Fiba Yenilenebilir Enerji'nin sunduğu Açık Yeşil'de Ümit Şahin ve Ömer Madra, Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi'nden Prof. Dr. Necmi Aksoy'u konuk ederek Türkiye'deki orman yangınlarının son durumunu, nedenlerini, sonuçlarını ve alınması gereken önlemleri değerlendiriyor.
Türkiye'de artan orman yangınlarının insani ve iklimsel nedenleri, bu yangınların ekolojik ve sosyal sonuçları ile mevcut orman yönetimi ve yangınla mücadele sistemlerindeki eksiklikler ve çözüm önerilerini, Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi'nden Prof. Dr. Necmi Aksoy'la konuşuyoruz.
Honaz Dağı
Denizli (Honaz Dağı) ve Uşak yangınları üzerine konuşurken, Prof. Aksoy, Denizli'nin sembolü olan Honaz Dağı'ndaki yangına tanıklık ettiğini belirtti. Bu bölgenin Ege'nin en yüksek dağı ve çok sayıda endemik bitkiye ev sahipliği yapan karstik bir alan olduğunu vurguladı. Yangının insan etkisiyle (piknik) başladığını, şiddetli rüzgar ve 40 derecenin üzerindeki sıcaklıklarla yayıldığını söyledi. Yanan alanın ekolojik restorasyonunun çok zor ve uzun süreceğini, sadece ormanların değil, endemik canlıların da kaybedildiğini ifade etti.
Geyve-Bilecik
Sakarya Havzası'nda tren yolu hattında başlayan yangınınsa Bilecik'e kadar yayıldığını ve yaklaşık 15.000 hektar alanı kül ettiğini belirtti. Bu bölgenin Akdeniz kökenli bitki türlerinin iç kesimlere yayıldığı hassas bir ekosistem olduğunu, son yıllarda bu bölgede şiddetli yangınların tekrar ettiğini vurguladı. Yangın nedeniyle karayolu ulaşımının kapandığını, ahır ve evlerin yandığını ekledi.
Öte yandan, Prof. Aksoy bu yıl Türkiye'de yanan toplam alanın 150.000 hektara yaklaştığını, İspanya'da ise 400.000 hektarı bulduğunu aktardı.
Peki, yangınların temel nedenleri neler?
- Antropojenik Etki: Yangınların %90'ından fazlasının insan etkisiyle çıktığını (piknik, madencilik, tarım vb.) belirtti. İnsanın ormanlarla "çatışmasının" son 25-30 yılda arttığını ifade etti.
- İklim Değişikliği: Artan sıcaklıklar ve şiddetli rüzgarlar gibi iklim değişikliğinin etkilerinin yangınları şiddetlendirdiğini ve gelecekte daha da artacağını öngördü.
- Doğal Kaynaklara Bakış Açısı: Özellikle kırılgan ekonomilerde doğal kaynakların "kalkınma modeli" olarak görülüp talan edilmesinin doğa üzerinde baskı yarattığını belirtti.
Ormansızlaşma sadece yangınlar sebebiyle de olmuyor.
- Madencilik Faaliyetleri: Orman tahsislerinin artması ve maden ocaklarının (mermer, taş, kum ocakları dahil) sayısının çoğalmasının ormanları yok ettiğini vurguladı. Madencilik faaliyetleri sonrası yasal olarak zorunlu olan ekolojik restorasyonların çoğu zaman yapılmadığını belirtti.
- Artan Kereste Üretimi: Yıllık odun üretiminin normal artım kapasitesinin çok üzerine çıkarıldığını (geçen yıl 33 milyon metreküpten bu yıl 50 milyon metreküpün üzerine) ifade etti. Bu durumun, ormanlara daha fazla yol açılmasına ve yangın riskinin artmasına neden olduğunu söyledi. Sağlıklı ormanlardan aşırı üretim yapılmasının coğrafyanın kapasitesini aştığını savundu.
- Havza Yönetimi Eksikliği: Tarım, sanayi, ulaşım ve turizm gibi farklı faaliyetlerin bütüncül bir havza yönetimi anlayışıyla ele alınmaması nedeniyle hassas alanlarda kaos yaşandığını dile getirdi.
- Ekolojik Restorasyon Zorlukları: Yanan alanların kendini toparlamasının maki için 5-10 yıl, kızılçam için 25-30 yıl, karaçam için 30-40 yıl sürdüğünü, bu süreçte toprağın erozyona açık hale geldiğini ve Sakarya Nehri gibi su kaynaklarına büyük sediment yükü getirebileceğini, bunun da taşkınlara yol açabileceğini ifade etti.
Son olarak, Prof. Aksoy, gelecek yıllarda iklim değişikliği ve sıcaklık artışlarının daha da şiddetli yaşanacağını belirterek, bütüncül bir havza yönetimi anlayışıyla yeni bir yapılanmaya gidilmesinin ve yangınla mücadele personelinin örgütlenmesinin zorunlu olduğunu yineliyor.