Elbette her zaman için yalnızca kötü haberler aldığımız bir mecra değil internet; örneğin şu anda okumakta olduğunuz bu 'iyi niyetli' kitap tanıtım yazısı da yalnızca internette yer alıyor ve büyük bir ihtimalle sizi bu sayfaya bir sosyal medya platformu yönlendirdi! Ama Doğu Yücel'in kahramanı için bir kötü haberimiz daha var maalesef; öldüğünü de Google'dan öğrenecek...
"Üniversiteyi kazanamadığımı ÖSYM'nin sitesinden, hoşlandığım kızın adımı bile bilmediğini Facebook'tan, çok sevdiğim öğretmenimin tutuklandığını Twitter'dan, en yakın arkadaşımın işyerinde ayağımı kaydırmaya çalıştığını LinkedIn'den, işten çıkarıldığımı e-posta kutumdan, arabamın çalındığını WhatsApp'tan, karımın beni aldattığını Instagram'dan öğrenmiştim. Farkındayım, bu sonuncusunu açmak gerekiyor biraz. Bir akşam rasgele mekân fotoğraflarına bakıyordum, aniden bir fotoğrafın arka planında karımı en yakın arkadaşımla –evet, o LinkedIn'de maskesi düşen eleman– oldukça samimi bir halde gördüm."
İnternetin yaşantımızla ne kadar içli dışlı olduğunu bir kez daha hatırlatan bir paragraf bu. Elbette her zaman için yalnızca kötü haberler aldığımız bir mecra değil internet; örneğin şu anda okumakta olduğunuz bu 'iyi niyetli' kitap tanıtım yazısı da yalnızca internette yer alıyor ve büyük bir ihtimalle sizi bu sayfaya bir sosyal medya platformu yönlendirdi! Ama Doğu Yücel'in kahramanı için bir kötü haberimiz daha var maalesef; öldüğünü de Google'dan öğrenecek: "Masama geçer geçmez mouse'u kımıldatıp bilgisayarımı açtım, şifremi girdim, e-posta kutumda acil yanıtlanması gereken bir e-posta veya verilen yeni bir görev görmeyince internet tarayıcısına tıkladım. Google'a girdim ve adımı arattım. Her sabah yaparım bunu. Ünlü biri miyim? Değilim. Alakam yok. Fakat bundan on yıl önce çıkan bir kitabım var. (...) Belki, diyordum, yıllar sonra birileri kitabımı keşfetmiştir, hakkında bir yazı yazmıştır, ama öyle sıradan bir gazeteci değil de değil, hani kanaat önderi ya da, influencer diyorlar ya, öyle bir tip, cümle sonlarında enter'a basanlardan biri yani... İşte o yazıyla hayatım değişir diye umut ediyordum. (...) Ha Google'ladım da ne oldu... Hayatımı değiştirecek bir şey çıkar ümidiyle baktım, hayatımın sona erdiğini öğrendim!"
Doğu Yücel'in yeni kitabı 'Öldüğünü Google'dan Öğrenen Adam', işte bu hikâyeyle başlıyor. Kitaptaki diğer tuhaf hikâyeler de üç başlık altında toplanmış: "Düş Gibi", "Gerçek Gibi", "Gelecek Gibi". Elbette her bir hikâyenin teması, söz konusu ana başlıklarla uyumlu. "Az sonra okuyacaklarınıza inanmakta zorluk çekeceksiniz," diye baştan uyarıda bulunuyor "Düş Gibi" hikâyelerindeki bir kahraman örneğin; hatta, "İtiraf etmek gerekirse başımdan geçen bu olaylara bazen ben bile inanamıyorum," diyor...
Birçok başka kitaba, yazara, filme, müzik parçasına referanslar da veren hikâyeler, yaratılan atmosfer, Doğu Yücel'i yakından takip edenlere tanıdık gelecektir. Hatta bazı hikâyeler daha da tanıdık gelebilir, bir tuhaflık hissi yaratabilir. Bunun sebebi, Öldüğünü Google'dan Öğrenen Adam'da bir araya getirilen hikâyelerin bazılarının çeşitli yayınlarda, platformlarda daha önce yayımlanmış olmaları; bu kitaba dahil edilirlerken yeniden gözden geçirilmişler, bazıları çok değişmiş, bazılarıysa fazlasıyla... Kendinizden şüphe etmeyin yani, tuhaflık sizde değil!
ÖLDÜĞÜNÜ GOOGLE’DAN ÖĞRENEN ADAM
Doğu Yücel
Can Yayınları, 2019, 198 s.