10 Kasım 2008Hürriyet Gazetesi
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı dahilinde Arap Ülkelerinde Afet Riskini Azaltma çalıştayında konuşmak üzere Şam'a gittim ama az kalsın dönemiyorum. Bunun nedeni ABD'nin Suriye sınırını bombalaması değildi!Çalıştayda fay hatlarımızla ilgili haritalar gösterdik. Suriyeliler de kendi fay hatlarını. Ama haritalarda bir tuhaflık var. Bizim haritalarda güneye doğru inen işaret parmağı gibi bir yer var; onların Türkiye sınırı ise dümdüz. Suriye Sivil Savunma yetkilisine "Bizim haritalar yanlış galiba!" diyorum ama espriyi anlamıyor. Suriye Sivil Savunma teşkilatında çalışanlara e-posta kullanmak yasakmış! Bu konuyu daha fazla görüşmek için telefon filan da edemem artık! Dönüşte eski Şam Havalimanı terminalinden çıkıp apronda yürüyerek uçağa doğru giderken ne göreyim THY uçağının adı "Hatay"! ESKİ İSTANBUL'U ANDIRIYORTürkiye'de yurtdışına çıkış harcı 15 YTL ve sadece Türkiye Cumhuriyeti pasaportu ile çıkış yapanlara uygulanıyor. Suriye'de ise yurtdışına çıkış harcı 15 bin Suriye Lirası (35 ABD doları) ve 12 yaşından büyük herkese uygulanıyor! Suriye'de döviz kuru da bir álem! Allah'tan eşimin ısmarladığı incik ve boncuğa tüm paramı harcamadım da İstanbul'a dönebildim! Şayet Şam'a giderseniz eve dönebilmek için cebinizde 35 dolar ve gerekirse biraz da tuvalet parası bulundurun... Káğıt paraların bir yüzünde Latin harfler var ama metal paraların ne olduğu belli değil. Tuvalette yanınızda birkaç çeşit demir para olmalı.Şam deniz seviyesinden 690 metre yüksekte ama otelim 1540 metrede. Bu dağ, merkeze göre 10 derece soğuk. Otel 5 yıldızlı ve modern ama kalorifer sadece giriş katında; yani bina alttan ısıtmalı! En üst katta ne kadar battaniye varsa altına girdim. Yüksek yerlerde tansiyonum da düşer. Bu seferde daha fazla yiyip içmem gerekiyor. Ve sonuçta Turist/ Yolcu / Seyahat ishali oldum çıktım. Hürriyet Seyahat'teki köşesinde Mesude Erşan bunu kaç kere yazdı ama başa gelmeyince anlamıyorsunuz. Gelişmiş bölgelerden gelişmekte olan bölgelere seyahat edenlerde görülen bu ishal türü birçok insanı etkilemekteymiş. Şam, 30 yıl önceki İstanbul'u andırıyor. Trafik daha kötü, sinyalizasyon ve aydınlatma eksik. Cami sayısı Tahran'dan fazla, hepsi güzel yapılar. Baba ve oğul Esadların ışıklandırılmış dev resimleri şehrin her yerine, hatta dağa, taşa yerleştirilmiş. Aklıma bu gün minnetle andığımız Büyük Önder Atatürk'ün şu sözü geldi: "Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Fikirlerimi, duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu káfidir." BİZİ HER GÖREN OSMANLI DİYORSuriye yemekleri bizim Güney illerimizin yemeklerden çok farklı değil ama bir Karadenizli olarak esas yemekten önce bu kadar ot ve meze yediğimi hiç hatırlamıyorum! Bir de öğle yemeğinin saat 14'te başlaması, iki saat sürmesi bana tuhaf geldi. Otelin yemekleri midemi hiç rahatsız etmedi ama şehirdeki tatlılardan şüpheliyim. Bir de en lüks restoranda grup halinde yemek yerken nargile ve sigara dumanları ile tütsüleniyorsunuz! Havalimanında, "sigara içmek yasaktır" levhasının altında da tüttürüyorlar.Sadece Şam'da 120 civarında Türk eseri bulunmaktaymış. Ben sadece Hamidiye Kapalıçarşısı ve Hicaz demiryolu istasyonunu görebildim. İstanbul'daki Kapalıçarşı'yı andıran Hamidiye'de dolaşırken bize sevgi ile ve dostça yaklaşıp "Osmanli" diye hitap edenler oldu. Bundan cesaret alan bir arkadaşımız da "bu çarşı bizim" deyip indirim istedi! Yarı fiyattan pazarlığa başladığımız her yerde Türkiye'den gelmiş olmanın avantajını gördük. Kredi kartının geçmediği bu çarşıda Türk parasına bile "olur" dediler... Gece Hamidiye çarşısından çıkıp Hicaz Tren İstasyonu'nun önünden yürüyüp geçerken muzır arkadaşımız yine "burası bizim" diye tutturunca bekçi "Osmanli" deyip bizi içeri aldı. Şimdi sanat galerisine dönüştürülen, eski istasyon binasının her odasını gezdirdi. Haydarpaşa Garı'nı andıran, çok renkli, güzel ve büyüleyici bir bina! Üzerinde "Billets" yazan gişeler hálá duruyor. 10. Cumhurbaşkanımız Necdet Sezer'in, Suriye'yi ziyareti ve sonrasında AKP Hükümeti'nin takip ettiği dış politika nedeniyle Türkiye-Suriye ilişkileri roket gibi hızla gelişiyor. Yol sorduğumuz bir Suriyeli Nazım Hikmet hayranlığından bahsetti, ama Emine Erdoğan'ın Suriye ziyaretinden pek hoşnut olmamış. Suriye halkı Türkiye ile dost olmaktan çok memnun ve bunu her fırsatta belli ediyor. Özetle, dağdaki bir otelde kalmaz, çıkış harcı ile şok olmaz, haritaya kafayı takmaz, yeşil pasaporta bile gereken vizeye aldırmaz ve yiyip içtiklerinize de dikkat ederseniz güzel Şam şekeri gibi Şam'daki Arap'ın yüzünün de artık dost olduğunu kolayca görebilirsiniz.