İstanbul'un su ihtiyacını önemli oranda karşılayan barajlardaki doluluk oranları yüzde 25'in altına düştü.
İstanbul'un su ihtiyacının sağlandığı 10 barajın genel doluluk oranı yüzde 36,87'ye indi. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin (İSKİ) resmi internet sitesindeki verilere göre Kırklareli'nin Vize ilçesi sınırları içinde bulunan ve Trakya'dan İstanbul'un su ihtiyacını karşılayan Kazandare, Pabuçdere ile Istrancalar'da Eylül’de yüzde 50 civarında olan doluluk oranı yüzde 25'in altına düştü.
İstanbul Politikalar Merkezi’nin raporu
İstanbul Politikalar Merkezi’nin (IPM) yeni hazırladığı “Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Yol Haritası: Sektörel Fayda Maliyet Analizi” isimli raporu, Türkiye’nin son güncel verilerine dayanan 2020 ve 2030 yılları arasındaki yatırım ihtiyacını hesapladı. COP27’de tanıtılan rapora göre enerji, ulaşım, binalar, sanayi ve diğer üretici sektörlerde bu dönemde 101 milyar dolar yatırım maliyetiyle Türkiye 2050’de net sıfır emisyona ulaşabilecek. Tüm sektörlerde yapılması gereken yatırımlar 171 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Aynı yatırımlar özellikle fosil yakıt tüketiminin düşmesi sonucunda 70 milyar dolar kazanç sağladığından yatırım ihtiyacı 101 milyar dolara karşılık geliyor. 10 yıllık dönüşüm maliyeti Türkiye’nin milli gelirinin yaklaşık yüzde 1’ine denk geliyor. Yatırımlarla fosil yakıt tüketiminin düşmesi sonucu sağlık maliyetlerinin de 42,1 milyar dolar azalacağı hesaplanıyor. Bunun yanı sıra stranded asset denilen ölü yatırımlar sayesinde yaklaşık 10 milyar dolar daha tasarruf edilebilecek. Bu dönüşüm sayesinde 1 milyar 350 milyon ton karbon emisyonunun önüne geçiliyor ve Türkiye’nin karbon emisyonları 2030’da 2018 seviyesinin yüzde 32 altına düşüyor. İklim kriziyle mücadele için gerekli dönüşümde öne çıkan elektrik sektöründe 2030’a kadar 36,5 milyar dolar yatırım ihtiyacı bulunurken, kömür ve doğalgaz tüketiminin azalması sayesinde bu rakam 29 milyar dolara iniyor. Ulaşım sektöründe gerekli yatırım petrol tüketiminin azalmasıyla 12,5 milyar dolardan 2 milyar dolara düşüyor. En büyük maliyet kalemi ise kentsel dönüşümün de dahil edildiği binalarda ortaya çıkıyor. Rapora göre, bu yatırımlarla Türkiye’de 28 gigavat ek güneş enerjisi, 23 gigavat ilave rüzgâr enerjisi kapasitesi devreye giriyor. Ayrıca, bu yatırımlar 2020-2023 döneminde devreye alınan 1,32 gigavatlık santral dışında sisteme yeni kömürlü termik santrallerin devreye alınmaması ve mevcut kömürlü santrallerin 2035’e kadar devreden çıkmasını sağlıyor. Deniz üstü rüzgâr santrallerinin ve yoğunlaştırılmış güneş enerjisi teknolojilerinin 2026’dan itibaren sisteme entegre edilmeye başlanması, yaklaşık 5,7 gigavatlık depolama teknolojisinin devreye alınması ve uluslararası enterkonneksiyon hat kapasitesinde 3,35 gigavat artış sağlanabiliyor.
G20’de liderler küresel ısınma bağlamında anlaşmaya vardı
Yeşil Gazete’de yer alan habere göre, Endonezya Bali’de düzenlenen 17’inci G20 Zirvesi‘nde liderlerin, küresel ısınmadaki artışı 1,5 derece ile sınırlama çabalarını sürdürme konusunda anlaştıklarını ve COP27 iklim müzakerelerine potansiyel bir destek olarak kömür kullanımını aşamalı olarak azaltma çabalarını hızlandırmaları gerektiğini kabul ettiklerini açıkladı. Toplantı ardından yayınlanan bildiride, “Sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlandırma çabalarını sürdürmeye kararlıyız. Bu, tüm ülkelerin anlamlı ve etkili eylemlerini ve taahhüdünü gerektirecek” denildi. Haftanın sonuna kadar iklim krizine karşı mücadelede atılacak somut adımlarda bir anlaşmaya varılması konusunda henüz bir ilerlemenin yaşanmadığı COP27’deki delegeler, gelişmiş ülkelerin iklim konusunda yeni taahhütlerde bulunmaya istekli olduklarına dair olası mesajlar için G20 zirvesini yakından izliyorlar.
“Türkiye’de Hava Kirliliği Algısı” araştırmasının sonuçları
17 Kasım Dünya Akciğer Kanseri Farkındalık Günü’nde Temiz Hava Hakkı Platformu ve Yaşama Dair Vakıf (YADA) işbirliği ile gerçekleştirilen “Türkiye’de Hava Kirliliği Algısı” araştırmasının sonuçları açıklandı. Araştırmanın bulgularına göre Türkiye’de insanların yüzde 87,4’ü kirli hava nedeniyle çocuklarının hasta olacağı konusunda kaygı duyuyor. Türkiye genelinde 1500 kişiyle gerçekleştirilen yüz yüze anket çalışması ve derinlemesine görüşmelerle Türkiye toplumunun hava kirliliği algısı araştırıldı. Ortaya çıkan bulgular toplumun hava kirliliğini en önemli çevre sorunlarından biri olarak nitelendirdiğini gösteriyor. Hava kirliliğinin nedenleri ve sonuçları konusunda da toplumsal farkındalık oldukça yüksek. Türkiye toplumunun yüzde 60,4’ü son 10 yılda hava kirliliğinin arttığını düşünüyor. Hava kirliliğini en çok hisseden bölgeler ise Doğu Marmara ve Batı Karadeniz. Ailelerin yüzde 87,4’ü çocuklarının hava kirliliği yüzünden sağlık sorunları yaşamasından kaygılı. Türkiye’de her dört kişiden biri ailelerinde ve çevrelerinde kirli hava nedeniyle hastalığa yakalanan biri olduğunu belirtiyor. Hastalığa yakalanan her üç kişiden birinin ise hayatını kaybettiği beyan edilmiş. Toplumun yüzde 73,8’i hava kirliliğinin sonucunun ölüm olabileceğinin farkında.