya gitti. Filo’dan Thiago Avila filonun kalabalık olmasından dolayı İsrail’in misyonu durdurmada sorun yaşama ihtimalini düşürmek için yol üzerinde sabotajda bulunabileceğinden dolayı temkinli olduklarını ancak yola devam etmekte tereddüt etmediklerini söyledi. 

Filo geçtiğimiz Çarşamba günü, İsrail’in tehditleri karşısında İspanyol hükümetinden ve Avrupa’dan koruma talep etmişti.

Filonun X platformundaki paylaşımında şu ifadeler yer aldı;.“İsrail, insani bir misyon kapsamında Gazze’ye ilaç ve gıda taşıyan Global Sumud Filosunu tehdit ediyor. Hükümetin ve Avrupa’nın, uluslararası hukuka uygun olarak filonun güvenliğini sağlamak için harekete geçmesini talep ediyoruz.”

Filo’nun Birleşmiş Milletlere yaptığı çağrı ise şöyle;

“Bugün, uluslararası sistemlerin görevlerini yerine getirmediği bir dönemde, dünyanın vicdanını temsil eden bu insani hareketin ve küresel ölçekte bir araya gelmiş insanlığın ortak iradesinin korunması her zamankinden daha büyük bir önem taşımaktadır. Bu nedenle, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni derhal toplanmaya; Filoyu himayesi altına alarak İsrail’in olası saldırılarına karşı koruma misyonunu üstlenmeye davet ediyoruz. Tüm üye devletleri bu çağrıyı desteklemeye ve acil, somut kararlar alarak uluslararası toplumun bu insani girişime sahip çıktığını göstermeye çağırıyoruz.”

İtalya merkezli insani yardım kuruluşu EMERGENCY de Salı günü, arama-kurtarma gemisi Life Support ile Gazze yolundaki filoya katıldığını açıkladı. Kuruluş, “gözlemci olarak görev yapmak ve katılımcı gemilere tıbbi ve lojistik destek sağlamak” amacıyla misyonda yer aldığını belirtti.

Yola çıktıkları günden bu yana Sumud Filosundaki hemen hemen her teknenin üzerinde yakın mesafede bazı dronların uçtuğunu biliyoruz. Daha önce Malta’da dronlarla 2 kez bombalanan Vicdan gemisini de düşünürsek İsrail bir kez daha gelebilecek filoların önünü kesmek için bu kez daha sert olacağa benziyor. 

Avrupa’dan da sesler yükselmeye başladı. İsrail’e giden askeri gemilere yükleme yapmayı reddettiklerini ve Gazze’de süren soykırıma ortak olmayacaklarını açıklayan İtalyan liman işçileri Avrupa’nın limanlarını artık Gazze ablukasını kırma mücadelesinde bir cephe hattına dönüştürmüş durumda.

Avrupa Üniversite Öğrencileri Birliği ise “Eğer İsrail Sumud’u engellerse, biz de Avrupa’daki tüm üniversiteleri bloke edeceğiz” açıklaması yaptılar.

Dayanışmaların artmasını bekliyoruz.

Sumud Filosu'nun internet sitesinde “Dünya sustuğunda biz denize açılırız.” yazıyor. Amaçlarını çok iyi anlatıyor. Greta Thunberg’in Sumud Filosu için basın toplantısı sırasında söylediklerini paylaşmak istiyorum;   

“Burada toplandığınız ve doğru olanın yanında, tarihin doğru tarafında durduğunuz için hepinize teşekkür ederim. Hepiniz neden burada olduğumuzu çok iyi biliyorsunuz. Burada, bizim söyleyebileceğimiz yeni hiçbir şey yok. Filistinliler onlarca yıldır adalet ve özgürlük çağrılarını, yaşama iradelerini defalarca dile getirdiler ancak bu çağrılar hep sağır kulaklara çarptı. Ama yavaş yavaş, her gün daha fazla insan İsrail’in işlediği mutlak vahşetleri, soykırımı, toplu katliamları görmeye uyanıyor.

Bugün buradaki mesele, neden denize açıldığımız değil. Bu yolculuğun hikâyesi bizim çıkacağımız görev değil. Buradaki hikâye Filistin’in hikâyesidir. Hikâye, insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için en temel araçlardan kasten mahrum bırakılmasıdır. Hikâye, dünyanın nasıl sessiz kaldığıdır. Ve bizleri temsil etmesi gerekenlerin —güç sahiplerinin— Filistinlilere ve dünyanın tüm ezilen halklarına her şekilde ihanet etmesi ve onları yüzüstü bırakmasıdır. Onlar uluslararası hukuku korumakta başarısızlar. “En temel yasal görevlerini yerine getirmiyorlar: Soykırımı engellemek için harekete geçmiyorlar, suç ortaklıklarını ve bir apartheid devletine verdikleri desteği de sürdürmeye devam ediyorlar.

İsrail’in niyetleri çok açık: Filistin ulusunu yok etmek istiyorlar. Gazze Şeridini tamamen ele geçirmek istiyorlar. Ve eğer bu durum insanları harekete geçirmiyorsa, eğer bu, insanları koltuklarından kalkıp eyleme geçmeye, sokakları doldurmaya, örgütlenmeye yöneltmiyorsa, o zaman başka ne yöneltebilir bilmiyorum. Kişisel olarak, insanların gündelik hayatlarına devam edebilmesine, bu soykırımı kabul edebilmesine, telefonlarında canlı yayınlanan bir soykırımı izleyip ardından hiçbir şey olmuyormuş gibi davranabilmesini dehşetle seyrediyorum.

Filistinliler öylesine insanlıktan çıkarıldılar ki artık sadece rakamlarla ve Birleşmiş Milletler kararları ile anılır hale geldiler. Ama bu hikâye aynı zamanda küresel bir ayaklanmanın hikâyesidir: Hükümetlerimiz görevlerini yerine getirmediğinde insanların nasıl ayağa kalktığının hikâyesi. Soykırımı, iklim ve çevre yıkımını, sömürgeciliği ve faşizmi körükleyen her politikacının karşısında, direnişi büyüten insanlar olacaktır. İşte bizim yapmaya çalıştığımız şey de budur. Ve bu yüzden dünyanın dört bir yanından insanları seferber ediyoruz. Bu yüzden onlarca gemiyle, çok daha güçlü bir şekilde geri dönüyoruz; çünkü başka hiçbir alternatif yok.

Ne kadar büyük bir riskin farkında olduğumuzu biliyoruz. Ve burada yaptığımız şey, özgür bir dünyada yaşamanın bize sağladığı ayrıcalığı kullanarak Filistinlilerin çağrılarını duymak ve bu çağrılar üzerine harekete geçmektir: Onlar bize ‘ayağa kalkın, suç ortaklığınızı bitirin’ diyorlar.”

Ben de filo için küçük bir kaç cümle ile İklim Kuşağı Konuşuyor programımı kapatmak istiyorum. 

Filistinlilerin direnci bu misyona ilham olsun; filoları güvenle yelken açsın, Gazze’de Filistin kıyılarına ulaşsın ve 18 yıllık bu ablukayı sona erdirsin. Bu ve benzeri girişimler, halkların öncülüğünde bir devrimi başlatsın ve soykırımın sonunu getirsin.

Sizin için bu hafta seçtiğim şarkı Omar Esa’dan “Children of Gaza”. 

Ben Atlas Sarrafoğlu. Haftaya Cuma günü yine saat 14:00’te Apaçık Radyo’nun İklim Kuşağı Konuşuyor programında buluşana dek, kendinize, sevdiklerinize ve en çok da gezegenimize iyi bakın.