"Halklar ile onları yönettiklerini zanneden siyasetçiler arasında muazzam bir uçurum var"

Nereye Doğru
-
Aa
+
a
a
a

Nereye Doğru’da Cengiz Aktar, Gazze için insani yardım filosundakilerin alıkoyulmasına karşılık Fransa’da her yerde yapılan İsrail karşıtı gösterilere, İsrail ve Filistin’e iki devletli çözüm sağlamak için kurulan çalışma gruplarına, Pew Research Fact Tank'in yayınladığı İsrail hakkında olumsuz görüş sahibi ülkeler raporuna ve İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini azaltması için ortaya koyduğu koşullara değiniyor.

""
Nereye Doğru: 11 Haziran 2025
 

Nereye Doğru: 11 Haziran 2025

podcast servisi: iTunes / RSS

Nereye Doğru’ya Gazze için yola çıkan insani yardım filosu haberiyle başlayan Cengiz Aktar, “Ben açıkçası en kötü senaryoyu bekliyordum, o gemiyi batıracaklar ve insanları öldürecekler diye düşünüyordum ve neyse ki gerçekleşmedi. Birileri ‘o kadar ileri gitme’ mi dedi, ne dedi bilmiyoruz. Bu 12 mürettebatın sadece dört tanesi döndü. Filoya Fransa’dan katılan dört kişi ise geri dönmeyi reddetti. Fakat Batı basınının dediği gibi, direniyor değiller. İsrail’in filodakilerin serbest kalmaları için, İsrail topraklarına yasa dışı yollardan girdiklerini kabul eden bir belgeyi imzalamalarını şart koştuğu ortaya çıktı ve onlar da reddettiler tabii. O yüzden hala içerideler ve anladığımız kadarıyla Fransız vatandaşı Filistin asıllı Avrupa parlamenteri Rima Hassan, Ramle şehrindeki bir gözaltı merkezine yönlendirilmiş dün gece. Madleen yelkenlisindeki Brezilyalı bir aktivist Thiago Avila, açlık grevine başladı. Gemiye ilk saldırı olduğunda, Fransa'da eşi benzeri görülmemiş boyutlarda İsrail karşıtı gösteriler yapıldı. Sadece Paris'te değil, Fransa'nın hiç aklınıza gelmeyecek küçük kentlerinde bile insanlar sokağa inmiş. Paris'te bir saat içinde en az 150 bin kişi gösteriye katıldı deniyor. Önemli olan da bu çünkü Paris'te şimdiye kadar 1 milyon hatta daha fazla sayıda insan da toplandı ama bu gösteri spontane oluştu. İnsanlar hemen birkaç saat içerisinde sokağa iniverdiler ve tekrar ediyorum sadece Paris'te de değil bu - bu önemli. Galiba dün akşam da bir gösteri vardı ve böyle devam edecek herhalde. Rima Hasan, Jean-Luc Mélenchon’ın başını çektiği La France Insoumise (LFI), - kabul etmeyen, reddeden Fransa - partisinin Avrupa vekili. Bu arada yine Fransa'da, Marsilya'da liman işçileri İsrail'e giden bir gemiye silah yedek parçalarını yüklemeyi reddettiler. Bu daha önce Barcelona’da, Belçika'da Anvers'te ve İtalya'da Genova'da da olmuştu. Sürekli bir yerlerde patlak veriyor ama Yunanistan şirketine ait VELA adlı gemi Mersin'e yanaştı, dün de tekrar İsrail'e doğru yola çıktı. Birleşmiş Milletler’in işgal altındaki Filistin topraklarından sorumlu özel raportörü Francesca Albanese, İsrail’e giden VELA gemisinin Mersin’de durdurulması çağrısında bulundu ama nafile tabii,” diyerek Birleşmiş Milletler’in New York’ta yapacağı konferansla ilgili gündemine geçti.

