Hindistan başı çekiyor: “Birçok yoksul ülkenin Covid-19’la başı ciddi bir şekilde dertte”

-
Aa
+
a
a
a

Korona Günleri’nin 52. yayın dönemi son programında Selim Badur, Hindistan’daki son durumu ve aşılarla ilgili güncel bilgileri paylaştı. 

Selim Badur'la Korona Günleri: 29 Nisan 2021
 

Selim Badur'la Korona Günleri: 29 Nisan 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

(29 Nisan 2021 tarihinde Açık Radyo’da Korona Günleri programında yayınlanmıştır.)

Ömer Madra: Günaydın Selim Badur, merhabalar.

Selim Badur: Herkese günaydın efendim, iyi yayınlar dileyerek başlayalım.

Özdeş Özbay: Günaydın.

SB: Günaydın Özdeş, günaydın Feryal! 3 günün ortalaması günlük koronavirüs yeni olgu listesine 800 bin 880 sayısı eklendi. Kısacası koronavirüs olgularının dünyada artışı sürüyor ama bir yandan da unutmayalım son programımızda bu konuyu işlemiştik. Varsıl ile yoksul ülkeler arasındaki uçurum da gittikçe açılmakta. İlginç bir gözlem çalışmasının sonucu, İspanya’da hatırlayacaksınız 27 Mart’ta Barcelona’da bir konser düzenlendi ‘Love of Lesbians’ isimli bir grubun konseri, 5 bin kişi katıldılar. Maske zorunluluğu vardı ama sosyal mesafeye dikkat edilmeden ve bu bir deneysel çalışma gibi lanse edilmişti. Sonuçta bu 5 bin kişi daha sonra izlenecekti, izlendi ve bunların sonucu Dr. Josef Maria Libre tarafından kendi ekibi bir basın toplantısı düzenlediler ve Dr. Libre açıkladı sonucu. 5 bin kişinin içinde enfekte olan 1 tek olgu bile yok. Bu tabii Yeni Zelanda’daki birkaç gün önce gözlediğimiz o 50 bin kişilik lebalep konser, herkes öykünüyordu ama işte İspanya’da olsun, Hollanda’da olsun, İngiltere’de olsun böyle birtakım sanki deneysel çalışmalar yapılıyor ve konserlerde ne olup bittiği yeni dönemde acaba belirli önlemler alarak bu tip etkinliklere, konserlere kapı açılabilir mi sorusunun yanıtı araştırılıyordu. Bu da bu bağlamda ilk sonucun çıktığı bir çalışma diye düşünülmüş. Hindistan tabii çok dramatik bir tablo, sizin de belirttiğiniz gibi unutmayalım ki Başkan Modi şubat başında, şubat ayının ortalarına doğru “biz bu işin üstesinden geldik, yendik Covid-19’u” demişti ama artık o zamanlar günde 9 bin olgu vardı şimdi olgu sayısı, “yendik” dedikten sonra 350 bine çıktı. 350 binin üzerinde bu tabii çok garip bir durum, çok çelişkili bir durum. Bu aşılama hızıyla evet toplumsal bağışıklığın da ancak 2023’te söz konusu olabileceği hesaplanmış Hindistan’da. Bu toplumsal bağışıklık son programımızda da bu konuya biraz değinmişti, bu kavram nedir, bunun biraz tartışılması, biraz dikkatli incelenmesi ve değerlendirilmesi, telaffuz edilmesi lazım çünkü toplumsal bağışıklık dendiği zaman toplumun şu kadarı virüsle enfekte olursa virüsle temas ederse, toplumsal bağışıklık olacak, insanlara bulaş zinciri kırılacak ve bu işin üstesinden gelinmiş olacak deniyor. Bu pek öyle değil, bu kadar basit değil yani. Birçok faktör devreye giriyor, örneğin hem Hindistan’da hem Manau’da toplumun %75’inin beklenenden ya da olması gereken sayı denilen orandan daha yüksek sayıda insan seropozitif olduğu halde yeniden buralarda alevlenmeler ve hastalığın yayıldığı görüldü. Varyantlar nedeniyle antikorların kalıcılığı nedeniyle. Onun için şu kadar insan virüsle temas etti, tamam artık toplumsal bağışıklık oluşuyor yaklaşımı bu işi biraz basite indirgemek işin kolayı gibi geliyor. Hindistan’da bu Kumbh Mela bayramı, Hindu bayramı kutlamaları nedeniyle ülkenin özellikle kuzey bölgesinde 25 milyondan fazla insan bir yerden bir yere hareket etme halindelerdi. Hem kalabalık yani fiziksel mesafe kurallarına uyulmadan hem de herhangi bir maske gibi önleme başvurmadan her ne kadar Modi “çok başarılı olduk” diyorsa da biliyorsunuz 25 Mart 2020’de 1 yıl önce 2 ay tam kapanma olmuştu. Ekonomik nedenlerle yerel yöneticiler “kapanma son seçeneğiniz olmalı” diyor ama bazı yerel yöneticiler buna itiraz ediyorlar. Çelişkiler ülkesi aslında Hindistan, en büyük aşı üreticisi ama aşı sıkıntısı var. Örneğin tıp Hindistan’da aslında tıp eğitimi ve yetişen hekim kalitesi oldukça yüksek olmasına rağmen neredeyse 20 bin kişiye 1 doktor düşüyor, çok kalabalık bir ülke. Şimdiye dek 149 milyon doz aşı kullanıldı, bu tabii Türkiye’den, Fransa’dan filan çok daha yüksek bir oran ama ülke o kadar büyük ki ancak 1/10’u 1,4 milyar nüfusun sadece nisan ayında son bir bilgi 6 milyon yeni olgu çıktı Hindistan’da. Bütün bunları bir araya getirdiğinizde Hindistan başı çekiyor ama birçok yoksul ülkenin Covid-19’la başı ciddi bir şekilde dertte ve bu durum epey de bir devam edecek gibi. Yaklaşık 200 STK devlet yetkililerine seslendiler ve açlık sorunu yaşana 34 milyon kişiye acilen 5,5 milyar dolar ek bütçe ayrılmasını talep ettiler. İçlerinde Yemen’den Afganistan’a, Etiyopya’dan Honduras’a, Venezuela’dan Haiti’ye, Uganda’dan Zimbabwe’ye kadar çok fazla ülke var. Bunlarda hem çatışmalar, şiddet, eşitsizlik, iklim krizinin yarattığı sorunlar, toprağın yitirilmesi, işsizlik, bir de bunlara eklenen Covid insanların gerçekten yiyecek bulmasını güçleştiriyormuş. Nitekim Dünya Gıda ya da Beslenme Programı ki 10 Aralık 2020’de Nobel barış ödülü almıştı bu kuruluş, dünyada 270 milyon insanın ciddi açlık sınırında olduğunu duyurdu. Yani bu uçurumun gittikçe açıldığı ve durumun hiç de parlak olmadığı daha iyi anlaşılıyor. Almanya ve Avrupa ülkelerinden bir iki örnek verip Türkiye’ye geçeyim. 

