Ses çıkardığınız zaman mutlaka bir yankısı oluyor

-
Aa
+
a
a
a

DERYA SAZAK: İki genç sanatçı olarak Antalya Sorgun ormanına golf sahası yapılmasına karşı sürdürülen kampanyaya öncülük ediyorsunuz. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'le görüşerek, halktan toplanan imzaları ilettiniz. Medyatik sanatçıların çoğu Türkbükü'nde, Laila'da boy gösterirken, sizler Sorgun'u, Hasankeyf'i niye dert ediniyorsunuz?

PELİN BATU: Antalya Sorgun'da 100, 150 yıllık çam ormanını kesip 2 golf sahası ve otel yaptırılacağı haberlerini medyadan takip ettik ve Harun'la birlikte radikal bir şeyler yapmak istedik. Golf sahası Danıştay'lık olmuş. Bunlara sessiz kalıp ah yazık dedikçe her gün yeni bir doğa tahribatıyla karşılaşıyorsunuz.

Betonlaştırılan koylar, Hasankeyf örneğindeki gibi tarih ve kültürü sular altında bırakacak barajlar. Sivil toplum kuruluşları bu konularda çok duyarlılar. Biz de çok ünlü olmasak da tanınıyor olmanın avantajını kullanarak Sorgun'u 'dert edindik.' 3 kata izin verilmiş otel Danıştay sürecine rağmen 5 kata çıkmış durumda. Golf sahası uğruna 200 bin ağaç kesilecek. Sayıları tartışmanın önemi yok. 10-15 yıllık bir ağaçla, 150 yıllık fıstık çamının oluşturduğu gölgelik alan çok farklı. Golf sahası yapmak için Sorgun ormanında pasajlar açılacak. Çim ekilecek. Otelin yapıldığı bölgede de ağaçlar yok edilecek. Çimlerin yeşil kalması için kimyasallar kullanılacak. Onların yeraltı sularına karışma tehlikesi var. İki yönlü ekolojik tahribat söz konusu. Bizim mücadelemiz ağaç sayısıyla ilgili değil, ekosistemin altüst edilmesini önlemeye çalışıyoruz. Göçebe kuşlardan tutun da doğal hayatın parçası olan bitki ve hayvan türleri Sorgun ormanındaki golf sahasından olumsuz etkilenecek. Sezer'den destek sözü

Çankaya'da Sayın Sezer'le görüşmeniz nasıl geçti, Cumhurbaşkanı bu konularda çok duyarlı. Devreye girecek mi?

PELİN BATU: Cumhurbaşkanı'mıza çıktık ve 40 dakika görüştük. 160 bin adet imza teslim ettik. TEMA başta pek çok kuruluşun bilimsel raporlarını ilettik. Çok duyarlı ve bilgiliydi Sorgun konusunda. Bize destek verdiğini de söyledi. Tabii ki şu anda 'Danıştay'dan çıkacak kararı bekleyelim' dedi.

Sezer'le görüşmemizin sembolik anlamı büyüktü. Çankaya ziyaretiyle birlikte golf sahasına karşı yürütülen kampanya medyada daha fazla yer buldu. Tabii, 'golf en büyük çevre sporudur' diye yazanlar da oldu. Danıştay kararını bekleyeceğiz ama o arada, bu işlerin devam edeceğinden korkuyoruz. Otel inşaatı beş kata çıktı bile. Mor ve Ötesi Grubu, müziğin yanı sıra toplumsal olaylara, barış ve özgürlüğe duyarlı çıkışlarıyla da dikkat çekiyor. 2000 yılında Akkuyu Nükleer Santralı'na karşı eylemlere müziğinizle destek verdiniz. 1 Mart tezkeresinin reddedildiği gün Meclis önünde on bini aşkın kişiyle 'Savaşa hayır' dediniz. Sizleri Sorgun'da, Hasankeyf'te izliyoruz. Neden bu karşıtlık?

HARUN TEKİN: Bu değerlerle ilgili bir şey. Bizim içimizde yükselen bir itiraz, isyan olduğu zaman bunu dışımızdaki insanlarla paylaşıyoruz. Kendi aramızda 'Böyle şey olur mu?' dediğimizde toplumla aynı noktada buluşuyoruz, medyanın da böyle görmesinde hiçbir sakınca yok. 2000 yılında Akkuyu'da nükleer karşıtı eylemlere destek verdik. O zaman kimse inanmıyordu Akkuyu'nun engelleneceğine. Büyük bir muhalefet dalgası oluştu. Ses çıkardığınız zaman mutlaka bir yankısı oluyor. ABD'nin Irak'ı işgali öncesindeki savaş karşıtı hareketlerde bunu gördük. Bir şeyler değiştirilebilir

