Küresel et tüketiminin yüzyılın ortalarına kadar, bugüne kıyasla, yüzde 76 artması bekleniyor. Konu üzerine Canan Orhun'la konuşuyoruz.
Canan Orhun. Kendisi Türkiye Doğa Koruma hareketinin önemli katalizör kişilerinden BirdLife Avrupa’nın Direktörlüğünü yapmış benim gibi bir Koruma Biyoloğu. Son yıllarda ise doğanın korunması konusunda özellikle gıda ve tarımsal sistemlere kafa yoruyor, emek veriyor.
Sevgili Canan Orhun, Bitkisel beslenerek ingilizcesi ile "whole food plant-based nutrition” ile gezegene nasıl bir faydamız var?
Küresel et tüketiminin yüzyılın ortalarına kadar, bugüne kıyasla, yüzde 76 artması bekleniyor. Bu tüketim eğilimleri, iklim değişikliğini önleme ve ısınmayı 2 derecenin altında tutma hedefleriyle uyumsuz. Hayvancılık sektörü, karbon emisyonu ayak izini, azaltmak için yapılan en iyi çabalarda bile, gezegenin kalan karbon bütçesinden, giderek artan bir pay tüketir
Bir Oxford Üniversitesi araştırması, “aynı tas hamam” yoluna kıyasla bitki bazlı beslenmeyi benimseyerek, SERA GAZI emisyonlarını %70 oranında azaltabileceğimizi gösteriyor. Bu küçümsenecek bir rakam değil.
Bilim insanlarının ve Birleşmiş Milletler’in kabullendiği bir ortak nokta var - endüstriyel hayvancılığın yarattığı sera gazlarının, ve bilhassa METAN gazının azaltılması, - Bu kısa zamanda yapacağı değişimlerle karbon emisyonlarını azaltma seçeneğini de takip edebilmemiz için zaman kazandıracak.
2030 ve 2050 gibi zaman sınırlarımız var. 2050’den sonra tam deyimiyle tufan! Dikkat çekici bilimsel bulguların, bir fark yaratmak için en ufak bir şansımız olsa bile, kitlelere ulaşmada ve onları ikna etmede yaygın olarak kullanılması gerekiyor. Eğitimli bireyler bile iklim değişikliğini hükümetler ve büyük şirketler tarafından ele alınması gereken bir sorun olarak görüyor. Ve ortak geleceğimizin gidişatını değiştirmede kendi çatallarının gücünün farkında değiller.
Torunlarımıza yaşanabilecek bir dünya bırakmak için, Neil Armstrong’un aya adım attığında dediği gibi “İnsan için küçük, insanlık için büyük bir hamle!” diyerek, hayvansal gıdalara veda edip, bitkisel beslenmeye adım atmamız gerekiyor.
Peki kendimize de faydalı değil mi tam bitkisel beslenme… ne gibi sağlık faydaları var?
Sanayileşmiş ülkeler arasında, ortalama bir insan, uzmanların sağlıklı bulduğunun yaklaşık iki katı kadar et tüketiyor. Halbuki hayvansal ürünlerin aşırı tüketimi, özellikle işlenmiş et ve süt mamülleri, - obezite, kronik inflamasyon, kalp hastalığı, tip 2 diyabet ve bazı kanserlerin, bilhassa prostat ve meme kanserlerinin, riskinde artış ile ilişkilidir.
Sağlıklı bir yaşam tarzının faydaları çok büyük. Bütünsel bitkisel beslenme temelli yaşam tarzını benimsediğinizde, kalp hastalığını , ve tip 2 diyabeti önleme, hatta hastaysanız tersine çevirme şansınız çok yüksek. Ayrıca rahatlıkla kilo verebilirsiniz, kronik inflamasyona bağlı ağrılar ve diğer sorunlarınızdan arınabilirsiniz. Böylesine derin faydalar elde etmek için hiç bu kadar kolay, ilaca dayanmayan, ve nispeten zahmetsiz başka bir yol yok.
Bu konuda çalışmalar yapan ne gibi kurumlar var Dünya’da?
Güzel bir soru! Gördüğümüz kadarıyla çevre ve doğa korumayla ilgili STK’lar iklim değişikliği konusunda etkin olsalar bile hayvansal gıdaların az tüketimi ve hayvancılık endüstrisinin senelik 7.1 giga tonluk karbondioksit eşdeğerli sera gazı emisyonlarını azaltmakla ilgili hala bir etkinlik yapmıyorlar ve bu konuyu üyelik bazlarına açmıyorlar bile.. Cowspiracy filminde görüldüğü gibi birçoğu destek aldıkları endüstrilerin etkileri altındalar ve ses çıkarırlarsa maddi kayıpları olacak gibi gözüküyor. Daha çok vegan beslenmeyi savunan, hayvan koruma, çevre ve gıda adaleti üzerine çalışan örgütler bu konuda lobby ve farkındalık artırma çalışmaları yapıyorlar. Örneğin üyesi ve lisanslı eğitmeni olduğum Physicians Committee for Responsible Medicine, bu konuda eğitimler veren T. Colin Campbell Center for Nutrition Studies, Food and Climate Alliance ve Plantbased Treaty bunların arasında.
Türkiye bu konunun neresinde?
Uzaktan izlediğim kadarıyla bu tablonun bir benzeri de Türkiye'de. Kıt toprak ve su kaynaklarını göz önünde bulundurursak hayvancılık genellikle verimsiz ve savurgan bir endüstridir. Küresel ölçekte ormansızlaşma, habitat tahribatı ve tür kayıplarının başlıca sürücüsüdür. Henüz bildiğim kadarıyla bizim çevre ve doğa koruma konularıyla ilgili sivil toplum kuruluşlarımız “et tüketimi”, hayvancılık endüstrisi ve gıda üretiminin doğa tahribatı ve iklim değişikliği ile ilişkisine deyinmiyorlar. Ulkemizde de bu konu hayvan hakları ve vegan beslenmeyi savunan örgütler tarafından ele alınıyor. Örneğin Türkiye Vegan Derneği ve Plantbased Treaty bu konuda farkındalık yaratmaya çalışıyorlar.