Almanya’da en geç haziranda herkes aşılanmış olacak deniyor. Almanya’da 16 bölgeden 5’inde Astra Zeneca aşısının yeniden kullanıma girdiğini biliyoruz. İşte Astra Zeneca aşısı ve Johnson and Johnson aşısının bunlar da vektör temelli aşılar, vektör teknolojisiyle hazırlanan aşılar. Birtakım sorunlar, emboli, damar tıkanması ve daha sonra başka birtakım sorunlar çıktığı ender de olsa ortaya atıldı ve bunun üzerine bazı ülkeler askıya almışlardı Astra Zeneca aşısının kullanılmasını ama en ileriye Danimarka gitti ve Danimarka “ben kullanmayacağım bu aşıyı” dedi ama Danimarka ve Norveç elindeki Astra Zeneca aşılarını ne yapacak? Şimdi bir de bu soru var çünkü ellerinde 100 binlerle ifade edilen doz var ve yaptıkları anlaşma gereği bu iki ülke gelecek önümüzdeki günlerde 3,5 milyon doz daha Astra Zeneca aşısını teslim alacaklarmış, iptal edemiyorlar. Bunları da herhalde bağış olarak kullanmadıkları aşıları birtakım yoksul ülkelere verilecek diye düşünülüyor, bir soru işareti. Bu arada sert bir üçüncü dalga gelirse geri adım atıp kullanacaklar mı acaba? Yani bunlar hep çelişkili durumlar. Bir de Pfizer Biontech aşısının yüz felcine yol açtığına dair bir haber geldi, ender de olsa birtakım yüz felci olguları çıkmış bu aşıyı kullananlar arasında, CDC açıklama yapmış. Bu yüz felci dışında birtakım kalpte sorunlar oluşturabilir gibi, bunun direk ilişkisi olmadığı, kısacası bu tip haberlerle karşılaşacağız ama biz bu tür haberlerin gerçekten aşı ile doğrudan ilişkisi var mı? Yoksa normal toplumda aşı olmamış insanlar arasında da görülen sağlık sorunlarının oranına bakıp aşılananlarda da bu oranda sorunların ortaya çıkması doğaldır mı diyeceğiz? Bu konunun dikkatli bir şekilde irdelenmesi lazım çünkü insanları bu tip haberler aşıdan da soğutuyorlar. Buna da dikkat etmek lazım ama tabii bir yandan da çok ciddi sürveyans yani izlem ile aşının yol açıp açmadığı anlaşılmalı bu tip sorunlara. Türkiye’de Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu, kendisi İstanbul Pediatrik Kardiyoloji hocalarındandır ve aynı zamanda İstanbul Tabip Odası yönetim kurulu üyesi. Onun Mezopotamya Ajansı’na verdiği bir röportaj var, burada 28 günlük tam kapanmayı tabip odasının çok önceden talep ettiğini, önerdiğini hatırlatıp ama bu şu anda alınan karar ki buna katılmak mümkün değil, bu bir tam kapanma diye isimlendirildi. Bu tam kapanma değil, bu kısmi kapanma çünkü sayın Ömeroğlu diyor ki “kapanma neredeyse sadece ev kadınları, çocuklar, yaşlılar ve işsizleri kapsıyor” diyor yani o kadar çok istisnalar var ki, bankalar 

