Bozkır delicesinin son 1,5 yılda, 24 bin 991 kilometre katettiği belirlendi.
Iğdır'daki Aras Kuş Halkalama İstasyonu'nda uydu takip cihazı takılıp halkalanarak kuş bilimciler ve doğa koruma görevlilerince izlenen bozkır delicesinin son 1,5 yılda, göç yolunda Kazakistan, Rusya, Gürcistan, Ermenistan, Türkiye, Irak, Suriye, Ürdün, Mısır, Sudan, Çad, Nijer ve Nijerya'yı gezip 24 bin 991 kilometre katettiği belirlendi. Iğdır Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü (DKMP) ile KuzeyDoğa Derneği görevlilerince, Tuzluca ilçesine bağlı Yukarı Çıyrıklı Köyü’nde yer alan Aras Kuş Halkalama İstasyonu'nda 2020 yılının nisan ayında yakalanan Bozkır delicesine uydu vericisi takıldı. AA'nın haberine göre daha sonra doğal ortamına bırakılan Bozkır delicesi, uydu verilerine göre, kısa süre sonra Ermenistan, Gürcistan ve Rusya'dan geçip Kazakistan'ın kuzey sınırına geçti. Kazakistan'ın Ozyornoye bölgesine göçüp burada üreyen kuş, yazı geçirdikten sonra tekrar Rusya, Gürcistan ve Ermenistan üzerinden Türkiye'ye gelip Kars güzergahından Iğdır'a geldi.
Sivil toplum kuruluşlarından önemli açıklama. Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı onaylaması ve 2053 için net sıfır karbon hedefini açıklamasının ardından atılması gereken en hızlı ve gerçekçi adım küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yarısına neden olan kömürü en geç 2030 yılına kadar elektrik sisteminden çıkarmak. ‘‘Karbon Nötr Türkiye Yolunda İlk Adım: Kömürden Çıkış 2030’’ raporuna göre kirleticilerin iklim değişikliğine neden olan sera gazlarını serbestçe salmasının önüne geçilip, kirletme bedelleri ödetilirse ve kamu kaynaklarıyla desteklenmeleri sonlandırılırsa en geç 2030 yılına kadar Türkiye’nin elektrik üretiminde kömürden çıkması doğal seyrinde gerçekleşecek. Kömürün Ötesinde Avrupa, Avrupa İklim Eylem Ağı Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği, Greenpeace Akdeniz, WWF-Türkiye, İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği ve 350.org modelleme çalışmasında 2021-2035 dönemini kapsayan ‘‘mevcut durum’’, ‘‘kömürden çıkış’’, ‘‘nükleersiz kömürden çıkış’’ şeklinde 3 senaryo oluşturularak Türkiye’nin kömürden çıkış olanakları incelendi. Türkiye’de kömür yatırımlarının neden olduğu çevre ve halk sağlığı ile iklim maliyetlerinin hiçbiri kömürlü termik santral ve/ya kömür madeni işletmecileri tarafından üstlenilmiyor. Üstelik yerli kömür alım garantisi ve kapasite mekanizması gibi uygulamalarla kömür sektörü teşvik ediliyor. Türkiye’nin kömür teşviklerini kaldırıp karbon emisyonlarını fiyatlandırma konusunda ciddi adımlar atması artık bir zorunluluk. Çünkü AB, Türkiye’nin önemli bir ticari paydaşı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, AB’ye ihraç edilen ürünlerdeki emisyon içeriğini karbon fiyatlaması yolu ile kontrol edecek. Ulusal ölçekte karbon fiyatlandırma mekanizması uygulanmazsa Türkiye’den ciddi bir finansal kaynak sınırda karbon vergileri yoluyla yurtdışına aktarılacak, AB’ye yapılan ihracat üzerinde ek maliyetler oluşacak. Söz konusu rapor, mevcut kömür teşviklerinin kaldırılması ve ‘‘kirleten öder’’ ilkesi çerçevesinde karbon emisyonunun fiyatlandırılması ile en geç 2030 yılına kadar kömürden çıkışın mümkün olduğunu ortaya koyuyor. Kömüre verilmekten vazgeçilen teşvikler, ve kirletenin ödediği toplam karbon maliyeti ile sağlanacak tasarrufla, dönüşümün faydalarının tüm toplumca paylaşılacağı, kimsenin mağdur olmayacağı planlamalara da kaynak ayrılabilir.
Bugün, Glasgow’da devam eden iklim zirvesinde, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 100’den fazla ülke, ormansızlaşmayı ve arazi bozulmasını durdurma ve tersine çevirme taahhüdünde bulunduğunu açıkladı. Açıklama, hükümetler, yatırımcılar, işletmeler, hayır kurumları, sivil toplum ve toplulukların benzeri görülmemiş bir ittifakını bir araya getiriyor ve orman politikalarının hem ölçeğini hem de kalitesini değiştirme potansiyeli taşıyor. Öne çıkan ana mesajlar şu şekilde: Dünya ormanlarının %85'inden fazlasını temsil eden 100'den fazla dünya lideri, 2030 yılına kadar ormansızlaşmayı ve arazi bozulmasını durdurma ve tersine çevirme taahhüdünde bulundu. Küresel Orman Finansmanı Taahhüdü, 12 ülkenin ormanları korumak ve restore etmek için 2021 – 2025 yılları arasında 12 milyar dolarlık kamu fonu yaratma taahhüdünü içeriyor. Buna ek olarak, 7,2 milyar dolarlık özel sektör yatırımı harekete geçirilecek. Finansman taahhüdü veren 12 ülke, Birleşik Krallık, Norveç, Kore Cumhuriyeti, Hollanda, Belçika, Danimarka, Japonya, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, AB ve Almanya'dan oluşuyor. 8,7 trilyon doları aşan küresel varlığa sahip 30'dan fazla finans kuruluşunun CEO'ları, ormansızlaşmayla bağlantılı faaliyetlere yatırımı ortadan kaldırmayı taahhüt etti. Palmiye yağı, kakao ve soya gibi ormanları tehdit edebilecek kilit ürünlerde küresel ticaretin %75'ini temsil eden hükümetler, sürdürülebilir ticaret sağlamak ve ormanlar üzerindeki baskıyı azaltmak için küçük ölçekli çiftçilere destek ve iyileştirme ve tedarik zincirlerinin şeffaflığını da içeren ortak bir dizi eylem taahhüt etti. Chatham House Sürdürülebilirlik Girişimi İcra Direktörü Ana Yang, “Orman Mutabakatı, ormansızlaşmayı durdurmak üzere önemli bir küresel çabayı temsil ediyor. Bu anlaşma, ormanlarımızı korumaya yönelik önemli ilk adım niteliği taşıyor ve ormansızlaşmadan arındırılmış tedarik zincirlerinin günümüzde norm haline gelmesi gerekliliğine işaret ediyor. Uluslararası camia, uzun vadeli çözümler geliştirirken, orman ekosistemleri içerisinde ve çevresinde yaşayan insanların sosyo-ekonomik ihtiyaçlarının ve taleplerinin karşılanmasını da ele almalı. Küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlandırmayı öngören bir gelecek, ancak ormanların korunmasını ve doğanın restorasyonunu kapsadığı koşulda mümkün görünüyor” diyor.