Mehmet [email protected]
Türkiye basını reşit olmak istemiyor, sınıf geçmek istemiyor. Karnesindeki sıfırlara bakarsanız, böyle bir niyeti olmadığını anlayabilirsiniz.
"Başka bir dünya mümkün!
FLORANSA - ABD, ağır şartlar içeren yeni Irak tasarısını BM Güvenlik Konseyi'nden geçirirken, İtalya'nın Floransa kenti dün son yılların en büyük savaş karşıtı gösterilerinden birine sahne oldu. Alternatif küreselleşme yanlısı hareketlerin düzenlediği Avrupa Sosyal Forumu çerçevesinde bir araya gelen 400 bin insan, dün ABD'nin savaş planlarına karşı barışın sesini yükseltti. Göstericiler, ABD'yi Irak petrollerine göz koymakla suçlarken, BM'de kabul edilen Irak tasarısını da 'Bu bir skandaldır' sloganlarıyla protesto etti. Gösteride üzerinde 'Savaşa Hayır' yazan dev bir pankart açıldı. (Dış Haberler)"
Bu haber Radikal gazetesinden alındı. 1 milyon insanın “S a v a ş a h a y ı r!" diye yeri göğü inlettiği uluslararası bir gösterinin haberini 6 satıra sığdırabilmek, hakikaten radikal bir tutum olmuş! 6 yıldır attığı manşetlerle, yaptığı haberlerle, haber takipleriyle okurlar ve meslektaşlar önünde hak ettiği saygınlığı kazanmış bir gazeteden beklenen, bu haberi layıkıyla görmesiydi elbette.
İnceleyebildiğimiz kadarıyla, habere Radikal’den daha uzun yer vermeyen Cumhuriyet dışında Evrensel, Özgür Gündem, Özgür Politika gazeteleri ile Savaş Karşıtlarının sitesi www.savaskarsitlari.org; NTVMSNBC Haber Portalı, Habercinin Sitesi görmüştü Floransa’yı. (Savaş mağdurlarına yardım amacıyla kurulmuş İHH İnsani Yardım Vakfının sitesinde ise, İtalyan polisinin bile 450 bin olarak açıkladığı yürüyüşçü sayısı tuhaf bir biçimde 200 bine tenzil ediliyordu!) Google yardımıyla yaptığım taramalarda www.milliyet.com.tr’den de bir sonuç buldum: Tarihi iki yıl kadar eski olmakla birlikte, o da Floransa’daki forumdan söz ediyordu, ama bu ASF değil ALF idi: "...Floransa’da yapılacak olan 46. Avrupa Lions Forumu’na, konuşma yapmak üzere...”
Açık Radyo’ya ise ayrı bir paragraf açmalı elbette: Avrupa Sosyal Forumu daha başlamadan duyurularını yapıp bilgilerini veren, Forum boyunca telefon bağlantılarıyla oradaki canlı atmosferi anında dinleyicilerine aktaran, dönüşte de katılımcıları canlı yayına alarak uzun uzun sohbet eden, haberciliğin de, yayıncılığın da âlâsını yapan Açık Radyo’ya bizlerden çok dinleyicilerin teşekkür ettiğini duyduk.
***
Yerel, ulusal ve uluslararası basından 1800 gazetecinin izlediği, dünya çapında ajans ve televizyonların yarım saatte bir haber geçtiği bir forumdan tek cümleyle dahi söz etmemek, basınımızın da -en azından fikren- “fena” halde küreselleştiğinin (!) delili olsa gerek.
Peki neydi Floransa’da görülmesi gereken?
Türkiye’nin ruhu bile duymadı belki ama, 6-10 Kasım tarihleri arasında düzenlenen Avrupa Sosyal Forumu’na on binlerce insan katıldı. Konferanslar, forumlar ve atölye çalışmalarında, küreselleşme, liberalizm, savaş, barış, haklar, yurttaşlık, demokrasi, kadın hareketleri, eşcinsel hareketler, çocuk hakları, ırkçılık gibi onlarca konu tartışıldı.
En ses getiren eylem ise, 9 Kasım’da yapılan büyük yürüyüştü. Savaş karşıtlığı paydasında buluşan yüz binlerce insan, küresel direnişin, dünyayı yönetenleri tedirgin edecek bir güce ve kararlılığa ulaştığını bir kez daha gösteriyordu. Yani, Seattle, Prag, Cenova ne maceraydı, ne de saman alevi!
Avrupa’nın pek çok gazetesi haberi manşetten verdi. Dev gösteriye katılanların sayısı, La Republica gazetesine göre 500.000 kişiydi. Uluslararası bağımsız medya ağı Indymedia (The Independent Media Center) ise 1 milyon insanın savaşa karşı yürüdüğünü söylüyordu.Tabii, pencerelerine, balkonlarına astıkları apak barış bayraklarıyla, alkışları, ıslıkları ve gülen gözleriyle eyleme katılan Floransalılar bu sayılara dahil değildi.
İşte, burnumuzun dibinde çıkacak bir savaşa karşı Avrupa’dan yükselen bu sese Türkiye’nin ne kadar sağır olduğunu görmekti, bizleri hayal kırıklığına uğratan.
