Açık Bilinç’te konumuz: Mutluluk.
Herkese günaydın,
Bu sabah, 8 Ocak 2019 Salı 09:30 Açık Bilinç’te konumuz: Mutluluk.
2019'un ilk Açık Bilinç programına şu sorularla başlıyoruz:
Mutlu muyuz, ne kadar mutlu veya mutsuzuz?
Mutluluk nedir, bir anahtarı var mıdır, nasıl ölçülebilir?
Harvard Tıp Fakültesi'nin 80 yıldır sürdürdüğü mutluluk araştırması bu konuda ne diyor?
.— / —
Dünyadaki en uzun süreli ("longitudinal"=boylamsal) araştırmalardan birisi, Harvard Üniversitesi'nin 1938'de başlatmış ve kuşaklar boyunca sürdürmekte olduğu "Mutluluk Çalışması".
Çalışmanın vardığı sonuçlardan önce, mutluluğun doğası ve ölçülebilirliği üzerine biraz düşünelim.
— / —
"Kim, şu anki halinden biraz daha çok mutlu olmak ister?"
Sosyal ve bilişsel psikoloji alanında katıldığım kongrelerde, mutluluk üzerine her sunum hep bu soruyla başlar. Dinleyicilerin hemen hepsi elini kaldırır.
Çok doğal; hepimiz olduğumuzdan biraz daha mutlu olmayı isteriz.
"Kim, şu anki halinden biraz daha mutlu olmak ister?" sorusunda şu önkabulü görebiliyoruz:
Mutluluk, gerek kendi hissimiz açısından, gerekse kavramsal olarak, daha az veya daha çok olarak ölçebileceğimiz bir nitelik.
(Mutlu olduğumuzda bile biraz daha çoğunu isteyebiliyoruz.)
— / —
Öte yandan, şu soruya bakalım:
"Kim, hayatında sürekli mutlu olmak ister?"
Yani, bir mucize sonucu şu andan itibaren hep ve sürekli çok mutlu olma imkanınız olsa, bunu ister miydiniz?
Bu sorunun cevabı, ilk başta verebileceğimiz olumlu tepkiye karşın, daha karmaşık.
Şöyle bir örnek düşünelim:
Diyelim sevdiğiniz birini kaybettiniz, mutsuz veya üzgün olmanızın doğal olacağı bir dönemden geçiyorsunuz, fakat siz sürekli yüzünde gülümsemeyle dolaşan, her daim mutlu, çünkü mutsuz olamayan birisiniz.
Bunu gerçekten ister miydiniz?
Yani, mutluluk, her an hissedilmesi aslında hoş olmayan bir durum olabilir.
Harvard çalışmasının incelediği konulardan birisi, mutluluğun, hayat boyu takip edilen kişiler tarafından nasıl tanımlandığı.
Mutluluk anlık bir his mi?
Mutluluğu elde etmek için bir anahtar var mı?
— / —
Batı felsefesinde mutluluk konusunu inceleyen ilk felsefecilerden Aristoteles, "eudaimonia" kavramını geliştirmiştir.
Aristoteles'e göre mutluluk, insanın hayatına anlam katacak işler sayesinde ortaya çıkan bir 'filizlenme' ile mümkün olur. Hayatımızdaki "en önemli iyi"dir.
Aristoteles'ten bu yana felsefecilerce geliştirilen mutluluk kavramı, günümüzde pek revaçta olan ve daha ziyade tüketici reklamlarının öne çıkardığı "anı yaşamak" sığlığından farklı.
İlginç şekilde, Harvard çalışması da 81 yıllık incelemenin ardından, bu görüşle uyumlu sonuçlara ulaşıyor.
Not: Yaşanılan an'a önem verme, Budist teolojisinde merkezi yeri olan bir kavram. Hayatı uyur-gezer gibi yaşamamak için şimdi-ve-burada'nın farkındalığının önemini vurguluyor. Bu kavramın, reklam sektörünün "an'ı yaşa" anlayışından farklı olduğunun altını çizeyim.
— / —
Mutluluğun anlık bir histen ibaret olmaması bir yana, Harvard çalışmasında daha da şaşırtıcı bir bulgu var:
Gençken bize mutluluk getireceğini düşündüğümüz şeylerle, yaşlandığımızda bizi aslında neyin mutlu ettiğini gördüğümüz şeyler, birbirinden farklı.
Detaylarına bakalım.
Harvard araştırması, dünyada büyük bir mali çöküşün yaşandığı 1930'lu yılların sonunda, üniversitenin 2. sınıfından seçilen 268 erkek öğrenciyle (okul o yıllarda kız öğrenci almıyor) başlıyor.
Kuşaklar boyunca pek çok araştırmacının elden ele aktardığı bilgilerle halen sürmekte.
Araştırmada yer alan ilk gruptan yalnızca bir avuç insan hala hayatta. Fakat çalışma zaman içinde Boston'un yoksul mahallelerini, kadınları, ve deneklerin yakınlarını da kapsayacak şekilde genişletiliyor.
Çalışmada yer alanlar düzenli ziyaretlerle yoklanıyor, bilgi toplanıyor.
Çalışmaya katılanlar arasında hayatın her alanından insanlar var. Memurlar, doktorlar, avukatlar, inşaat işçileri, hatta bir de ABD başkanı (John F. Kennedy).
81 yılda hayatta önemli yerlere gelenler, gelemeyenler, mutlular, yalnızlar, alkolikler --hepsini bulmak mümkün.
— / —
Harvard çalışmasının en temel (ve belki, beklenmedik) sonucu şu: Bir hayat boyu insanlara tatmin duygusu veren en önemli unsurlar arasında para, pul, şan, şöhret yok.