ÖÖ: Bir de sigortasız çalışanlara aslında yani bir belge gösteremeyecek olanlar. 

SB: Evet, yani bankalar dahil neredeyse tüm sektörler işte işyerleri, fabrikaların açık olduğuna dikkati çekiyor. DİSK’in bir araştırma merkezinin raporu var “işçilerin yaklaşık %61’i tam kapanmadan muaf sektörlerde çalışıyorlar” diyor. Yani bu bir tam kapanma değil bir kere, bunu kabul etmek lazım. Yani bunun anlaşılması lazım, o nedenle biz 4 hafta kapandık ama yine de olgu sayısında çok azalma olmadı diye bir eleştiri gelirse bu şaşırtıcı olmayacak. Bu arada 

ÖM: Ben de ufak bir ilavede bulanayım, dün konuşuyorduk bu tam kapanma olur mu olmaz mı diye ve inşaat sektörünü kapsıyor mu diye, dinleyicilerimizden Ömer Somer de hemen ilgili genelgenin içişleri bakanlığının tam kapanma tedbirleriyle ilgili genelgesinin sonundaki eklerde 7. maddede belirtiliyor diyor zaten. Üretim ve imalat tesisleriyle inşaat faaliyetleri ve bu yerlerde çalışanlar zaten düpedüz inşaatı da tarif etmiş durumdalar. Yani böyle bir tam kapanma filan yok, DİSK-AR’ın araştırmasında söylendiği gibi milyonlar 22 milyon çalışan için tam kapanma yok, çalışmaya devam ediyorlar. Yani sadece %17 civarında bir kapanma olduğu söyleniyor, tuhaf bir durum var, çok tuhaf bir durum var yani. 

