Seçmediğimiz yol

-
Aa
+
a
a
a

19 Aralık 2012Taraf Gazetesi

Taraf, benim gözümde ve benim için bir yol hikâyesidir. Bu kadarı, Taraf’ın “farklılığı”nı açıklamaya yetmez elbet. Zira bütün hayatlar, eninde sonunda birer yolculuktur ve her yolculuk iyi kötü bir hikâyedir. O hâlde sadece “yol hikâyesi” demekle, Taraf’a mahsus bir tasvir yapmış olmuyorum. Bunun için, gidilenin nasıl bir yol ve yaşananın nasıl bir hikâye olduğuna dair de bir şeyler söylemem lazım.

Seçilen yol, hikâyeyi de büyük ölçüde belirler. Yani seçilen yolu biraz tarif edersek, hikâyenin neden böyle şekillendiği hakkında da epey fikir verebiliriz.

Taraf’ın seçtiği yol nedir sorusunun cevabı çok basit aslında. Hikâyenin “büyü”sü de, bu basitlikte yatıyor galiba. Basit bir şeyi büyülü bir tarzda dile dökmek, şairlerin işidir. Ben de haddimi bileyim, sözü bir şaire vereyim.

Şairin adı, Robert Frost. Birazdan okuyacağınız şiiri, Türkçeye de çevrilmiş. İnternetten baktım, üç farklı çevirisini buldum. Şiirin adı da, her çevirmene göre değişmiş. Kimi Gidilmeyen Yol demiş, kimi Yol İkiye Ayrıldı, kimi de İki Yol. Orijinali, The Road Not Taken. Eski defterlerimi karıştırdım, bunların dışında başka bir isimle başka bir çevirisini yıllar önce yazdığımı gördüm; ne yazık ki bu çevirinin kime ait olduğunu not etmemişim. Karşılaştırdım, en çok bu çeviriyi sevdim. Başlık, Seçmediğim Yol:

Bir sonbahar ormanındaki yol ikiye ayrılıverdi, Üzüldüm her ikisi boyunca gidemediğime Yalnız bir yolcuydum, durdum uzun uzun Ve baktım görebildiğimce yollardan birine Ağaç diplerindeki yeşillikler arasında kıvrıldığı yere dek Sonra diğerini seçtim, adil olmak ona da hak tanımak için,Ve belki de sahip çıkabilmek için. Çimenlerine basılmamıştı ve kullanılmak istiyordu çünkü; Güya oradan gidersem Her ikisi de eşit aşınmış olurdu, Ve o sabah her iki yol da önümdeydi Adımların çiğneyip karartmadığı yapraklarıyla, Ah, diğerini yürümeyi başka bir güne bıraktım! Gerçi yolların yolları izleyeceğini bile bile, Bir daha geri dönebilecek miydim? Bunu iç çekerek söyleyeceğim Yıllar ve yıllar sonra bir yerlerde: Bir ormanda yollar ikiye ayrıldı ve ben... Ben en az geçilmiş olanı seçtim Ve işte bundandır bütün farklılıklar.

Şiirde bir hayıflanma, bir pişmanlık havası bulanlar olabilir. Ben böyle okumamıştım şiiri ilk not ettiğim yıllar öncesinde de şimdi de. Aksine herkesin gittiği yoldan gitmemenin her zaman mühim bir bedeli olduğunu, yol hikâyesine büyü katanın da, bu bedeli göze almak ve yeri geldiğinde ödemek olduğunu fısıldamıştı bana o dizeler.

Evet, Taraf, medya ormanında en çok seçilen ve kötülük çöplüğüne dönüşmüş yolu değil; risklerle dolu temiz yolu seçti. Taraf’ın çıktığı zamanda, o kirli yol neredeyse tek seçenekti, bir nevi mecburi istikametti.

Taraf diğer yola, yani ters yöne girdi. Kolay değil böyle bir yolda yürümek, kolay olmadı da zaten. Tehlikeleri kast etmiyorum sadece. Acemilikler, şaşırmalar, yanlışlar, yalpalamalar ve dahi savrulmalar... Hepsi oldu, hepsi yaşandı. Lakin bu yoldan dönülmedi şimdiye kadar.

Şimdi bir şaşkınlık yaşıyor Taraf kervanı. Kervanı kuran, yolu belirleyen ve en önde giden insanlar, kafileden ayrıldılar.

Tam bir ayrılık yoktur aslında hiçbir zaman ve her ayrılık geride mutlaka bir şeyler bırakır. Az seçilen bir yolda birlikte ne kadar tutkuyla yürünmüşse, gidenlerin kalanlara bıraktıkları da o kadar çok olur. Gidenler, birlikte değerli bir hikâye inşa etmeye dair benzersiz bir tecrübe ve bu hikâyeye can veren değerler bıraktılar. Bu yüzden bu ayrılık, büyük bir şaşkınlık ve derin bir hüzün yarattı.

Geride kalanlar, toparlanmak için yürümeye devam etmekten başka bir çare olmadığını gördüler. Şaşkınlığın çaresizlik ve umutsuzluk duygusuna dönüşmesine izin vermediler.

Bu hikâyenin inşaatında bin bir zorlukla çalışmış çok sayıda isimsiz kahraman var bir de. Yola devam etmeyi en çok onlar istediler. Şaşkınlığın atlatılmasında en önemli rolü, bence onlar oynadılar.

Bu ayrılık, bu yol hikâyesine kara çalmak isteyenlerin iştahını fena hâlde kabarttı. Günahıyla sevabıyla hikâyemizi sahipleneceğiz elbette. Ama bunu yaparken, bizi biz yapan değerleri çiğnemeye hakkımız olmadığını da bilmeliyiz.

Frost, sadece güzel şiirler değil, veciz sözler de bıraktı geriye. İşte bunlardan biri: “Hayatta öğrendiğim her şeyi üç kelime ile özetleyebilirim: hayat devam ediyor.”

Ama hiçbir şey olmamış gibi değil! Yola devam ederken, gidenlerin ardından neleri yitirdiğimizi, eksilmelerimizi nasıl telafi edeceğimizi düşünmemiz ve bu vesileyle beş yılın muhasebesini de serinkanlılıkla yapmamız lazım bence...