8 Aralık 2006 Basın Özeti

Dünya Basınından
-
Aa
+
a
a
a

8 Aralık 2006

İngiltere gazeteleri

Tam olarak bilinmese de önerinin, önemli bir limanın ve belki de bir havaalanının herhangi bir karşılığa bağlamadan Rumlar'a açılmasını içerdiği konuşuluyor.

Guardian gazetesi "Türkiye'nin önerisi, Avrupa Birliği zirvesinde tartışma yaratacak" başlıklı haberinde, Pazartesi günü biraraya gelecek olan dışişleri bakanlarının büyük olasılıkla öneri üzerinde bir anlaşma sağlayamayacağını ve konuyu liderler zirvesine bırakacağını yazıyor.

Independent ise haberine "Türkiye'nin liman manevrası üyelik umutlarını canlı tutuyor" başlığını atmış.

"Bu öneri, bazı müzakere başlıklarının askıya alınmasının beklendiği zirvenin hemen öncesinde yapıldı. Zirvede üye ülkeler Türkiye'nin girişimi konusunda önemli görüş ayrılıklarına düşecekler. Dönem başkanı Finlandiya, girişimi olumlu bir adım olarak niteleyerek bunun zirveyi doğrudan etkileyeceğini belirtiyor."

Times, girişimi "Türkiye Kıbrıs'a alışveriş önerdi" diye değerlendiriyor. Gazete, içeriği bilinmiyor olsa da Kıbrıs'ın bu öneriyi, "Hoş görünmek için atılan bir adım. Avrupa Birliği'yle dalga geçiyorlar." diyerek reddettiğini aktarıyor.

Ankara'nın "son dakika" girişimi Financial Times gazetesinin Avrupa sayfasına "Türkiye Kıbrıs sorununda yumuşuyor" başlığıyla yansıyor. Haberde, henüz öneriyi yazılı olarak görmemiş olan Birlik elçilerinin bugün bu teklifi değerlendirecekleri belirtiliyor. Financial Times haberini şu sözlerle noktalıyor:

"Türkiye'nin tek taraflı bir girişimde bulunması çok nadir bir olaydır. Diplomatlar, Kıbrıs konusunun Türkiye için ne kadar hassas olduğu dikkate alındığında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu adımla bir risk aldığını düşünüyorlar."

Financial Times'ın başyazısı da Türkiye Avrupa ilişkilerine ayrılmış. Gazetenin, "Felaketi önlemek için son dakikada uzatılan zeytin dalı" diye nitelediği son gelişmeler makalede şöyle yorumlanıyor:

"Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne, Avrupa Birliği'nin de Türkiye'ye ihtiyacı var. Bu o kadar önemli ki, ufak tefek sorunların Ankara'yla Avrupa'yı ayırmasına izin verilmemeli. İşte bu nedenle Recep Tayyip Erdoğan, tartışmaları sonlandırmak için bir zeytin dalı uzattı. Avrupa hükümetleri bu şansı değerlendirmeli ve cömertçe karşılık vermeli. Aksi takdirde Avrupa, miyop bir zihniyetle, müzakerelerin büyük bölümünü askıya alacak. Şimdi adım atma sırası Avrupa Birliği'nde."

"Türkiye'ye 1963'te daha yakın ilişki, 1999'da da üyelik sözü verildi. Avrupa daha içine dönük, genişlemeye düşmanca bakan ve İslam konusunda daha huzursuz bir tutuma girdikçe hükümetler geri adım attılar. Fransa, Almanya ve Avusturya'daki siyasetçiler, kendi düşmanca tavırlarını Kıbrıs maskesi altına gizlediler. Bu kabul edilebilir bir tutum değildir. Bunun yerine Kıbrıs, bir uzlaşmaya varmak için zorlanmalıdır."

"2006 yılında, Birleşmiş Milletler askerlerinin bir Avrupa Birliği üyesi ülkenin iç sınırlarında devriye gezmesi olacak iş değil. Bir üye ülke içindeki toplumun, Kıbrıslı Türkler'in, üyeliğin getirdiği haklardan yararlanamaması akıl alacak gibi değil. Dün akşam Başbakan Erdoğan, ülkesi için çok hassas bir konuda tavrını yumuşattı. Felaketi önleyebilmek için Avrupa Birliği'nin de onunla orta yolda buluşması gerekir."