SB: Elbette bu 4 haftalık kısmi kapanma sayılara yansıyacaktır. Bakın son 4 günden beri olgu sayılarında, pozitiflik sayılarında bir azalma var. Genellikle deniyor ki test sayısı azaldı, tabii ki pozitiflik de azaldı, ona pek ben buna katılmıyorum çünkü ben orana bakıyorum, yani kaç test yapıldı, kaç tane pozitiflik bulundu. Yaklaşık 10 gün kadar önce %19-20’lere çıkmıştı bu oran, şimdi %16’ya daha sonra 14’e düştü. Bir azalma var orana baktığınız zaman ama bu ne kadar geçerli? Çünkü hastanelerin doluluk oranı yoğun bakımlar aşılama hızının bu kadar düşük olması hani bir mucize olmazsa eğer böyle gitmeyecek gibi. Tabii en ilginç nokta artık biraz ironik bir şekilde yaklaşmak lazım, bu süreçteki alkol yasağı. Her ne kadar bilim kurulu üyeleri bazıları Serap Şimşek Yavuz “eleştirilere katılıyorum, hiçbir akılcı tarafı olmayan nasıl bir uygulama anlamış değilim” dese de ilginç haberler ya da yorumlar geliyor. Örneğin koronavirüsün yayılmasıyla içki arasındaki ilişkiyi ilk kez biz tespit ettik. Tıp alanında Türkler olarak dünyanın geri kalanına bir bilimsel duyurumuzdur bu diye içki koronavirüs enfeksiyonunu kolaylaştırıyor, yatkınlığı arttırıyor gibi sanki böyle bir durum varmış gibi artık insanlar biraz da değim yerindeyse dalga geçiyorlar. Tabii kıyıda köşede kalmış birtakım haberler var, bunlar tuhaf yerel uygulamalar. Bartın valiliğinden geldi, Bartın valiliğinden bir tehdit, koronavirüse yakalanan memur ve işçiler sorgulanacak, gerekçesi beğenilmeyenlere de disiplin işlemi başlatılacakmış. Bu nasıl bir yaklaşımdır, nereye gider bunu anlamak mümkün değil yani. Sorgulayacak, “vay dikkat etmedin mi o zaman sana disiplin işlemi başlatacağım” herhalde bu tuhaf bir şey. 

ÖÖ: Bu çok normal geliyor bana. Çünkü fark etmişsinizdir bu ilk kapanma şeylerini açıklarken İçişleri Bakanı Soylu çok benzer bir dil kullandı. “Daha önce sadece uyarı veriyorduk halkımıza ama siz bu kurallara uymuyorsunuz, bundan sonra müsamaha göstermeyeceğiz” diye döndü bizi suçladı.

ÖM: Sorgu entübasyon odasında mı yapılacakmış?

SB: Sadece İçişleri Bakanı değil, TV’lerde açık oturumlara katılan bilim insanları denilen o öğretim üyeleri filan da onların arasında da bunu söyleyen var. Yani “halkımız da biraz sorumlu davransın” filan gibi, neyse. Tabii dün akşam ilginç açıklamaları vardı Sağlık Bakanı’nın “Sputnik V aşısından 6 ay içinde 50 milyon doz almak için anlaşma yaptık” gibi haber, yerli aşıyla ilgili haber ama araya da bir şeyi kattılar, sıkıştırdılar, “Biontech aşısının ikinci dozunun uygulanması arasındaki süre 6-8 hafta olarak belirlendi. Böyle yapacağız” dedi. Çünkü demecinde diyor ki “Prof. Dr. Uğur Şahin hocamızla görüştük Biontech aşısının iki doz uygulanması arasındaki sürenin 6-8 hafta olarak uygulanmasına karar verilmiştir.” Şimdi bu bana kalırsa pek kibarca söyleyeyim en azından. Bunun tek nedeni var, Biontech aşılarının ikinci dozu uygulanacak miktarı Türkiye’ye gelmedi bir türlü de ondan oldu herhalde bu yoksa Uğur Şahin ya da herhangi bir Biontech yetkilisi resmi olarak izin aldığı, onay aldığı bir süreci yani 4 hafta olacaktır iki aşı arasında denilen resmi bir bilgiyi ‘ya boş verin siz 8 haftayı arttırın’ demez, diyemez yani adamı topa tutarlar. İngiltere bunu 12 haftaya filan çıkartmıştı, bütün firmalar “hayır olmaz öyle şey, biz hiçbir sorumluluk kabul etmeyiz eğer etkisi azalırsa aşının. Çünkü bizim aşımız onay aldığımız süre 4 haftadır.” Yani bu Biontech yöneticisi Uğur Şahin’in böyle bir demeç verdiğini doğrusunu isterseniz benim inanmam pek mümkün değil. Aşı gelmeyince böyle Uğur Şahin dedi ya desek 1 haftaya da çıkarın aralığı filan gibi böyle komik bir şey söylenmiş gibi geliyor bana neyse. Aslında aşının arasının açılmasının sakıncası yok, daha iyi antikor cevabı alınır ama arada geçen sürede eğer yeterli koruma sağlanamayacağı için siz risk altındasınız. Onun için bir an önce ikinci dozu yapmak lazım yoksa eğer tehlike olmasaydı, yani böyle bir pandemi süreci yaşamasaydık hep söylediğim gibi iki doz arasını açmanın zararı değil yararı da olabilir ama böyle bir dönemde değil. Bakanın açıklamaları…

