Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, kuraklığın etkin yönetilmesi için harekete geçti.
Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, yavaş ilerleyen ve ciddi sosyo-ekonomik çevresel etkileri nedeniyle ‘sinsi afet’ olarak tanımlanan kuraklığın etkin yönetilmesi için harekete geçti. Bu kapsamda, kuraklık zararlarının asgari seviyeye indirilmesi ve su gıda arzında sıkıntı yaşanmaması maksadıyla Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nce havza ölçeğinde mevcut ve projeksiyon dönemi için su bütçesinin tespit edilip sektörel etki analizlerinin gerçekleştirildiği ve alınması gereken tedbirlerin belirlendiği ‘Kuraklık Yönetim Planları’ hazırlanmaya başlandı. Akarçay, Meriç-Ergene, Marmara, Doğu Karadeniz, Sakarya, Susurluk, Yeşilırmak, Batı Karadeniz ve Kızılırmak havzalarında çalışmalar tamamlandı. Planların çıktıları, kamu kurum ve kuruluşlarla paylaşıldı. Meriç-Ergene, Marmara, Susurluk, Kuzey Ege, Gediz, Küçük Menderes, Büyük Menderes, Burdur, Antalya, Batı Akdeniz, Akarçay, Sakarya, Konya, Doğu Akdeniz, Kızılırmak, Seyhan, Ceyhan, Asi, Yeşilırmak, Batı Karadeniz, Doğu Karadeniz, Fırat-Dicle, Van Gölü havzaları ile birlikte bugüne kadar toplam 23 havzada planlar hazırlandı. Aras ve Çoruh havzalarında ise çalışmalar devam ediyor. Tüm havzalarda yürütülen Kuraklık Yönetim Planları’nın 2023 yılı sonu itibarıyla tamamlanması hedefleniyor. Kuraklık Yönetim Planları kapsamında havzaların kuraklığa karşı hassasiyeti, su kullanan sektörlerin etkilenebilirlik analizi ile su bütçesi göz önünde bulundurularak entegre havza yönetimi yaklaşımı ile kuraklığın ve su kıtlığının üretim kaynaklarına, sosyo-ekonomik hayata olumsuz etkilerinin azaltılması, havzadaki kısıtlı su kaynaklarının akılcı ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması maksadıyla alınması gereken tedbirler ve tedbirlerden sorumlu kurumlar belirlendi. Ayrıca, planlar çerçevesinde gerçekleştirilen sektörel etkilenebilirlik analiz çalışmaları, ülkenin kuraklığa karşı birçok havzasında tarım ile içme ve kullanma suyu sektörlerinde hassas olduğunu gösteriyor.
İçme suyu barajları alarm veriyor
Muğla’da içme suyu barajları alarm veriyor. Son yıllarda düşme eğiliminde olan baraj seviyelerinde geçen yıl yaşanan artışa rağmen bu yıl büyük bir gerileme var. Muğla’nın 40 milyon 800 bin m³ kapasite ile en büyük barajı olan Geyik Barajı’nda yılın aynı dönemlerinde yapılan ölçümlerde çok büyük bir düşüş gözlendi. Geyik Barajı’nda, Nisan ayı seviyeleri 2019 ve 2020’de %100; 2021’de %78; 2022’de %99 olarak ölçülürken, bu yıl Nisan ayı doluluk oranı %47 olarak çok büyük bir düşüş gösterdi. 15 Mayıs 2023 tarihi itibariyle yapılan ölçümlerde ise bu oran %44’e geriledi. Yine Bodrum’a su sağlayan bir diğer baraj olan Mumcular Barajı’nda da düşüş devam ediyor. Geçtiğimiz yılın Nisan ayında %88 olan doluluk oranı, bu yıl %47 olarak ölçüldü. 15 Mayıs 2023 tarihinde yapılan diğer bir ölçümde ise barajın %45 seviyelerine gerilediği görüldü. Muğla’nın bir diğer önemli barajı olan Marmaris Barajı’nda ise 2019 yılından bu yana %100 doluluk oranı ölçülürken, bu yıl %86.
Floresin, Venedik’in sularını yeşile döndürdü
İtalya‘nın Venedik kentinde bulunan Büyük Kanal’ın sularının neden yeşile döndüğü belli oldu. Yerel yetkililer, bunun ‘floresin’ isimli maddeden kaynaklandığını açıkladı. Floresin, atık su ağlarını test etmek için kullanılan, zehirli olmayan bir madde. Guardian’ın aktardığına göre, suyun parlak bir yeşil renk almasının ardından bunun çevrecilerin bir protestosu olma ihtimali de göz önüne alınarak konuyla ilgili soruşturma başlatılmıştı. 28 Mayıs Pazar günü yaşanan ve polisin soruşturduğu olayın ardından yapılan analizde, alınan su örneklerinde floresine rastlandı. Venedik Çevre Koruma ve Kirlilik Önleme Kurumu’nun (ARPAV) açıklamasına göre, olayın ardından analiz edilen su örneklerinde herhangi bir toksik madde tespit edilmedi. ARPAV, suda bulunan floresin maddesinin kaynağını ise açıklamadı.
Finansman eksikliği, Afrika’nın sürdürülebilir kalkınmasını riske atıyor
COP28 Başkanı Sultan Al Jaber, Afrika Kıtası’nın iklim değişikliğiyle mücadele etmesi için kamu ve özel finansmana destek olma çağrısında bulundu. Afrika Kalkınma Bankası’nın yıllık toplantısında yaptığı konuşmada Al Jaber, “Afrika, düşük karbonlu büyüme ve sürdürülebilir kalkınma için büyük bir potansiyele sahip. Ancak önünde duran kritik bir zorluk var ve bu mevcut, erişilebilir, karşılanabilir finansmanın olmaması. Bu finansman eksikliği, dünyanın iklim hedeflerini ve Afrika’nın sürdürülebilir kalkınmasını riske atıyor,”dedi. Yenilenebilir enerji söz konusu olduğunda, son 20 yılda dünya çapındaki 3 trilyon doların yalnızca %2’sinin Afrika’ya gittiğini hatırlatan COP28 Başkanı, “İklim finansmanındaki dengeyi Afrika’ya kaydırabilirsek, bu kıtanın düşük karbonlu sürdürülebilir büyümede belirleyici bir güç olabileceğine inanıyorum,” dedi. COP28 Başkanı, uyum finansmanındaki boşluğun da büyük olduğunu belirterek, “Bağışçı ülkelerin 2025’e kadar uyum finansmanı taahhütlerini ikiye katlaması gerekiyor. Afrika’nın düşük karbonlu, yüksek büyüme oranlı sürdürülebilir kalkınma için bir örnek teşkil etmesi için büyük bir potansiyeli var. Afrika, eski teknolojiler için bir çöplük yeri olmak yerine, yenilenebilir enerjiler için bir merkez ve dünya için, temiz büyüme için bir itici güç olarak ortaya çıkabilir. Finans, iyi niyetleri gerçek sonuçlara dönüştürmenin anahtarı,” diye konuştu.