Haftanın Kitabı'nda Ceyhan Usanmaz, her gün yapılan ufak işlerin, fark edilmemiş güzelliklerin, sessiz anların birikimiyle kurulan bir dünyanın tasvir edildiği Hwang Bo-reum'un "Sade Bir Hayat" adlı kitabı üzerine konuşuyor.
Bir zamanlar, Marie Kondo ile dolaplarımızdaki fazlalıkları ayıklamakla başladık sadeleşmeye. Eşyalarla kurduğumuz o karmaşık ilişkiyi çözmeyi öğrendik diyebiliriz ama iç dünyamız hâlâ olduğu gibi, çoğunlukla da dağınık kaldı. Şimdi işte, sıra orada! Güney Koreli yazar Hwang Bo-reum, Sade Bir Hayat adlı kitabında, fazlalıklardan kurtulmanın yalnızca bir temizlik değil, aynı zamanda bir ruhsal “yeniden inşa” süreci olduğunu hatırlatıyor.
Hwang Bo-reum, mühendislik geçmişinden gelen bir gözlem gücüyle, karmaşık olanı basit cümlelerle açıklamayı başarıyor. Hayatın hızla aktığı, başarı ölçüsünün başkalarının beklentileriyle çizildiği bir çağda, “daha az şeyle ama daha dolu bir hayat” mümkün mü sorusuna samimi bir bakışla yanıt arıyor. Sade Bir Hayat’ın sayfaları boyunca yürüyüşe çıkmak, yemek pişirmek, temizlik yapmak gibi görece basit eylemlerin bile nasıl bir içsel ritüele dönüşebileceğini anlatıyor. Bo-reum için sadeleşmek yalnızca rafları, kutuları ya da düşünceleri boşaltmak değil, onlara yeniden anlam vermek demek. Çünkü onun bakış açısıyla “özgürlük”, istediğimiz her şeyi yapmak değil, asıl olarak istemediğimiz şeyleri yapmak zorunda kalmamak!
Hwang Bo-reum, hayli aşina olduğumuz bir isim aslında. Birçok dilde olduğu gibi Türkçede de ses getiren Hyunam-Dong Kitabevi romanı, içsel tükenmişlikten kurtulmak için kurumsal hayatı –üstelik kariyerinin zirvesindeyken– geride bırakıp küçük bir kitapçı açan bir kadının, Youngju’nun hikâyesiydi. Sade Bir Hayat ise, bu romanın bir anlamda yansıması gibi okunabilir – aynı ruhun, bu kez doğrudan okura yönelen bir biçimi. Romanında bir hikâye aracılığıyla anlattığı dinginlik duygusu, Bo-reum’un bu kitabında düşünsel bir rehbere dönüşüyor.
Kitap, klasik anlamda bir kişisel gelişim metni değil. Ne “beş adımda huzur” reçetesi veriyor ne de yaşamı bir programlama meselesine indirgiyor. Bo-reum, “Ne zamana kadar bu hayatı sürdürebilirsin?” diye sorduğunda, okurdan bir yanıt değil, bir durup düşünme hali istiyor. Modern yaşamın hızında kaybolmuş, kendi sesini dahi duyamaz hale gelmiş herkes için bir yavaşlama daveti bu kitap. Az konuşmak, az eşya, az karmaşa – ama aynı zamanda çok derinlik, çok farkındalık, çok iç huzur. Hwang Bo-reum için yaşam, dışarıdan değil içeriden düzenlenmesi gereken bir atölye gibi. Her gün yapılan ufak işlerin, fark edilmemiş güzelliklerin, sessiz anların birikimiyle kurulan bir dünya. Sade Bir Hayat tam da bu dünyanın haritası.
Belki de evimizi düzenlemek yetmiyordur artık. Belki de esas dağınıklık zihnimizde ve kalbimizdedir. Sade Bir Hayat, bu dağınıklığı toplayan bir el gibi uzanıyor bize – acele etmeden, yargılamadan, yalnızca rehberlik ederek. Bo-reum’un sesi Marie Kondo’nun pratikliğini, düşüncenin derinliğini ve romanın duygusunu buluşturuyor. Kısacası, bu kitap bir “sadelik manifestosu.” Eşyaların, düşüncelerin ve duyguların yükünü azaltarak yaşamı yeniden anlamlandırmak isteyen herkes için bir çağrı. Marie Kondo dolaplarımızı boşalttı, Hwang Bo-reum ise kalbimizi ferahlatıyor.
Hwang Bo-reum
Sade Bir Hayat