ÖM: Düpedüz erteleme geldi değil mi ikinci doz randevulara Biontech aşısına?

SB: Evet, elimizde aşı yok, gelmiyor ikinci doz denmiyor da Uğur Şahin dedi ki ‘arayı açın!’ yani böyle bir şey olamaz. İstanbul’da 5 vatandaşımızda Hindistan varyantının gözlendiğini bildirdi Sağlık Bakanı dün. Bu arada Ankara’da da bir hastada iki farklı mutasyon birden görüldü. Yani varyantlar, mutasyonlar çok kafa karıştırmasın ama bunların sayısı, çeşitliliği artacaktır önümüzdeki günlerde. Hem Türkiye’de hem başka ülkelerde düşük doz aşılama ile bu virüslerin farklı özelliklere, farklı mutasyonlara sahip virüslerin bir arada dolaşıma girmesi bunların harmanlanmasına ve yeni yeni varyantların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu hiç şaşırtıcı değil. Yine Türkiye’den haberlere çok boğmak istemiyorum ama bitmiyor bizim ülkemizin haberleri. Örneğin Türkiye’deki bazı ilaç firmalarının yabancı aşı şirketleriyle doğrudan iletişime geçtiği öne sürülmüş ve bakanlıktan gerekli izin çıkarsa parayla aşı dönemi başlayabilir yani özel sektör dışarıdan aşıyı alacak ve parayla satacak eczanelerde, isteyen de istediği aşıyı, gelen aşıyı alıp yapacak. Şimdi bu haberin bir kere doğru olması pek mümkün değil, Türkiye’den bakanlıktan izin çıkar mı çıkmaz mı değil, kimse, hiçbir firma, dünyanın hiçbir yerinde parayı verip Astra Zeneca’dan, Biontech’ten veya işte Moderna’dan aşı alamıyor, böyle bir şey yok. Yani şu anda aşılar sadece devletlere satılıyor, Fransa’da bazı belediyeler bu işi yapmaya kalktılar, biz Avrupa Komisyonu bünyesinde aşılar gecikiyor, kendimiz müracaat edelim şirketlere diye böyle bir şey olmadı ama böyle bir haber var Türkiye gazetesinde yer alan habere göre ki Anadolu Ajansı’ndan geliyor bu bilgi. İlaç firmalarının böyle bir girişimi varmış diye. Bu pek doğru değil, tabii daha sonra da buna ait komik haberler çıktı, eğer zengin insanlar böyle parasıyla aşıyı alıyorlarsa biraz vicdanlılarsa eğer 2-3 tane yoksul, parasıyla alamayan insanı da aşılatırlar belki. Sonunda iş ‘askıda aşı’ya doğru gider, askıda ekmek filan gibi böyle garip garip şeyler. Bunlar da Türkiye’ye özgü haberler, 

