Dünya kitapçılarının raflarında Zabibah* ve Kral (Zabibah Wal Malik) adlı bir kitap boy göstermişti, 2001’in Mayıs ayında. Kitabın kapağında yazarın adı yazmıyordu. Yoksul, evli bir köylü kadınla bir kral arasındaki aşkı anlatan bu romanın Saddam Hüseyin tarafından yazıldığı söylentileri ortalığı karıştırdı. Londra’da yayınlanan Suudi Arabistan kaynaklı Al-Sharq al-Awsat adlı gazetenin ortaya attığı iddia üzerine, Irak gibi kapalı bir yönetime sahip bir ülkeden haber alma sıkıntısı çeken bütün kurumlar, özellikle CIA, kitabı ele geçirmek için harekete geçti. Londra’da Arapça kitaplar satan bir kitapevinde kitabın 160 sayfalık bir kopyası ortaya çıkınca Saddam ve Irak hakkında bilgi açlığı çeken CIA, derhal bir çevirmeni kitabı incelemekle görevlendirdi. Çevirmen üç ay boyunca kitap üzerinde çalıştı, ancak vardığı sonuç kitabın belki de Saddam tarafından yazılmadığı idi. Buna rağmen CIA kitaptaki her tür bilgiyi didik didik etti.
Eleştirmenler kapağında mavi satenden tek omzu açık bir giysi giymiş, etrafında beyaz güvercinler uçuşan bir kadının yer aldığı kitaptaki güzel köylü kadının Irak’ı ve Irak kadınını simgelediği yorumunda bulundular. Kitabın en güçlü kısmı olan Zabibah’nin tecavüze uğradığı bölümün, Irak’ın Körfez Savaşı sırasında ABD tarafından saldırıya uğraması ile özdeş olduğu vurgulandı. Zabibah saldırıya uğradıktan sonra şöyle diyordu: “Saldırıya uğrayan ister bir kadın olsun, ister vatan toprağı, tecavüz suçların en ağırıdır.”
Zabibah’ye tecavüz eden kişi kralın ona aşkını kıskanan komşu kral, yani Saddam’ın ülkesine tutkusunu kıskanan ABD’dir. Olayı duyunca çileden çıkan kral “ya zafer ya ölüm” andı içerek tecavüzcü krala karşı savaş başlatır. Zabibah çatışmalarda (ABD yönetimindeki müttefiklerin Irak’a saldırıyı başlattığı tarih olan 17 Ocak’ta) ölür. | Zabibah Wal Malik |
Kitapta ayrıca nasıl iyi bir kral olunur yolunda öğütlerin olması, yabancı istihbarat çevrelerinde, o sıralarda 64 yaşında olan Saddam’ın tahtı terk etmeye hazırlandığı ve oğluna bu amaçla dolaylı mesajlar verdiği spekülasyonlarına yol açmıştı.
Kitabın Saddam tarafından değilse bile oğlu Uday Hüseyin tarafından yazıldığı söylentileri de vardı. Kitabın açıkça Saddam’ın görüşlerinin halkına ve bütün dünyaya yaymak amacını güttüğünü söyleyen çevirmen, “Bu kitap Saddam tarafından değilse bile, onu çok iyi tanıyan, saray yaşamını iyi bilen entelektüel birisi tarafından yazılmış olmalı” derken, kitaptaki Saddam portresini de şöyle yansıtıyordu: “Burada Saddam halkından özür dileyen bir kral. Diyor ki ben çok büyük bir liderim. Bana itaat etmelisiniz. Yalnızca bu değil, beni sevmelisiniz de…”
Bu ilk kitabın piyasaları karıştırmasının hemen ardından Irak gazetesi al-Thawra’ya bir demeç veren yazar Mizahim al-Baiati romanın filme alınacağını, kendisinin de senaryoyu yazmakla görevlendirildiğini söyledi. 20 bölüm halinde Irak uydu kanalında gösterilmesi planlanan dizinin çekimlerine başlanmıştı bile. Ardından romanın oyunlaştırılacağı haberleri ulaştı. Irak Ulusal Tiyatrosu romanı müzikal olarak sahneye koymak için kolları sıvadı ve oyunun ilk gösterisi Saddam’ın doğum gününde gerçekleştirildi.
