Nesli dünya ölçeğinde tehlike altında olan üveyik ve elmabaş patka kuş türlerinin avlanmasının tamamen yasaklanması için bir araya gelen sivil toplum kuruluşları ve doğa severler, Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü’nde çağrılarını yineledi. Doğa severler, her sene ava açılacak canlı türlerini belirleyen Merkez Av Komisyonu’ndan üveyik ve elmabaş patkaların avının yasaklanmasını talep etti.
Nesli dünya ölçeğinde tehlike altında olan üveyik ve elmabaş patka kuş türlerinin avlanmasının tamamen yasaklanması için bir araya gelen sivil toplum kuruluşları ve doğa severler, Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü’nde çağrılarını yineledi. Doğa severler, her sene ava açılacak canlı türlerini belirleyen Merkez Av Komisyonu’ndan üveyik ve elmabaş patkaların avının yasaklanmasını talep ederek herkesi change.org/yasasinkuslar adresinden başlattıkları kampanyaya destek olmaya davet etti. Türkiye’de yaşayan nesli tehlike altındaki kuş türlerinden üveyik ve elmabaş patka, avlanmalarına hala izin verilen canlı türleri arasında bulunuyor. Her yıl Mayıs ayında toplanan Merkez Av Komisyonu, sene içerisinde ava açılacak canlı türlerini, av günlerini ve alanlarını belirliyor. Görevi, korunması gereken hassas türleri belirlemek olan komisyon, geçtiğimiz yıllarda aldığı kararlarla nesli tehlike altında olan üveyik ve elmabaş patkaların avına izin vermiş durumda. Tehlike altındaki kuşların korunmasını talep eden 27 kurum ve 100 bine yakın doğa severin ortak talebi ise komisyonun Mayıs ayı içerisinde gerçekleşecek olan toplantısında nesli tehlikedeki kuşların avını tamamen yasaklama kararı alması. Dünya Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği’nin (IUCN), Kırmızı Listesi’nde yer alan tehlikedeki türler arasında olan üveyik ve elmabaş patkanın hızla yok oluşunun nedenlerinin başında, doğal yaşam alanlarının yok edilmesi ve avcılık geliyor. Yapılan çalışmalar, üveyiğin Streptopelia turtur dünya nüfusunun 1980’den bu yana yüzde 78, elmabaş patkanın Aythya ferina dünya nüfusunun ise yüzde 30 ila 49 oranında azaldığını gösteriyor. Ancak 2019-2020 Av Dönemi Merkez Av Komisyonu toplantısında alınan kararla, av sezonu boyunca bir avcının üç bireye kadar üveyik, iki bireye kadar elmabaş patka vurmasına izin veriliyor. Türkiye bu kararla, taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin 6’ncı ve 8’inci maddeleri ile hassas canlı türlerini korumayı taahhüt ettiği halde, dünya ölçeğinde tehlike altında olan üveyik ve elmabaş patka türlerinin avını serbest bırakarak uluslararası mevzuata aykırı hareket ediyor
TEMA'dan 'Doğa Kaşifi'
TEMA Vakfı, arazi tahribatı, iklim krizi ve aşırı yararlanma nedeniyle gün geçtikçe azalan biyolojik çeşitliliğin önemi ve korunması gerektiğine dikkat çekmek amacıyla her yıl 22 Mayıs’ta kutlanan Uluslararası Biyoçeşitlilik Günü’nde yeni elektronik uygulaması ‘Doğa Kaşifi’ni tanıttı. TEMA Vakfı, bu akıllı telefon uygulaması ile, İstanbul’da yaşayan herkesin biyolojik çeşitliliğin temel bileşenlerinden olan ağaç ve çalılardaki çeşitliliği tanımasını ve türlerin teşhis edilmesini kolaylaştırmayı amaçlıyor. ‘Doğa Kaşifi’ uygulaması, ücretsiz indirilebiliyor. Elektronik bir doğa rehberi olan Doğa Kaşifi, görsellerle desteklenen tanımlama basamakları sayesinde bitkilerin isim ve tür özelliklerini öğrenmeyi; böylelikle bitkileri daha yakından tanımayı mümkün kılıyor. Ağaçların yaprağını, meyvesini ya da çiçeğini gözlemleyerek ağacın türü hakkında daha fazla bilgiye ulaşılabiliyor. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç; arazi tahribatı, iklim krizi ve aşırı yararlanma nedeniyle dünyadaki türlerin %25’nin -yani yaklaşık 1 milyon türün- yok olma tehditi altında olduğunu, biyolojik çeşitliliğin korunması için doğal varlıkların sürdürülebilir yönetimi ve doğa koruma çalışmalarının büyük önemi olduğunun altını çizdi. Ataç, “Türkiye, Dünya üzerinde üç farklı bitki coğrafyasının bulunduğu ender ülkelerden biri. Öyle ki Türkiye %31’i (3650 tür) endemik olan 12 bine yakın bitki türü ile zengin bir bitki çeşitliliğini barındırıyor. Bir dünya mirası olarak bu zengin çeşitliliğe sahip olmak aynı zamanda bu zenginliği korumak ve gelecek nesillere aktarmak sorumluluğunu getiriyor.” dedi.
Termik santraller büyük bir tehdit
Dünya Sağlık Örgütü’nün, koronavirüsün, kronik hastalıkları olanları daha ciddi düzeyde etkilediği açıklaması ve Türkiye’de Zonguldak’ın 30 büyükşehir ile birlikte karantinaya alınması, kömürlü termik santralların insan hayatı üzerinde ne kadar büyük bir tehdit olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Greenpeace, santrallerin bulunduğu kentlerde yaşayanlarla koronavirüs salgını döneminde filtresiz termik santralların 2020 sonu beklenmeden faaliyetlerinin durdurulması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvuruda bulundu. Başvuru, İl Pandemi Kurulları ile Sağlık Bakanlığı’na da iletildi. Greenpeace söz konusu idari başvurusunda, salgın döneminde ve sonrasında hastalıkların artmaması, sağlıklı yaşamın sağlanması için 2020 yılı başında “geçici faaliyet belgesi” ile çevre yatırımlarını yapmadan filtresiz şekilde çalışmaya devam eden 9 santralin kapatılmasını talep etti. Aynı zamanda 2020 yılında filtresi olmadığı için kapatılan ve yeniden açılacağı iddia edilen Zonguldak’taki santralin de açılmamasını talep etti. Greenpeace Akdeniz Program Direktörü Deniz Bayram konuyla ilgili şunları söyledi: “Kömürlü termik santrallerin yoğun bulunduğu kentlerde KOAH başta olmak üzere hava kirliliğine bağlı çeşitli hastalıklar yaşandığı göz önünde bulundurulduğunda bu kentlerin koronavirüse karşı daha kırılgan olduğu ortada. Zaten Zonguldak kentinin büyükşehir olmamasına rağmen ‘akciğer hastalıklarının sık görüldüğü’ kent olarak karantinaya alınması bunun en önemli kanıtı. Filtresiz santrallerin, sağlığı olumsuz yönde etkileyen temel hava kirleticilerden sülfürdioksit filtreleme, baca gazı arıtma tesisleri yok. Söz konusu filtresiz santraller 7 yıl boyunca çevre yatırımlarını yerine getirmeyerek havayı kirletmeye devam etti. Sağlık krizi yaşadığımız böyle bir dönemde bu santrallerin bir gün daha çalışmaması gerekiyor.”