Yaklaşık yüz yıl önce soyları tükenen kurtlar, Almanya’dan geçtikleri Hollanda’da yeniden çoğalmaya başladı.
Yaklaşık yüz yıl önce soyları tükenen kurtlar, Almanya’dan geçtikleri Hollanda’da yeniden çoğalmaya başladı. Ülkenin doğusundaki Gelderland eyaletinde bulunan De Hoge Veluwe Ulusal Parkı’nda 20’den fazla kurt yaşadığı belirtiliyor. BBC’den Yusuf Özkan‘ın aktardığına göre, son dönemde sosyal medyada koruma altında bulunan ve vahşi yaşamın bir parçası olan kurtların, insanlara alıştığına ve insanlardan kaçmadığına ilişkin çeşitli görüntüler yer aldı. İnsanlara alışan kurtların evcil hayvanlara ve bazen de insanlara giderek daha fazla zarar vermesi üzerine, eyalet yönetimi ilginç bir yönteme başvurma kararı aldı. Kurtlar, insanlara yaklaşmamaları ve evcilleşmemeleri için, paintball silahlarıyla vurularak uzaklaştırılacak. Koruma kanunundaki geçici muafiyet çerçevesinde kurtlar, içerisinde boya bulunan mermilerle vurulacak. Eyalet yönetimine göre bu tip bir tüfeğin kurtları yaralama şansı çok az. Silahların kurtlara karşı ilk kez ne zaman kullanılacağı ise henüz belli değil. Fauna Koruma Örgütü, kurtları evcilleştirecekleri gerekçesiyle geçen hafta park yönetimi hakkında şikayette bulunmuştu. Örgüt, kurtların vahşi kalmaları gerektiğini belirterek, evcilleşmeleri durumunda sürekli insanları arayacaklarını vurguluyor.
Tokatköy Mahallesi’ndeki evler hukuğa aykırı biçimde yıkıldı
Cumhuriyet’ten Şeyda Öztürk’ün haberine göre, Beykoz Belediyesi’nin Tokatköy Mahallesi’nde gerçekleştirmek istediği kentsel dönüşüm projesi geçen ay yargıya taşınmıştı. Mahkeme, imar planını hukuğa uygun bulmadı ve iptaline karar verdi. Mahalle, 22 Ağustos’ta resmen abluka altına alındı. Sabah 05.00’te polis baskınları yapılan bölgeye TOMA, zırhlı araçlar ve çevik kuvvet ekipleri sevk edildi. Mahalleyi abluka altına alan ekipler, girişleri engellendi. Ardından, yurttaşların evleri imza vermemelerine karşın polis eşliğinde yıkıldı. Yıkımlar sırasında polisin de sert müdahalesiyle birlikte birçok yurttaş gözaltına alındı. Evlerinden zorla çıkarılan yurttaşlar mahkemenin iptal kararına karşın Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un “temel atma törenini” uzaktan izledi. Törene mahalleden kimse katılmadı.
Yeni Delhi’de hava kirliliği artıyor
Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi üç gündür hava kirliliği nedeniyle yoğun bir duman tabakasıyla kaplı. NTV'nin yerel medyadan yaptığı aktarımlara göre hava kalitesi endeksi, 500 üzerinden 470'e kadar düştü. Yetkililer, fabrikalar ve inşaat alanlarını geçici olarak kapattı, dizel araçların trafiğe çıkışına kısıtlamalar getirdi. Önlemler kapsamında ilkokullarda eğitime ara verildi, daha üst kademelerdeki öğrencilerin de okuldaki açık alan aktiviteleri sınırlandırıldı. Başkentte gökyüzünü kaplayan pusu dağıtmak için sis tabancaları da kullanıldı. Hükümetin açıklamasında söz konusu önlemlerin hava kirliliğinin azalmasını sağlamaması durumunda gelecek hafta daha sıkı önlemler alınacağı duyuruldu. Başkentte "nefes almada zorluk" gibi şikayetlerle hastanelere başvuranlar olduğu belirtiliyor.
Müsilaj çamuru hâlâ deniz dibinde
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, deniz dibinde müsilaj çamurunun bu yıl da geçen yılla aynı miktarda bulunduğunu tespit etti. Marmara Denizi Erdek Körfezi'nde 22 metre derinlikte dalış yaparak incelemelerde bulunan Prof. Dr. Sarı, "Çamurun büyük bir kısmının hâlâ denizin dibinde etkisini devam ettirdiğini üzülerek gördüm" dedi. Geçen yıl ve bu yıl aynı günlerde çektiği iki görüntüyü karşılaştıran Prof. Dr. Sarı şöyle dedi:
İki görüntünün birbirinden farkı olmadığını söyleyebiliriz. Müsilaj bir yorgan gibi denizin dibini örttü. Bu müsilaj çamuru deniz dibindeki organizmalara, yaşam alanlarına zarar veriyor. Müsilaj geçen yıl büyük bir felaket olarak karşımıza çıktı. Marmara Denizi'nin yüzeyini köpükler hâlinde kapladığında fark ettik.
Sarı, "Yüzeyde köpüklü hâlini görmediğimizde müsilajın bittiğini düşündük. Müsilaj bitmedi ve bitmeyecek. Etkileri önümüzdeki yıllarda yeniden görünür hâle gelecek. Zamanı meçhul ama, tekrarı kesin. Ekosistemle pazarlık olmaz" dedi. Deniz dibindeki müsilaj çamurunun azalmadığını belirten Prof. Dr. Mustafa Sarı, bu durumun atıklarla birlikte müsilaj oluşumunu tetikleyebileceğini belirtti. Sarı, şunları ekledi:
Dipteki müsilaj çamuru devam ettiği sürece, deniz dibinde yaşayan canlıların kompozisyonlarında farklılıklar ortaya çıkmaya başladı. Tüplü kurtların miktarı arttı. Yumuşak çamurda yaşamayı seven organizmaların miktarı artarken, dil, kalkan gibi balıkların deniz dibindeki yaşam alanları daralmış oldu. Diğer taraftan 15 metreden daha derin noktalarda çamurun etkisi devam ediyor. Daha derinlere gittiğimizde bu çamurun miktarında artış olacağı kesin. Çünkü kıyıdan daha derinlere doğru taşınma söz konusu. Denizle olan ilişkimizi düzeltmemiz lazım. Marmara Denizi eylem planını “amasız” ve “fakatsız” uygulamamız lazım. Marmara Denizi'nde müsilajı unutarak atacağımız her türlü adım (arıtma tesisleri, balıkçılık yönetimi, taşımacılık gibi) yanlış olur. Müsilaj gerçeğini unutmamalıyız. Müsilaj organik bir madde olduğu için parçalandıkça denizdeki azotun ve fosforun artışına katkı sağlıyor. Hâlâ atıkları denize gönderdiğimiz için, ilave olarak dipteki müsilaj çamurundan ortaya çıkan inorganik elementler tekrar denize karışıyor. Böylece müsilajın oluşma ihtimalini artırıyor.