Dünyada ortalama yeni vaka sayısı yeniden 500 bine dayandı. Güney Afrika'da ortalama yaşam süresi 4 yıl kısaldı. İranlılar, Ermenistan'a aşılanmaya gidiyor. Fransa Bilim Kurulu başkanı: “Normale dönüş 2022’de olmayabilir.”
(26 Temmuz 2021 tarihinde Açık Radyo’da Korona Günleri programında yayınlanmıştır.)
Ömer Madra: Günaydın Selim Badur, merhabalar!
Selim Badur: Günaydın efendim, günaydın Özdeş, günaydın Robi!
Özdeş Özbay: Günaydın!
SB: İki haftadır birlikte olamadık. Neler oldu bunlara biraz bakacağım, birlikte bakmaya çalışalım. Olgu sayıları bugün John Hopkins’in haritasından görebildiğim kadarıyla 194 milyon, yaşamını yitirenlerin sayısı da 4 milyon 158 bini geçmiş durumda. 15 günün ortalamasını aldığımda günde yaklaşık 490 bin 185 olgu eklenmiş listeye. Buradan şunu düşündüm, bir dönem 300 binlerdeydi, 250 binlerdeydi, 800 binlere kadar çıktı. Daha sonra 250 binlere düştü ama gördüğümüz gibi yine 500 binlere çıkmış durumda. Aşılanma tabii çok önemli ve aşılama işte bütün ülkelerde iyi gidiyor, göreceli olarak denmekte ülkemiz de dahil ama aşılamaların aslında çok eşitsiz dağlımı ve özellikle çıkan yeni varyantlarla beraber aşının koruyuculuğunun soru işaretleri oluşturduğu, tartışmalarının yürütüldüğü bir dönemdeyiz. O nedenle biraz daha dikkatli olmak ve bu konuyu hani ciddiyetinin devam ettiğini unutmamak gerekli. Bununla ilintili olarak hemen bir konuşmaya değineyim, DSÖ başkanı Tedros Ghebreyesus, geçen hafta bizim program yapmadığımız günlerden birinde, 21 Temmuz günü Dünya Ticaret Örgütü’nde bir konuşma yaptı. Diyor ki bu konuşmasında “size Tokyo’dan sesleniyorum, olimpiyat komitesinin davetlisi olarak buraya geldim, buradaki toplantıdan çıkıp size konuşuyorum. Genellikle bana Japonya’da da sorulan soru “bu pandemi ne zaman bitecek?” Aslında yanıtı ilginç “biz bu pandemiyi bitirmeye karar verdiğimiz zaman” bitecek diyor ve “çünkü çözüm bizim elimizde” diye devam ediyor. Bir yandan elimizde güçlü birtakım faktörler var, örneğin biz hangi tür sosyal mesafe gibi önlemleri alacağımızı biliyoruz. Elimizde kullanabileceğimiz hızlı ve etkili, duyarlı tanı testleri olduğunu, oksijen ve diğer tedavi araçlarının önemini ve elbette güçlü etkili aşıların elimizde olduğunu biliyoruz. Önemli olan bütün bu olanakları akılcı ve doğru bir şekilde, eşit bir şekilde kullanmak” diyor. “Şu konuşmayı yaptığım sırada küresel olarak dünyada 1500 kişi yaşamını Covid’den yitirdi ve bugün pandemi başlayalı 19 ayı geçti, 7 aydan beri onaylanmış aşılar gündemde.” Biraz önce belirttiğim gibi 3.86 milyar doz aşı kullanıldı dünyada. Buna değiniyor DSÖ başkanı. “Bu kadar çok aşı kullanıldı, 3.9, neredeyse 4 milyara yaklaşan doz aşı ama ne yazık ki bunun %75’den fazlası sadece 10 ülkede kullanıldı. Aşı eşitliği sadece ahlaki moral bir konu değil aynı zamanda sizler için epidemiyolojik açıdan yani salgın bilimleri açısından ve ekonomik açıdan da kendinizi korumanın bir yöntemidir. Çünkü dünya eşit olarak korunmadıkça siz istediğiniz kadar kendi ülkenizde yüksek dozda aşılama yapın bunun olumlu etkisini tam olarak göremeyeceksiniz” diyor. Hedefini açıklamış, ilginç bana düşük geldi ama herhalde bir hesaplama üzerinden gidiyorlar. DSÖ’nün yaklaşımı eylül ayına kadar dünyadaki toplumların %10’unun en azından aşılanması gerektiğini söylüyor. Demek ki onun çok uzağındayız ki eylül sonuna kadar %10 aşılansın hedefini koymuşlar. Sene sonuna kadar %40’ı, önümüzdeki senenin, 2022’nin ortasına kadar da