İngiltere'de yayınlanan haftalık Economist dergisi ise "Gittikçe uzayan yol" başlıklı yazısında, gelecek hafta yapılacak liderler zirvesi öncesinde Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini değerlendiriyor. Avrupa Komisyonu'nun bazı müzakere başlıklarının askıya alınması önerisiyle Türkiye'nin üyeliği önündeki engellerin arttığını yazan dergi yazısını şöyle sürdürüyor:

"Üst düzey bir Türk yetkili 'Önce ellerimizi bağladılar şimdi de ayaklarımızı bağlamaya çalışıyorlar.' diye özetliyor gelinen noktayı. Hafta boyunca pazarlıklar sürerken, Türkiye'nin getirdiği Kıbrıs'a bir liman ve bir havalimanını açma önerisinin işe yaraması zor görünüyor. Zira bu öneri Kıbrıs'ın da benzer bir adım atmasına bağlı."

"Uzlaşma olmazsa bir ilerleme de sağlanamayacak. Gelecek baharda Türkiye'nin üyeliğine sert şekilde karşı çıkan Nicolas Sarkozy, Jacques Chirac'ın yerine Fransa cumhurbaşkanı olursa ilişkiler daha da bozulacak. Şimdi Türkiye'nin umutları Amerika'ya bağlanmış durumda. Başkan George Bush'un gelecek hafta bir telefon diplomasisine girişmesi bekleniyor. Belki askıya alınacak müzakere başlığı sayısı bu girişimle azaltılabilir."

Pek çok Türk'ün, Avrupa Birliği'nin bir Müslüman ülkeyi istemediğine inandığını yazan Economist, amacın Türkiye'yi bezdirerek bu sevdadan vazgeçirmeye çalışmak olduğunu belirtiyor. "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu tuzağa düşmeyeceğini ve 'B ve C' planları olduğunu söylüyor." diye yazan Economist, bu planların ne olduğunu kimsenin bilmediğini ancak Türkiye'nin, Afganistan, Irak, uyuşturucu ticareti ve insan kaçakçılığı konularında Avrupa Birliği'yle ilişkilerini asgariye indirebileceğini ifade ediyor. Yazı şöyle devam ediyor:

"Avrupa Birliği'nin karşısına dikilmek Erdoğan'ın partisine gelecek Kasım ayındaki seçimlerde oy kazandırabilir. Avrupa Birliği'ne destek yüzde 80'lerden yüzde 50'nin altına düştü. Erdoğan, 2001'den beri ortalama yıllık yüzde yedi büyüyen ekonomiden de cesaret alacaktır. Bu Avrupa Birliği'ndeki büyümenin dört katı. Ancak ekonomideki ilerleme Erdoğan'ın IMF programına bağlı kalmasına ve Ahmet Necdet Sezer'in ardından Mayıs ayında cumhurbaşkanı olmayı isteyip istemediğine de bağlı. Laikliği militanca savunan generaller, hem cumhurbaşkanlığının hem de hükümetin İslamcıların kontrolünde olması ihtimali karşısında huzursuzlar. Yanıtı belirsiz olan soru, bunu engellemek için ne kadar ileri gidecekleri."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne alınmaması medeniyetler çatışmasını tetikler." sözlerinin abartıldığını belirten Economist, Filistinli bir yorumcunun "Türkiye'nin Arap dünyasıyla bir bağı yok. Türkiye'nin üyeliğe kabul edilmesi Amman'daki ya da Riyad'daki sıradan insanlar için bir şey ifade etmiyor. Türkiye'de bir Arap kültür merkezi bile yok." sözlerini aktarıyor. Dergi yazısını şu ifadelerle noktalıyor:

"Bu anlaşmazlığa her iki taraf da doğru bir perspektiften bakmalı. Türkiye'nin, Kıbrıs konusunda kandırıldığını düşünmesi doğal. Ancak Avrupa Birliği'ne uyum için reformlarını sürdürmeli. Avrupa Birliği ise, tam bir demokrasi özlemi içindeki milyonlarca Türk'le ilişkisini düzeltmek için, AB'nin bu hedefe ulaşmakta en iyi yol olduğunu anlatmalı ve Türkiye'nin üyeliğini gerçekten istediğine ikna etmeli."

http://www.bbc.co.uk/turkish/pressreview/story/2006/12/061208_pressreview.shtml