Manevi şahsiyet!

-
Aa
+
a
a
a

Umur Talu

Şimdi, eski ceza kanunu yahut yeni ceza yasası, "Türklüğü,Cumhuriyeti,TBMM'yi,hükümetinmanevişahsiyetini,bakanlıkları,devletinaskeriveemniyetkuvvetleriniveadliyeninmanevişahsiyetini" korumaya çalıştığında, her zaman, hakikaten, sadece onları koruduğunu zannediyor olabiliriz.Eskiye göre daha yumuşatılarak, "Eleştiriamacıylayapılandüşünceaçıklamalarısuçoluşturmaz" diye bitse de o madde, o paragrafa gelinceye kadar iş bitebiliyor.Hukuk da nihayetinde bir "yorum" olduğu için; Kimi savcı, kimi hakim, özünde "eleştiri" bir "düşünce"yi "alenenaşağılama" sayabileceği gibi...Bir milletvekili, bir başbakan, bir bakan, Genelkurmay, Emniyet Müdürlüğü ve "devletinçeşitlibirimleri", kendileriyle ilgili eleştirileri de "aleniaşağılama" sayıp saydırma kudretine, imkanına sahipler.Belli bir politika, bir icraat, bir tarihi dönem, bir sivil-asker kişi eleştirildiğinde dahi, bunu "Türklüğe,Cumhuriyet'e,Meclis'e,hükümetinmanevişahsiyetine,devletinkuvvetlerine" hakaret saymak, o kişinin kendisini "ırk,rejim,devlet" zırhı arkasında "dokunulmaz" kılması da mümkün.Madde muğlak, top yuvarlak.* * *

O yüzden de, muhtemelen birçok eleştiri "eleştiri" olarak görülürken dahi, kimi "rahatsızedicieleştiriler" ve sahipleri ise "hakaret" kapsamına sokularak art arda davalar sıralanıyor.Şimdi şöyle cümleler kursak mesela: "Türklerinbirkısmıçokiyiyken,birkısmıkatildir,hırsızdır,dolandırıcıdır,hortumcudur,düzenbazdır,vergikaçırır,sahtekarlıkyapar..." Bu cümle, hem doğrudur -maalesef, bir kısmımız (Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Arnavut, Ermeni, Musevi)- bu işleri yapmışızdır, yaparız.Yanlıştır; çünkü bunlar, "ırka,etnisiteyebağlı" suçlar değildir. Yani öyle olmaması gerekir. O ırktan, etnisiteden olunduğu için işlenen suçlar olarak kabul edilmemesi, ilişkilendirilmemesi gerekir.Lakin, siz "ırk,etnisite,üstkimlik" olarak "Türklük"ü özel korumaya aldığınızı sanırken, aslında daha da hassas, kırılgan hale getirirsiniz. Belli somut, tarihi, kişisel durumların eleştirisi karşısında bile, ırk, etnisite, vatandaşlık, millet olarak "çokkişininkimliği"ni kendi elinizle tartışmanın göbeğine koyarsınız.

* * *

Diğerleri, zaten tuhaf durumlara gebedir.Meclis ve hükümetlerin manevi (ve maddi) şahsiyetlerine en büyük aşağılama, bizzat "askeridarbeler"in kendisidir. Yanlış zamanlama ve silsilenin götürdüğü Aydemir ve arkadaşları dışında, kimse bundan yargılanmamıştır. Bu ülkede, Cumhuriyet'e en büyük aşağılamalardan biri, onun adalet ve eşitlik, imtiyazsızlık ilkelerinin durmadan ırzına geçilmesidir. Mahkum, pek hatırlamıyorum.Susurluk raporları, işkence soruşturmaları vesaire bizatihi "devletinkuvvetlerinesıkıeleştiriler" olup muhatapları bunları hak etmişlerdir. Biri isterse, pekala "aşağılama" sayabilir.Elbette halkların, milletlerin, insanların, rejimlerin "manevideğerleri" vardır; korunmalıdır. Aşağılamaya maruz bırakılmamalıdır.Ancak, kanunlar pratikte "manevideğer"den çok, o sıradaki somut, maddi durum ve kişilerin kalkanı haline gelir.Kötü çalışan milletvekilleri, adaletsiz bir hükümet, yanlış işler yapan bir genelkurmay, terazisi yamulmuş bir adliye, halkın güvencesi değil iktidarın sopası olmuş polis, tarihin bir kesiti, Osmanlı'nın yahut Cumhuriyet'in somut bir dönemi eleştirilince...Neden "manevişahsiyet" e hakaret olsun! Somut şahsiyetlerin bu tür kanunlar sayesinde "manevişahsiyet" zırhı kuşanmaları hakka, hukuka, demokrasiye, insanlığa kökten aykırıdır.Birileri kendilerini korumak için bunlara abandığında, sizi koruduklarını söylerler. Yalandır! Yoksa, Hrant değil Türklüğe, kimseye hakaret etmez; karınca bile incitmez.

http://www.sabah.com.tr/talu.html