Nereye Doğru’da bu hafta Cengiz Aktar, Polonya-Belarus sınırında yaşanmakta olan mülteci krizine, Türkiye’nin çevre ve iklim meselesine bakışına, Libya ve Suriye’deki son gelişmelere değindi.
Aktar, on binlerce askerin konuşlandırıldığı Belarus, Litvanya, Letonya ve Polonya sınırında yaşanan ve bir kriz boyutuna ulaşmış göçmenlerin durumuna dair, “Üstlerinde silah olmayan sivil insanlara karşı akıl almaz bir şiddet uygulanıyor. Ne bir tarafa gidebiliyorlar ne diğer tarafa geçebiliyorlar. İnsanlar, her ülke sınırında mevcut olan, ‘’kimsenin aidiyetinde olmayan topraklar (no man’s land)’’ denilen bölgelerde 0°C’nin altında bir soğukta ölüyorlar. Aralarında Afganlar, Suriyeli ve Iraklı Kürtlerin olduğu 10 civarında vefat var. Bu insanlar oraya yürüyerek gelmediler. Uçakla geldiler. Çok büyük ihtimalle İstanbul’dan geldiler. İşin bu boyutu gözden kaçıyor. İstanbul ile Minsk arasında düzenli uçuşlar var. Her halükârda durum bir facia. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) bir süredir ağustos ayından bu yana orada olan ilticacı yahut iltica adayı Afganlara ulaşmaya çalışıyor fakat insanlar, Polonya ve Belarus BMMYK yetkililerinin onlarla iletişime geçmesini reddediyor.” dedi. Her iki ülkenin de 1951 Cenevre Mülteci Sözleşmesi’nin imzacısı olduğunu hatırlatan Aktar, “O insanlara nezaret etmeye bir mecburiyetleri var. Nasıl bitecek bu iş? Olan insanlara oluyor. Bu ülkeler mülteci ağırlama konusunda liberal ülkeler değil. Almanya’dan, ‘imzaladığınız sözleşmenin yükümlülüklerini yerine getirin’ şeklinde bir açıklama geldi fakat tabii ki harekete geçilmeyecek, insanlar ölmeye devam ediyor. Bu insanlara yemek vermek, yardım etmek, geçici bir ara yol bulmak imkansız değil ama yapılmıyor. Bu bize Avrupa’nın iltica mekanizmalarının ataletini gösteriyor. Yük paylaşımı (burden sharing) denilen kavram asla uygulanmıyor. Sınır boylarındaki ülkeler bütün mültecileri almak durumunda. Mevcut sorun 1992’den beri sürüyor. Avrupa iltica mekanizmasını kuramadı.” yorumunu yaptı.
Kılıçdaroğlu'nun gençlere vaatleri
Çevre ile alakalı olarak Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhuriyet Gazetesi’nde gençlere hitaben yazdığı yazıya değinen Aktar, “Kılıçdaroğlu gençlere, alacakları ilk arabada ÖTV indirimi yapacağını ve illeri fabrikalarla donatacağından bahsediyor. Çevre ve iklim meseleleri konularından hiç bahsetmiyor ve bu bize 1970’lerin Ecevit döneminin ‘’iş-aş’’ minvalinden öteye gidememiş politikasını hatırlatıyor. Türkiye'deki siyasi alternatifin, gençlerin beklentilerine ne derece karşılık verdiği gayet iyi anlaşılıyor.’’ dedi.
"Libya iç savaşa doğru gidiyor"
Libya’daki mevcut gelişmeleri vahim olarak değerlendiren Aktar, ismi “Adalet ve Kalkınma Partisi (Justice and Construction Party) olan, Müslüman Kardeşler örgütü altında danışma yapısı olarak yer alan Yüksek Devlet Konseyi başkanı Halid el-Mişri’nin son zamanlarda seçimin olmayacağını, adaylardan biri seçilirse on binleri sokağa dökeceklerini ve onların ölümü pahasına savaşacağına dair açıklamaları olduğu bilgisini verdi. Türkiye hariç bütün uluslararası camianın 24 Aralık’ta seçimlerin olması gerektiğine dair deklarasyonlarına rağmen, Halid el-Mişri’nin Birleşmiş Milletler’e de karşı, onların yanlış yolda olduğunu ve seçimlerin iptal edilmesi gerektiğini söylediğini belirten Aktar, “Libya iç savaşa doğru gidiyor. Ulusal Birlik Hükümeti, TSK’nın Libya bölüğünü ziyaret etti. Birlik Hükümeti’nin başkanı olan siyasetçi Ankara’da Türkiye’nin askeri gücünün artırılması konusu hakkında Erdoğan ile görüştü. Bu da demek oluyor ki Türkiye’nin yeni bir cephesi oluşacak.” yorumunu yaptı.
Rojava'da Rusya inisiyatifiyle çözüm arayışı
Aktar Suriye’deki son gelişmeler hakkında, “Dördüncü operasyon konuşuldu. Bu operasyon, diğer operasyonlar sırasında zaptedilmemiş köyler ve kasabalara mı yoksa Kobane’ye mi olacak belli değil.” dedi. Aktar olumlu bir gelişme olarak, Rusya’nın inisiyatifiyle bir çözüm arayışının şekillendiğini, Rojava Özerk Yönetimi’nin kontrolünde bulunan bölgelere Suriye bayrağı çekileceğini, petrol gelirlerinde %75’i Şam’a %25’i Rojava’ya olacak şekilde bir paylaşıma gidileceğini ve Rojava’nın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın varlığını tanıyacağını bildirdi. Aktar, Şam’ın merkezi olmayan yerel bir özerklik talebinde bulunduğunu bildirirken, “Bütün bunlar en azından şimdilik müzakereye gidiyor. Bu hayırlı bir gelişmedir. Bir taraftan savaş bekleniyor. Tezkere TBMM’den geçti ve Türkiye’nin Suriye ve Irak’a müdahale etme olanağı var lakin tüm bunların yanında çözüm arayışları da var. Çözüm arayışlarına birebir müdahil olmasa da ABD bölgede olup bitenden haberdar vaziyette. Dolayısıyla ABD ve Rusya’nın birlikte hareket ettiğini söyleyen gözlemciler var. Eğer böyleyse bu önemli gelişme ve konu özelinde olumlu bir noktaya varılacaktır.” dedi.
(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Seyhan Karasu’ya teşekkür ederiz.)