Hem kendimi Dünya Sosyal Forumu’nun bir parçası olarak gördüğüm için kendi adıma, hem de mesleki dürtülerle bir gazeteci olarak katıldım Türkiye kafilesine.
Buradan 26 kişi, vize alamadıkları için geride bırakmak zorunda kaldığımız arkadaşlarımız için yüreğimiz buruk, gideceğimiz yeri düşündükçe içimiz kıpır kıpır çıktık yola. Yolculuğun Tepebaşı’nda başladığı 4 Kasım 2002’den, Taksim’de noktalandığı 12 Kasım 2002’ye dek yaşadıklarımız benliklerimizde derin izler bıraktı. Bu izlerin yüzde birini buraya yansıtabilsek, 96 saatlik yolculuğun yorgunlukları anlamını, değerini bulacak.
İtalya’nın Ancona limanında hiçbir açıklama yapılmaksızın 1 saat kadar bekletilen Türkiye delegasyonu, Floransa’da Belediye Başkanının “Hoş geldiniz” mektubuyla karşılandı. Böylece İtalya’da Berlusconi hükümetiyle yerel yönetimi demokratik açıdan karşılaştırma olanağı bulmuş olduk.
Floransa’da, kalacağımız spor salonuna gitmeden otobüslerden inip, büyük yürüyüşün provasını yaptık: Açılış şenliğinin düzenlendiği Santa Croce meydanına kadar sloganlar atarak yürüdük.
Dario Fo ve Maria Cassi, yaptıkları konuşmalarda savaşa karşı yükselen bu hareketin sürmesi gerektiğini söylediler ve herkesi bu harekete destek vermeye çağırdılar.
Yaklaşık 50 bin kişinin katıldığı şenlikten sonra, forumun ve yürüyüşün boyutları için daha gerçekçi tahminler yapabildik: Bu, beklenenden çok daha büyük bir eylem olacaktı.
Forumun ilk gününden itibaren gerek toplantıların, sergilerin düzenlendiği Fortezza da Basso’da karşılaştığımız insan seli, gerekse basın merkezinden aldığımız sayılar, bu tahminlerimizi doğruladı. Forum boyunca kayıt yaptıran delegelerin sayısı 60 bine ulaşmıştı. Yalnızca basın merkezine başvuran yerel, ulusal ve uluslararası basın mensuplarının sayısı 1.800’ü bulmuştu. İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Yunanca, Portekizce, Rusça ve Arapça simultane çeviriler için 3.500 kulaklık dağıtıldı.
Floransa’da her şeyin boyutları devasa idi. Yatakhanemizin de: Yunanistan, Makedonya ve Türkiye delegasyonu olarak toplam 270 kişi bir spor salonunda kaldık. Yerlere serdiğimiz uyku tulumlarının konforundan hiçbirimiz şikayetçi değildik. Aramızda Prag ve Cenova deneyimlerini yaşamış arkadaşlarımız da vardı. Floransa’da onlarla birlikte olmak bizim için bir başka şanstı.
Her renkten, her dilden, her yaştan muhalif, solcu, sosyalist, komünist, troçkist, anarşist, ekolojist, feminist, eşcinsel vs. rengârenk bir evren oluşturdu orada. Ve biz gerçekten anladık ki, başka bir dünya mümkün! Bunu orada gördük: Çünkü orası başka bir dünyaydı! Mümkün olan dünyanın ta kendisiydi o! Orası, insana kendini, sınırlarını, özgürlüklerini, gücünü hissettiren bir dünyaydı. Paylaşımın sözlükten çıkıp hayata karıştığı bir yerdi. Savaş dünyanın her yerinde tek renkti. Barış ise rengârenk. Bunu bilen herkes oraya kendi rengini getirmişti. Keşke Türkiye’den yarım değil, 10 otobüs, 20 otobüs gidebilseydik oraya!
Orada en büyük düşman, 3B (Bush-Blair-Berlusconi), en nefret edilen şey savaştı. En büyük dayanışma Filistin içindi. Her dilde Filistin’e özgürlük, her dilde savaşa hayır, diye bağırıldı. Forumun savaş karşıtı ekseni, açılış konuşmasını yapan Dario Fo’yu, konuşması ayakta alkışlanan Barış Anası Müesser Güneş’i, son gün yapılan büyük buluşmada ilk konuşan, Cenova’da polis taraından öldürülen Carlo Giuliani’nin annesi Heidi Gaggio Giuliani’yi ve Fransız Köylü Konfederasyonu'nun liderlerinden, çiftçi Jose Bove’yi bir araya getirdi.
Forumun sonunda Avupa Sosyal Hareketler Buluşması gerçekleşti. Burada yapılan Avrupa Sosyal Hareketler Çağrısı, neo-liberalizme, savaşa, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe ve homofobiye karşı ortak hareketi öngörüyor. Ve bütün sosyal forum süreçlerine damgasını vuran “Başka bir dünya mümkün” sloganı, her ölçekteki karşılığını burada da buluyor:
“Başka bir Avrupa mümkün!”Biz gene ekliyoruz: “Ya başka bir medya?”