dünyanın %70’inin aşılanması hedefleniyor. Daha sonra üretime geçmiş -uzatmayayım konuşmayı, ayrıntısına çok girmeyeyim- “üretim gerekiyor 11 milyar doz kadar aşı gerekli” diyor. “Bu sorun aşıldı ya da aşılmak üzere ama bu üretilecek aşıların eşit miktarda dağıtılması çok önemlidir” diyor. “Henüz etkili bir aşısı, tanı testi ya da tedavisi olmayan birçok hastalık var, biz şanslıyız COVID-19’da bunların 3’üne de sahibiz, sadece bunları akılcı ve eşit dağıtmayı öğrenelim” diyor. Tabii çok haklı ve çok doğru bir konuşma. Gerçekten de işin başından beri çok akılcı ve çok sağduyulu konuşmalar yapmakta. Örneğin bu konuyla ilintili olarak, bu eşitsizlik konusuna Yunanistan’dan bir çalışma Elias Kondilis ve arkadaşları EClinicalMedicine’de yayınlandı, göçmen ve sığınmacılardaki duruma bakmışlar. 56 binden fazla göçmene kamplarda yaşayan Yunanistan’da ve çıkardıkları sonuç şu, Yunanistan yurttaşlarından en az 3 misli daha büyük risk altında sığınmacılar.
ÖÖ: Aşılama yapılmış mı sınırlı da olsa?
SB: Sınırlı olarak gidiyor herhalde, ülkemizde de kimlik numarası alanlar aşılanmaktalar. Tabii orada da dil sorunu, bu hakka sahip olup olmadıklarına ait bilgi yetersizliği var ama henüz böyle bir numara almayanlar aşılanmıyor Türkiye’de, Yunanistan’da da benzer bir durum var. Yani çok yüksek değil bu oran.
Daha önce bir programda da belirtmiştim, Ömer Bey’in dikkatini çekmişti, ortalama yaşam süresi ile ilgili olarak sayılar çıkmaya başladı. Bunu niye söylüyorum? Çünkü hâlâ “bu pandemi gerçek değildir, yapay olarak gündeme getirilmektedir, büyük şirketlerin oyunudur ya da büyük politikaların oyunudur, ben büyük resmi görüyorum, inanmıyorum” diyenler ama bakın dünya nüfusunda Güney Afrika’da ortalama yaşam süresi son 12 ayı değerlendirdiklerinde 4 yıl azalmış. Bu çok büyük bir rakam, benzer bir çalışma, daha önce değinmiştim Brezilya’da 1.3 yıl azalma olmuştu ortalama yaşam süresinde. Amerika’dan geldi değerlendirme. Özellikle İspaniklerde ve Afro Amerikalılarda bu oran 2.9 yıl, toplumun geri kalanında, beyazlarda da 1.2 yıl bir azalma olmuş. Buradan şunu görüyoruz, hem ciddi bir yaşam süresi, ortalama yaşam süresi azalıyor çeşitli kıtalarda, ülkelerde ama bunun yanısıra bu azalmada bile çok ciddi bir takım eşitsizlikler var. Nitekim Fransa’da sağlık coğrafyası uzmanı -ilginç bir uzmanlık alanıymış- Emmanuel Vigneron isimli bir araştırıcı Fransa’daki duruma bakmış, bölgeler arası kırsal ya da kentsel yaşam birimleri ve zengin ve yoksul, varsıl/yoksul kesimler arasında aşı uygulamaları açısından çok ciddi farklılıklar ortaya koymuş. Şimdi bu eşitsizliklerin yanısıra birkaç tane daha şu son 15 gündeki yayınlara bakarak bir iki noktaya değineceğim. Örneğin Lancet’te yayınlanan bir yazı çıktı Susan Hillis ve arkadaşları en az dünyada 30 Nisan 2021 tarihine kadar işin başından işte 1 yıl 2 ay kadar sürede en az 1.2 milyon çocuğun öksüz, yetim yani bakıcısız kaldığını, ailesinden annesinden, babası ya da evdeki büyükler, dedesi, ninesi, bunları kaybettiğini ve bunun ciddi bir dram oluşturduğunu söylüyor. Birçok olumsuzluğu beraberinde getiriyor biliyoruz ama özellikle kendilerine bakan insanlardan yoksun kalan, bunların ölümü sonucunda çok zor durumda kalan ailenin çocukları var. Hindistan’dan bir örnek, Hindistan’da bu tarz anne, babasını yitirenlere ayda 7 ile 68 dolar arası değişen bir para yardımı yapılıyormuş. Oldukça yetersiz, parayı kime veriyorlar, bilmiyorum belki bakım evine veriyorlar.
