Samuelson iktisadı yeni ufuklara taşıdı

-
Aa
+
a
a
a

21 Aralık 2009Referans Gazetesi

13 Aralık'ta vefat eden Paul Anthony Samuelson, iktisat kuramını yeni ufuklara taşıyan önemli isimlerden birisiydi. Samuelson, 1970'te Nobel İktisat Ödülü'nü de kazanmıştı.
 
13 Aralık 2009 günü 94 yaşında vefat eden Paul Anthony Samuelson, XX. yüzyılda iktisat kuramının gelişmesine en çok katkısı olan birkaç insandan birisiydi. Samuelson iktisadın hemen her dalında yaptığı katkılarla iktisadın yeni ufuklara yol açmasını sağlamıştı. Yakın dostu, meslektaşı Robert M. Solow onun katkılarını özetlerken herhangi bir iktisatçının çalışmasında kullandığı zihinsel araçların çok büyük bir kısmının Paul Samuelson'un çalışmalarının ürünleri olduğunun altını çiziyor. İsveç Merkez Bankası'nın Alfred Nobel anısına koyduğu iktisat bilimleri ödülü, 1970 yılında Samuelson'a verildi. Bu ödülün daha ikinci yılıydı. İlk yıl ödül, yine iktisadın gelişmesine çok büyük katkı yapmış ama Samuelson'dan çok daha yaşlı olan iki büyük iktisatçıya verilmişti. Bu iktisatçılar Norveçli Ragnar Frisch (1895-1973) ve Hollandalı Jan Tinbergen (1903-1994) idi. Bu değerli bilim adamlarının seçilmesi çok olumlu ve doğal karşılanmıştı. Ertesi yılsa İsveç Bilimler Akademisi ödül vermek için uygun kişiyi seçmekte zorluk çekmedi. Kuşkusuz bu kişi Samuelson olmalıydı. Akademi yaptığı açıklamada, bu ödülü Samuelson'a "statik ve dinamik iktisat kuramını geliştirme yönünde yaptığı bilimsel çalışmalar ve iktisat biliminin çözümleme düzeyini yükselten aktif katkıları" nedeniyle verildiğini açıkladı. Sanırım bu seçim hiç kimse için sürpriz olmamıştı.
 
Tesadüfen iktisatçı
Samuelson, ABD'nin Indiana eyaletinin Gary kentinde 1915'te doğdu. 1932'de Chicago Üniversitesi'ne girdi. Kendi anlattığına göre bu üniversiteyi, sadece ailesinin oturduğu eve ve mezun olduğu liseye yakın olduğu için seçmişti. Samuelson tesadüfen iktisatçı olduğunu söylüyor. Bunu da şöyle anlatıyor: "2 Ocak 1932'de saat 08:00'de, daha liseden mezun olmamışken, Chicago Üniversitesi'ndeki konferans salonuna girdiğimde iktisatçı olarak yeniden doğdum." O günkü dersin konusu Malthus'un nüfus kuramı imiş. Bu kurama göre nüfus, geometrik hızla çoğalıyor. Ama toprak (doğal kaynaklar) değişmiyor. Bu durumda nüfus yoğunluğu giderek artıyor. Buna karşılık, toprağın sınırlı olması, üretimin daha az hızla artmasına, hatta giderek artış hızının düşmesine yol açıyor. O zaman da kişi başına gelir düşmeye başlıyor. Sonunda kişi başına gelir insanların ancak yaşamlarını sürdürebilecekleri düzeye kadar iniyor. Bu noktada ise doğum oranı, ölüm oranına eşit oluyor. Nüfus artışı duruyor. Samuelson, bu açıklamanın çok basit bir differansiyel denklemin çözümü olduğunu hemen fark etmiş. Ama üniversitede böyle basit bir konuya bu denli önem verilmesine bir anlam veremediği için gizemli bir karmaşıklığı gözden kaçırdığını sanmış. Bu da onun iktisatla ilgilenmesine yol açmış. Çok kısa bir süre içinde de hiçbir şeyi kaçırmadığını, Malthus'un kuramının aslında bu kadar basit olduğunu saptamış.
Samuelson hep çok şanslı bir insan olduğunu söylermiş. "Ben hep doğru zamanda doğru yerde oldum" diyor. Belki; ama kesinlikle başarısı sadece buna bağlanabilir nitelikte değil. Tanıyan herkes onun hem üstün yetenekli hem çok çalışkan bir insan olduğunun altını çiziyor. Gerçi öğrenim yılları kendisini şanslı görmesine hak verdirecek nitelikte. Chicago üniversitesi'nde okuduğu yıllarda, orada Frank Knight, Jacob Viner, Henry Simons ve Paul Douglas gibi Amerika'nın en önemli iktisatçıları ders veriyormuş. Samuelson onların öğrencisi olmuş. Ayrıca okulda çok parlak iktisat öğrencileri de varmış. Bunların başında, yaşam boyu dost kalmalarına rağmen tamamen zıt görüşte olduğu Milton Friedman yer alıyor. Samuelson daha sonra tüm hocalarının Columbia Üniversitesi'ne gitmesini önermesine rağmen Harvard'a gidiyor. Bu okulda da akademik ortam ona çok yardım edici nitelikte. Harvard'ın güçlü bir hoca kadrosu var. O sıralarda Avrupa'dan göç eden pek çok önemli iktisatçı bu okulda buluşmuş. Bunlar arasında Samuelson'u en çok etkileyenler Joseph Alois Schumpeter (Avusturya'nın bir dönem maliye bakanı), Wassily Leontief (girdi çıktı çözümlemesini bulup geliştiren Nobel ödüllü iktisatçı) Gottfried Haberler ve Alvin Hansen var. Amerikalı hocalar arasında ise Seymour Harris ve Edward Chamberlain gibi iktisada önemli katkı yapmış olanlar yer alıyor. Belki de daha önemlisi, çevresindeki iktisat öğrencileri. James Tobin, Lloyd Metzler, John Kenneth Galbraith, Abram Bergson, Richard Musgrave ve Richard M. Goodwin gibi XX. yüzyılın iktisadının biçimlenmesinde büyük rol oynamış iktisatçılar, o sıralarda Harvard'da öğrenim görüyorlar.
 