ÖM: Peki ben bir de şunu sormak istiyordum Selim Badur, yani Türkiye’de aşı varyantlarından özellikle İngiliz varyantından koruyor mu yapılan aşı? Bir de ne zaman aşı yaptırmalıyız sorusu var, yani ne kadar koruyacak diye bir soru da…

SB: İngiliz varyantına karşı yapılan çalışmalar aşıların etkili olduğunu gösterdi yani aşıların etkinliğinde herhangi bir azalmaya yol açmıyor eğer ülkenizde İngiliz varyantı varsa ve Türkiye’de bakanlığın açıklamalarını bir kenara bırakıyorum, onların doğrulanması gerekiyor. Ben bilimsel çalışmalara bakıyorum, Hacettepe Üniversitesi moleküler biyolojide çok güvenilir bir laboratuvar sonuçları %70,6 gibi bir oranda İngiliz varyantının Türkiye’de dolaşımda olduğu gösterildi bilimsel bir çalışma sonucunda. Sorduğunuz İngiliz varyantının etkilenip etkilenmediği, evet aşılarda şu anda bir sorun yok. Nerede var aşılarda sorun? Özellikle bazı aşılar, örneğin Astra Zeneca aşısının Güney Afrika ve Brezilya varyantlarına etkisiz olduğu ya da etkisinin çok azaldığı saptanmıştı. Bu olacaktır dönem dönem, deniyor ki işte modern teknoloji RNA ve vektör aşıları çok süratle değiştirilip formülü hemen varyantları da kapsayacak şekilde bir şekle dönüştürülebilir. Evet teorik olarak yapılabilir ama bu böyle zırt diye bir günde olacak bir şey değil. Yani milyonlarca doz aşınızın temelini değiştireceksiniz, o söylendiği kadar böyle bir imkân var ama o sanıldığı, söylendiği, dillendirildiği gibi çok kolay değil. Ben Kayahan Pala’nın demecinden bahsediyorum, “5000’in altına inecek bu kapanma süreci sonucunda” Kayahan Pala diyor ki “bunun hiçbir önemi yok, 1000’lerin altına inmedikten sonra herhangi bir iyileşme olmaz” diyor. Bir diğer haber yine ülkemizle ilgili, o da 15 Mayıs’tan itibaren Türkiye’ye gelecek bazı yabancılara PCR testi uygulanıyordu, bazı ülkeler bundan muaf tutulacakmış. Bunların listesi yayınlandı, enfeksiyonun azaldığı ülkelerden örneğin İsrail’den, Avustralya’dan, Yeni Zelanda’dan filan geleceklere, İngiltere’den, Birleşik Krallık’tan buradan gelecek insanlardan PCR testi istenmeyecekmiş ama bu listenin içinde Japonya da var, Japonya’yı niye katmışlar onu anlamam mümkün değil çünkü Japonya işler hiç iyi gitmiyor ve Japonya’da kısa bir süre sonra gerçekleştirilmesi planlanan olimpiyatların nasıl olacağı da tartışma konusu. Bu arada İspanya’da Mallorca adasında 40 derece ateşi olmasına, öksürmesine rağmen ısrarla işe ve spor salonuna gidip 22 kişiye Covid bulaştırdığı saptanan bir kişi tutuklanmış. Bu önemli bir olay diye düşünüyorum. Şimdi bilimsel çalışmalara yine vaktimiz çok azaldı, bunlara baktığımız zaman bir kere tek doz aşı kullanımı dönem dönem gündeme geliyor. Deniyor ki yeni modern yöntemlerle hazırlanan RNA aşıları ve vektör aşılarının tek dozu da çok iyi sonuç veriyor. Hayır, bu pek öyle değil, buna güvenmemek ve bu haber çok itibar edilmemesi gereken bir haber. Çünkü İsrail’de bir çalışma yayınlandı, Kamal Abu Jabal ve arkadaşları henüz hakem denetiminden geçmemiş, çok yeni, taze bir çalışma. 