“Fransa da İsrail’e silah satmaya devam ediyor ama aynı Fransa 17-20 Haziran arasında Birleşmiş Milletler'de Suudi Arabistan ile birlikte üç günlük bir konferansın eş başkanlığını yapacak. Bu konu ilk ortaya çıkıp konuşulmaya başlandığında, Macron, ‘Filistin Devleti’nin tanınması ahlaki bir görevdir ve siyasi bir gerekliliktir’ dedi. Fakat ondan sonra İsrailliler - Mossad dahi - devreye girdi ve Macron, iki gün önce ‘Merak etmeyin, konferans Filistin Devleti'nin tanınması için bir fırsat teşkil etmeyecek’ diye güvence verdi. Bu yapılacak konferansta Filistin Devleti’nin tanınmasının ön koşulları var; Gazze'de kalıcı bir ateşkes ve İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını istiyorlar. Bu arada Filistinli rehinelerin serbest bırakılmasını isteyen yok ve orada binlerce insan var biliyorsunuz. Filistin yönetiminde reform yapılmasını, ekonomik yeniden yapılanmayı ve Hamas'ın Gazze'deki yönetimine kesin bir son verilmesini de istiyorlarmış. Suudlar ile Frankler, bu iki devletli çözüm için gerekli unsurları hazırlamak üzere sekiz tane çalışma grubu oluşturmuş. Fransa, o sekiz çalışma grubundan bir tanesinin başkanlığını almış. Konuştuğumuz sıralarda, Paris'te, Paris Barış Forumu adı altında bir sivil toplum konferansı yapılıyor. Daha da iyisi var. Birleşik Krallık, Britanya geri kalır mı? Birleşik Krallık, İsrail'i yaratan ülkelerden biridir bu arada ve öte yandan Fransa da İsrail'e atom bombası teknolojisini veren ülkedir, bunu da yeri gelmişken söyleyeyim. Birleşik Krallık da İnsani Yardım Çalışma Grubunun başkanı oluyor,” diye belirten Cengiz Aktar’a Ömer Madra da, Gazete Oksijen’de yer alan Britanya ile ilgili bir haberden şu alıntıyı yaptı, “Britanya'da 300’den fazla Dış İşleri Bakanlığı çalışanı, hükümetin Gazze politikasına itiraz ederek uluslararası hukukun ihlallerine ortak olunmasından kaygı duyduklarını bildirmiş ve Dış İşleri Bakanlığı’ndaki üst düzey yöneticiler de bu görüşte ısrar edenlere istifa etmelerinin onurlu bir yol olacağını söylemiş.” Özdeş Özbay ise, “Dün Britanya dahil beş ülke -Britanya, Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, Norveç - İsrail'in bu aşırı sağcı bakanlarından Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich için mal varlıklarını dondurma ve seyahat yasağı ile yaptırım kararı aldılar. İsrail Dış İşleri Bakanı Gideon Saar, X hesabından bir paylaşım yaparak "İsrail için İngiliz Mandası 1948'de sonra erdi ve bir daha asla geri dönmeyecek" dedi. Ben Gvir, ‘Firavun'u aştık (İngiltere Başbakanı Keir) Starmer Duvarı'nı da aşacağız.’ açıklamasını yaptı. Halbuki bir analoji yapılacak olsa, İsrail herhalde Firavun'u temsil eder,” eklemesini yaptı. “Aynı sahtekarlık başlığı altında Paris'teki Barış Forumu’nda Filistin Devleti'nin ekonomik uygulanabilirliği ve uluslararası hukuka saygının teşvik edilmesi de konuşulacakmış. Barış için anlatılar, barışçıl çözümün her iki tarafa da sağlayacağı faydalar üzerine bir ortak barış günü üzerine çalışılıyormuş. Böyle durumlarda aklıma Fransa'nın 20. yüzyıl başlarındaki başbakanı Georges Benjamin Clemenceau’nun ‘Bir konuyu gömmek istediğim zaman komisyon kurarım’ sözü gelir,” diyen Aktar, İsraillilerin iki devletli çözüme nasıl baktığıyla ilgili gündemine geçti.

“İsrail’de seçmenin sadece beşte biri iki devletli çözüm istiyor. Yahudi İsraillilerin %56’sı yani yaklaşık iki milyon olan İsrail vatandaşı, Arapların - İsrail pasaportu taşıyan Araplar - artık başka ülkelere nakledilmelerini talep ediyorlar ve Fransız Cumhurbaşkanı Macron'a Gazze’de yapılanların soykırım olup olmadığını ve bu konu hakkında ne düşündüğünü de sordular. Macron, ‘Bu hadisenin soykırım olup olmadığına karar verecek olan siyasetçiler değildir, tarihçilerdir.’ şeklinde cevapladı. Özellikle Fransa ile benzer bir tartışma başka bir konuda da cereyan etmişti. Neyse o ayrıntıya girmiyorum, herkes anladı ne demek istediğimi,” açıklamasında bulunan Cengiz Aktar, Pew Araştırma Merkezi’nin İsrail hakkında olumsuz görüş sahibi ülkeler hakkında hazırladığı rapor konusuyla programına devam etti.