"Pan-Arap ülküsünün bayrağı"
Zabibah’yı iki kitap daha izledi. 2001 Aralık ayı sonlarında Bağdat kaynaklı Babil’in geçtiği habere göre ikinci kitap Geçilmez Kale 712 sayfalık bir romandı. Eleştirmenler Dar al-Hurriyat yayınevi tarafından basılan ve yine kapağında “yazarı tarafından” ibaresinin dışında herhangi bir yazar adı bulunmayan bu kitabın Saddam Hüseyin tarafından yazıldığı görüşünde birleştiler.
Sabah al-Haj Hasan adlı kahramanın ağzından anlatılan öyküde kahramanın aşık olduğu Kürt meslektaşı Shatrin’le evlenmesini engelleyen zorlu koşullar dile getiriliyordu. Bununla ülkenin kuzeyinde son 10 yıldır süregelen sorunlar kastediliyordu.
Kitabın ön kapağında kahraman Hasan ve erkek kardeşi ile iki kız bulunuyordu, kızlardan biri kafasında Al-Aksa camisini taşıyordu. Arka kapakta ise atı üzerinde bir Arap savaşçı vardı ve Filistin’i kurtarmaya doğru yola çıkan Irak uçaklarına ve füzelerine bakıyordu.
Kitabın konusu ise şöyle; çiftçi bir ailenin çocuğu olan Hasan Iran-Irak savaşı sırasında büyük kahramanlıklar göstermiş, hukuk fakültesi mezunu, vali olarak görev yapan bir komandodur ve ülkesinin kurtuluşu için and içmiştir. Kitap ülkenin bölünmez bütünlüğüne yazılmış bir destan niteliğindedir.
Iraklı eleştirmenler tarafından da bir tür destan-roman olarak nitelendirilen Geçilmez Kale Irak’ın Arap ülkeleri arasında Batının işgal edemediği ve Pan-Arap ülküsünü devam ettiren tek ülke olarak geçilmezliğini koruduğu mesajını verdiğini belirtiyorlar. Romanın kahramanı Hasan’ın annesinin kaleyi parçalamaya çalışan Hajjah Salihah’ya verdiği yanıt Saddam’ın bütün dünyaya mesajıdır adeta: “Bu toprak ve bu kale bize atalarımızdan yadigâr. Hiç kimse onu bizden satın alamaz. Bu toprağın ve kalenin gerçek sahibi, onu korumaya, kollamaya and içmiş, onun için kanını dökmeye hazır olandır. Bize böyle öğretildi ve böyle kalacak. Bu gerçeği kabul eden kalır, edemeyen gidip yabancıların kapısında uşaklık eder.”
Zabibah ve Kral ile Geçilmez Kale’den sonra 2002 Nisan ayında üçüncü bir romanın haberi geldi. Adam ve Şehir(Rijal wa Madinah) adını taşıyan bu roman bir savaşçıyı, zalimlere karşı çıkarak yola koyulan, zamanla verdiği savaş bir cihada dönüşen bir kahramanı ve bu kahramanın ve onun ulusunun doğumunu, gelişimini ve yoluna baş koyduğu ülküsünü anlatıyordu.
Yine destan tarzı ile yazılmış bu romanda da kahramanlık, idealler, ülküler, cesaret, fedakarlık, sadakat, görev duygusu gibi erdemler işleniyor, ülkesi için ölmeye hazır bir kahramanın gelişimi adım adım anlatılıyordu. Ülkenin içinden geçtiği karanlık tünelde inançlarına sarılarak ilerlemeyi başaran, önüne çıkan bütün engellere ülkesine duyduğu tutkulu aşk sayesinde karşı koyabilen bir şövalyenin öyküsü.Her ne kadar bu romanın kapağında yine yazarının adı yazmıyorsa da, Irak televizyonu Adam ve Şehir’in Saddam Hüseyin’in Zabibah ve Kral ile Geçilmez Kale’den sonra yazdığı iki romandan biri olduğunu söylüyordu.
Bu romanlar Saddam’ın Körfez Savaşı’ndan bu yana Irak halkını adım adım ülkeleri için ölmeye hazırladığının işareti iken ABD’nin, ülkesine bu kadar tutkun bir liderin onları terk edeceğini umması iyimserlikten başka nedir ki?
(*) Zabibah Arapça’da kuru üzüm anlamına geliyor.