ÖM: Ayda 7 dolar mı?
SB: Evet. Tabii çocukluk çağı aşılamaları aksadı, başından beri, yaz aylarından beri 1 yıl oldu bu konuya değinmeye çalışıyorum ama yeni rakamlar çıktı. UNICEF ve DSÖ bu süreçte 30 milyondan fazla çocuğun difteri, boğmaca, tetanoz aşısı yapılmaları gereken yapılmadı. Kızamık aşısında da 27.2 milyon çocuğun bu aşıdan yoksun kaldığını yani bu tarz enfeksiyon hastalıklarının ortaya çıkabileceği belirtiliyor. Tabii şiddet var, Uganda’dan bir çalışma var, Uganda’da da özellikle tecavüzlerde son aylarda %24’lük bir artış olmuş, yani çok ciddi ve büyük bir oran. Aynı zamanda genç kız çocuklarına cinsel tacizlerde de %30’luk bir artış olmuş.
Şimdi bütün bunlar bu inanılmayan, işte küçümsenen pandeminin sosyal açıdan ne tür yaralara yol açtığının, ne kadar büyük hasar oluşturduğunu gösteren bir şey. Bütün bu olumsuz haberler birazdan aşıya da ait bir iki haber vereceğim ama 2 tane haberle sizi gülümseteyim. Gana’dan bir fotoğraf var. Kırsal yörede böyle mütevazı bir sağlık birimi, aşılama merkezi, bu merkezin önüne çıkmış hemşireler, doktorlar, sağlık çalışanları ve gökyüzüne bakıyorlar. Niye bakıyorlar gökyüzüne? Çünkü Gana’da aşılar drone’larla dağıtılmaya başlandı. Yaklaşık 80 km. uzaktaki bir merkezden işte bu fotoğrafın çekildiği birime en fazla 1.7 kilogramlık paketlerde yaklaşık 2 bin kişiye kadar yetecek aşı ki bayağı da muhafaza ediliyor aşı. Yani drone yere konduğu zaman hızlı konarsa eğer kırılmasın ampuller ve soğuk zincire uyacak bloklar içinde bu şekilde drone’larla dağıtım yapılıyor. Başka türlü yapmakdan daha kolay.
ÖÖ: Güvenlik gerekçesiyle mi yapıyorlar bunu?
SB: O tam belirtilmiyor ama ulaşım güçlüğü, güvenlik herhalde hepsi vardır Özdeş, buna bakmam lazım, bilmiyorum tam olarak ama drone’larla dağıtılması ilginç bir gelişme. İkincisi, hatırlayacaksınız Türkiye’den bir dönem Rusya’ya ya da bir takım doğu Avrupa ülkelerine aşılanmaya gidilmesi söz konusu idi, gündeme geldi böyle birtakım turlar filan düzenlendi bizde daha aşı yaygın kullanılmaya başlanmadan önce. Yani farklı bir ülkeye gidip aşılanma uygulaması ya da aşılama, aşıya gitme eğilimi turlar düzenlenmesi
ÖÖ: Aşı turları evet.
SB: Evet ama bu sadece bizde değilmiş, İran’dan da düzenleniyor, nereye? Ermenistan’a.
ÖÖ: O ilginçmiş!
SB: Evet İran’dan Ermenistan’a aşılanmaya gidiyor insanlar, özellikle İran’ın kuzey bölgelerinden 7 saat mesafedeki Yerevan’a kendi arabalarıyla gitmeye çalışanlar hem de birtakım turlar düzenlenmekte. Çünkü son 2 haftada İran’da olgu sayısı %63 arttı, çok ciddi bir artış. Yaklaşık 17 bin kadar olgu bildiriliyor günde ve işte bu bölgeden Ermenistan’a turlar düzenlendiği, vize filan gerekmiyormuş İran’la Çin, bu nedenle otobüs merkezlerinde ilanlar, kuyruklar ve İranlılar özellikle kuzey bölgesinde yaşayanlar yavaş yavaş Ermenistan’a gidip aşılanmaya çalışıyorlar.
