Diyarbakır'dan Manzara-i Umumiye...

-
Aa
+
a
a
a

13 Ekim 2008Radikal Gazetesi

Diyarbakır'ın sokaklarında Cengiz Çandar'la birlikte dolaşıyoruz. Burası bizim için tanıdık bir kent. Son 25 yılda bu kentin insanlarının hangi acılara tanık olduğunu, nelerden sevinç duyduklarını bilen gazetecilerdeniz. Bir kader ortaklığımız bulunuyor. Bu kent acı çekmeye başladığı zaman acı tüm ülkeye yayılıyor.Ulu Cami'nin önündeyiz. Sinangogdan kiliseye, kiliseden camiye dönüşmüş bu etkileyici bina, aynı zamanda Sünni mezheplerinin de barış içinde birlikte yıllarca ibadet ettikleri bir mekan. Hanefi bölümü ve Şafi bölümü hâlâ varlığını sürdürüyor. Hambeli ve Maliki mezhebinden kimse kalmadığı için artık onlara yönelik bölümler başka amaçlara ayrılmış durumda.Diyarbakır dinle, milliyet, inançla, etnik kökenin çok iç içe geçtiği bir şehir. Kürtler, dünyanın neresinde olursa olsun Diyarbakır'ı ayrı bir yere koyarlar, ayrı bir değer verirler.Aktütün baskını ve Diyarbakır'da polis okulu otobüsüne yapılan saldırı sonrası artan gerginlik bu kente nasıl yansımıştı? Diyarbakırlılar gelişmeleri nasıl yorumluyor ve okuyorlardı? Bir gün önce gün boyu kentin önde gelen sivil toplum yöneticileriyle, iş adamlarıyla konuştuk, onların izlenimlerini ve değerlendirmelerini öğrenmeye çalıştık.Dün ise sıradan halkın, kahvelerin havasını öğrenmek istedik. Onların nasıl bir duygu içinde olduğunu anlamaya çalıştık. Bu arada yörenin toplumsal yaşamında etkisi olan din adamlarını da dinledik, yorumlarını aldık.Bu kentteki havanın, bu kentteki ruh halinin, Kürtlerin genel ruh halini büyük ölçüde yansıttığını söyleyebiliriz. Bölgenin kalbi burada atıyor.Daha uzun bir değerlendirmeye ve izlenimlerini aktarmaya başlamadan önce, bazı satır başlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.* * *Geçtiğimiz Mayıs ayında Dağlıca baskınıyla başlayan yeni bir süreçten söz edebiliriz. Bu süreç Kürtler açısından AKP'nin sınandığı bir süreç olmuş. 22 Temmuz seçimlerinden önce "sınır ötesi operasyon" konusunda Genelkurmay'dan ve muhalefetten gelen ısrarlı müdahale taleplerine Başbakan'ın kararlı karşı koyuşu bu bölgede AKP'ye sempatiyi artırmıştı.AKP, bu konuda bir şeyler yapabilir umudu, yöre insanının bu partiye destek vermesinden önemli bir etken olmuştu. Bir yoruma göre ise AKP'nin devlete egemen olan statükocu güçlerin hedefi haline gelmesi, Kürtlerin bu partiye desteğinde rol oynamıştı.Dağlıca sonrası gelişmeler bu yörede beklentilerin hayal kırıklığa dönüşeceği bir hava yaratmıştı. Başbakan'ın daha önce dillendirdiği "Kürt sorunu" sözcüğünden vazgeçmesi, DTP'lilere yönelik sert ve uzlaşmaz ifadeleri tepkiyi artırmıştı.Yine Başbakan'ın sivil toplum örgütlerini dinlerken, yörenin sevilen ve her kesim tarafından sözüne güvenilen isimlerinden Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu'na söylediği "bekara karı boşamak kolay" çıkışı bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Sezgin Tanrıkulu'nun, Dicle Üniversitesine bir Kürdoloji Enstitüsü Kürsüsü kurulması yönündeki talebi dillendirmesi Başbakanı sinirlendirmişti. Yörede DTP'li olmayan, hatta AKP'ye yakınlığıyla bilinen bir çok insan, Başbakanın bu çıkışının bu yörede tepkilere neden olduğunu üstüne basa basa dile getirdiler. Bu üsluptan yöre halkı mutlu olmamıştı.DTP'ye yönelik "PKK terörist mi, söyle bakalım" baskısının da yöre insanının gururunu incittiğini söyleyen ve PKK'ya karşı olduğu bilinen bir sivil toplum yöneticisi şu çağrıyı yaptı: "Yörenin AKP'li milletvekilleri halkın arasına girsinler ve bu yörede gelip 'PKK teröristtir' desinler. Diyemezler."Başbakan'ın "Kaleyi düşüreceğiz" şeklindeki sözlerini değerlendiren bir sivil toplum örgütü yöneticisi ise şunu söyledi: "AKP, DTP'yi bu bölgede kendisine rakip olarak gördü. Bu nedenle onlarla gergin bir ilişkinin içine girdi. Bu son derece yanlış bir çıkış oldu. DTP, onlara rakip değil, burada sorunun çözümü için bir imkân. Bizler onların siyasetlerini onaylamasak bile varlıklarını önemli ve vazgeçilmez görüyoruz. Bu zıtlaşmanın da gerginliği artırdığı bir gerçek." PKK'nın bundan sonra ne yapacağı sorusu ise kafaları meşgul ediyor. PKK, bu eylemleri sürdürebilir. Bu konuda iki yorum var. Birincisi yerel seçimlerde inisiyatifi elde tutmak istiyor. İkincisi Kuzey Irak'la Türkiye arasında gelişmesi muhtemel uzlaşmalarının önünü kesmeyi düşünüyor denebilir.Göreceğiz...Değerlendirmelere yarın devam edeceğim...