Burada temel önermemiz, 'Bir şeylerin değiştirileceğine olan inanç.' O inancı restore edebilmemiz lazım. İnsanların giderek daha fazla etraflarındaki doğal olmayan koşulları sanki doğalmış gibi kabul ettikleri bir çağdayız. 'Bunları değiştiremem, en iyisi böyle devam edeyim.' Aslında hayat o kadar statik bir şey değil. İnsanlığın değiştirebildiği bir şey hayat. O yüzden bu modernist önermenin altını çizmek çok önemli. Değerlerden söz ettiniz, 1980 sonrası gençlik 'Özal kuşağı' diye anılırdı, Pelin Batu'nun ve sizlerin yaklaşımınızda sosyal ve siyasi sorunlara kayıtsız olmayan, tersine 'kendine dönük, bireysel yaşama' tezini çürüten genç sanatçıların seslerini giderek yükseltme kararlılığı gözüküyor. 1 Mart'ta 'savaşa hayır' diyebilmek 1968'lerin 'Devrimci gençliği'ni anımsatıyor.

HARUN TEKİN: Doğrudur, Özal gençliği depolitizasyon sürecinden etkilendi, çünkü sokağa çıkan insanların kafasına inen copları görerek büyüdüler. Bu caydırıcı bir şey tabii. İnsanlar niye evlerinde oturup da, 'itiraz etmiyorlar' diye kızmadan önce bunları da düşünmek gerekiyor.

12 Eylül sonrası çok baskıcı bir dönemden geçildi, 1980 darbesinin etkisi yavaş yavaş kalkıyor ve bir normalleşme var. Doğanın cevabı bu!2005'e girerken Güney Asya'yı vuran tsunami felaketinin ardından küresel ısınmanın yeni sorunları dünyayı sarsıyor. Yıkıcı fırtınalar ve seller. Alaska'da bu yaz denize girildi!

HARUN TEKİN: Karpuz denize düşmüş... Doğayla insan arasındaki ilişkiye yeniden bakmak gerekiyor. Etraftaki ağaçların, toprağın, suyun sahibi gibi davrandığımızda tükeniyor. Depremler, seller, fırtınalar oluşuyor. Bunlar aslında çok metaforik değil. Doğanın cevabı. Doğal felaketlerin seyrinde de değişiklik var, artarak geliyor. Ve şiddeti büyük oluyor.

Marmara depreminde 30 bin kişi öldü. Tsunami kayıpları 250 bin kişi. Aslında geldiğimiz noktada insan aklını kaybetmek üzere. Sürüngenlerde de bulunan korteks altı birtakım güdülerle hareket eder bir hal aldı. Etrafa bakışı, saldırışı...

PELİN BATU: Ne demek bu Harun?

HARUN TEKİN: Ben bir kertenkeleyim. Başlık bu. İnsan aklının kaybolmasına dayanamıyorum. Çünkü çok değerli bir şey akıl. Alanya'da duble yol yapacağız diye bunu kumsaldan geçirmeyi aklım almıyor. Hasankeyf'te resmi açıklama şu, 'Sular boşa akıyor, orada baraj yapmamız lazım.' Postmodern zırvalamalar yüzünden insanlar artık 'Her şey olur biter, olup biten her şeyin anlamı vardır ve bunlar aslında bizim değiştirebileceğimiz şeyler değildir' düşüncesine inanıyorlar. Şu anda hâkim ideoloji bu. İnsan doğasına ve aklına yapılan bir hakaret bu tarz yaklaşımlar.

PELİN BATU: Biz doğayı tahrip eden ekonomik çıkarcılığı, açgözlü tüketiciliği düşüncesizlik olarak niteliyoruz ya, onlar da bizleri 'bir avuç çevreci, ağaçları kesmeyin, börtü böceklere dokunmayın' diye tepinen marjinaller şeklinde görüyorlar. Sorun birkaç ağacın yok olması, tarihi dokunun bozulmasıyla sınırlı değil, öyle hızlı bir tüketim var ki, her şey bir arsızlık ve saldırıya dönüşmüş.

Ve öyle sanılıyor ki, ormanın yerine golf sahası yapılıp oteller açılınca herkes buraya gelecek. O denge bozulduktan sonra insanlar oraya gelmezler ki. Şu anda kötü örneklerden de ders almalıyız. Norveç'te 250 tane golf sahası var, Belek'e daha çok Kuzey ülkelerinden geliyorlar. Çünkü ucuz. Bu da bana sömürgeci mantalitesi gibi geliyor. Gidelim, ormanı keselim, nasıl olsa Türkler ses çıkarmaz, orada ucuza oynayalım. Turizme karşı değilim ama değerlerimizin bu kadar ucuza gitmesine isyan ediyorum.Savaş hiçbir zaman adil değildirMor ve Ötesi'ni bir araya getiren, 'Dünya yalan söylüyor' dedirten neydi?