Farklı çalışmaları değerlendirirken bu sonuçlarda genelleme yaparken dikkatli olmak gerekir diye düşünüyorum. Şimdi iki tane birbiriyle tamamen çelişen sayısal değere değineceğim. Bir tanesi bahsettiğim konu özellikle bu maske kullanıp sosyal mesafeye dikkat etmeden, test yapılıp negatif olduğu saptanan olguları biraraya gelirse büyük konserlerde, büyük kutlamalarda ne olup ne bitiyor, bulaş oranı nedir diye bakıldığında buna ait çeşitli çalışmalar yapılıyor. Biliyorsunuz önce İspanya yaptı, Hollanda yaptı, Yeni Zelanda ve Avustralya’da yapıldı, son olarak da Fransa’da yapıldı bu tarz bir çalışma. Indochine grubunun bir konseri mayıs sonunda işte testi negatif olan, maske takan ama herkes birbiriyle temas halinde, fiziksel mesafe bırakılmadan bu kişiler 5 bin kişilik bir konserde bir araya geldiler ve konser sonrasındaki süreçte test yapılarak testlerin nasıl sonuç vediğine ve bulaşın olup olmadığına bakıldı. Temmuzun ortalarında da Fransa’da yapılan bu deneysel çalışma için de buradan herhangi bir bulaş olmadığı yani insanların maske taktıklarında fiziksel mesafeye dikkat etmeden de biraraya gelebilecekleri açıklandı. En azından Fransa’daki çalışma buydu ama temmuzun 16’sında Hollanda’dan bir müzik festivali sırasında benzer bir çalışma yapıldı. Utrecht’te temmuz başı yapılan bir konser Fransa’dakinden farklı olarak çadırlarda bir gece kaldı dinleyiciler.
ÖÖ: Ben de onu soracaktım, festivallerde genellikle kalınıyor diyecektim.
SB: Evet ve sonuçta 1050 kişide pozitiflik saptandı. Yani Fransa’da 3-5 saat neyse bir konserde hiçbir şey yoktu da ‘aman da ne iyiymiş’ derken Hollanda Utrecht’teki bu rock festivalinde 1050 kişiye bulaşmış olması Covid’in hani böyle genellemeleri pek yapmamak, koşullara göre çok değişiyor.
ÖM: Selim bey ben bir de şeyi bu noktada sormak istiyorum, şeyin sonuçlarına baktım ama göremedim henüz, Euro 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda özellikle Wembley’de oynanan birçok maç vardı ama sonuçları olarak iki yarı final maçının bir de finalın 60 bin seyirci önünde maskesiz filan oynanmasının sonuçlarını görmeye çalıştım ama bulamadım. Siz gördünüz mü?
SB: Hayır henüz yayınlanmış bir şey yok, bazen örneğin biz çok endişe etmiştik birlikte hatırlarsanız Türkiye’de ilk kapanma ilan edildi gece saat 22.00’de “24.00’de kapanıyoruz” dendi, insanlar yoğun kitlesel olarak marketlere koştular. Herkes endişe etti “bu sahneler çok büyük bulaşlara neden olacaktır” diye ama onun sonucu da çıkmadı. Doğrusunu isterseniz bazılarının sonuçlarını bilmiyoruz. Bu arada…
ÖM: Kutlamalarda mesela Roma’da 5 katına çıkmış olduğu
SB: Tabii bahsettiğim gibi Hollanda’daki konserde falan bazıları izleniyor ve sonuçları neye mal olduğu görülüyor. Test yapılmasa bile ülkemizde de bu güney illerindeki bayram tatilindeki yoğunluk sonuçlarını olgu sayılarındaki artışlarla gözleyeceğiz. Bu bir felaket haberciliği değil, bu bilinen bilimsel bir virüs bulaşma trendini izlediğiniz ve bildiğiniz zaman rahatlıkla söyleyebileceğiniz bir şey ama ilginç gelecek bir haber daha, bütün bu test yapılmasından bahsediliyor, ‘quick test’ler dediğimiz hızlı testler, ilginç bir çalışma yayınlandı. Kolalı içecekler ve portakal suyu gibi bir takım soft içecekleri içen çocuklarda bunu içtikten kısa bir süre sonra örnek verirlerse test yalancı sonuç veriyormuş. Demek ki bu tarz asitli içeceklerin yalancı pozitif sonuca yol açması söz konusu, bu da unutulmaması gereken bir nokta.
