22 Aralık 2004
|
Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral İlhami Erdil, eşi Füsun Erdil ve kızı Deniz Erdil'in "görevi kötüye kullanma ve görevi suiistimal" suçlarından yargılanmalarına Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi'nde dün başlandı. Duruşmanın başlangıcında basın mensuplarının görüntü almasına izin verildi. Askeri Başsavcı Saim Öztürk, iddianamede olayla ilgili yayın yasağı konulması taleplerinin de yer aldığını, ancak konunun medyaya yansıması nedeniyle bu talebin önemi kalmadığını belirtti. Erdil, "Beni en çok rencide eden bazı basın organları vasıtasıyla şahsımda silahlı kuvvetlere karşı adeta yıpratma kampanyası başlatılmasıdır. Bunu asla kabul edemem. Yargılama medyanın etkisi dışında, yayın yasağı konularak basına kapalı yapılmalı" dedi. Başsavcı Öztürk, "Bu aşamadan sonra yayın yasağı getirilmesi ve duruşmaların gizli yapılması karşısında silahlı kuvvetlerin olayları örtbas etmesi inancı doğacağı endişesi taşıyoruz. Artık her şeyin şeffaf cereyan etmesinde kamu yararı vardır" dedi. Mahkeme, oybirliğiyle gizlilik talebini reddetti.Duruşmada ilk olarak, davanın 1 numaralı sanığı İlhami Erdil'in ifadesi alındı. Hakkında 6 iddia bulunan Erdil Paşa her suçlamaya ayrı savunma yaptı. İşte Erdil Paşa'nın savunması...İddia neydi?İddianamedeki ilk suçlama, kendine yani Deniz Kuvvetleri Komutanı'na tahsis edilen cep telefonunu, emir subayı yardımcısı Yüzbaşı Yalçın Kayatunç'un kullanımına vermek...* Erdil'in duruşmadaki savunması: Benim bu konuda bir emrim yoktur. Telefonu Kayatunç'a vermedim. Bana tahsisli olduğunu da bilmiyorum. Bu tür işlemler karargah tarafından yapılır. Bu konuda her kuvvette olduğu gibi Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda da, daimi emirler karargah birimleri tarafından verilir. Bu emirler benim imzamla çıkmış olabilir. Çevreme bu konuda emir vermiş olabilirim. Ama geçmiş zaman olduğu için hatırlamam mümkün değil.İddia neydi?İkinci suçlama Erdil Paşa, Deniz Kuvvetleri Komutanlı-ğı'na atanıp Ankara'ya gidince, İstanbul'da kalan emir subayı Kayatunç'un (Beraberinde Ankara'ya götürmesi gerekiyor) ihale takipçiliği gibi yasalara aykırı işlere karışması...* Erdil'in duruşmadaki savunması: Kayatunç'un eşi Kuzey Deniz Saha Komutanlığı'nda protokol memurudur. Lojmanları vardır. İstanbul'da evinde kalmıştır. Orduevinde kaldıysa da sakıncası olduğunu bilmiyorum. Başıboş bırakılmamıştır. Onu da kontrol eden albayı vardır. Ama İstanbul'da kaldığı süre içinde görevini suiistimal ettiyse bunu bilemem. Bahse konu şahıs, İstanbul bölgesinde devamlı görevlendirilmemiş, benim ve ailemin resmi ve kısmen özel işlerini takip etmek için zaman zaman gitmiştir. Dolayısıyla bir kontrolsüzlük de söz konusu değildir.Savcı Öztürk, TSK mensuplarının, garnizon dışına ancak izinli, istirahatli ya da görevli olduklarında çıkabileceklerini, ancak Kayatunç'un böyle bir durumu olduğuna dair belge bulunmadığını ifade etti.İddia neydi?