HARUN TEKİN: 1995'te kurulduk. Beşinci albüme hazırlanıyoruz. Dünyaya müdahale etmek bizim keyif aldığımız bir şey. Irak Savaşı'na karşı çıktık, ABD'nin bağıra bağıra gelen saldırı ve işgali çok adaletsiz oldu. Orada da çok mayınlı bölgedeydik. 'Saddamcı mısınız?' laflarına aldırmadan kendimizi yüz bin kişiyle Meclis'in önünde bulduk. Tarihi bir andı. Bazı televizyon kanalları 'tezkere geçti' diye haber yayımladılar. Geçmediği açıklanınca büyük bir coşku seli yaşandı. Hâlâ Irak'a girmeyerek bir şeyler kaybettiğimizi düşünen çevreler var.

PELİN BATU: Savaş hiçbir zaman adil değildir. Ben Tarih mezunuyum. ABD'nin Irak işgali aleni çıkar için yapılan yüzyılın en haksız savaşı. Gerçi Haçlı Seferleri'ne gidersek tarihte çıkar savaşları hep olmuştur. Ama Irak işgalinde stratejik çıkarlar her şeyin önüne geçti. 'Savaşa hiç gerek yok' şarkısını Meclis önünde söylemek kimin düşüncesiydi?

HARUN TEKİN: Söz ve beste 'Mor ve Ötesi'ne aitti ama 8 sanatçı birlikte söyledik. Savaş çıkmadan müdahale etmek istedik.

Bugünkü tüketimle sona geldik!Müzik piyasasına 'çok satan' kasetler yapmak varken, bu protest ruh nasıl oluştu?HARUN TEKİN: Benim adıma şu oldu, küçük yaştan itibaren medyaya hep şüpheli baktım. Mesela ilk 'Sakallı bebek' haberi gördüm. Sakallı bebek illüstrasyonunu görünce ne yapıyorsunuz, 'Aman Tanrım ne kadar korkunç, inşallah görmem' diyorsunuz. Babanız, 'Olur mu öyle şey' deyince medyaya güveniniz sarsılıyor! Şaka bir yana, gazetelerin satır aralarını okumaya hep meraklı oldum, Avusturya Lisesi'nde gazete çıkardım. Benim en politik olduğum alan hâlâ medyadır. Televizyon izlerken öfkelenir ve şarkı sözü yazarım. 'Dünya yalan söylüyor' albümünü bu duygularla yaptık. Medyadaki gerçeklik ile yaşadıklarımız birbirine uymuyor diye düşündük. Başka bir dünya mümkün mü?HARUN TEKİN: Bu şekilde devam etmemiz mümkün değil. Eğer bir ana plan varsa, dünya nüfusunun 400 milyona falan indirilmesi düşünülüyorsa bu mümkün. Oysa bugünkü nüfus artışı ve tüketimle gidebileceğimiz yerin sonuna geldik. Deniz bitti derler ya, öyle bir durum var. İnançsız bir çağda idealizmPelin Batu, siz diplomat kökenli siyasetçi bir ailenin kızı olarak Ankara ortamından geliyorsunuz. Gerçi eğitiminizi yurtdışında yaptınız ama ülke sorunlarına duyarlı genç bir sanatçı profili çiziyorsunuz.PELİN BATU: Ben yaptığım hiçbir şeye politik olarak bakmıyorum. İçimdeki insanın haykırışı gibi geliyor. Bizim ailede her zaman politika vardı. Babam çocukluğumdan beri Dışişleri Bakanlığı'nın 'solcu' büyükelçisi olarak görülüyordu (İnal Batu, halen Meclis'te CHP İzmir Milletvekili olarak görev yapıyor.) arkadaşları arasında. Sola sempatim var ama pratikte benim jenerasyonumun yaşadıkları beni o tarafa itemiyor. Bazı şeyleri görünce o kadar içim acıyor ki, ona göre hareket ediyorum. Hiç kimsenin hiçbir şeye inanmadığı bir çağda yaşıyoruz. Onun için bazı idealleri yeniden canlandırmak gerekiyor. Antalya Sorgun'da başlattığımız kampanya çevreyi sahiplenmenin küçük bir adımı. Hasankeyf için hâlâ umutluyuzHasankeyf'in kurtarılması yönünde de uğraş veriyorsunuz. Sadakat treninin yolcuları arasında siz de varsınız?

PELİN BATU: Baraj projesinin değiştirildiği haberlerini okuyunca, 'Hasankeyf kurtulacak' diye çok sevinmiştik. Sorgun ormanı için Cumhurbaşkanı'na çıktıktan sonra Orman Bakanı Pepe helikopterle golf sahası yapılacak yere gitti ve yeni bir değerlendirme yapacaklarını söyledi. Demek ki etkili olunabiliyor. Hasankeyf'te de umarız aynı sonucu alırız.

HARUN TEKİN: Kendi ülkemize verdiğimiz zararı görünce birkaç sene sonra Romanya'ya taşınacakmış gibi davrandığımızı düşünüyorum. Türkiye'ye bazen içinde yaşadığımız uyku tulumu, çadırmış gibi davranıyoruz ama bu ülke çok değerli. Umutlusunuz...

PELİN-HARUN: Bir şeylerin değiştirilebileceğine inanıyoruz.