11 Ağustos 2010Referans Gazetesi
Birden fazla hedefiniz var. Bir tek atış yapabiliyorsunuz. Bu hedeflerin hepsini birden vurmanın yolu var mıdır? Sayın Özatay ve Kumcu, kuş sürüsü örneğinden hareketle, bunun olanaksız olduğunda birleşiyorlar. Ancak ortalıkta, hem sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir ortamda hem döviz kurunun hem de faiz oranının kontrol edilebileceğini, örtük de olsa ileri sürenler var. Onlar bunun yapılabileceği varsayımı altında, TCMB'yi döviz kurunu denetle[ye]mediği için eleştiriyorlar. Oysa iktisatta Robert Mundell tarafından ileri sürülen ‘olanaksız üçleme' (impossible trinity) görüşü yukarıda değinilen üç amacın (sabit döviz kuru, sermaye hareketlerinde serbestlik ve bağımsız para politikası) birden sağlanamayacağını gösteriyor. Tabii, Sayın Ercan Kumcu'nun vurguladığı üzere bu üç amaca birden ‘yarım yamalak' ulaşmak olanaklı. Bunun da iktisat uygulamasında karşılığı var. Gelişmekte olan ekonomilerin çoğu, bu üç boyuttan birisini serbest bırakmaktansa, üçünde de ‘hata yapmayı' peşinen kabul ederek iktisat politikasını yürütmeyi tercih ediyorlar. Yani mantıksal açıdan olmayacak şey değil. (Matematiksel olarak da yapılabileceğini göstermek olanaklı.) Sorun bu yolun izlenmesi durumunda iktisat politikasında saygınlığın sağlanıp sağlanamayacağında. Peki Mundell'in sözünü ettiği çerçeveyi tümüyle değiştirirsek derdimize (yani hem döviz kurunu hem de faiz oranını denetlemek) çözüm bulamaz mıyız? Buluruz belki ama doğuracağı diğer sorunların maliyetine değer mi, değmez mi ona bakmak gerek. Askerlikten bir örnek ve tarihten bir gerçek olay anlatarak konuyu bitireyi:
Soruyu biraz daha somutlaştırarak sorayım: Bir uçak filosunun tümü tek bir silahla nasıl imha edilir? Yanıt: Nükleer başlıklı bir roketle. ABD Hava Kuvvetleri'nde 1957 yılında hizmete giren AIR-2 Genie Roketi 1.5 kilotonluk nükleer başlık taşıyordu. Daha sonra, ABD Hava Kuvvetleri 1961'de nükleer başlıklı AIM-26 Falcon güdümlü füzesini devreye soktu. Her iki silah da çatışma ortamında hiç ateşlenmedi. (AIR-2 Genie, sadece bir kere, deneme amacıyla 19 Temmuz 1957'de Nevada'daki Yuca Flats nükleer deneme bölgesinde bir F-89J uçağından fırlatıldı.) Dolayısıyla bu silahların kimseye zararları dokunmadı. Yenileri de yapılmadı.
Aynı fikirden hareket edilerek geliştirilen bir başka silah da nükleer başlıklı torpidoydu. Sovyetler'in 15 kilotonluk (kabaca Hiroşima'ya atılan ‘Little Boy' adlı atom bombasının gücü kadar) nükleer başlık taşıyan Tip-53 torpidosu, dünyayı nükleer savaşın eşiğine getiren bir olayda başroldeydi. 1962 Küba krizi sırasında ABD donanması tarafından sıkıştırılan Sovyet B-59 denizaltısında bu torpidolardan bir tane vardı. Amerikalılar, Sovyet denizaltısında nükleer başlıklı torpido olduğunu bilmiyorlardı. Bu nedenle ABD destroyerleri, büyük bir rahatlıkla Sovyet denizaltısına sualtı bombalarıyla saldırıp yüzeye çıkmaya zorladılar. Denizaltı bu sırada Moskova ile temas kuramıyordu. Bu iki olay birleşince denizaltıdakiler ABD ile Sovyetler Birliği arasında nükleer savaş çıktığını sandılar. Denizaltının kaptanı bu durumda, mücadele etmeden teslim olmaktansa bu silahı kullanmayı düşündü. Ama yine de geminin iki en üst rütbeli komutanını toplantıya çağırıp fikirlerini almayı yeğledi. Toplantıda sağduyu galip geldi. Torpido ateşlenmedi. Yüzeye çıktıklarında ise onları bu defa Amerikan filosu komutanının sağduyusu bekliyordu. Sovyet denizaltısını caz müziği ve güverteye dizilip onları selamlayan denizcilerle karşılamıştı. [Bu öykü için Hasan Ersel: ‘Küba Krizi Sırasında Dünyayı Nükleer Savaşın Eşiğine Getiren Denizaltı Olayı', Açık Radyo Kitabı, 2010, Baskıda]
Bir maddelik bir yasa ile sermaye hareketlerini yasaklayabiliriz. O zaman da hem döviz kurunu hem de faiz oranını belirleyebiliriz. Sonra?