Peru toplumsal bir kaosun eşiğinde

Ufuk Turu
-
Aa
+
a
a
a

Ahmet İnsel’in gündeminde Peru’daki siyasal-iktisadi kriz, Tunus’taki meclis seçimleri ve İngiltere’deki grevler vardı.

Peru kurumsal bir çöküş içerisinde

Ahmet İnsel’in ilk gündemi Peru’ydu. Peru’da toplumsal gerginlik devam ediyormuş. Castillo’nun bırakılmasından beri gerçekleşen olaylarda 42 kişi ölmüş. Castillo, bilindiği üzere, meclisi lağvettiği için görevinden azledilmiş ve tutuklanmıştı. Zaten söz konusu olaylar da bu nedenle gerçekleşti. Bu olayları gerçekleştirenler Castillo yandaşlarıymış. İnsel’in aktardığına göre, birçok gösteri yapıp, yolları kesip polisle çatışmışlar. Polis ise bu çatışmalarda caydırıcı değil öldürücü silahlar kullanmış. Ölen 42 kişinin içinde gençler de varmış.

İktidar, şaşılmayacağı üzere, öldürülen bu insanların terörist olduğunu iddia etmiş. Oysaki Castillo yandaşlarının büyük bir kısmı kırsal bölgelerden gelen ve yerlilerin çoğunluğunu oluşturduğu organize olmayan bir grupmuş. Castillo’yu, kendilerini gerçekten temsil ettiğini düşündükleri için bu denli kuvvetli bir şekilde savunuyorlarmış. Dolayısıyla, mevcut hükümete muhalif oldukları için terörist damgası yediklerini söylemek mümkün.

Diğer taraftan, İnsel’in analizine göre, Peru’da ciddiye alınması gereken bir kurumsal çökme ve çürüme varmış. Bu tabii ki halka da yansımış. Castillo, halk nezdinde politikaları ve kişiliği kabul edilebilir biri değilmiş. Ama onun hükümeti yerine oluşturulan yeni hükümet ve parlamento, halkın büyük bir kesimi tarafından Castillo’dan bile daha kabul edilemez bulunuyormuş. Halk, bu yetkililerin varlığını tasvip etmiyor ve dürüst olduklarını düşünmüyormuş. Peru’da mevcut iktidar hâlihazırda çözülüş ve gerileyiş hâlinde gibi gözüküyor. Birçok başkanın ve kabine üyesinin görevden alınması ya da istifa etmesi bunu kanıtlar nitelikte denebilir.

Bütün bunlara ek olarak İnsel, Peru’da siyasla bir krizin yanı sıra iktisadi bir krizin de olduğunu söyledi. Covid-19 süresince kişi başına ölüm oranı bakımından dünyada ilk sırada Peru yer alıyormuş ve bu, Peru’yu iktisadi açıdan da kötü yönde etkilemiş. Diğer taraftan, Peru’nun enflasyon oranı yüzde 10’u geçmiş. Ciddi bir gıda krizi de boy göstermiş. Beslenme yetersizliği nedeniyle çocukların okullarda açlık çektikleri bir ülke hâline gelmiş Peru. İnsel, özellikle yoksul halkın ana gıda maddelerine erişmekte hayli güçlük çektiğini, bu erişimin ya kısıtlı ya da imkânsız bir hâl aldığı söyledi. Bu maddelerin ya fiyatları çok yüksekmiş ya da direkt olarak ülke içinde bulunmuyorlarmış. Peru’da toplumsal, kurumsal ve iktisadi kriz giderek içinden çıkılmaz bir hâl alıyor, bir kaosa dönüşüyor gibi gözüküyor. Bu hâlin içinden nasıl çıkılacağı ise henüz meçhul.

Tunus’ta muhalefet hükümete karşı birleşti

Tunus’ta Aralık ayında meclis seçimleri yapılmış. Katılım ise yüzde 11 civarındaymış. Gelecek hafta ise bir süredir beklenen ana seçimler yapılacakmış. Bu seçime katılımın daha yüksek olacağı düşünülüyormuş. Ayrıca, bu süreç devam ederken, mevcut hükümetin otokratik eğilimlerine karşı üç muhalefet hareketi birleşmiş. Bu hareketler ülkedeki dindar, solcu ve liberal-dindar kesimleri yansıtıyormuş. Bu hareketlerce hükümet karşıtı birçok gösteri gerçekleştirilmiş. Tunus’ta bunların yanı sıra, tıpkı Peru’da olduğu gibi, bir gıda krizi varmış. Bu krizle eş zamanlı bir işsizlik sorunundan da söz edilebileceğini söyledi İnsel.

İngiltere’de birçok işkolu grevde

İngiltere’de bir grev dalgası varmış. Öğretmenler önümüzdeki günlerde İngiltere ve Galler’de greve gidecekmiş. Bir aya yayılan, dönüşümlü bir grev uygulayacaklarmış. 50 bin genç doktora mezunu da grev gerçekleştirme yönünde karar almış. Demiryolu çalışanları da grevlerine devam ediyormuş. Cankurtaranların da bu süreçte greve gitme kararı aldığını belirtti İnsel. Ayrıca, grevlerin yalnızca kamu sektöründe değil özel sektörde de gerçekleşmeye başladığını sözlerine ekledi. Bu, bir grev seli gibi gözüküyor. Bunun karşısında İngiltere, grev kararı almayı anayasal olarak iyice zorlaştırmış. Ömer Madra, bu duruma ek olarak protesto gerçekleştirmenin de zorlaştırıldığını, hatta kısmen yasaklandığını not düştü.

Neoliberal düzenin çöküşü

Son olarak İnsel, bütün bu gelişmelerin, Peru’da, Tunus’ta ve İngiltere’de olup bitenlerin neoliberal siyasal-iktisadi düzenin bir yansıması ve tabii ki krizi olduğunu, neoliberalizmin çöküşünün bir göstergesi olarak okunabileceklerini belirtti. Ama bu çöküşe bir alternatifin de ne yazık ki açık bir biçimde bulunmadığının altını çizdi. Ömer Madra ise Türkiye’nin bu çöküş sürecini aşmamızı sağlayacak, emsal niteliğinde bir sonuca muhtemel olarak gebe bir seçimin arifesinde olduğumuzu hatırlattı. Gelecek günlerin ne getireceğini hep birlikte göreceğiz.