9 Ekim 2007
Başbakan’ın “Artık mücadelemiz çok daha farklı yürüyecek, yeni bazı adımlar atacağız” sözünün ardından, Kuzey Irak’a sınırötesi harekat tartışılıyor. Köşelerini bugün bu konuya ayıran gazeteciler ise; bugüne kadar Kuzey Irak’a ABD ve Iraklı Kürtlerin desteğiyle 24 kez sınırötesi harekat yapıldığını hatırlatıyor ve çare olmadığını vurguluyorlar.
Köşe yazarlarının, bugünkü gazetelerde yer alan görüşleri şöyle:CENGİZ ÇANDAR (REFERANS)TÜRKİYE DÜŞER, AK PARTİ DÜŞERPKK’nin niyetlerine, yöntemlerine, eylem biçimi ve zamanlamasına “doğru teşhis” konmadığı takdirde, PKK pususuna Gabar’daki 13 şehit düşmekle kalmaz, Türkiye düşer. Öncelikle de Ak Parti hükümeti düşer. Nedir bu, daha da hain PKK pususu?Türkiye’yi Irak bataklığına çekmek, Kuzey Irak’a saplamak...Gabar’a tam hükmedilmeden, Kuzey Irak’a girmek piknik gezintisi mi yapmak olur, aklımızı kullanalım. Öfkeyle kalkıp, zararla oturmanın, PKK’nın pususuna düşmenin zamanı değil.Bu bakımdan, hükümetin dünkü “ilk tepkisi”, kamuoyundaki duygusallığı kullanmak isteyen “vuralım-kıralım lobisi”nin iğvasına kapılmadığını gösterdiği için isabetli ve akıllıca olmuştur.Zaten “Gabar pususu”, Türkiye’yi akıl dışı yollara sapmaya davet eden, bir “hain PKK pususu”dur. Bu “pusu”nun alanını, Kuzey Irak’a dalarak genişletmek, Türkiye’nin güvenliğini güvence altına alması bir yana -unutmayalım bugüne dek Kuzey Irak’a, üstelik oradaki Kürtlerin desteği ve ABD onayı ile 24 kez girildi- siyasi ve diplomatik alanda ülkemizi daha da zayıflatmak, 22 Temmuz’la oluşmuş, çiçeği burnunda iktidarın altından halıyı çekmek demektir.Akıl dışı tepkilere yönelindiği taktirde, ortada ne yeni anayasa, ne demokratikleşme, ne AB hedefleri kalır. Giderek ne AK Parti iktidarı...MURAT YETKİN (RADİKAL)BÜYÜKANIT ASLINDA HAREKAT İSTEMİYOROrgeneral Büyükanıt daha mayıs ayında, böyle bir harekâtın Türkiye’yi hem peşmerge, hem de ABD birlikleriyle karşı karşıya getirebileceği uyarısında bulunmuştu. Asker sanıldığı ya da sunulmak istendiği gibi derinlemesine bir harekâttan yana değil; Irak tarafında bir güvenlik şeridi oluşturmaktan yana. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in ‘Sözün bittiği konuyu konuşuyoruz’ demesi, artık eyleme geçileceğine işaret ediyor. Bugün Terörle Mücadele Yüksek Kurulu’na başkanlık edecek Başbakan Erdoğan’ın ‘başka yöntemlerden’ söz etmesi de anlamlı, ama bir yandan ABD ile ilişkiler, diğer yandan PKK eylemlerinin kamuoyunda hükümetin zafiyeti olarak algılanmaya başlanacak olması, onun hareket alanını da daraltıyor.DERYA SAZAK (MİLLİYET)MÜCADELENİN BAŞARISI SORGULANMALIPKK, Kürt sorununda “silahlı çözüm”ü her türlü barışçı ve demokratik söyleme karşın dayatıyor. Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ’un Diyarbakır’da yaptığı değerlendirme, PKK’ya karşı alınan askeri önlemler dışında “etnik milliyetçiliği” frenleyecek, CHP heyetinin saptamasıyla bölgede giderek azaldığı belirtilen, “Türkiye’ye aidiyet” duygusunu güçlendirecek yeni yaklaşım ve adımları gündeme getiriyor. İlker Başbuğ’un da söylediği gibi, Güneydoğu’da PKK’nın eylemlerine başladığı 23 yıllık sürecin sonunda “örgütün gücü sıfırlanmıyor, hâlâ katılımlar oluyorsa” mücadelenin başarısının da sorgulanması gerekiyor.Güvenlik politikaları dışında siyaset mutlaka yeni çözümler üretebilmeli.“Sınır ötesi harekât” çözüm olsaydı, Türkiye 1980’lerden sonra defalarca “sıcak takip” yaptığı, Kuzey Irak’a girerek PKK’yı etkisizleştirdiği dönemlerde “ayrılıkçı terörü” bitirmiş olurdu.CAN DÜNDAR (MİLLİYET)AK PARTİ’NİN ELİNDE ÇÖZÜM İÇİN KOZHükümet çaresizce seyrettiği için sorun, “Ya terör ya harekât” sarkacında sıkışıp kalıyor.Dün bir bölge milletvekilinin söylediği gibi, “AKP, Güneydoğu’da oyların çoğunu alan parti olarak seçmenini küstürmeyecek bir çözüm arıyor.”Bu durum, onu zorda bırakıyor gibi görünse de aslında eline çözüm için önemli bir koz da veriyor: Bu seçmen desteğiyle, olayın tüm (ekonomik, sosyal, diplomatik, güvenlik, kültürel) boyutlarını bir arada ele alan, kapsamlı bir çözüm paketi ve derli toplu bir açılım politikasıyla ortaya çıkabilir.Çare için en geniş mutabakatı arayabilir.OKTAY EKŞİ (HÜRRİYET)KAÇ KERE BOMBALADIK, NE OLDU?Hadi George W. Bush’un dünyanın başına bela ettiği Irak harekátı yüzünden Irak’ın kuzeyine askeri harekát yapamadık diyelim. Ondan önceki en az 15 yıl boyunca Irak’a kaç kere girdik çıktık. Oradaki PKK kamplarını kaç kere bombaladık.Şimdi nerdeyiz?Söyleyin lütfen birinci günden yani 15 Ağustos 1984 günü PKK’nın Şemdinli ve Eruh’a yaptığı silahlı saldırı tarihinden daha ileri ve daha iyi durumda mıyız, yoksa “bugüne kadar izlediğimiz mücadele metoduyla başarılı olamadığımızı” tespit ve teslim etme noktasında mıyız?Amerikalılara kızmak, hatta denk düşürünce “Bizi kaç senedir oyalıyorlar. Irak’ın kuzeyine inip PKK’ya darbe vurmamızı engelliyorlar. Bize karşı dostane davranmıyorlar” diyerek ağır konuşmak kolay.Bu suçlamaların haklı olduğu da tartışılmayacak kadar açık.Hatta AKP Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Egemen Bağış gibi, ABD’yi tehdit eden sözler -sanki o tehditlerin bir kıymeti harbiyesi varmış gibi- söylemek de kolay.Ama onları değil, Türk ulusu, alınan sonucu görmek istiyor. 13 fidanımızı bir baskında kaybetmemiz gerçeği karşısında söyleyin bakalım Amerikan hükümetinin bizi aldatmasıyla veya uyutmasıyla Türk hükümetinin basiretsizliği, beceriksizliği ve şaşkınlığı arasında bir fark olduğu savunulabilir mi?