Gizli Cevherler

Programa Gribouille'un 1965 tarihli Grenoble adlı parçasıyla başladık. Asıl adı Marie-France Gaité olan sanatçı 1941’de Lyon’da dünyaya geldi. Çocukluğunda bir süre psikolojik tedavi gören genç kadın müzik kariyerine ise henüz on altı yaşındayken başladı. İlk 45’liğini 1963’te piyasaya çıkardıktan sonra Charles Dumont, Jacques Debronckart ve Georges Chelon gibi isimlerle çalışan Gribouille, 1965’te Mathias ve Grenoble adlı parçalarıyla kendine radyolarda sık sık yer buldu, ne var ki 1968 yılının ilk günlerinde, henüz yirmi altı yaşındayken hayatına son verdi. 

Uzun süredir müzik piyasasının içinde olmasına karşın adını fazla duyurma imkânı bulamamış bir sanatçı olan Bernard Joyet, ilk olarak seksenli yıllarda baterist Roland Salomon ile kurduğu komedi ikilisi ile tanınmış. İkilinin on beş yıl boyunca farklı gösterilerde sahne almasının ardından Joyet, 2002’de ilk solo albümü "Prolongations"u yayınlamış. Bu dönemde Allain Leprest, Juliette ve Anne Sylvestre gibi isimlerle çalışan sanatçı, tıpkı Jacques Brel, Léo Ferré ya da Georges Brassens gibi yazdığı şarkı sözlerine ve de kafiyelere gösterdiği özenle dikkat çekiyor.

Özellikle altmışlı yıllarda yayınladığı şarkılarla ses getiren ancak günümüzde adı artık pek de hatırlanmayan Jacqueline Dulac, kariyerine Rive Gauche ya da Sol Yaka kabarelerinde sahne alarak başlamış. Şarkı yazma konusunda bir hayli yetenekli de olsa, o zamanlar güzel sesi ve zarif fiziğiyle yorumculuğa daha çok yakıştığı düşünülmüş . İlk albümü “Je crois en toi”yı 1963 yılında piyasaya sürdükten sonra 1966’da Ceux de Varsovie isimli şarkısıyla Rose de la France ödülüne layık görülmüş. İlerleyen dönemde de Lorsqu’on est heureux (1966) ve Venise sous la neige (1967) gibi şarkılarla yankı uyandıran Dulac en son, 1993’te söz yazarı Guy Carlier’nin şarkılarına yer verdiği bir albüm yayınlamış, 1998’de de “Flagrant délice“ isimli çalışması piyasaya çıkmıştı.

Yakın dönemde yayınladığı birkaç albümle dikkat çeken bir isim Cristine ya da tam adıyla Cristine Merienne aslında bir arp sanatçısı. Kariyerine 1994 yılında başladıktan sonra 2007’de, ilk albümü "Les Chaussures"ü yayınlamış. Bundan üç yıl sonra da ikinci albümü “Hors-piste” çıkmış piyasaya.  Bu çalışmalarında pop, blues ve hatta rock gibi birçok farklı türü bir araya getiren sanatçının, oldukça cimri bir arkadaşından dert yandığı Fafa est radine adlı parçasına yer verdik bu haftaki programda.

Tok ve hırıltılı sesiyle akıllara Allain Leprest’i getiren Loïc Lantoine, kariyerine Les Ogres de Barback ve La Rue Kétanou gibi gruplar eşliğinde Paris bistrolarında verdiği konserlerle başlamıştı. İki binli yılların başlarında Leprest ile birlikte Jehan’ın şarkı sözü yazarlığını yapan sanatçı, ilk solo albümünü 2004 yılında yayınladı. Bundan iki sene sonra Pierrot adlı parçayla dikkat çeken “Tout est calme”’ adlı çalışmasını piyasaya süren Lantoine’ın Üçüncü albümü “J’ai changé” de müzik marketlerdeki yerini 2013 yılında aldı. 

Şu an kadar yalnızca iki albüm yayınlayan Jean-François Coen, müzik kariyerine seksenli yılların başında kurulan ve neo-romantizm akımının Fransa’daki temsilcilerinden sayılan Modern Guy grubunun gitaristi olarak başlamıştı. Pop müziğin hafifliğiyle rock müziğin minimalizmini aynı potada eriten 1993 tarihli ilk albümüyle eleştirmenlerden tam not alan sanatçı, bu albümün açılış parçası La Tour de Pise’in Michel Gondry tarafından çekilen video klibi ile büyük yankı uyandırmıştı. Coen albüm sonrasında on bir yıl sürecek bir inzivaya çekilmiş, 2004’te, oldukça melankolik bir atmosfere sahip “Vive l’amour” ile bir kez daha basının ilgi odağı haline gelse de bu albüm, onun sesini geniş kitlelere duyurmasına yetmemişti.

