Gaziemir'deki radyoaktif atıklar ile ilgili mecliste soru önergesi verildi

-
Aa
+
a
a
a

İzmir’in Gaziemir ilçesindeki radyoaktif atıklar ile ilgili mecliste soru önergesi verildi.

HDP milletvekili Murat Çepni, Yeşil Gazete yazarı ve nukleersiz.org Koordinatörü Pınar Demircan’ın gündeme getirdiği İzmir’in Gaziemir ilçesindeki radyoaktif atıklar ile ilgili Meclis’te soru önergesi verdi. Yıllar önce ortaya çıkan radyoaktif atıkların halen kaldırılmadığını vurgulayan Çepni bu alandaki nükleer atığın toprağı, havayı, suyu kirletmeye, canlıları yok etmeye, insanlarda hastalıkların oluşmasına neden olmaya devam ettiğini belirtti. Emrez Mahallesi’nde, 1940 yılında faaliyete başlayan özel bir şirkete ait olan 70 dönümlük arazide semt sakinlerinin ihbarı üzerine Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından 2007 yılında yapılan araştırma sonucunda 100 bin ton radyoaktif atık gömülü olduğu rapor edilmişti. İnceleme sonucunda yurtdışında getirilen nükleer çubukların kurşun ve gümüş geri dönüştürüldüğü sonrasında da denetimsiz olarak araziye gömüldüğü ortaya çıktı. Ağır metal atıkların da tespit edildiği bölgedeki radyasyon miktarı ise normal değerin 219 katı ölçüldü. Olayın ortaya çıkmasından yedi yıl sonra sahanın temizlenmesi ve rehabilitasyonu için çalışmalar başladı. Ancak denetimsizlik ve ihmal burada da devam etti. Nükleer atık bertaraf işi ÇED raporu olmadan hiçbir uzmanlığı olmayan bir şirkete devredildi. Şirket ise bir yıl sonra ödenek almamasını gerekçe göstererek çalışmayı durdurdu.

'Tozlaşmada arılar mühim'

İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı Prof.Dr. Filiz Karaosmanoğlu 20 Mayıs Dünya Arı Günü için yaptığı açıklamada  "2018'den beri BM Dünya Arı Günü kutlanarak; kamu ve politik karar vericilerinin arıların korunması gereğine dikkatlerini çekme, küresel gıda krizi ilgili sorunların çözümü için arılar ve diğer tozlayıcıları koruma, biyoçeşitlilik kaybı ve ekosistemlerin bozulmasının durdurulması, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesine katkı amaçlanmakta. Tozlaşmada arılar mühim. Doğada çiçekli bitkilerle arılar iş ortakları olup, her biri diğerinin yaşamını sürdürmesini sağlar. Arı-bitki ortaklığı sürekli olmalı, işbirliği bozulmamalı. Çünkü doğal yaşam zincirinde arı gibi bir tozlayıcı yok olursa, arıya bağımlı bitki de yok olur. Ardından bu bitkiden beslenen hayvan türleri de yok olur. Dünyada tarım ürünlerinin yüzde yetmiş beşinden fazlası bir ölçüde tozlaşmaya bağlı. Arılar ve diğer tozlaştırıcılar 2 milyar küçük çiftçinin üretimini geliştirerek, gıda güvenliğinin sağlanmasına yardımcı olmakta. Bu nedenlerle tehdit altındaki türlerimizi korumalıyız. Sürdürülebilir tarımsal üretimimiz ve gıda güvenliğimiz için hepimizin yapacakları var. Bu bağlamda tarım kimyasalları tüketimi ve sağlıklı arıların varlığı hususu büyük önem kazanmakta. Bitkisel verimlilik artışı-bitki zararlılarıyla mücadele ile arı sağlığı korunmasında ikilem yaratılmamalı, en iyi uygulama seçimleriyle kimyasalların arıları yok etmelerinin önüne kesinlikle  geçilmeli. Arılar çok çalışıyor. Biz daha çok çalışmalıyız" dedi.

Dört gence ödül

WWF’in doğa korumaya yönelik davranış değişikliklerine ilham veren öncüleri seçtiği Gençlik Ödülleri bu yıl dünya genelinde dört gence verildi. Ödül dünyanın her yerinden genç doğa koruma öncülerine veriliyor. 2020 WWF Küresel Gençlik Ödülleri’nin en genç kazananı Atlas Sarrafoğlu oldu. 13 yaşındaki 8. sınıf öğrencisi Atlas,  katıldığı çevre ve doğa temalı organizasyonlarda iklim aktivisti olarak yer alıyor. Atlas iklim konusunda çalışan öncülerle haftalık röportajlar yaparak yazılar yazıyor, radyo programları hazırlayıp sunuyor. WWF Küresel Gençlik Ödülleri töreni COVİD-19 salgını tedbirleri çerçevesinde internette gerçekleşti. WWF Başkanı Pavan Sukhdev ‘Gençler mücadelemizde bize ilham veriyor. Gençler yaşıtları, iş dünyası ve hükümet liderleri için katalizör olabilecek büyük bir güce sahip” dedi.

'Geriye dönüş için fırsat var' diyenler yüzde 50

Tüm dünya, küresel ısınmaya neden olan iklim değişikliğinin farkında ancak insanlık, tehdit ve çözüm konularında ikiye ayrılıyor. Yarıya yakın bir grup geri dönüş için bir fırsat olduğunu savunurken, diğer yarısı artık çok geç kalındığını düşünüyor. Türkiye ise 39 ülke arasında %95’lik oranla bu sorunu tehdit olarak gören ilk sıradaki ülke. Çin iklim değişikliğini tehdit olarak kabul etmezken, Hindistan sorun karşısında umutsuz. Ülkelerin küresel ısınma önermelerini kabul etme oranları ile ilk 10 ülke ve son 10 ülke sıralaması yapıldığında, Türkiye’nin küresel ısınma farkındalığı en yüksek 10 ülke içinde beşinci sırada yer aldığı görülüyor. Ancak bu durum insanlık için bir tehdit mi diye sorulduğunda, Türkiye %95 oranla ilk sırayı alıyor. İnsanlık, küresel iklim değişikliği sorununu çözmek adına bir fırsat olduğu ve geri dönüş için henüz vakit olduğu konusunda ikiye ayrılıyor. Yarıya yakın bir grup (%48) geri dönüş için hâlâ vakit olduğu fikrini savunurken, diğer yarı (%46) bunun için artık çok geç olduğunu düşünüyor.

'Sıcaklık ortalamaları yükseliyor'

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek, meteoroloji istasyonunun 1911’den beri rasathanedeki aynı noktada yaptığı ölçümlere göre, Ocak, Şubat, Mart, Nisan ve 12 Mayıs’a kadar yaşanan sıcaklıkların geçmiş yıllara göre çok rastlanan bir değerde olmadığını söyledi. Tek,şunları anlattı: “Bu seneki sıcaklık değerleri her ay için geçerli olmak üzere yükseldi. 13 Mayıs’a kadar olan 109 yıllık sıcaklık ortalaması 20,5 iken bu sene 24,2’ye yükseldi” dedi.