Bağımsız gazeteci Ashley Cleek Açık Gazete’ye katkılarını sürdürüyor. Bu kez Şam’da düzenlenen rejim karşıtı gösterilerde yer aldığı için tutuklanacağından korkarak İstanbul’a kaçan Ayham’ın Suriye Konsolosluğu’ndaki pasaport macerasını aktarıyor:
Şam’da düzenlenen rejim karşıtı gösterilerde yer aldığı için tutuklanacağından korkan Ayham geçen Kasım ayında Istanbul’a kaçmıştı. Aradan 10 ay geçti ve pasaportunun süresi dolan Ayham başına gelebileceklerden duyduğu endişeleri anlatıyor:
Dinlemek için:
İndirmek için: mp 3.9 Mb.
***
"Pasaportum hakkında konuşabilir miyim?
3-4 ay önce pasaportumu yenilemek için konsolosluğa gittim. Konsolosluktaki görevliye 'Merhaba, nasılsınız. Bu oturma iznim, bu da pasaportum. Pasaportumu yenilemek istiyorum' dedim. ?
Görevli bana 'Üzgünüm, bu işlemi yapamıyoruz. Bunun için Suriye’ye gitmek zorundasınız,' diye cevap verdi.
Ben de 'Suriye’ye gidemem. Şu an buradayım,' dedim. Devlet benim hakkımda çok şey biliyor ve Suriye’de beni aradıklarını biliyorum. Görevli 'Neden buradasın ki? Burada ne yapıyorsun. Suriye’ye git' dedi. Ben de ona 'Suriye’ye gidemem. Bak Suriye’de neler oldu?' dedim. Görevlinin cevabı ise 'Suriye’de ne olmuş ki? Suriye’de hiçbir şey olmadı. Bakma sen medyaya, hepsi propaganda aslında. Sadece insanları Suriye’ye gitmemeleri için korkutuyorlar. Yoksa Suriye’de hiçbir şey olmadı. Suriye kanallarına bak, Al Dünya kanallarına bak,' oldu. Bu sözlerin üzerine 'Suriye mi? Suriye mi kaldı ortada? Her şeyi mahvettiniz,' deyip sinirli bir şekilde oradan ayrıldım.
Başka bir çözüm bulmalıydım. Aileme sordum acaba pasaportumu yenileyebilirler mi diye. Her şeyi yapabileceklerini söylediler. Fakat bir süre sonra babam aradı ve 'Hayır, bunu yapamayız,' dedi. Arkadaşlarımla, arkadaşlarımın arkadaşlarıyla irtibata geçmeyi denedim. Sürekli bunu düşünüyordum. Her yolu denedim. Görevlilere rüşvet vermeyi bile denedim. Sadece kendimi bu durumdan kurtarmak istiyordum. Eğer pasaportum olmazsa, ben bir hiçtim. Çok kötü bir durum.
Sonra geçen haftalarda, haber ajansı için beraber çalıştığımız biri 'Neden üzgünsün?' diye sordu. Ben de ona anlattım. Sonra bana bunu halledebileceğini söyledi ve birini aradı. Aradığı kişinin bana yardım edebileceğini söyledi. Wakkalayı bilir misiniz? Wakkala (Vekâlet) birini benim pasaportumu yenilemesi için yetkilendiren belgelerdir. Neyse, vekâleti, pasaportu ve 3 adet vesikalık resmimi onlara gönderdim, başka bir ülkeye. Şansım da yaver gitti ve pasaportum konsolosluğa ulaştığı gün büyükelçi işinden ayrıldı. Bir an pasaportum hallolduğu için hem gülmek hem ağlamak istedim. Eğer pasaportum yenilenmesi için bütün Arap ülkelerini dolaşsaydı, bunun olmayacağına emindim. Bu olaydan bayağı bir etkilendim.
İki gün önce şu pasaportu düzenleyen adamı aradım. Pasaportuma ne olabileceğini sordum. 'Bir şeyler yaparız, olmadı başka bir ülkede düzenleriz,' dedi. Ben de ona pasaportun onda kalmasını, çünkü eğer o pasaport elime geçerse yırtıp atacağımı söyledim. Pasaport şu an elimde olsa paramparça ederim. Pasaportum olmadığı için mutluyum şimdi. Sadece oturma iznim var. Eğer birisi 'Pasaportun nerede?' diye sorarsa, onlara 'Suriyeliyim ve pasaportumun süresi doldu. Yenilemeye çalıştım. Çünkü bizim şu aptal büyükelçilik yenilemeyi reddettiği için Türkiye dışında yenilemeye çalıştım. Ama yenileyemedim, o yüzden yok. Oturma iznim de doldu. Hapse mi atacaksınız beni? Buyrun atın. Hapishanede olmaktan mutluluk duyarım,' diyeceğim. Bazen düşünüyorum da, bu pasaport benim devlet ile aramdaki bağlantı. Sonra sadakatimin hükümete değil ülkeme olduğunu hatırlamaya başlıyorum. Pasaporttaki bu kartal var ya, o da hükümeti değil Suriye’yi temsil ediyor aslında.