Hasankeyf, geçtiğimiz yıl yapımı tamamlanan Ilısu Barajı’nın suları altında kaldı.
UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesine girebilmek için gerekli 10 kriterden 9'unu yerine getirmesine rağmen, hükümet düzeyinde başvuru yapılmadığı için listeye giremeyen Hasankeyf, geçtiğimiz yıl yapımı tamamlanan Ilısu Barajı’nın suları altında kaldı. Ancak, barajda yaşanan balık ölümleri, bölge halkını tedirgin etti. Bu projenin devreye girmesiyle Siirt, Şırnak, Mardin, Batman ve Diyarbakır'da toplamda 199 yerleşim alanı sular altında bırakıldı. Baraj havzasında geçtiğimiz ekim ayında suların kontrollü çekilmesi nedeniyle, binlerce balık öldü. Şu sıralar barajdaki su seviyesi, yeniden yükselirken bu defa da kirlilik ortaya çıktı. ANKA’da yer alan habere göre, bu yıl, neredeyse petrol rengini andıran barajda balık ölümleri yine başladı. Yavru balıkların yanı sıra, özellikle Dicle Nehri'nde yaşayan balık türlerinden olan yayın balıklarının baraj havzasında ölmesi bölge insanlarını rahatsız etti. Toprakların baraj suları altında bırakılmasının anaerobik çürümeye neden olduğu biliniyor. Bu çürüme nedeniyle ortaya çıkan ve çok güçlü bir sera gazı olan metan iklim değişikliğiine neden oluyor. Metan karbondiyoksitten kat be kat daha fazla iklim değişikliğine neden olan bir sera gazı. Balık ölümleri de genelde sudaki oksijenin tüketilmesinden kaynaklanıyor, bu da metan gazı salımı yapan anaerobik bir ortamın göstergesi.
Zehirsiz Kentlere Doğru
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, kentlerde kullanılan pestisit ve biyosidal ürünlerin azaltılmasına yönelik yeni bir projeye başladı. Zehirsiz Kentlere Doğru adını taşıyan proje ile pestisit ve biyosidal ürünlerin zararlarına dikkat çekmek ve alternatif uygulamaların yerel yönetimlerce kullanılmasını teşvik etmek amaçlanıyor. Sadece tarımsal üretimde değil; kentlerdeki park ve bahçeler, yeşillik alanlar, spor sahaları gibi yerlerde kullanılan pestisitlerin de, bir an önce çözülmesi gereken önemli bir sorun olduğunu belirten Buğday Derneği; TÜİK 2018 verilerine göre Türkiye nüfusunun %92,3’ünün şehirlerde ve ilçelerde yaşadığını hatırlatıyor. Buğday Derneği, Avrupa Pestisit Eylem Ağı (PAN Europe) ortaklığı ve Zehirsiz Sofralar Pestisit Eylem Ağı işbirliği ile 1 Nisan’da başladıkları ve Avrupa Birliği tarafından Sivil Toplum Diyaloğu Programı kapsamında desteklenen Zehirsiz Kentlere Doğru Projesi kapsamında belediyelerle bir anket çalışması yapıp, uzmanlarla birlikte durum analizi yapacaklarını; zehirsiz ve alternatif uygulamalar konusunda yerel yönetimlere bilgilendirme yapacaklarını söylüyor. Proje kapsamında belediyelere yönelik, alternatif uygulamaları içeren bilgilendirici materyaller ve bir web sitesi hazırlanması; kentlerdeki pestisit kullanımının zararları ve alternatif uygulamalar konusunda farkındalık oluşturmak için, kentte yaşayanlara yönelik iletişim faaliyetleri yürütülmesi amaçlanıyor.
Doğa nöbetleri sürüyor
Enerji ve maden şirketleri Karadeniz’den Ege’ye kadar ülkenin dört bir yanında faaliyetlerini sürdürüyor. Muğlalılar Akbelen Ormanı’nı kömür madenine; Rizeliler ise İkizdere’yi taşocağına kurban ettirmemek için nöbetlerini sürdürüyor. Şehirler, bölgeler, iklimler farklı olsa da Karadeniz’den Ege’ye kadar yurttaşın mücadelesi aynı: Topraklarının, yaşamlarının yok edilmesine izin vermemek. Rize'nin İkizdere ilçesindeki İşkencedere Vadisi'nde taş ocağına karşı köylüler direnişini sürdürüyor. Sokağa çıkma yasağını fırsat bilen şirket, jandarma eşliğinde iş makinalarıyla vadiye girdi. Jandarmanın vadiye giriş çıkışları kapatması üzerine köylüler dağlardan yürüyerek vadiye ulaştı. İş makinalarının önünde durarak jandarmaya seslenen köylüler, “Şirketi buradan çıkarırsanız biz gidiyoruz, yoksa biz de burada sabaha kadar sizlerle birlikte nöbetteyiz. Direniş varsa umut da var. Yarın da burada olacağız. vadimizi terk edin. Ferman padişahınsa dağlar bizim" dediler.
Muğla'da ormanlık alanda yangın
Muğla’da ise akşam saat 19.00 civarında İkizköy Işıkdere mevkiinde eski ormanlık alanda yangın çıktı. İtfaiyenin müdahalesi ile büyümeden söndürülen yangın bir orman köyü olan İkizköy halkını korkuttu. Yangın tehlikesinden kurtulan Akbelen Ormanı büyük çaplı bir kesim tehdidi ile karşı karşıya. Kömür madeni tehdidi altında olan Akbelen Ormanı'na yarım kilometre uzaklıkta çıkan yangının ardından akşam ağaç kesimi başlatıldı. Kesime izin vermeyen köylüler oturma eylemi başlattı. Uzun yıllardır işlettilen linyit kömürü madenini genişletmek için çalışmalara başlandı. İkizköylüler yangının ardından orman kesim işçilerinin şantiye kurmak için yeniden ormana giriş yaptığını fark etti. Bir kamyon, iki özel araba ve bir su tankeri ile birlikte gelen işçilerle görüşen İkizköylüler, işçilerin özel mülkiyet olan tarlalarına eşyalarını indirmelerine ve şantiye kurmalarına izin vermedi. Orman Genel Müdürlüğü adına ağaç kesimi yaptıklarını belirten işçiler, herhangi bir izin belgesi veya kimlik gösteremezken, Akbelen Ormanı’nda kesimin 10-15 gün sonra başlayacağını, başka bir ormanlık alandaki kesim bitince burada çalışmaya başlayacaklarını köylülere söyledi.
Öte yandan Hrant Dink Vakfı ve AB desteği ile Türetim Ekonomisi Derneği ve Kazdağı Koruma Derneği tarafından yürütülen İklim ve Biyoçeşitlilik Krizleri Karşısında Kadın Emeği: Kadın ve İklim (KAD.İM) Projesi kapsamında 1 Mayıs Pazar günü Kadın Tasarımcılar Kooperatifi’nden Gizem Aytaç ile “Kadın Emeğini Görünür Kılmak” etkinliği gerçekleştirecek. Etkinlikte kadın emeği nasıl görünür kılınır, tasarımın sosyal dönüşüme etkisi nedir, sürdürülebilir tasarım nedir, bilinçli markalaşma nasıl mümkün olur konuları etrafında sohbet edilecek. Etkinliğin bağlantısına KAD.İM Projesi’nin sosyal medya hesaplarından erişilebilir.