Çay, Bolvadin ve Sultandağı sınırlarında yer alan Eber Gölü, birçok endemik bitki ve hayvanı barındırıyor. Türkiye'nin 12'nci büyük gölü olarak nitelendirilen Eber Gölü, ulusal öneme sahip sulak alanlardan biri. Afyon Kocatepe Üniversitesi yani AKÜ Doğa Koruma ve Biyoizlem Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Uğur Cengiz Erişmiş, göldeki suyun 75- 80 santimetre derinlikte olduğunu belirterek, 2,5- 3 yıl içinde gölün kuruyabileceğine dikkati çekti. Gölde su derinliğinin kıyıda 30, orta noktalarında 75-80 santimetre olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Erişmiş, "İklimsel kuraklığın Afyonkarahisar'ı bağlayacağını daha önce ifade etmiştim. İklimsel kuraklığa bu dönem girildi ve mevsimsel sıcaklığın çok üstünde olunca kıyı tarafında 7 kilometrelik çekilme söz konusu. Şu an bir kriz içerisindeyiz" dedi. Prof. Dr. Uğur Cengiz Erişmiş, Eber Gölü'ndeki kurumanın iklim krizinin yanı sıra, bilinçsiz su kullanımından da kaynaklandığını aktardı: "Tarım ve Orman Bakanlığı'nca 8 göl belirlendi. O toplantıdaydım geçen hafta. İçerisinde Eber de yer alıyor. Burada halkımızı duyarlılığa davet ediyorum. Suyu idareli kullanmamız gerektiğinin bilincine varmamız lazım" dedi.
Birgün’den Gökay Başcan’ın haberine göre, Kepsut Belediyesi, tarım arazilerinin ve su kaynaklarının bulunduğu bölgelere kum ocağı ve kum-çakıl yıkama tesisi için çevresel etki değerlendirme (ÇED) onayı aldı. ÇED gerekli değildir kararı verilen projeler kapsamında kum ocağından çıkan hammadde, kırma eleme tesisine taşınarak burada satışa hazır hale getirilecek. Balıkesir’in Kepsut ilçesi Hotaşlar Mahallesi’nde devletten kiralanan 8,58 hektar araziye kum ocağı açacak olan belediye yılda 88 bin ton hammadde çıkaracak. Tarım arazilerine sadece 55 metre mesafede açılan kum ocağının faaliyet alanında ayrıca Susurluk Irmağı da bulunuyor. Şirket bölgedeki tarım alanlarının sadece 47 metre uzaklıkta olmasına rağmen, meydana gelecek tozlardan sulama yöntemiyle zarar gelmeyeceğini, koruyabileceğini öne sürdü. Proje alanına, 80 metre mesafede süt ve süt ürünleri çiftliği ve hatıra ormanları bulunuyor. Öte yandan proje alanı sınırının yakınında Susurlu Çayı yatağı da bulunuyor.
Birleşmiş Milletler önderliğinde, plastik kirliliğine karşı küresel bir anlaşma oluşturmak amacıyla başlatılan müzakere sürecinin 5. oturumunun 2. bölümü yani INC-5.2, başladı ve 14 Ağustos tarihine kadar İsviçre’nin Cenevre kentinde sürecek. WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı), küresel plastik anlaşmasına ilişkin nihai müzakereler için Cenevre’de bir araya gelen hükümetlere, plastik kirliliği krizine son verebilecek güçlü ve hukuken bağlayıcı bir küresel anlaşmayı hayata geçirmeleri için çağrıda bulundu. WWF, INC- 5.2’den çıkacak zayıf ve etkisiz bir anlaşmanın tüm dünya vatandaşları ve gelecek nesiller için bir tehdit oluşturduğu uyarısında bulundu. WWF, bu nedenle anlaşma için güçlü koalisyonlar kurulması ve oy birliğinin ötesinde çözüm bulunması gerektiğine dikkat çekiyor. WWF bu kapsamda, anlaşmaya karşı olan üyelerin süreci bir kez daha bloke etmesinin önüne geçmek için yeni anlaşma metninin BM sistemi içinde oy birliği (konsensüs) yerine, çoğunluk oyu kullanılarak kabul edilmesi gibi meşru ve yerleşik usulleri uygulayabileceğine ve uygulanması gerekliliğine dikkat çekiyor. Bu yöntemin daha önce İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin kabulünde de kullanıldığını belirten WWF, ayrıca INC süreci dışında anlaşmayı kabul etmek üzere iddialı ülkelerden oluşan bir çoğunluk koalisyonu oluşturulabileceğini belirtiyor. Küresel plastik kirliliği anlaşmasına yönelik müzakerelerin ciddi şekilde uzaması nedeniyle her geçen gün, yaklaşık 30.000 ton plastik daha okyanuslara karışıyor. Biz her hafta bir kredi kartı kadar mikroplastiği bünyemize alıyor, yılda 52 kredi kartı kadar plastik yiyoruz. INC-5.2’de güçlü bir anlaşmaya varılamaması, küresel plastik kirliliği krizini çok daha zor, maliyetli ve insanlar için tehlikeli hale getirecek.
Ekonomik büyüme, 20. Yüzyıl’ın başından beri gelir artışının ve yaşam standartlarının yükselişinin göstergesi olarak kabul edilir ve devlet politikalarının da temel amacı olarak ortaya konur. Artan farkındalıkla birlikte dünya genelinde birçok uzman ve kurum, büyümenin sürdürülebilir olmadığını; bunun yerine daha bütüncül, adil ve doğayla uyumlu ekonomik gösterge ve sistemlerin gerekliliğini savunuyor. Kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan The Post Growth Institute (PGI). 2009 yılında kurulan PGI, “daha fazlası değil, daha iyisi” mottosuyla hareket ediyor. Tıpkı The Post Growth Institute gibi Türetim Ekonomisi de “daha fazlası değil, daha adili” diyor. Nasılını ise Türetim Ekonomisi Derneği ve Kadir Has Üniversitesi Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi (CESD) tarafından düzenlenen Next Economies Summit 2025 de bulabileceksiniz. Zirve, 12-14 Eylül 2025 tarihleri arasında, İstanbul Kadir Has Üniversitesi'nde gerçekleşecek. Etkinlikte sürdürülebilir ve adil ekonomilere geçişi hızlandırmayı hedefleyen uluslararası ağları, kurumları, liderleri, politika yapıcıları, yatırımcıları ve girişimcileri bir araya getirecek. Next Economies Summit 2025 hakkında güncel bilgilere ulaşmak ve etkinliğe kaydolmak için nexteconomies.net adresini ziyaret edebilirsiniz.