Türkiye'nin hedefi neresi?

-
Aa
+
a
a
a

30 Ekim 2007Mete Çubukçu

Hedef Kandil mi yoksa Irak Kürt bölgesi mi? Irak Kürt bölgesinde herkesin yanıtını merak ettiği soru bu. Türkiye’nin sınıra askeri yığınağı sürerken Iraklı Kürtler 1992 ve 1996 yıllarında Erbil’e 45 dakika uzaklıktaki Şaklava’daki Türk tanklarını hatırlatıyorlar.

O yıllarda KDP ve KYB ile birlikte PKK’ya karşı operasyon yapan Türk ordusu, ‘dost kuvvet’ olarak iç bölgelere kadar girerken, durum bu kez farklı algılanıyor. Böyle bir hareketin ‘işgal’ olacağını söyleyen birçok kişi var.Son yıllarda zaman zaman PKK nedeniyle sınırötesi operasyon tartışması yaşansa da, uzun süredir ilk kez Irak Kürt bölgesinde siyasi yetkililerden sokaktaki insanlara kadar hemen herkes durumun ciddiyetinin farkında. Sokaklarda hayat normal akışında devam etse de kimse tedirgin olduğunu saklamıyor. Kürt bölgesindeki gelişmeler nasıl Türkiye’de yakından izleniyor, bazılarına tepki gösteriliyorsa aynısı burada da geçerli. Türkiye’deki gazete ve TV’lerde çıkan haber ve yorumlar bir sonraki gün tartışılıyor. 