Mutluluğun anahtarı, hayata anlam katan güvenilir dostluklar, yakın bir çevre, ve dayanak sağlayan iyi ilişkiler.
"Harvard Mutluluk Araştirması"nın detaylarını merak edenler, şu yazıya ve videoya (İngilizce) bakabilirler: Over nearly 80 years, Harvard study has been showing how to live a healthy and happy life
Çalışmanın internet sitesi de şurada: https://www.adultdevelopmentstudy.org/
Biz şimdi mutluluk araştırmalarına dair kimi yöntemsel sorulara dönelim.
— / —
Öncelikle, bu araştırma 80 yaşına gelmiş insanlara, "Hayatta sizi en çok ne mutlu etti?" sorusunun sorulmasından ibaret değil. Yani yaşlı insanların geriye bakarak yaptıkları bir değerlendirmeden söz etmiyoruz.
Çalışmadaki analizin kalbi, 81 yılda hayatın her döneminden ve alanında toplanmış detaylı veriler.
Harvard çalışmasına dair kitaplarda, yaşlı insanlar üzerinde yapılan analizler öne çıksa da, söz konusu olan, 80 yaşındakilerin 20 yaşındakilere sundukları görüş ve tavsiyeler olarak görülmemeli.
Bu çalışma, yüzlerce insanın hayatını düzenli olarak izlenmesiyle mümkün olmuş.
Kuşaklar boyunca sürdürülen boylamsal çalışmalardan bir diğeri olan "Kurabiye Deneyi"nden daha önce söz etmiştik. 3-4 yaşlarında bir deneyde gösterdiğiniz performans, hayatınızın kalanı için öngörü sağlayabilir mi?
— / —
Araştırmaya dair tam yanıtlanamamış bir soru: Bağlantılı görünen unsurlar arasında yalnızca bir korelasyon mu (bağlılaşım), yoksa neden-sonuç ilişkisi mi olduğunu bilebilir miyiz?
Örneğin, sağlık ile mutluluk bir arada gözlemleniyor.
Sağlık mı mutluluğun nedeni, yoksa mutluluk mu sağlığın?
Sağlık, mutluluğun bir nedeni. Harvard çalışmasında, mutluluğun da sağlıklı yaşlanmada rol oynadığı öne sürülüyor.
Bilim felsefesinde çok önemli ve zor bir soru olan nedensellik/bağlılaşım sorusuyla ilgilenenler için, bu konuyu geçmiş bir programda daha detaylıca ele almıştık.
— / —
Bir başka soru: Mutluluk gerçekten ölçülebilir mi?
Mutluluğun öznel bir yanı olduğu göz önüne alınırsa, insanların kendi mutluluklarına dair verdikleri cevaplara güvenilebilir mi?
Bu soru, ülkelerarası mutluluk endekslerinde de sıkça karşımıza çıkıyor.
Örneğin, Birleşmiş Milletler 2012'den bu yana, 150'den fazla ülkeden veri toplayarak her yıl bir Dünya Mutluluk Raporu yayımlıyor. (Daha detaylı bilgi için -yine İngilizce-)
BM 2018 Dünya Mutluluk Raporu'na göre en mutlu ülkeler, İskandinav ülkeleri, İsviçre, Avustralya ve Yeni Zelanda, Kanada (koyu yeşil).
Mutsuzluk en çok Afrika'da görülüyor (açık yeşil).
Türkiye mutluluk sıralamasında ortalarda bir yerde yer alıyor.
Türkiye, 74. sırada. Dünya ülkelerinin mutluluk sıralamasında neredeyse tam ortada. Pek iyi bir yer sayılmaz.
Öte yandan, sıralamada şaşırtıcı yanlar da var. Örneğin, Libya halkı gerçekten bizlerden daha mı mutlu (70. sıra) Veya Portekiz niye Türkiye'den daha mutsuz (77. sıra)
Burada "mutluluk ölçümü"nde yöntemsel bir soruyla karşılaşıyoruz:
Kültürel farklar göz önüne alındığında, deneklerin cevapları insanların ne kadar mutlu olduğu yerine, mutluluk sorusuna nasıl bir öznel (subjektif) cevap vermeye eğilimli olduklarını gösteriyor olamaz mı?
BM Dünya Mutluluk Raporu'nun bütünüyle değersiz olduğunu söylemiyorum. Fakat ortada kültürlerarası bir öznellik unsuru olduğunu unutmamak gerek.
Harvard çalışması, aynı kişileri hayatları boyunca takip ederek ve pek çok alanda (sağlık,iş,aile) veri toplayarak, öznellik faktörünü küçültüyor.
— / —
Mutluluk konusundaki bu akışı, ülkemizdeki duruma temas ederek bitireyim.
Konda Araştırma’nın nın yeni yayımlanan "10 Yılda Ne Değişti? 2008-2018" araştırmasına göre değişen şeylerden birisi, mutluluk oranında %5'lik azalma. Göz ardı edilecek bir oran değil.
"Mutluluk-Mutsuzluk Ekseni" üzerinde insanları negatif kutuba doğru iten unsurların başında, geleceğe dair belirsizlik ve korku geliyor.
Bu da gelecek haftaki programın ana sorusu olacak: Beynimiz ve sosyal benliğimiz, belirsizlik ve korkuya nasıl cevap veriyor?
— / —
Açık Bilinç'i Salı sabahları 9:30'da dinleyebilir, podcast arşivine http://acikradyo.com.tr/program/acik-bilinc'den ulaşabilirsiniz.
2019'da herkese mutlu bir yıl dileğiyle,
Güven