İSKENDERUN - Sekiz yıl önce İskenderunlu balıkçılar körfeze ağlarını atarken, M/V Ulla adlı kuru yük gemisi İspanya'nın Aviles Limanı'ndan demir alıyordu. Gemi 15 Aralık 1999 günü yüklediği atık 'kül'lerle Cezayir'in Dijen Limanı'na vardı. İspanya'nın üç termik santralından ihraç edildiği belirlenen zehirli atıklar Cezayir'deki S.A. P/C De Dragados adlı İspanyol şirketine gönderiliyordu. Küller Cezayir'de baraj yapımında kullanılacaktı. Ancak Cezayir, bozulduğu gerekçesiyle yükün boşaltılmasına izin vermeyince Ulla rotasını Türkiye'ye çevirdi, zehirli atık yüklü gemi ile İskenderunlu balıkçıların yolu da böyle kesişti. Gemi 25 Şubat 2000'de İskenderun Körfezi'ne giriş yaparak, Demir Çelik Fabrikası Limanı'na demirledi. Ulla'nın Türkiye sularına dert olma öyküsü de o gün başladı. Çevre örgütü Greenpeace, zehir yüklü geminin gönderilmesi için limanda eylem yaptı. Ulla gümrükçülerce mühürlenirken Dörtyol Asliye Ceza Mahkemesi, zehirli atığın geri çekilmesini kararlaştırdı. Ankara'nın da devreye girmesiyle İspanya'dan geminin geri çekilmesi istendi.
İspanya geri alacaktı Gemi daha sonra 2 bin 200 ton yüküyle İskenderun Körfezi'ne demirledi. 20 Mart 2003 günü Türk ve İspanyol yetkililer bir araya geldi. Türk tarafı, İspanya'ya "Zehirli atığı geri al" dedi, İspanya kabul etti. İspanya yükü bir başka gemiyle alacaktı. Ancak bu kez İspanyol şirketi adına çalışan Türk acentenin koydurduğu haciz sorun oldu. Çevre ve Orman Bakanlığı'nın başvurusu üzerine haciz 17 Haziran 2004'te kaldırıldı. Bakanlık 1 Temmuz 2004'te haczin kaldırıldığını İspanya'ya bildirdi. 3 Eylül'de mürettebat İspanya'dan yola çıktı. Ancak tesadüf, dört buçuk yıl demirli halde bekleyen gemi, daha fazla bekleyemeden, 6 Eylül 2004 günü battı. Hatay'ın İskenderun ilçesindeki körfezde, 2 bin 200 ton külle batan Ulla, deniz altında üçüncü yılını doldurdu. Türkiye sınırlarına girişinden itibaren olay olan gemi, içindeki önemli miktardaki sertleşen atık yüküyle birlikte denizin 40 metre derinliğinde. Geminin, önce Türk karasularından gönderilmesi, battıktan sonra da çıkarılması çabaları hep sonuçsuz kaldı. İskenderun Kaymakamı Cengiz Horozoğlu, yükün çıkarılma işlemlerinin başarısızlıkla sonuçlandığını hatırlattı: "Geminin şu haliyle çıkarılamayacağı kesinleşti. Ancak, laboratuvar incelemeleri sonucu denize ve deniz canlılarına bir zarar vermediği de ortaya çıktı. Bu geminin atığıyla birlikte çıkarılması için ilgili bakanlıklar ve firmalar bir yöntem bulabilir. Zararlı olmasa da yüküyle birlikte çıkarılması, dünya kamuoyuna ve çevreye duyarlılığımızı göstermek için önemli." İskenderun Çevre Koruma Derneği Başkanı Aylin Canpolat Ödemiş de geminin mutlaka çıkarılması gerektiği, çünkü bunun dünya zehirli atık ticaretine önemli mesaj olacağı görüşünde.
Katılaştı, çıkarılamadı Ulla'nın çıkarılması için çok çaba gösterildi. Önce ihale açıldı. İhaleyi alan Omur Gemi Kurtarma ve İnşaat A.Ş., dalgıçlar aracılığıyla çalışmaya başladı. Radikal bu gelişmeyi 4 Haziran 2005 günü 'Ulla'nın zehiri çıkarılıyor' başlığıyla duyurmuştu. Ancak çözümün o kadar kolay olmadığı kısa zamanda anlaşıldı. Zor koşullarda yapılan çalışmalar sonucu atık maddenin tamamen sertleştiği görüldü. İskenderun Kaymakamı Cengiz Horozoğlu, Radikal'de 4 Ekim 2005'te çıkan haberde, bugüne kadar 1400 ton atık çıkarıldığını söylüyordu. Planlanan, katılaşan atığı patlatarak parçalara ayırıp çıkarmaktı. Kıyıdan üç mil açıkta bulunan gemideki atığın bir kısmı, İspanya hükümetinin yolladığı Amorita adlı gemiye aktarıldı. Kalan yük katılaştığı için çıkarılamadı.
Meclis'e de taşındı Denizin altındaki sorun, Meclis'e de yansıdı. TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanı Yahla Akman, yine Radikal'de 15 Haziran 2006 günü çıkan haberde, 'tehlikeli atığa tepkili çok sayıda vatandaştan başvuru geldiğini' söylüyordu. Yükün önemli bölümü halen gemiyle birlikte denizin altında. Bu çalışmalara yaklaşık 1 milyon dolar harcandı. (aa, Radikal)