Tabii siz Avrupa Futbol Şampiyonası’na değindiniz, bir de tabii Tokyo var, şu anda yaşanmakta olan Tokyo’daki olimpiyat kavramı. Tokyo’da 25 Temmuz Pazar günü itibariyle 1763 yeni olgu Tokyo genelinde toplumda saptandı. Olimpiyatlarda ilginçtir, ben bunu bilmiyordum yeni öğrendim, olimpiyatlara katılacak, yönetici, idareci, görevli ya da sporcuların bunlara aşı yaptırmış olmaları gibi bir şart aranmıyormuş. Sadece test yapılıyor onlara belli aralıklarla ve bu testler sonucunda eğer portakal suyu ya da kolalı içecek içmedilerse pozitiflikler aranıyor, bakılıyor. Son gün benim izleyebildiğim kadarıyla 24 Temmuz sayısı olimpiyat kampında 133 kişi pozitifliği saptandı. En fazla da şimdiye kadar golf müsabakalarını etkiliyor çünkü dünya şampiyonu İspanyol ve dünya altıncısı Amerikalı bir oyuncu her ikisinde de pozitiflik saptandığı için her ikisi de olimpiyatlara katılamayacaklar bulaş olmasın diye. Olimpiyatlar tüm hızıyla devam ediyor ve buradan sonuçları da herhalde yavaş yavaş alacağız bir süre sonra.
ÖM: Evet biraz eski bir habere göre de yani açılış töreninden önce organizasyonla bağlantılı 110 kişide COVID-19çıktığı haberi de vardı.
SB: Evet, yani farklı grupları değerlendiriyorlar. Mesela organizasyon komitesini bunun içine almamışlar izlediğim sitedeki sayısal değerlerde, sadece sporcular ve görevlilerde saptanan pozitifliği. Hepsini beraber değerlendirdiğinizde büyük bir olasılıkla sayısal değer daha fazladır. Bu arada gülümsetecek bir haber de, İngiltere’de olgu sayıları artıyor, buna bakabiliriz belki son 3-4 dakikada ama İngiltere’de aynı Fransa’da olduğu gibi kanallarda yaşayan yani küçük gemilerde yaşayanların sayısında çok ciddi artış olmuş. Yani izole olup toplumsal temas riskini göze almak istemeyenler bunlar bu tarz bir yaşamı tercih ediyorlar. Bu tarz bir yaşam sonucunda da kanallarda yaşayanların sayısı artıyor. Bu da İngiltere’de bir haberdi.
Şimdi İngiltere’den bir haber deyince İngiltere biz bu bayram tatilindeki araya gitmeden önce bir haber çıktı ve orada İngiltere’de özellikle aşılananlar arasında ölümlerin arttığına dair bir haber çıktı. Şimdi bu o kadar gerçek bir sayısal değeri o kadar çarpıtarak yansıtma ki çok fazla endişeye, yanlış anlaşmaya yol açıyor. Toplumun özellikle yaşlı kesimin %85’den fazlasını aşıladı İngiltere. Çok büyük bir kitle var orada aşılanmış, çok az, çok küçük bir bölüm aşılanmamış. O zaman doğal olarak aşılar da 100% korumadığı için evet aşılanan kesim içinde de bir miktar ölüm oluyor ama o kadar büyük ki aşılanan kesim sanki ölenler daha fazlaymış gibi çıkıyor. Buna hiç dikkat etmeden verildiğinde böyle bir durum ortaya çıkmakta.
ÖM: Çok önemli bir çarpıtma evet.