İddananemede, komutanlık konutundaki ağırlamalar ve yapılan harcamalara ilişkin herhangi bir yazılı belge ve tutanağın düzenlenmemesi... BuradaErdil'in eşi Selma Füsun Erdil'in de adı geçiyor....* Erdil'in duruşmadaki savunması: Deniz Kuvvetleri Komutanlığı konutunda, özel mutfak harcamalarım ile şahsi davetlilerim için eşimle birlikte yaptığım masrafların karşılığını peşin ödedim. Alımlarda yerine getirilmesi gereken bazı usulleri de iddianameyle birlikte öğrendim. Böyle bir durumla karşılaşacağımı bilseydim içtiğim her suyun, yediğim her yoğurdun, kullandığım her tuvalet kağıdının listesini yapardım. Eşim Füsun Erdil, güzel, düzenli ve en iyiyi yapma prensibine sahiptir. Bu alımların hangi usullerle yapıldığını benim ve eşimin bilmesi mümkün değildir. Zaten eşim fazla yemek yiyen yapıda biri değildir. Özel davetlilerim de son derece kısıtlıdır. Kayınvalidem ve baldızım konuta gelmemiştir. Yediğim yemeklerin parasını da emir subayıma peşin olarak ödedim. Konuta davet edilecek kişilere tek başıma karar verdim. Bu davetler sırasında ilişkilerimi geliştirdiğim İngiliz Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Boyce'tan daha sonra birçok sıkıntılı durumda yardım aldım. Kendisi ağırlamamızdan çok hoşlanmış. Bana giderken, donanma forsunu bıraktı. Ben Deniz Kuvvetleri Konutu'yla iftihar ediyorum. Gezdiğim birçok ülkede böyle konut yok. Ben niçin devletimin bu konutunu yabancılara göstermeyeyim.Savcı Öztürk, Erdil'in komutan olmasının ardından, konutta yapılan masrafların ilk 3 ayının belgelendirildiğini, daha sonra yapılan 160 milyar lirayı geçen harcamanın ise hiçbir şekilde belgelenemediğini söyledi. Savcı, konutta görev yapan emir astsubayı Hayrettin Gürova'nın yapılan hiçbir harcama için Oramiral Erdil'in peşin ödeme yapmadığını belirten ifadesini okudu.İddia neydi?İddianamede, Erdil'in kızı Deniz Erdil'in gizli ortağı olduğu ileri sürülen Şirin Melek Özden'e verilen 4.5 tonluk "son kullanma tarihi geçmiş" boya ihalesiyle* Erdil'in duruşmadaki savunması: Söz konusu boyaların alımının tavsiyem ya da isteğim emir telakki edilerek gerçekleştirilmesi mümkün değildir. İstanbul Tersanesi Komutanı Tuğamiral Metin Poyrazlar'ı arayarak Şirin Melek Özden'e yardımcı olması konusunda belki bir konuşma yapmış olabilirim ama asla emir vermedim. Aslarıma ihalelerle ilgili emir vermem söz konusu değildir. Kuvvet komutanı düzeyindeki kişilere bu tür talepler gelebilir. İlgililere, 'Bakın böyle bir durum var' diye söylenebilir. Bunlar ne emir olarak algılanır, ne de yerine getirilme zorunluluğu vardır.* Savcı Öztürk: Bu olayda dikkat çeken 3 nokta vardır. Arayan kişi kuvvet komutanıdır. Ayrıca tavsiye ettiği kişi de, banka hesaplarına göre kızının gizli ortağıdır. Askeriyenin depoları da ağzına kadar doludur.Albay Mısırlı kendini kurtarmak için böyle ifade vermiştirİddia neydi?İddianamede, İstanbul Deniz İkmal Grup Başkanı Albay Bahri Yılmaz Mısırlı'ya ihalelerin Engin Kayatunç'a (Yüzbaşı Kayatunç'un kardeşi) verilmesi için baskı yapılması...
http://www.vatanim.com.tr/cat/haber_detay.asp?Newsid=42986&Categoryid=1