Cezaevinden milletvekili olarak çıktı

-
Aa
+
a
a
a

25 Temmuz 2007NTVMSNBC

Kadınların rekor kırdığı seçimde, bir başka ilk daha yaşandı. Gebze Cezaevi’nde tutuklu bulunan Sebahat Tuncel, cezaevindeyken seçilen ilk milletvekili oldu. İl Seçim Kurulu bugün mazbatasını verdi, Ağır Ceza Mahkemesi de milletvekili olduğu için tahliyesine hükmetti ve İstanbul 3. Bölge Bağımsız milletvekili olan Tuncel cezaevinden bırakıldı.

Avukat Baran Doğan, bu sabah İstanbul İl Seçim Kurulu Başkanı Tanju Halil Bilgin’den, Sebahat Tuncel’in milletvekili seçildiğine dair mazbatasını aldı ve “milletvekili seçildiği için tahliye edilmesi gerektiği” yönünde dilekçeyle İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme, “yasadışı örgüte üye olmak” suçundan yargılanan Sebahat Tuncel’in, Anayasanın yasama dokunulmazlığını düzenleyen 83. maddesi gereğince tahliyesine karar verdi.Kararın Beşiktaş’taki İnfaz Savcılığı’nca Gebze İnfaz Savcılığı’na fakslanmasının ardından, Tuncel tutuklu bulunduğu Gebze Cezaevi’nden serbest bırakıldı. Tuncel, “Halkımız demokrasi ve barış mücadelesinde önemli bir görev vermiştir. Bundan sonra bu görevi layıkıyla yerine getireceğime inanıyorum” dedi.“TÜRKİYE’Yİ GÜL BAHÇESİ OLARAK GÖRMEK İSTEDİ”Sebahat Tuncel’in babası Fahrettin Tuncel de, “Türkiye’yi bir gül bahçesi olarak görmek istedi. Meclis’te ezilen herkesi temsil etmeli” dedi.Baba Tuncel, kızının PKK üyesi olduğu iddiasıyla yargılanması konusunda “İlk önceleri bu iddiaya en çok ben bozuldum. O PKK’lı değil. Kuzey Irak’a bizim bilgimiz dahilinde gitti. Kadınlarla ilgili çalışma yapmak için” dedi.Kendisinin de 1993’te SHP Malatya İl Teşkilatı’nda aktif olarak siyaset yaptığını, CHP döneminde siyaseti tamamen bıraktığını kaydeden Tuncel, kızının duygusal ve mütevazı biri olduğunu, çocukken bile diğer kızlar gibi süslenmek gibi bir yeteneği olmadığını belirterek şöyle devam etti:“O milletvekili de olsa, köye geldiğinde kavun, karpuz, kayısı çapası yapmak için şalvarı geçirip çalışacak birisi. Doğallığı seviyor. Kızım diye demiyorum, çocukken de sorumluluk sahibiydi, bugün de öyle. O hep Türkiye’yi bir gül bahçesi olarak görmek istedi...”