Geçen yıl toplamda 42 bin kilometrekare ormanlık alanın yok olduğunu açıklandı.
Maryland Üniversitesi‘ne bağlı Global Forest Watch dünyanın önemli tropikal bölgelerinde geçen yıl toplamda 42 bin kilometrekare ormanlık alanın yok olduğunu açıkladı. Bu miktar Türkiye’nin 16’da birine tekabül ediyor. Dünya Kaynakları Enstitüsü’ne göre, yalnızca bu tür ormanlardan kaynaklanan kayıplar, 575 milyondan fazla arabanın yıllık karbondioksit emisyonuna eşdeğer 10,4 milyon dönüm olarak kayıtlara geçti.
Fosil yakıtlara 3 milyar dolar finansman
Dünyanın önde gelen dokuz büyük Çok Taraflı Kalkınma Bankası'nın proje finansmanı verilerinin değerlendirildiği rapor yayınladı. Rapor, pandeminin başlangıcından bu yana kalkınma bankalarının temiz enerji yatırımlarına en az 12 milyon dolar finansman sağladığını ortaya koyuyor. Buna karşın fosil yakıtlara 3 milyar dolar finansman sağlanmış. Korkunç! Bankaların finansman akışlarına ilişkin şeffaflık sorunu geçerliliğini sürdürse de 2020 yılının ilk kez çok taraflı kalkınma bankalarının kömüre proje finansmanı aktarmadığı yıl olduğu görülüyor. Doğal gaz, önceki iki yılda olduğu gibi 2020’de de kalkınma bankalarının fosil yakıtlara sağladığı desteğin %75'ini oluşturuyor. Bu rakam, doğal gaza sağlanan finansal desteğin tüm bankaların ele alması gereken öncelikli alan olduğuna işaret ediyor. Uluslararası Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü’nün Kıdemli Politika Danışmanı Lucile Dufour, “Enerji Politikaları Takibi’ne çok taraflı kalkınma bankalarının eklenmesi, karar vericilerin COVID-19 krizine yönelik ekonomik toparlanma kapsamında daha net bir resmin ortaya konmasına olanak sağlıyor. Bu bankaların fosil yakıtlara yönelik proje finansmanındaki düşüş, bu yönde iradenin ortaya konulduğuna işaret ediyor. Ekonomilerin COVID-19 krizi sonrası yeniden yapılandırılması, gelişmekte olan ülkelerdeki temiz enerji projelerini destekleyerek daha etkin şekilde gerçekleştirilebilir. Bununla birlikte, kalkınma bankalarının önünde Paris Anlaşması hedefleriyle uyumlu ve uluslararası finansal desteğin fosil yakıtlardan tamamen arındırılmış şekilde gerçekleşmesini sağlamak üzere atmaları gereken birçok adım bulunuyor" diyor.
Bankacılığın 'yeşil' karnesi
Araştırma kuruluşu Positive Money tarafından hazırlanan ve önde gelen 24 araştırma enstitüsü ile sivil toplum kuruluşu tarafından desteklenen 'Yeşil Merkez Bankacılığı Karnesi' G20 ülkelerindeki merkez bankalarını inceliyor. Bu kapsamda merkez bankalarının araştırma ve savunuculuk, para politikaları ve mali politikalarının yanı sıra liderlik ettikleri ve sektöre örnek olduğu konularda sürdürülebilirlik açısından kaydettikleri göreceli ilerlemeyi değerlendiriyor. Analizde aynı zamanda karar vericilerin çevresel yıkımı durdurmak üzere hayata geçirebileceği uygulamalara değiniliyor. 20 merkez bankasının 14'ü araştırma ve savunuculuk kapsamındaki değerlendirmede tam puan alıyor. Ancak şu ana kadar bu tutumun somut eyleme dönüştüğü durumlar oldukça sınırlı. Yeşil mali ve finansal politikaların eksikliği, tüm merkez bankalarının puanının aşağı çekilmesine neden oluyor. Rapor, G20 ülkeleri genelinde fosil yakıtlara yönelik mali desteği anlamlı şekilde azaltan etkin politikaların olmadığını ortaya koyuyor. Merkez bankalarının iklim değişikliğini mali politikalara entegre ettiği durumlarda, fosil yakıtlara ve ekolojik zararları olan faaliyetlere mali desteği azaltacak adımlar yerine, finansal şeffaflık, stres testleri ve yeşil finansal varlıklara yönelik kredilerin teşvik edilmesine odaklanılıyor. Rapor, kökleri ekolojik bozulmaya dayanan COVID-19 salgını kapsamında, merkez bankalarının sürdürülebilirlik çalışmalarının güçlendirilmesi için proaktif ve etkili bir rol üstlenebileceğine dair elinin güçlendiğine dikkat çekiyor. Bunun, fiyat istikrarının ve finansal istikrarın sürekliliğini sağlama ve devlet politikalarını destekleme hedeflerinin ön koşulu olduğunun altını çiziliyor.
TÜSİAD'dan iklim krizi vurgusu
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Olağan Genel Kurul Toplantısı gerçekleştirdi. Toplantı açılışına video konferans yöntemiyle katılan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kaslowski, kuruluşlarının 50’nci yılının “Salgın nedeniyle dünyanın çok boyutlu bir krizden geçtiği, iklim değişikliği felaketinin tüm haşmetiyle kendisini gösterdiği bir döneme” denk geldiğini söyledi. İşsizliğin, toplumun bugününü ve geleceğini korkutucu şekilde tehdit ettiğini belirten Kaslowski, AA’nın aktardığına göre “Bir reform sürecinin olmazsa olmazı olarak gördüğümüz hesap verilebilirlik, ancak bu şekilde anlam kazanacak. Geçtiğimiz 3 yılda, benzer programların ve eylem planlarının açıklandığına tanık olduk. Bunların istenen sonuca ulaşamadığını da üzülerek gözlemledik” şeklinde konuştu. Kaslowski, ‘’Bu bağlamda gıda enflasyonunun özel olarak ele alınmasının, tarım sektörünün sorunlarını gündeme getirecek ve kalıcı olarak çözecek bir programın da hazırlanmasının gereğine inanıyoruz. Bu konularda hazırladığımız kapsamlı raporun yetkililerce değerlendirileceğini umuyoruz. Reform Programında bu yönde öngörülmüş adımların takipçisi olacağız. Gıda enflasyonu ve işsizliğin, artması ve yayılması, eğer önlem alınmaz ise toplumumuza çok zarar verecek.” dedi. İklim krizi kınusunda “Türkiye’nin bu yeni çarkın dışında kaldığı, devletin bu işi önemsemediği, iş dünyasının şimdi masraf zamanı değil diyerek gerekli yatırımları ertelediği bir durumda kalamayız. Bu dönüşümün gereklerini yapmazsak, bırakın tedarik zincirlerinde imtiyazlı bir konuma erişmeyi, mevcut pazarlarımızı tutmakta dahi zorlanırız” dedi. Kaslowski, bu bağlamda 2021’in Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı onayladığı bir yıl olmasını, tüm taraflar için öngörülebilir bir çerçeve çizecek bir yol haritasına vesile olmasını diledi.