Sesini geniş kitlelere duyuramadan hayata genç yaşta veda eden bir başka isim olan Jehan Jonas, 1944’te Paris’te dünyaya gelmişti. Bir süre Fransız Demiryollarında (SNCF) işçilik yaptıktan sonra 1964’ten itibaren kabarelerde sahne almaya başlayan sanatçının 1966’da piyasaya çıkan ilk 33’lüğü “Comme dirait Zazie”, onu Georges Chelon’la birlikte klasik şanson geleneğinin en büyük umutlarından biri haline getirmiş. 1967-73 yılları arasında arka arkaya çıkardığı albümlerin sonrasında 1974’ten itibaren farklı işçi sendikalarının düzenlediği organizasyonlarda da boy gösteren Jonas, yazdığı isyan ve ironi dolu şarkıların yanı sıra birçok skeç ve tiyatro oyununu da kaleme almış ancak 1980’de de henüz otuz altı yaşındayken bir beyin tümörüne yenik düşerek yaşamını yitirmiş. 

1931’de Paris’te dünyaya gelen Christine Sèvres, ellili yılların ortasından itibaren Sol Yaka kabarelerinde boy göstermeye başlamış ve bu sayede, 1961 yılında hayatını birleştireceği Jean Ferrat ile tanışmış. Eşinin aksine daha mütevazı bir kariyer sürdüren Sèvres; ilk 45’liğini 1962’de piyasaya sürdükten sonra 1969’da Ferrat’yla birlikte, çiftin yaptığı ilk ve tek düet olan La matinée’yi kaydetmiş.  Ferrat’nın onun için yazdığı Tu es venu yani Sen geldin adlı parçanın da yer aldığı ilk albümü “Oscar et Irma" da yine aynı yıl piyasaya çıkmış. Olgun karakterini yansıtan sesini ustalıkla kullanan ve bu sayede yorumladığı parçalara apayrı bir hava katan Sèvres, buna karşın kariyeri boyunca eşinin gölgesinde kalmaktan kurtulamadı ve 1970 tarihli ikinci albümünün ardından 1972’de L’Écluse’de son kez izleyici karşına çıkarak müziğe noktayı koydu. Bu tarihten itibaren Ferrat ile birlikte Ardèche’te yaşamaya başlayan sanatçı 1980’de  henüz elli yaşındayken hayata veda etti. 

Kariyerine oyucu olarak başlayan Valérie Lagrange, 1959’da La Jument Verte (Yeşil Kısrak) isimli komedi filminde rol almıştı. İlerleyen yıllarda Roger Vadim ve Claude Lelouch gibi ünlü yönetmenlerin filmlerinde de oynayan sanatçı, 1963’ün Kasım ayında, erkeklere yönelik Lui dergisinin kapağı için poz vermesiyle Serge Gainsbourg’un ilgisini çekti ve o ana kadar adını duyuramadığı müzik piyasasında da bir yer edinmeyi başardı. Bununla birlikte popüler müzikten pek haz etmeyen Lagrange'ın asıl tutkusu, Bob Dylan ve Joan Baez’ınkilere benzer protest şarkılardı. 1980’de reggae tarzındaki Faut plus m’la faire isimli parçayla kendini müzikseverlere yeniden hatırlatan sanatçı,  daha sonra da erkek arkadaşı Ian Jelfs’le birlikte birçok albüme imza attı. Doksanlarda Jelfs’in uyuşturucu ve alkol bağımlılığı nedeniyle yakalandığı hastalıklarla mücadele etmek zorunda kalması sanat piyasasından uzunca bir süre için kaybolmasına yol açtı. 2000 yılında Benjamin Biolay ile tanışması Lagrange için yeni bir dönüm noktası oldu. Onunla çalıştığı 2003 tarihli “Fleuve Congo” isimli albüm, hem müzikseverlerden hem de eleştirmenlerden tam not aldı ve ona aynı zamanda 2004 yılında düzenlenen Victoires de la Musique ödül töreninde “Yılın En İyi Kadın Şarkıcısı” ödülünü de getirdi. 

Müzik piyasasına iki binli yıllarda giren 1973 doğumlu Aldebert ya da tam ismiyle Guillaume Aldebert, fotoğrafçılık eğitimi almasına karşın onu gerçek anlamda heyecanlandıran sanat dalının müzik olduğunu fark etmiş ve ilk albümü “Plateau télé”’yi 2000 yılında yayınlamıştı. Sanatçı, 2003’te piyasaya çıkan ikinci albümünün açılış parçası Saint’ Nitouche ile adını daha geniş kitlelere duyurmayı başarmıştı. Şarkılarıyla, tıpkı Alain Souchon gibi günlük hayattaki ufak tefek detaylarla dalga geçen bir ergeni anımsatan Aldebert, 2008 yılından itibaren de çocuklara yönelik albümlere ağırlık verdi.