Harvard'ın 'dâhi' çocuğu
Samuelson, Harvard'daki öğrenim yıllarında çok başarılı oluyor. "Dâhi çocuk" olarak anılıyor. 1941'de doktora tezini bitiriyor. Onun tez savunması da bir olay oluyor: Tüm arkadaşları tezin olağanüstü bir yapıt olduğu konusunda görüş birliği içinde olduklarından, savunmanın birkaç dakika süreceğini bekliyorlarmış. Oysa öyle olmamış. Saatler geçmesine rağmen savunma sürüyormuş. Bir ara jüri başkanı ve tez yöneticisi ünlü iktisatçı Joseph Alois Schumpeter dışarı çıkmış. Samuelson'un arkadaşları etrafını sarmışlar ve olduğunu sormuşlar. Kan ter içindeki Schumpeter "Çok şey öğreniyoruz" diye yanıt verip, tekrar odaya girmiş. Schumpeter, Samuelson'un tez savunması bittiğinde ise jüride yer alan Wassily Leontief'e dönmüş ve "Wassily sınavı geçebildik mi" diye sormuş.
Samuelson'un bu tezi "İktisadi Çözümlemenin Temelleri" (Foundations of Economic Analysis) adıyla 1947'de yayımlandı. Kitabın temel amacı, neoklasik iktisadın "ençoklama" (maksimizasyon) ilkesinden hareketle, denge noktalarını karşılaştırarak amprik açıdan anlam taşıyan önermeler elde etmekti. Samuelson, bu işin hem neden keyfi bir biçimde yapılamayacağını hem de nelere dikkat edilerek yapılabileceğini göstererek önemli bir kapı açtı. Bu bağlamda iktisatçıların dikkatini çektiği en önemli konu, veri olarak kabul edilen büyüklüklerden (parametre) birisinde değişme olduğunda sistemin nereye varacağı sorusuna nasıl yanıt verileceği ile ilgili. Bir örnekle açıklayayım: Ekonomide işçi verimliliğinde bir sıçrama olsun. Bu yeni durumda istihdam düzeyi ne olur? Samuelson "artar" ya da "azalır" denmeden önce, "Bu soru hangi koşullar altında tutarlı olarak yanıtlanabilir" sorusunun sorulması gerektiğini söylüyor. Ulaştığı sonuç da bu soruya yanıt verebilmek için öncelikle sistemin istikrarlı olduğunun gösterilmesi gerektiği biçiminde. Başka bir değişle iki denge noktasını karşılaştırabilmek, yani karşılaştırmalı statik çözümleme yapabilmek için sistemin dinamiğinin bilinmesi gerekiyor. Buna iktisatta "Karşılama İlkesi" (Correspondence Principle) adı veriliyor. Samuelson'un iktisatta yöntem alanında yaptığı önemli katkılardan birisi. Samuelson'un bu kitabının ilk sayfasında Josiah Willar Gibbs'ten (1839-1903, Amerikalı fizik kuramcısı, kimyager ve matematikçi) alınma şu kısa cümle yer alıyor: "Matematik bir dildir." Samuelson, 1983'te yayımlanan ikinci baskısına kitabın ilk yayımlanmasından sonra iktisadi çözümlemede meydana gelen gelişmeleri ve bunların kitabın savlarına olan etkisini değerlendiren uzunca bir bölüm ekledi. Samuelson'un bu ünlü kitabının, sorduğu sorularıyla bugün de değerini koruduğunu söylemek, sanırım yanıltıcı olmaz.
 
