24 Haziran 2007Gündüz Vassaf
ABD'li oyun yazarı Arthur Miller 12 Eylül döneminde yazarlarla dayanışmaya Türkiye'ye Harold Pinter'le geldiğinde İstanbul Hilton'da kalmıştı. Bir gün otel odasında oradan buradan sohbet ederken gözleri pencereden gördüklerine takıldı. Bir an daldıktan sonra, "Otomobil," dedi, "Bizi kendisine tutsak etti. Yaşamı onsuz düşünemez, uygarlığımızı onsuz planlayamaz olduk." Laf lafı açar. Birbiri ardına sıraladığımız karşılıklı örneklerle konuyu besledik durduk. Miller Amerikalı erkeğin hafta boyu çalıştıktan sonra cumartesi günlerini büyük bir hevesle arabasını yıkamaya, cilalamaya, orasıyla burasıyla oynamaya feda ettiğini, ben Ankara'dan Amerika'ya yeni gitmiş bir tanıdığımın ilk maaşıyla araba aldıktan sonra Türkiye'de yaptığı gibi, Washington'da da kızları tavlamak için onlara Amerikan arabasında dolaşmayı teklif ettiğini, Miller, 'Satıcı'nın Ölümü'nde Amerikan rüyasına inanan Willy Loman'ın arabasının egzos borusundan çıkan zehirle intihar ettiğini, ben Türkiye'yi Küçük Amerika yapacağız diyen Demokrat Parti'yi deviren askerlerin aşağılık komplekslerinin sonucu darbeden sonra yaptıkları ilk işlerden biri olan, pat pat diye birkaç yüz metre gidip Genelkurmay Başkanlığı'ndan gelme cumhurbaşkanının önünde bozulup duran Devrim adlı otomobili, Miller da kim bilir başka neleri anlatacaktık ki otelin lobisinden gelen telefonla yeniden 12 Eylül kâbusunun içine girdik. Miller'in anlattıkları, küresel ısınmanın dünyamızı tehdit ettiği, günlerimizin sayılı olduğunun söylendiği bugünlerde her zamankinden daha geçerli. Geçenlerde okuduğum bir haber Amerikalının otomobiline körü körüne bağlılığının, otomobil müptelalığının başka bir örneği. Ruslarve Türkler için ekmek neyse, Amerikalılar için de benzin o. Benzinin en ucuz olduğu ülkelerden birinde yaşamalarına rağmen Amerikalılar son yıllarda artan benzin fiyatlarından şikâyetçi. Gene de, istatistiklere göre ülkede aile başına düşen otomobil sayısı ikiden fazla. Çevre dostu geçinenlerin bile, çocuklarını sabah yuvaya götürürken, ordularının Bağdat'ta kullandıkları zırlı aracın sivil modeli Hummer gibi mini tank benzeri arabaları kullanmaları ayrıca ibret verici. Gazete haberine göre benzin fiyatlarının artışına dayanamayan Amerikalılar, daha az araba kullanmak yerine, kendilerine tasarruflu, küçük üçüncü otomobiller satın almaya başlamış. ABD'nin otomobil müptelalığının, otomobilden vazgeçilebileceğini ölüm pahasına bile idrak edememelerinin en uç örneği bugün Bağdat'ta yaşanıyor. Dünyamızın en güçlü ordusuna sahip olmakla övünen bu rakipsiz süper güç her yıl harcadığı yüzlerce milyar dolara rağmen dört küsür yıldır, bırakın Irak'ı, Bağdat'ın en küçük mahallesine bile hâkim olamadı. Otomobillerde patlatılan bombalarla katledilenlerin haddi hesabı yok. Buna karşın Amerikalıların buldukları çözüm otomobil rekabeti. Patlayan, patlatılan araçlara karşı patlatılmaya dayanıklı yeni model araçlar üretmek. Bir yanda infilak ettirilen otomobiller, bir yanda araçlarında öldürülen Amerikan askerleri. Amerikalıların akıllarının ucundan bile geçmiyor Bağdat'ta otomobili yasaklamak. Şimdiye kadar başkalarını katletmek, askerlerini korumak için harcadıkları paralarla Bağdat'ta otomobili gereksiz kılacak dünyanın en ileri ve güvenli kamu ulaşım sistemini kurabilir, otomobilin bir katliam aracı olarak kullanılmasını savaş tarihinin yıpranmış sayfaları arasına katabilirlerdi.. Otomobillerinde yiyip, içip, sevişip, ana rahmine otomobillerde düşen, otomobillerinde kiliseye gidenler, otomobillerinde ölmemek için otomobilden vazgeçmenin yeteceğini bile akıl edemiyor.