Kemikleri Bulunca Dünyalar Benim Oldu

-
Aa
+
a
a
a

6 Aralık 2004Savaş Karşıtları

"Köye PKK'lılar geliyor, yemek istiyor, vermeyene para cezası kesiyorlardı. O gün köye yüzlerce asker geldi. Babam gibi erkekleri gözaltına alıp, köy dışındaki tepede topladılar. Yaklaşık 150 kişi vardı. Günlerce o tepede kaldılar. Babamı bir daha görmedik."Diyarbakırlı Dilber Şimşek, 1993'te kaybolan eşini bir toplu mezarda bulunan kemiklerin yanındaki kazaktan 'teşhis etti'.Yıl 1993, yer Diyarbakır Alaca Köyü. Kıbrıs gazisi Bahri Şimşek'in de aralarında bulunduğu 11 köylü, PKK'ya yemek verdiği gerekçesiyle gözaltına alındı. Köylülerden bir daha haber alınamadı.Yıllarca eşini arayan Dilber Şimşek ve diğerleri için her şey bir çobanın şans eseri ortaya çıkardığı toplu mezarla değişti. Kemiklerin yanı sıra bir ceket ve bir kazak, bir tütün tabakası ve onlarca mermi ortaya çıktı.DNA sonuçları beklenirken, Dilber Şimşek ilginç bir iddia ortaya attı: O kazağı eşime ben ördüm. Dikişlerinden tanıdım. Ölü mü sağ mı diye düşünmeyeceğim. Artık Bahri'nin öldüğünü biliyorum.PKK itirafçısı Sakık, toplu mezardakiler için Meclis İnsan Hakları Komisyonu'na 'Örgüt içi hesaplaşmada öldürüldüler' dedi. CHP'li komisyon üyesi Değer ise 'İfadeler çelişkili' diye konuştu.Dilber Şimşek, toplu mezardaki kemikler arasında kazak parçasını tanıyınca adeta sevindi: 11 yıldır ölü mü, diri mi bilmiyordum, artık öldüğünü biliyorum.Diyarbakır'da geçtiğimiz günlerde kuruyan bir dere yatağında bulunan "toplu mezar", Kulp'a bağlı Alaca köyünde yaşayan Dilber Şimşek'in 11 yıldır süren korkunç bekleyişini bitir. Mezardaki kemikler arasında eşine ördüğü kazağın parçasını bulan Dilber Şimşek, artık 'gönül rahatlığı' ile eşinin yasını tutuyor. Diyarbakırlı Bahri Şimşek, 1974 yılında komando olarak askerdeyken, Kıbrıs Barış Harekatı'na gönderildi, 9 ay süren savaşta bacağına saplanan şarapnel parçasıyla gazi oldu. İki ay süren tedavinin ardından Kulp'a bağlı Alaca köyüne dönen Şimşek, kendi aşiretinden Dilber Hanım'la evlenip çiftçiliğe başladı. Tam 9 çocukları oldu. Şimşek Ailesi'nin yaşamı, 400 haneli köydeki pekçok aile gibi, 1993 yılında "PKK'lılara yemek verdiği" iddiasıyla jandarmanın baskın yapmasıyla altüst oldu. Şimşek'in, bugün 24 yaşında oğlu Aslan Şimşek, o gün yaşadıklarını şöyle anlattı: "Köye PKK'lılar geliyor, yemek istiyor, vermeyene para cezası kesiyorlardı. O gün köye yüzlerce asker geldi. Babam gibi erkekleri gözaltına alıp, köy dışındaki tepede topladılar. Yaklaşık 150 kişi vardı. Günlerce o tepede kaldılar. Babamı bir daha görmedik."Köylülerden Rıdvan Tutuş da, şunları söyledi: "10 gün elleri arkadan bağlı şekilde açık arazide tutuldular. Bir gün helikopter indi. Helikopterden indirilen PKK itirafçısı, 11 köylüyü gösterip 'bizeKazak çürümeyebilir: İSTANBUL Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İmdat Elmas, kemiklerle bulunan kazağın 11 yıl kalabileceğini ve Şimşeke ait olabileceğini söyledi. Elmas, Kemik iliği bile bulunamayan cesetler varsa, kişisel eşyaların teşhisi önemli dedi. yemek veriyordu' deyince, diğer köylüler serbest bırakıldı. 