Harvard'ın yanlış tercihi
Bütün bu başarılarından sonra Harvard'ın Samuelson'u hemen öğretim üyesi olarak alması beklenir değil mi? Oysa Harvard'a öğretim üyesi olarak kabul edilmemiş. Yakın dostu, Nobel ödüllü ABD'li iktisatçı Robert M. Solow bunu şöyle açıklıyor: "O zamanlara Harvard Üniversitesi iktisat bölümüne hoca olarak alınmamak için ya zeki ya Keynes'çi ya da Yahudi olmak gerekiyordu. Hem zeki hem Keynes'çi hem de Yahudi olan birisinin şansı ne olabilirdi ki?" Aslında bu hata Harvard'a pahalıya patlamışa benziyor. Çünkü Samuelson hemen Harvard'ın yakınındaki Massachussetts Teknoloji Üniversitesi'ne geçiyor ve buradaki iktisat bölümünü dünyanın en önemli iktisadi düşünce merkezlerinden birisi haline dönüştürüyor. Bu bölümde onunla çalışan isimlerin sadece Nobel İktisat Ödülü almış birkaçının adını anmak bile bunu anlamak için yeter: George A. Akerlof, Lawrance R. Klein, Paul Krugman, Franco Modigliani, Robert C. Merton, Robert M. Solow ve Joseph E. Stiglitz!
Samuelson, kendisinin hak ettiğinden fazla gelir elde ettiğini söyler, bunun gerekçesi olarak da "yaptığı işten zevk almasını" gösterirmiş. Yaşamı boyu hiçbir resmi görev kabul etmedi. Çok yakın olduğu John. F. Kennedy'nin ABD Başkanı'nın iktisadi danışmanlar heyetinin başına geçmesi önerisini bile, "düşüncelerini özgürce ifade edebilmeyi sürdürmek" gerekçesiyle geri çevirdi.
Samuelson'un finans alanındaki önemli katkılarından birisi, borsada fiyatların rasgele hareket edeceğini göstermesidir. Yaptığı kuramsal çalışma daha sonra bu alandaki araştırmaları tetiklemiştir. Borsaya ilişkin bir de ünlü sözü vardır: "Borsanın iktisadi dalgalanmaları öngörebileceği doğrudur. Borsa son beş durgunluktan dokuzunu tahmin etmiştir!"
 
 
KİTAPLARI ONLARCA DİLE ÇEVRİLDİ
Samuelson'un önemli katkı yaptığı alanlardan bazıları: Tüketici kuramı (açıklanmış tercihler yaklaşımı), dış ticaret kuramı (Stolper-Samuelson teoremi), iktisadi büyüme (çoğaltan-hızlandıran modeli), makro iktisat (başta sosyal güvenlik olmak üzere pek çok alanda yoğun olarak başvurulan "örtüşen nesiller" [overlapping generations] modeli), kamu maliyesi (kamusal mallar kuramı), gönenç iktisadı (Bergson-Samuelson toplumsal gönenç fonksiyonu), doğrusal programlamanın iktisada uygulanması ve finans (etkin piyasa kuramı, opsiyon fiyatlaması, uzun dönemli yatırım kararları) geliyor. Samuelson'un dünyada en çok tanınmasına yol açan ise ünlü iktisat kitabı. Bu kitap 1948'de ilk yayımlandığından bu yana tam 19 defa gözden geçirilerek basıldı, 20 dile çevrildi, 4 milyonun üzerinde sattı. Türkçeye de Demir Demirgil tarafından çevrilmiş (6. baskısından) ve ilk defa 1965'te ODTÜ İktisat Bölümü tarafından yayımlanmıştı. (Öğrencilik yıllarımda bu kitaptan çok yararlanmıştım. Demirgil Hoca'yı, bizlere yaptığı bu katkısından dolayı da bir kez daha minnetle anıyorum.) Bu kitabı yazmaya onu zorlayan ise eşinin üçüz doğurması olmuş. 32 yaşında altı çocuk sahibi olunca para kazanmanın yollarını aramaya başlamış ve o sıralarda Massacussets Teknoloji Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı olan dostu Ralph Freeman'ın önerisi ve özendirmesi üzerine, daha sonraki iktisada giriş kitaplarına model olan bu kitabı yazmış.