SB: Yani benzer bir durum bakın bu tarz bir çarpıtmada İsrail’den şöyle haberler var, İsrail’deki ölümlerin değil ama yeni olguların %40’ı, 50’si aşılılarda. Yani sanki aşı hiç korumuyormuş, ölümlere yol açıyormuş, hastalanmaya yol açıyormuş, hayır bu doğru değil. “Aşıların etkinliği %90’lar civarında ama gerçek hayat verilerinde bu oranlar %70’lere düşer” diyorduk biz zaten işin başından beri. Bir de varyantların devreye girmesiyle %60’lara, 55’lere düşebilir aşıların koruma oranı. Bu 100% koruma anlamına gelmez ama biliyoruz ki 100% koruma yapmayan aşılar sizi ölümden, ağır hastalıktan ve yoğun bakıma yatıştan korumaktadır. Bu nedenle bu tür böyle birtakım yanlış anlamalara yol açacak haberleri okurken ya da verirken çok dikkatli, çok özenli davranmak lazım. Şimdi elimizdeki tek olanak aşılar, şu anda elimizde bulunan aşılar, bunları karalayarak, bunları yadsıyarak, bunların etkinliğini göz ardı ederek bir yere varmamız mümkün değil. Ne yapacağız peki aşılar etkisiz diyerekten? Bakın biraz önce siz bahsetmiştiniz, programdan önce Amerika’daki CDC’nin açıklamasını. Fransa’dan, İngiltere’den ve Amerika’nın Maryland gibi farklı bölgelerinden de şu anda hastalanan ve hastaneye yatanların neredeyse %96’sı ile %100’ü aşısızlar arasında görünüyor. Bu çok önemli bir rakam.
ÖM: Tayin edici önemde göründü bana da yani CDC gibi son derece etkili bir kuruluşun başındaki doktor söylüyor bunu, ciddi bir bilgi yani.
SB: Evet üstelik bazı haberleri dikkatli yorumlamaları filan diyordum, bu haber tek bir kaynaktan da gelmiyor, çok farklı ülkelerden geliyor, Fransa’dan geldi, İngiltere’den geldi. Hep 95, 96’ların üzerinde denen, örneğin Fransa’daki değerler var önümde. Fransa’da deniyor ki “ülkede %96’sı, 95.6’sı aşısızlar arasında görülüyor.” Tabii biraz önce programa başlarken bu DSÖ Başkanı’nın “önümüzdeki yılın ortalarına kadar dünyanın %70’ini aşılamalıyız, hedefimiz bu olmalı” dediğinden bahsetmiştim. Yine dinleyenler anımsayacaktır, bu pandeminin Korona Günleri programı başladığında yaz aylarına girerken 2020’nin iyimser bir hava esiyordu “havalar ısınacak, bu iş biter” filan gibi. Benim bir takım kaygılarım vardı, 2021’i bulabilir mi acaba pandemi diye ama bu kaygılarımda öngörüm biraz güçlü çıkmadı sanıyorum çünkü artık 2021 bu pandemiyle geçecek, 2022’yi düşünmek lazım. Nitekim Jean François Delfrassy, kendisi Fransız bu bilim kurulunun başkanlığını yapan kişi “normale dönüş 2022’de olmayabilir” açıklamasını yaptı. Çok çarpıcı bir durum, tabii ekonomi kaygıları ülkelerin hani bu durumu bir an önce atlatma eğiliminde, zamansız ve erken açılmalar, varyantların ortaya çıkışı, bütün bunlar işi biraz daha karmaşık hale getiriyor. İşin sonuna geldiğimizi zannetmiyorum, benim endişem evet aşılama hızı bir şekilde artacaktır. Belki daha adil aşılama ve dağıtıma doğru da adımlar atılacaktır hiçbir zaman tam çözülemese bile ama bu varyantların ortaya çıkış eğrilerine baktığım zaman bir gün gelecek ve bir kaç varyantın birleşmesiyle bir süper varyant ortaya çıkar ise aşılar tamamen etkisiz kalma durumuyla karşılaşabiliriz. Karamsar bir tablo çizmek istemiyorum ama viroloji bilgilerim benim böyle bir riskin küçük de olsa bulunduğuna işaret etmekte. Burada durayım, belki önümüzdeki pazartesi daha fazla konuşuruz bu varyantlardan, delta varyantından, delta varyantı neden daha hızlı yayılıyor ve neden daha bulaşıcı? Buna bakarız diye düşünüyorum önümüzdeki hafta. Evet ben burada durayım isterseniz.
ÖM: Evet, çok teşekkür ederiz. Cuma günü için bir şey var mı?
SB: Haklısınız, sağ olun hatırlattığınız için. Pınar Öğünç İletişim Yayınları’ndan bir kitap yayınladı.
ÖM: Evet, çok önemli bir kitap.
SB: Başlığı, ‘Pandemi Zayiatı-Bir yılda 35 hayat hikayesi’ konumuz Pınar Öğünç olacak bu cuma.
ÖM: Çok teşekkür ederiz Selim Badur.
ÖÖ: Görüşmek üzere.
SB: Görüşmek üzere, sağ olun!