11 köylüden de bir daha haber alamadık." Bu olaydan sonra köy boşaltıldı, Dilber Şimşek de, en büyüğü 14 yaşında olan 9 çocuğunu alıp, diğer aileler gibi Diyarbakır'a göçtü. Eşinin akibetini öğrenmek için de, diğer köylülerle birlikte, o dönem avukatlık yapan, bugünün Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'e vekaletname verdi. Baydemir tüm hukuk yollarını denedi, ancak sonuç alınamadı.Dört yıl boyunca yakınlarından haber alamayan köylüler, 1997 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdular. Tanıkların ifadelerini dikkatini alan AİHM, Türkiye'nin yaptığı savunmayı yeterli bulmayarak, 2002 yılında kararını verdi. Türkiye, "köy yaktığı ve kişinin yaşam hakkını koruyamadığı" gerekçesiyle 11 köylünün yakınlarına yaklaşık 1 trilyon lira tazminat ödemeye mahkum oldu. Dilber Şimşek, 9 çocuğunu eşinin gazi maaşıyla büyütmeye çalışıyordu. Ancak AİHM'den karar çıktıktan sonra, eşinin sağ mı, yoksa ölü mü olduğunu kanıtlamayadığı için gazi maaşı da kesildi. Şimşek, durumu şöyle anlattı: "5 yıl maaş vermediler. Sağ mı, ölü mü, bilmiyorum, çünkü ikisini de ispat edemiyorum, dedim. Sonra kayıp ilanı verdim ve maaşı bağladılar. İlk maaşı geçen ay aldım. Biriken maaşların da verilmesi için dilekçe yazdım."Dilber Şimşek, kaybolan diğer 10 kişinin aileleri gibi, hem yeni bir hayat kurmaya çalışıyordu, hem de korkunç bekleyiş sürüyordu. 2 Kasım günü, bir çobanın Alaca Köyü'ndeki dere yatağında bulduğu kemikler, 'toplu mezar' diye dalga dalga yayılınca, yıllardır ölü ya da diri yakınlarından haber almak için çalmadık kapı bırakmayan Dilber Şimşek ve diğerleri dere yatağına koştular. 11 kişiye ait olduğu ileri sürülen kemiklerin bulunduğu yerde, onlarca mermi, bir tütün tabakası, bir kazak ve bir ceket parçası buldular.Tütün tabakasının kaybolan köylülerden 70 yaşındaki Mehmet Salih Akdeniz'e, ceket parçasının Celil Aydoğdu'ya ait olduğunu belirtilirken, Dilber Şimşek de kazak parçasının eşine ait olduğunu söyledi. Dilber Hanım, SABAH'a, artık eşinin öldüğünden 'emin' olduğunu belirterek, şöyle dedi: "Eşim yeni aldığı kazağın kollarının uzun olduğunu söyledi, ben de içeri kıvırıp diktim. Bahri o kazakla gitti. Rengi değişmiş, ama içindeki dikişler duruyor. O kazağı ve kemikleri gördüğümde dünyalar benim oldu. Yıllarca kocama ne olduğunu düşündüm. Çocuklarımla birlikte çok büyük acılar yaşadım. O kemikleri görünce üzerimden yılların yükü kalktı. Artık Bahri'nin öldüğünü biliyorum. Çocuklarıma artık rahatlıkla 'babanız öldü' diyorum."

Zülfikar Ali Aydın/Diyarbakır