Cengiz Aktar, “Merkezi Kanada olan Pew Research Fact Tank, olgular üzerine çalışan en önemli uluslararası bir araştırma merkezidir ve İsrail hakkında olumsuz görüş sahibi ülkeleri incelemişler. Bir numara Türkiye, %93 ve ardından da sırasıyla Japonya %79, Hollanda %78, İspanya %75, İsveç %75, Yunanistan %72, İtalya %66, Almanya %64, Fransa %63, Polonya %62, Britanya %60, Kanada %60 ve ABD %53. Bu oranlar bize halklar ile onları yönettiklerini zanneden siyasetçiler arasında - en azından bu konuda - muazzam bir uçurum olduğunu gösteriyor. Rakamlar kendiliğinden konuşuyor, kimse İsrail taraftarı değil. Büyük ülkeler arasında İsrail dostu olan bir tane ülke var ve o da tabi Müslüman düşmanlığıyla bağlantılı olarak Hindistan. Hindistan'ın sadece %29'u sevmiyormuş İsraillileri. Bunu bir kenara not etmek lazım,” diye belirttiğinde Ömer Madra, “The New York Times gazetesi yazarlarından Jean Guerrero, Trump'ın ICE (Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza) operasyonlarında, bu kuruma karşı çıkanların üzerine binlerce asker göndermesinin tam bir kaos ve zulüm yarattığını yazıyor. Ayrıntılı bir durum var. Orada da işler hiç parlak gitmiyor,” eklemesini yaptı. Aktar, “The Atlantic'de David Frum dün iyi bir yazı yazdı - bundan daha önce de bahsettik. O da aynı yere dikkat çekiyor. Bu yapılanların 2026 seçimleri için prova olduğunu söylüyor. 2021'deki sivil darbe girişiminin bu günlerdeki olayların yanında çok hafif kaldığını, şimdiden prova yapıldığını söylüyor. Askeri idare ve sivil direniş ile açık ve net bir kaos ortamı var. ABD, koşar adımlarla kaosa doğru gidiyor hayırlısıyla ve seçim yılı, ülkenin kuruluşunun (1776 - 2026) 250. yılına tekabül edecek. Belki yerlilerin ahı tutacak bu şekilde diye de heyecanlanıyorum,” dediğinde Madra da “Kaliforniya Eyaleti'nin Valisi Gavin Newsom, ABD Başkanı Donald Trump yönetimini asker göndermek suçundan mahkemeye vermiş durumda. Newson Democracy Now!'da da konuşmuş. Dört günlük protestodan sonra Los Angeles'a 700 deniz piyadesi, 2000 de ek ulusal muhafız yollanmış. Bayağı ağır bir sıkı yönetim vaziyeti var ve sokağa çıkma yasağı da ilan edildi. ABD’den bahsediyoruz,” eklemesini yaptı. “Söylediğim gibi, bunu 2026 ara seçimlerinin provası olarak görmek, buna mim koymak gerekiyor - esas mesele o, iş sonunda oraya gidecek çünkü o kaybettiği seçimi vermeyecek,” yorumunu yapan Aktar’a Madra da bir kez daha, “Ama ondan önce 14 Haziran'da Doğum Günü Partisi var. Bütün askerlerin ve ordunun da seferber olacağı ve Trump’ın ulusal günde krallığını ilan edeceği söyleniyor,” diye ekledi.



Cengiz Aktar Son olarak İran gündemine geçen Cengiz Aktar, “Her nedense ABD, İsrail'in İran'ı vurmasını istemiyor. Umman’da Tahran ve Washington D.C. heyetleri arasında müzakereler sürüyor. İran’ın The New York Times üzerinden yaptığı son açıklamayı size aktarıyorum; ‘Biz uranyum zenginleştirilmesini sadece %3,67'ye kadar çıkartabiliriz. Eğer İsrail kendi nükleer gücünü lav eder ve Orta Doğu'nun nükleerden arınmış bir bölge olduğunu kabul eder ise nükleer enerjinin barışçıl ve sivil kullanımına razıyız’” diyerek bu haftalık gündemini tamamladı.