725 İsrail’de hastanelerde çalışan sağlık görevlisini aşılıyorlar Biontech aşısıyla, tek dozdan sonra bakıyorlar. Eğer bu kişiler daha önceden virüsü almışlarsa ve hafif enfeksiyon geçirdilerse tek dozdan sonra antikorları çok artıyor ama eğer daha önceden hiç temasları yoksa bu yanıt yüksek olmuyor. Yani sürekli olarak tek doz tek doz spekülasyonları yapılıyor, bu tek dozun kime yapıldığı, hangi grupta incelendiği de araştırıldı. Önemli bir nokta, tek doza güvenmemek lazım bir, ikincisi bu çok önemli bir çalışma, Victoria Jane Hall ve arkadaşları 2 gün önce Lancet’te çıkan bir makalelerinde bu aşının etkinliği konusunda 23 binden fazla sağlık çalışanının aşılanma sonuçlarını ortaya koydular Pfizer Biontech aşısıyla. Uzatmadan hemen sonucu söyleyeyim, 23 bin sağlık çalışanında aşılanmamış olanların 977’sinde Covid 19 saptandı. Ne zaman içinde? Aralık-Şubat sürecinde, Aralık, Ocak, Şubat 2,5-3 aylık bir süreçte. Aralık’ın ortalarında sonuna doğru başladı İngiltere aşılamaya, bu süreçte çalışma kapsamındaki aşısızlarda 977 tane enfeksiyon görülmüş, tek doz aşı alanlarda bu oran 977 değil sadece 77, iki doz yani tam aşı olanlarda ise enfekte sayısı 9. Yani kısaca gerçek dünya verilerine bakıldığında ne denli iyi bir koruyucu etkisi olduğu bu çalışmayla gösterilmiş oluyor bir. İkincisi, yine bir İngiliz ekibi Cristina Menni ve arkaşları Lancet Infection Diseas’te bir makale çıkarttılar ve onlar da hem MRNA hem vektör aşılarıyla yaptıkları çalışmada aşılamadan 12 gün sonra koruyuculuğun başladığını gösteren bir çalışmaları yayınlandı ve geçen programın sonunda belirtmiştim bizi ilgilendiren Brezilya çalışması Sinovac aşısının Ricardo Palacios ve arkadaşlarının çalışması önemli, bizi ilgilendiriyor çünkü Türkiye’deki yaygın olarak bu inaktif Pfizer aşısı kullanılıyor. Temmuz 21 Aralık 16 2020 arasında 12.396 kişinin gönüllü olarak katıldığı faz3 çalışması sonuçları Brezilya’nın yayına verildi. Buradaki sonuçlara baktığımızda genel anlamıyla aşının %50,7 oranında koruyucu olduğu ancak ağır ve hastaneye yatış gerektiren ağır olgulardan koruma oranının %83,7 olduğu bildiriliyor. Yani bu önemli bir oran, Türkiye’de bu Sinovac aşısına bir güvensizlik vardır işte yayınları yok filan diye. O yayınlar çok ağır da olsa çıkıyor, Şili’de yapılan çalışmada da ikinci dozdan sonra Sinovac aşısının %67’lere çıktığı, ölümlere karşı da %80 etkili olduğu, yani aşı etkisiz filan değil, bunları böyle görmemek lazım. Bu arada yapılan çalışmaların arasında örneğin… 

ÖM: Süremiz doldu.

SB: Süremiz doldu, şunu da söyleyeyim. HIV pozitif kişilere uygulanan vektör aşılarında güvenilir ve immünojen olduğu saptandı. Burada durayım o zaman, Pazartesi yeni yayın döneminde sanırım haftada bir gün olarak Korona Günleri’ne devam edeceğiz. 

ÖM: Önce Sağlık programında ne var, kim konuğunuz?

SB: Önce Sağlık’ta epeydir çocuklarda Türkiye’de Covid nasıl gidiyor? Buna pek değinmemiştik, birden bu aklımıza geldi ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, sevgili Haluk arkadaşımız bizimle beraber olacak. Kendisiyle çocuklarda neler olup bittiğini konuşacağız. Peki teşekkür ederim.

ÖM: Çok teşekkür ederiz, görüşmek üzere. 

ÖÖ: Görüşmek üzere. 

SB: Teşekkürler.