Teması "Müşterekler" olarak belirlenen 15. Açık Radyo Dinleyici Destek Günleri'ne denk gelen bu haftaki Açık Bilinç'te, George Monbiot'nun 2017 tarihli yeni kitabı “Out of the Wreckage” ( Enkazdan Çıkmak) adlı kitabının ışığında, 'insan doğası', müşterekler, dayanışma, ve "insanlığımızı diriltecek yeni bir aidiyet siyasetinin ipuçları"nı konuştuk.
The Guardian köşe yazarı, çevre aktivisti ve araştırmacı Monbiot, son kitabını iki kutuplu bir eksen üzerinde ele alıyor: Bir uçta Neoliberal ekonomi-politiğin bütün insanlığa dayattığı yabancılaşma, diğer uçta buna karşı çıkacak yeni bir "aidiyet siyaseti".
Enkazdan Çıkmak, Monbiot'nun bir önceki kitabı How Did We Get into this Mess (2016) [Bu Çıkmaza Nasıl Saplandık]’da yaptığı teşhislerden yola çıkarak, evrimci biyolojiden psikolojiye uzanan geniş bir bilimsel yelpaze temelinde öne sürdüğü önerileri içeriyor.
Enkazdan Çıkmak kitabında, dünyayı bir çırpıda dönüştürecek sihirlli formüller yok. Ama dünyanın bugünkü halinin, "insan doğası'ndan kaynaklanan ve böyle kalması zorunlu olan" bir düzen olmadığını, ikna edici bir dille anlattığı farklı bir dünya tasavvuru var.
Kitap henüz Türkçe'de yok, ama şu sıralar çevriliyor. Monbiot'nun bu kitaptaki tezlerine, daha önce The Guardian'daki çeşitli köşe yazılarında da rastlamak mümkün.
Programda Monbiot'nun görüşlerini Marx'dan, Hardt & Negri ile günümüze uzanan bir siyaset sosyolojisi yelpazesinde bütünlüklü olarak ele almaya ve özetlemeye çalıştık.
Monbiot'ya göre, bir başımıza var olabileceğimiz düşüncesi, ancak kapitalist sistemin işlemesine yardımcı olan ve bütünüyle yeniden ele alınması gereken, yanlış yönlendirici bir yaklaşım içeriyor.
Monbiot,
"Ya beraberce ayakta duracağız, ya da hep birlikte düşeceğiz,"
diyor.
Monbiot'nun Enkazdan Çıkmak'taki tartışma odaklarından birisi olan "yabancılaşma" kavramının kökenlerini anlamak için Marx'ın 19. yüzyılda büyük bir öngörüyle yaptığı, siyasi ve sosyolojik çözümlere bakmak özellikle yararlı.
Marx, 1844 Ekonomik ve Felsefi Elyazmaları'nda (mealen) şöyle diyor:
"Ne kadar az yer, içer, kitap okur, tiyatroya gider, resim yapar, ve düşünürseniz, para biriktirerek maddi varlığınızı o kadar arttırabilirsiniz. Ama bu sizin varlığınızı daha değerli kılmayacaktır."
Yine Marx'a göre, insanın yaptığı işten ve kendi emeğinin ürününden yabancılaşmasının doğrudan bir sonucu, onun diğer insanlardan yabancılaşması olacaktır.
Monbiot'nun, günümüz için teşhis ettiği yabancılaşma ve yalnızlık (bir başınalık) hissi, Marx'ın gözlemleriyle uyuşuyor.
Marx'dan yola çıkan ve Monbiot'nun teşhisleriyle benzeşen gözlemlere, Michael Hardt ve Antonio Negri'nin Empire (2001) [İmparatorluk] kitabıyla başlayan düşünce sisteminde de rastlıyoruz.
Hardt ve Negri, son kitapları Assembly'de (Henüz Türkçe'de olmayan bu kitabın başlığını Camia diye çevirebiliriz) yabancılaşmanın panzehiri olarak, çalışanların yaptıkları işe bir tür 'adanmışlık hissi' ve birliktelik duygusuyla yaklaştıkları durumları örnek gösteriyorlar.
Hardt ve Negri'ye göre, 2011-13 arasında Puerta del sol'dan Gezi Parkı'na kadar dünyanın dört bir yanında, insanların beraberce ücretsiz yemek, sağlık hizmeti, ve kütüphaneler oluşturduğu topluluklar, demokratik ortak kararlarla yürüyen yeni bir siyasetin tohumlarını içeriyor.
Monbiot'ya göre, Hardt ve Negri'nin örneklediği Gezi Parkı benzeri oluşumlar, tesadüfi değil. Tam tersine, bir 'insan doğası'ndan söz etmek mümkünse, bu kavrama en uygun gelen insani eğilimlerin ortaya çıkmasının örnekleri.
Monbiot, yeni bir aidiyet hissiyle, dünyayı değiştirebilecek hayal gücümüzü yeniden canlandırmanın zamanı geldiğini öne sürüyor ve şöyle diyor:
"Yalnız değilsiniz. Bütün dünya, henüz bunu ifade edecek durumda değilse de, aslında sizinle birlikte."
"Müşterekler" temasıyla yürütülen 15. Açık Radyo Dinleyici Destek Özel Yayını'nda böylece Monbiot'nun bu ümit verici sözleriyle bir dipnot düşmüş olalım. Açık Radyo, bizlerin ortak varlığı.