2003’ten bu yana hemen hiçbir bağlantının olmadığı Kürt bölgesi ile mesajlar, medya aracılığı ile yürütülüyor. Kimi zaman bu durum karşılıklı olarak hakaret boyutuna varıyor, ‘kırıcı’ durumlara da yol açıyor, düşmanlık körükleniyor. Bir yanda ABD’nin bölgede olmasının verdiği güven, değişen siyasi konjonktür, diğer yanda Türk ordusunun yığınağı, sorunun nasıl çözüleceği konusunda kafaları karıştırıyor. Daha önce sınırötesi operasyonların sonuçsuz kaldığını düşünen Iraklı Kürtler, Türkiye’nin aslında kendilerini hedef aldığını düşünüyor. Bölge konjonktürü eskisi gibi değil. ABD işgali ile birlikte Irak’taki dengelerin değiştiği biliniyor; bölge yeniden düzenleniyor. 1990’lı yıllarda Türkiye ile her düzeyde ilişkisi bulunan Kürt liderler 2003’ten bu yana Ankara tarafından muhatap kabul edilmiyorlar. Her türlü ilişki ve haberleşme kanalı kapanmış durumda. Oysa 90’lardakinin aksine şimdi Kürt bölgesi daha meşru bir durumda. Milliyetçilik daha güçlü biçimde kendisini hissettiriyor. Barzani ise eskiden kendisini sadece Kürt bölgesinin lideri olarak görürken, şimdi bu tanımın kapsamı genişlemiş durumda. PKK KANDİL DAĞI’NDA AMA...Birçok kişiye göre PKK Türkiye’nin kendi sorunu ve çözümü de Türkiye’ye bağlı Bölgesel Kürt Parlamentosu Başkanı Adnan Müfit, geçmiş yılları hatırlatıyor ve ” daha önce defalarca sınır ötesi harekat yapıldı. Bir kısmına biz de destek verdik ve Türk ordusu ile birlikte savaştık. Ancak sonuç ortada. Bu kez biz bu işe karışmak istemiyoruz” diyor. Yetkililer kendi bölgelerinde PKK ofisleri olmadığını söylüyorlar. Ancak, Kandil’i kimse yadsımıyor ve Kandil’i kontrol etmeye güçleri yetmediğini savunuyorlar. İran sınırından başlayarak Türkiye sınırına kadar uzanan Kandil Sıradağları’nda PKK kampları ve PKK’lılar var; belli bir noktadan sonra KYB kontrolü bitiyor ve PKK noktaları başlıyor. Peşmergelerin PKK ile savaşacak gücü olmadığı iddiasına karşı çıkan Erbil Gazetesi yazarlarından Rebwar Kerim Veli farklı düşünüyor. Veli, “1992’de PKK en güçlü olduğu dönemde Hakurk’ta Türk ordusu, KYB ve KDP birlikte, PKK’ya ağır hasar verdiler. Şimdi daha da güçlüler” derken önemli olanın niyet olduğunu ima ediyor. “Çünkü” diyor Veli, “Birilerinin Kürt yönetimini ikna etmesi gerekiyor.”Erbil’in merkezindeki herhangi bir kahvehaneye girdiğinizde aynı tartışmaya rastlıyorsunuz. Türkiye’nin PKK’dan çok kendilerini hedef aldığı düşünülüyor. Oysa PKK’nın amacı da bu. Terör potansiyelini Kürt bölgesine yaymak, Türkiye’yi Kürt bölgesinin içine çekmek. Rebwar Veli, “PKK Türkiye’yi bu bölgeye çekerek, sorunun terör boyutunu unutturarak, sanki Türkiye tüm Kürtleri hedef alıyormuş havası yaratmaya çalışıyor. Ancak, Türkiye bölgenin en güçlü ülkesi ve kendi tecrübesi ile bu durumu aşacak güçte” diyor.Bölgeye gelen birçok medya mensubunun amacı Kandil’deki PKK kamplarına giderek görüşme yapmak. Bir kısmı bunu gerçekleştiriyor; bir kısmı kamplara alınmıyor. PKK, ‘sesini daha fazla duyurmak’ amacına ulaşıyor.KANDİL’E OPERASYON!Ama PKK konusunda güçlü de olmasa daha önce dile getirilmeyen düşünceler ortaya atılıyor. 2003’ten bu yana bölgenin belli bir istikrara kavuştuğu, hayatın değiştiği, renklendiği, dünya ile bağlantı kurduğu düşünülürse, tüm bu sayılanların PKK tarafından tehlikeye atılmaması gerektiğini söyleyenlerin sayısı artıyor. Her ne kadar Erbil’e günde 4 saat elektrik verilse de, insanlar geceleri renkli ışıkların aydınlattığı alışveriş merkezlerinde dolaşmak, kafelerde oturmak, dünyadaki yeniliklere daha kolay ulaşabilmenin alışkanlığından vazgeçmek istemiyorlar.KDP Dış İlişkiler Sorumlusu Safin Dizayi, Türkiye’nin politikalarını yeniden gözden geçirmesi gerektiğini, savaşın çözüm olmadığını söylerken PKK’yı da sorumsuzlukla suçluyor ve PKK’nın Kürt bölgesindeki istikrarı tehlikeye attığını söylemekten kaçınmıyor. “Peki, Türkiye’nin sınırötesi operasyon hazırlığı?” diye sorduğumuzda “Sınırlı bir operasyon olabilir” yanıtını veriyor. Yani Kandil’i işaret ediyor. Kimse eskiden olduğu gibi Türk ordusunun Habur’u kullanarak Kürt bölgesine geçeceğini tahmin etmiyor.DÜĞÜMÜ ABD Mİ ÇÖZECEK?Amerika’nın Sesi Radyosu’na çalışan Omar Ferhadi, uzun yıllar savaştan başka bir şey görmeyen Iraklı Kürtlerin artık savaşmak istemediklerini ama Türk-Kürt düşmanlığı yaratmak isteyenler olduğunu belirtiyor. Ferhadi, AK Parti’nin Kürt meselesinde atmaya çalıştığı adımların engellendiğini düşünüyor ve gözünü 5 Kasım’daki Bush-Erdoğan görüşmesine çevirmiş; “Bu görüşmede sorun çözülür” diyor.Oysa Rebwar Veli asıl aktör olan ABD’nin bu konuda pek istekli olmadığı düşüncesinde; “ABD, Irak’ın içinde Mehdi Ordusu ile çatışıyor, Halkın Mücahitleri’ni yasakladı. 20 bine yakın peşmerge ABD ile birlikte güvenlik için çalışıyor. Eğer isterse aynı peşmergelerle gelir Kandil’de de temizlik yapar ama istemiyor.”Kürt yönetimi ise PKK’ya karşı verilecek bir savaşın Kürt’ün Kürt’e karşı savaşı olarak algılanacağını düşünüyor. Bundan kaçınacaklarını söylüyorlar. Bu yönde kamuoyu baskısı var gibi görünse de kamuoyunu ikna etmek güç değil.Ankara, Bağdat - Washington hattını zorlarken, kuzeyde pek fazla gücü olmayan,, başkentinde güvenliği sağlayamayan, bir hükümetin kuzeydeki PKK’ya karşı inisiyatif kullanabileceğini düşünmek mantıklı görünmüyor. Çünkü Bağdat hükümetinin her kararı kuzeyde geçmeyebiliyor. Hele PKK’ya karşı açılacak yeni bir cephe için Bağdat’tan medet ummak hayal gibi görünüyor. PKK’nın Irak dağlarındaki silahlı varlığının sona ermesi için Kürt yönetimini ikna edecek tek gücün ABD olduğu biliniyor. Sağduyulu Iraklı Kürtler ise yaşanan krizin bir Türk-Kürt düşmanlığına dönüşmemesi için dua ediyor ve savaşın bu sorunu çözmeyeceğini düşünüyor.

http://www.ntvmsnbc.com/news/424540.asp